18.yüzyıl boyunca ABD Kuzey Amerika geneline yayıldı. Pasifik sahiline doğru batıya ilerledi; Atlas Okyanusu' ndan Pasifik Okyanusu'na kadar. 1803 yılında Louisiana bölgesinin Fransa'dan alınması ABD'nin topraklarını iki katına çıkarmış oldu. 1820 yılında Florida, Missouri ve Maine de birliğe eklendi. Meksika ile yapılan savaşın (1846- 1848) ardından Teksas, Kaliforniya ve New Mexico da ABD'ye katıldı (1848).
Bu arada 1846 yılında ingiltere ile yapılan Oregon Antlaşması ABD'ye Kuzey Batı Pasifik bölgesinin hakimiyetini verdi. 1849 tarihli Kaliforniya Altına Hücum Bareketi ile yüzbinlerce altın arayıcı bölgeye geldiler. 1860 - 1900 yılları arasında milyonlarca insan bu yeni bölgelere yerleşti. 1898 yılındaki ispanya-Amerika Savaşı'nın bitmesiyle birlikte Birlik, Alaska'yı Ruslardan aldı. Hawaii'yi de bu zafere ekledi. Porto Riko, Guam ve Filipinlerin de içinde bulunduğu kimi denizaşırı bölgeleri kontrol altına aldı.
"Kader Manifestosu" doktrini ABD yayılmacılığının desteklenmesinde önemli bir rol oynadı. Bu ifade ilk olarak New York Morning News editörü John O' Sullivan tarafından 1845 yılında Teksas'ın alınmasını savunmak için kullanılmıştı. Kader Manifestosu zamanla ahlaki bir ideoloji halini aldı. Buna göre yayılmacılık kutsal bir misyondu. Amerikan yerlilerinin zorunlu olarak yerlerinden edilmesini (ve milyonlarca bufalonun katledilmesini) meşrulaştırıyordu.
Evsizlik ve açlıkla yüzleşen Amerikan yerlileri mücadele etmeye başladılar. Siu ve Cheyenler 1876 yılındaki Little Bighorn Savaşı'nda Albay Custer komutasındaki 268 ABD askerini öldürdüler (Custer's Last Stand, "Custer'ın Son Mücadelesi" olarak bilinir). ABD güçleri daha sonraki direniş hareketlerine aman vermediler. 1890 yılındaki Wounded Knee katliamında Amerikan yerlilerini nihai olarak yenilgiye uğrattılar. 1500'lerde Kuzey Amerika'da yaşayanlardan geriye kalan 500.000 kişi kendileri için ABD hükümeti tarafından ayrılan küçük arazilere yerleştirildiler.
Alıntıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder