1910 yılında eski Flemenk kolonileri olan Transvaal ve Bağımsız Orange Devleti, Cape Kolonisi ve Natalla birleşerek Güney Afrika Birliği'ni kurdular. Burası ingiltere tahtına bağlı ve kendi kendini yöneten bir bölgeydi.
Yeni kanunlarla Güney Afrika'nın sosyal ve ekonomik hayatında siyah karşıtı bir yapılanmaya gidildi. Toprakların yüzde doksanı beyaz azınlığa verildi. Siyahlarsa " Yerli Rezervler" olarak toprakların yüzde onunu aldılar. Beyaz olmayanların eski koloniler olan Transvaal ve Bağımsız Orange Devleti'nde oy kullanmalarına izin verilmedi. Siyah nüfusun büyük bölümü Natal ve Cape Koloni'de de pek çok haklarından mahrum edilmişlerdi.
1912 yılında bu ayrımcılığa tepki olarak Siyah orta sınıflar tarafından Güney Afrika Ulusal Kongresi kuruldu. Politik haklarını savunmak istiyorlardı. 1923' te Afrika Ulusal Kongresi olarak yeniden isimlendirildi. 1940 'lardan itibaren daha aktif bir kitle hareketi olarak ortaya çıktı.
Etiyopya 1896 yılında italyanlar karşısındaki yenilgisine dek sömürgeciliğe direnebilmiş tek Afrika ulusu olarak özel bir konuma sahip olmuştu. 1917 yılında Prens Ras Tafari iktidarı ele geçirdi. 1930 yılında Haile Selassie (Kutsal üçlemenin Gücü) adıyla imparator oldu. Ülkesini modernleştirmeye çalıştı. 1936 ve 1941 yılları arasında ingiltere'de sürgünde kaldı. Bu sırada ülkesi Etiyopya italyan işgalindeydi. ingiliz kuvvetleri italya'yı özgürleştirdikten sonra Haile Selassie ülkesine geri döndü. Köleliği yasakladığını ilan etti (1930'larda 26 milyonluk ülkede yaklaşık 2 milyon kölenin bulunduğu tahmin ediliyordu). 1930'larda Jamaika'da başlayan Rastafari hareketi, Haile Selassie'yi Afrika halklarını özgürlüğe götürecek Mesih gibi bir figür olarak görüyordu. Hem Jamaika'da hem de dünyanın farklı bölgelerinde halen Rastafari adıyla anılan takipçileri bulunmaktadır.
Alıntıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder