10 Ocak 2023 Salı

Uzakdoğu ve Pasifik Adaları Söylenceleri-5 “Hindistan” Râmâyana

 I. Bölüm


(Dünyada yaşamın koruyucusu olan tanrı Vişnu, hem tanrıların hem insanların düşmanı bir dev olan Ravana'yı öldürmek için dünyaya iner. Vişnu, kral Dasa-Ratha'nın dört çocuğu Râma, Bharata, Lakşmana ve Satrughna olarak tekrar doğar. Râma, Toprak Ana'nın kızı Sîtâ'nın sevgisini kazanır.)


Biz, büyük kahraman Râma yolunun şarkısını söyleriz. Kraliçeler ve kralların, hayvanlar ve insanların, kahramanların ve çok eskiden yaşayan devlerin şarkısını söyleriz. Birisi iktidar ister ve onu elde etmek için her şeyi yapar. Diğerleri kendilerine iktidar verildiğinde onu reddetmeyi seçer. Biz kıskançlık, açgözlülük ve şiddete karşı aşk ve sadakatin, cesaretin ve iyiliğin şarkısını söyleriz. Biz ayartma ve sınavın, üzüntü ve acının şarkısını söyleriz, çünkü bunlar göreve ve doğru davranışa bağlılığın parçalarıdır. Sözlerimizi dinleyin ve bilgeleşin. Çünkü bu öykü neyin iyi, neyin doğru ve neyin güzel olduğunu ortaya serecek.


Çok eski zamanlarda büyük bir kral olan Dasa-Ratha, Kosala krallığını başkent Ayodhya'dan yönetiyordu. O, eski güneş ırkı zamanında doğmuştu. Bir insan ve halkının öncüsü olarak kral Dasa-Ratha, dolunay nasıl pırıltısıyla yıldızları gölgede bırakırsa diğer insanları öyle gölgede bırakıyordu. Kenti ve yurttaşlarının zekâsı, doğruluğu, sadakati, nezaketi, nefsine hakim olması, dindarlığı ve mutluluğu nedeniyle çok uzaklarda bile tanınmış, ün salmıştı. Dasa-Ratha'nın tek eksiği vardı: ölümünden sonra krallığı yönetecek bir oğul.


Kral, tanrıların coşkulu dualarını duyacağını ve ona bir oğul bağışlayacağını umut ederek birçok adakta bulundu. Fakat tüm duaları boşa çıktı. En sonunda rahiplerine şöyle buyurdu: "Yukarıdaki tanrılara bir at adayın. Muhtemelen armağanların bu en büyüğünü kabul edecek ve çok uzun zamandır istediğim oğulu bana vereceklerdir."


Rahipler kıvrak, zarif, güçlü ve muhteşem bir atı bir yıl için serbest bıraktılar. At geri döndüğünde bilge insanlar; Kral Dasa-Ratha'nın dört oğlan babası olacağını belirttiler. Bu sözcükler kralın kulaklarına çok tatlı geldi. Yüzleri, uzun ve soğuk kış aylarından sonra ilk defa güneş ışıklarının sıcaklığına çıkmış lotus çiçekleri gibi parlayan üç karısı mutluluk saçıyordu.


Bu sırada yukarıdaki tanrılar Brahma'ya şikâyet ediyorlardı: "Rakşasa kralı hain Râvana bize zulüm ediyor" diye bağrıştılar. "Sınırsız bir iktidarı var. Sorunlarımızdan siz sorumlusunuz, çünkü Râvana tanrıların ve kendi halkının saldırılarına karşı korunuyor. Eğer bu devin hem gökyüzüne hem de yeryüzüne egemen olmasını istemiyorsanız, onu yok edecek bir yol bulmalısınız. Çabuk hareket etmezseniz, kötülük iyiliği yenecek ve mahvolacağız."

Büyükbaba ve yaratıcı Brahma şöyle yanıtladı: "Râvana'nın kendi halkından ve yeryüzünün altında ve üstünde yaşayan her yaratıktan korunmak için bana geldiği ve bu armağanı ona verdiğim doğru. Bununla beraber oldukça aptal bir biçimde ne insanlardan ne de hayvanlardan korunma istedi, çünkü onlardan kötülük gelmeyeceğini düşünüyordu. Bu nedenle hayvanlar ve insanlar tarafından öldürülecek. Sabırlı olun ve görün."


Brahma'nın konuşmasının üzerinden çok geçmeden dünyadaki hayatın koruyucusu büyük tanrı Vişnu toplantıya katıldı. Tanrılar, gerektiğinde kendilerini savunduğu için Vişnu'ya saygı gösterirlerdi. Bu nedenle yardımını dilediler. "Rakşasaların kralı Râvana, hem gökyüzünü hem de yeryüzünü şiddete boğdu" diye bağırdılar. "Kötülüklerinin sonu yok. Ama biz onu durduracak güçten yoksunuz. Sadece sen bize yardım edebilirsin. Kosala krallığına in ve Kral Dasa-Ratha'nın dört çocuğu olarak dünyaya gelmeyi kabul et. Râvana'yı insan olup yalnız sen yok edebilirsin."


"Bunu yapacağım" diye yanıtladı Vişnu, "Tanrıça-karım Lakşmi bana eşlik edecek ve dünyadaki Ölümlü karım olacak."


Vişnu kendisini bir kaplan kılığına soktu ve kralın adak ateşinin ortasında Dasa-Ratha'ya göründü. Kral Dasa-Ratha, "insanlar arasında bir kaplan" diye bağırdı. Alevlerin arasından Vişnu "Beni bu kutsal pirinç ve sütle birlikte büyükbaba ve yaratıcı olan Brahma gönderdi. Onu karılarına ver ve sana oğullar doğursunlar" dedi.


Böylece Kral Dasa-Ratha'nın üç karısı dört oğul doğurdular. Her bir oğul dünyadaki yaşamın koruyucusu Vişnu'ya vücut veriyordu. Önce Râma, sonra Bharata, daha sonra Lakşmana ve son olarak Satrughna doğdular. Aynı zamanda tanrılar cesaret, güç ve bilgelikleriyle Vişnu'ya, kötü kalpli Râvana'yı ve onu destekleyen Rakşasaları yok etmesinde yardım edecek bir grup maymun yarattılar.


Râma ve üç erkek kardeşi erdem ve cesaretleriyle tanındılar. Lakşmana Râma'nın sürekli yanındayken, Satrughna her zaman Bharata'ya eşlik ediyordu. Oğulları on altı yaşına geldiğinde bilginlerden birisi Kral Dasa-Ratha'ya şöyle dedi: "Yüce kral, sizden bir armağan diliyorum." "Ne dilersen o senin olsun" diye yanıtladı kral.


"Yüce kral" diye yanıtladı bilge adam, "Râvana ve Rakşasalarla savaşmak için oğlunuz Râma'nm yardımına gereksinimim var. Onun yardımı olmadan adaklarımızı yapamayız. Bu dev yaratığın ve cinlerinin yıkıcı eylemlerini durdurma umudumuz yok."


"Tanrılar sana yardım edebileceklerken niye benim Râma'm için başvuruyorsun" diye sordu kral Dasa-Ratha.

"Hepimiz için büyük talihsizlik ki" dedi bilge adam, "tanrılar Râvana'ya karşı güçsüzler. O şimdiden dünyanın üzerinde ve altında yaşayan herkese boyun eğdirdi. Ancak insanlann en iyisi onu yok edebilir ve o adam Râma'dır. Kaygılanma. Oğlun başarılı olacak."


Böylece Râma ve Lakşmana babalarının duasını alarak bilge adama eşlik ettiler. İndra, tanrıların kralı, yayları bir ellerinde, kılıçları diğer yanlarında harekete geçen genç adamlara gülümsedi. Üzerlerine göklerden bir tomurcuk seli, büyük bir çiçek yağmuru boşalttı.


Râma sorun çıkaran Rakşasaları kolaylıkla yok edince bilge adam ona şöyle dedi: "İnsanların aslanı, şimdi kral Canaka tarafından yapılan adak törenine benimle birlikte gel. Bu büyük kral, Toprak Ana ile evli ve dünyadaki hayatın yok edicisi tanrı Şiva'nın çok Önceleri atalarına verdiği muhteşem bir yaya sahip. Yukarıdaki tanrıların hiçbiri, Rakşasaların hiçbiri ve dünyadaki kralların ve prenslerin hiçbiri bu yayı germeyi başaramadı. Onu senin denemeni istiyorum."


Kral yayın tarihçesini Râma ve Lakşmana'ya anlatıp şöyle buyurdu: "Kim ki bu topraklarda yaşayan kralların uzun yıllardır saygı duyduğu bu güçlü savaş yayını gerebilir, Toprak Ana'nın çocuğu olan kızım Sîtâ'yı kazanacak. Yaşamımın ışığı olan bu çocuk, bir gün tarlamı sürüp kutsarken topraktan doğdu. Ünlü birçok insan yayı gererek kızımı kazanmaya çalıştı, fakat boşuna. Şimdi bu sınavı sana teklif ediyorum Râma. Eğer başarırsan kadınların en güzel ve erdemlisi Sıtâ senin karın olacak."


"Saygıdeğer kralım" diye yanıtladı Râma, "davetinizi kabul etmek ve güçlü yayınızda kendimi denemek bana zevk verecektir. Şanlı kızınızı kazanmak onurların en büyüğü olacaktır."


Büyük prens Râma'nın, kral Canaka'nın güçlü yayında denemeyi kabul ettiği haberi hızla dört bir yana yayıldı. Birçok ulustan krallar, şefler, ünlü savaşçılar, Sîtâ'nın soylu talipleri ve sıradan halk olayı izlemek için Canaka'nın sarayında toplandı.


Canaka'nın güçlü yayı kuşkusuz büyüktü. Kralın en güçlü lord ve savaşçıları silahı sekiz tekerlekli demir bir savaş arabasında yavaş yavaş ancak getirebildiler.



Râma yayın kutusunun kapağını kaldırdı ve ürkütücü savaş silahı karşısında gözleri kamaştı, "izninizle" dedi bilge adama, "ellerimi yayın üzerine yerleştireceğim. Daha sonra kaldırıp silahların bu en büyüğünü gereceğim."


Bilge adam ve kral Canaka şöyle karşılık verdiler: "Öyle olsun."


Râma büyük yayı kutusundan kolaylıkla çıkardı ve görkemle havaya kaldırdı. Sanki bir yaprak hafifliğindeymişçesine onu gerdi ve o halde tuttu. Daha sonra okçu konumu aldı ve İpi çekti. Fakat gerginlik yayın dayanabileceğinden fazlaydı. Bir gökgürlemesiyle yay ikiye ayrıldı. Dünya çatırdadı ve dağlar yankılandı. Bu ani gürültü o kadar korkutucuydu ki, krallar ve savaşçılar (Rama, Lakşmana, Canaka ve bilge adamın dışındaki herkes) yere kapaklandılar.


Kral Canaka bilge adama dedi ki, "Yaşlı gözlerim Râma' nın bu muhteşem eylemi gerçekleştirmesini gördü. Eşsiz kızımın, Kral Dasa-Ratha'nın tanrı-benzeri oğluyla evleneceğini bilmek bana özel bir zevk veriyor. Sıtâ, yiğitlik ve değerde kimsenin geçemeyeceği bir erkek tarafından dürüst olarak kazanıldığı için sözüme sadık kalacağım.”


Râma ve Sîtâ kutsal evlilik yemini için ayakta beklerken Kral Canaka dedi ki: "Râma, bu, benim yaşamımdan daha değerli olan kızım Sîtâ. Bu andan sonra senin sadık karın olacak. Senin erdemini, mutluluğunu ve acını paylaşacak. Üzüntüde ve sevinçte ona arka çık. Yaşam seni nereye sürüklerse gölge gibi peşinden gelecek ve yaşamda olduğu gibi ölümde de seninle olacak." Kral mutluluk gözyaşları içinde, evlenen çifte kutsal su serpti.


Daha sonra Kral Canaka, Lakşmana'yı Sıtâ'nın kızkardeşiyle, Bharata ve Satrughna'yı başka güzel kızlarla evlendirdi. Dört çift, evliliği kutsayan kutsal ateş çevresinde dolaşırlarken Tanrıların kralı İndra da hoşnutlukla gülümsüyordu. Onların üzerlerine göklerden bir tomurcuk seli, bir çiçek yağmuru boşalttı.



Donna Rosenberg'in Dünya Mitolojisi adlı kitabından alıntılanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siyahkaya Barajı / Silopi / Şırnak