6 Ocak 2023 Cuma

Endülüs'ün Son Dönemleri

 



Endülüs'te Mülükü't-Tavaif Dönemi (422-483/1031-1090)


Endülüs devletinin yönetiminde ortaya çıkan otorite boşluğunun doğal bir sonucu olarak her bölgede irili ufaklı hanedanlar bağımsızlıklarını ilan ettiler. Bunların önemlileri şunlardır: İşbiliye (Sevilla) civarında Abbadiler (1023-1091), Sağru'l-A'la bölgesinde Tüdbiler ve Hudiler (1040-1142), Cehveriler (1031-1069), Tuleytula'da Zünnuniler (1016-1085), Batalyevs (Badajoz) bölgesinde Eftasiler (1022-1094), Gırnata'da Ziriler (1010-1090) ve diğerleri.

Emirlikler arasında yaşanan kıyasıya çatışmalar, Müslümanların zayıf düşmesine sebep olurken, Hıristiyan İspanya devletlerinin de güçlenmesine, dolayısıyla Reconquista'nın hızlanmasına sebep oldu. Nitekim 1085 tarihinde Kasfüya (Castile, Castilla, Kaştale, Kaştile) kralı VI.Alfonso (el Bravo, 1072-1109), Endülüs'ün en önemli ikinci büyük kenti olan Tuleytula'yı işgal etti (1 Safer 478/28 Mayıs 1085). Ancak bunun üzerine Müslümanlar Reconquista hareketinin farkına varabildiler. Kendilerini kurtarması için kuzey Afrika' da (Mağrib) bir imparatorluk kurmuş olan Murabıtlar'ın hükümdarı Yusuf b. Taşfin'den yardım istediler.


Endülüs'te Murabıtlar Dönemi (483-540/1090-1147)


Kuzey Afrika'dan Endülüs'e gelerek Hıristiyanları bozguna uğratan, ardından Endülüs'teki emirlikleri tek tek merkezi idareleri altında birleştiren ve ülkeyi Kuzey Afrika merkezli devlete bir eyalet olarak bağlayan Murabıtlar'ın, Endülüs'teki hakimiyetleri döneminde Yusuf'tan (1106) sonra şu hükümdarlar idareye geldi: Ali b. Yusuf (1143) ve Taşfin b. Ali (1146 veya 1149). Murabıtlar'ın yıkılışıyla Endülüs'te siyasi birlik tekrar bozuldu, İkinci Mühlkü't-Tavaif Dönemi diye adlandırılan devreye girildi ve Hıristiyanlar Reconquista'yı gerçekleştirmek için yeniden harekete geçtiler.



Endülüs'te Muvahhidler Dönemi (540-645/1147-1238)


Murabıtlar gibi onların ardından Kuzey Afrika' dan gelerek Endülüs'teki kötü gidişata bir süre daha dur diyen Muvahhidler'in Endülüs'te hakim olan hükümdarları şunlardır: Abdül­ mü'min (1147-1163), Yusuf b. Abdülmümin b. Ali (1184), Yakub el-Mansür (1199), Muhammed en-Nasır (1214), Yusuf el­ Müstansır (1222), Abdülvahid b. Yusuf ve lbnü'l-Manstır el­ Adil (1228), İdris el-Me'mun (1232), Abdülvahid er-Reşid (1242), Ali Said (1248) ve Mürteza bi Emrillah (1267). Kuzey Afrika'daki devletleri iyice zayıflayan Muvahhidler, kendilerine karşı oluşan isyanlarla uğraşırken dağıldılar ve yerine yeni devletler kuruldu. Endülüs'te bunu değerlendirenler ise, Hıristiyan İspanya devletleri oldu. Endülüs'te Muvahhidler'in hakimiyeti, 1238 tarihinde İbnü'l-Ahmer'in Endülüs topraklarına hakim olmasıyla bilfiil, 1242 tarihinde Halife Abdülvahid er-Reşid'in ölmesiyle şeklen de sona ermiştir.


Gırnata Beni Ahmer Emirliği (Nasriler) Dönemi (636-897/1238-1492)


Hıristiyan devletlerinin hızlı işgal hareketlerinden, Muhammed b. Nasr sayesinde ancak Endülüs'ün Güney doğusundaki İlbire'den Ronde'ye (Ronda) kadar uzanan sahil şeridi kurtulabildi. Çok ağır siyasi şartlara rağmen, iki buçuk asrı aşkın bir süre Endülüs'te İslam hakimiyetini temsil eden Nasriler, bu varlıklarını esnek bir diplomatik siyaset takip etmeleri sayesinde koruyabildiler. Ancak, son zamanlarında iç karışıklıklara sürüklenince, onlar da yok olmaktan kurtulamadılar. 1479 yılında Kastilya-Leon kraliçesi I.Isabel (La Catolica, 1474-1504) ile Aragon (Ergün) kralı II.Fernando'nun (el Catolico, 1479-1516) evlenmesiyle İspanya birliği sağlandı: ve Hıristiyan yayılması hızlandı. Sonuçta, 2 Ocak 1492 tarihinde Gırnata'daki son Müslümanlar da teslim olmak zorunda kaldılar ve böylelikle Endülüs Yarımadasında Müslümanların siyasi hakimiyetleri sona ermiş oldu.



Endülüs'te İslam Hakimiyetinin Sona Ermesinden Sonra Hıristiyan Hakimiyeti Altında Kalan Müslümanların (Moriskolar, Müdeccenler, Moors, Moriscos) Durumu (1267-1492-1609) 1492 yılının ardından İspanya'da kalan Müslümanlar ve Yahudiler, zorla Hıristiyanlığı kabul edenler de dahil olmak üzere, büyük sıkıntı ve işkencelere maruz bırakıldıktan sonra son 1610 yılında tamamen İspanya’dan çıkarıldılar. Bu tarihi olayın o günden bugüne Müslümanlar üzerinde derin etkileri olmuş ve Endülüs'ün kaybı, ilk zamanlardan bu yana İslam edebiyatının çeşitli dallarında sıkça işlenen konulardan birisi haline gelmiştir.


Endülüs'ün fethinden sonraki yıllarda İslam dünyasında Avrupa'ya karşı yapılan seferler sadece Endülüs ile sınırlı kalmadı. İslam orduları Konstantiniye'de yenilmelerine rağmen, devlet merkezlerinin hem doğusundan ve hem de batısından ilerlemelerini sürdürdüler. Varabilecekleri en son fiziki-coğrafi noktalara kadar ulaştılar. Doğuda Hint ve Çin sınırlarında durdurulabilmelerine karşın, batıda Endülüs üzerinden Pireneler aşılarak Güney Fransa fethedildi ve yarım yüzyıldan fazla elde tutuldu. Hatta, Müslüman akıncıların Paris'e 31 km'ye kadar sokuldukları ve İslam ordularının Avrupa'yı bir baştan öte başa aşarak doğuya devletin merkezi Şam'a ulaşma hedeflerinin olduğu bilinmektedir. Bu esnada, İslam dünyasının bir başka gücü Abbasiler Bizans'ın elindeki Anadolu'yu sıkıştırıyorlar ve Konstantinopolis'i (İstanbul) alabilmek için seferler tertip ediyorlardı. Diğer bir Müslüman devleti Tunus'lu Ağlebiler de İtalya üzerine seferler düzenlemekle meşgullerdi. 846 yılında ciddi şekilde Sicilya üzerinden Roma'yı kuşattılar. Bundan bir asır kadar sonra ise Sicilya'ya egemen oldular ve sık sık Roma'yı tehdit ettiler ve bir ara iki yıl kadar Papayı haraca bağladılar.


Bu fetih hareketleri gösteriyor ki, batıda Endülüs, doğuda Anadolu ve Konstantinopolis, güneyde de Sicilya ve Roma üzerinden Avrupa Hıristiyan dünyası, Müslümanlarca üç yandan kuşatmaya alınmıştı. Fakat, İslam dünyasında baş gösteren iç kargaşalar gücü zaafa dönüştürmeye yetti ve böylece X. yüzyılda ilk İslam fetih hamlesi sona ermiş oldu. İkinci dönem İslam fetih hamlesi ise, İslamiyet'i kabul ederek onun sancaktarlığını üstlenen Türkler tarafından başlatıldı ve 1529 yılında Viyana' ya kadar Avrupa toprakları fethedildi. Osmanlılar'dan biraz önce Karadeniz'in kuzey bölgelerine hakim olmuş olan Moğol-Tatarlar'ın İslamlaşmasıyla da Moskova'ya kadar bütün topraklar İslam hakimiyetine girmiş ve böylelikle Avrupa kıtası, Osmanlı'dan önce doğusundan kuşatılmış oldu.


Son olarak, yönetimde kalan farklı hükümetlerin süreleriyle birlikte Endülüs'ün siyasi ömrüne bir göz atalım:


Endülüs > 711-1492+ 1609 = 781 + 117 = 898 yıl / 9 Asır

Fetih Yılları > 711-715 = 4 yıl

Valiler Dönemi > 715-756 = 41 yıl

Endülüs Emevileri Dönemi > 756-1031 = 275 yıl

Mühlkü't-Tavaif Dönemi > 1031-1090 = 59 yıl

Murabıtlar Dönemi > 1090-1147 = 57 yıl

Muvahhidler Dönemi > 1147-1238 = 91 yıl

Gırnata Emirliği Dönemi > 1238-1492 = 254 yıl

Düşüş Sonrası Engizisyon, Soykırım ve Sürgün Yılları > 1492-1609 = 117 yıl




Reconquista

Endülüs'te Müslüman-Hıristiyan İlişkileri

Dr. LÜTFİ ŞEYBAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siyahkaya Barajı / Silopi / Şırnak