M.S. V yüzyılda İran'da içtimai, ekonomik ve dini reform Mazdek tarafından gerçekleştirilmiştir. Mazdek'in öncülük ettiği dinsel bir komünizm hareketi VI. yüzyılda doruk noktasına ulaşmıştır. Mazdekizm, Sasani İran'ında Kavad (488-531) krallığında gelişti. Mazdek, Nuşirevan'ın babası Kubad b. Firuz döneminde ortaya çıktı. Kubad, Mazdek'in doktrini benimsemiş ve dinini kabul etmiştir. Kurucusunun adına izafeten dine bu ad verilmiştir. Muganlar, Maniheistler'in öldürülmesi ve sürülmesi için harcadıkları gayretler, zındıklar hakkında sarf edilmedi. Bir süre sonra ise Mazdek yeni fikirlerle ortaya çıktı. Mazdek, kaynakların belirttiğine göre Zedüşt dininin bir din adamı idi. Onun getirdigi görüşler Zerdüşt'ün fikirlerinin bir yorumu olarak kabul edildi. Bir süre sonra ise Mazdek yeni fikirlerin ilavesiyle apayrı bir anlayışı yaymaya çalıştı. Mazdekizm ile ilgili bilgiler genelde Bizans, Süryani, Pehlevi, Arap, Fars ve Türk kaynaklarında geçmektedir. İbn Mukaffa tarafından Arapça'ya çevrilen bazı kaynaklar, Taberi, Ebu Rehyan el-Biruni, Nizam el-Mülk, İbn el-Bakli, Şehristani ve İbnü'l Esir'in eserlerinde Mazdek ile bilgiler bulmak mümkündür. Mazdek'in sosyal vurguları özellikle Hürremiyye, İsma'ilik, Karmatilik, Sosyalizm ve Komünizm formları açısından önemlidir.
Mazdekizm, Maniheist heretikler ve Zerdüştilik gibi dini bir hareket olarak değerlendirilir. Mazdek öğretisinde, Zerdüştlükten ve Maniheist anlayışlardan bir takım unsurlar vardır. Mazdek anlayışının arka planında iki kişi bulunmaktadır.
Biri imparator Diokletian (245-313) idaresinde olan Bundos, diğeri V. Yüzyılda Fars 'da bir Zerdüşt papazı olan Khurragan'ın oğlu Zeredüşt'tür. Bu iki kişi muhtemelen Bamdad oğlu Mazdek'in selefleridir. Mazdek dini ve sosyal doktrinini V. yüzyılının sonlarına doğru vazetti. Bu dönemi, 484 yılında Eftalitler tarafından fethedilen Sasani devleti için kriz dönemi ve aristokratik dengesinin, feodal ve idari yapısının sarsıldığı dönem olarak kabul edilir. Sosyal yenilikler, gnostik yapıya aykırı da değildi. Sadece Eflatun, Pisagor, Zerdüştilerin taraftarları ve loncalar tarafından vurgulanan sosyal adalet ve siyasi sosyal eşiklik içerikli idi.
Kainatın oluşumunu sağlayan elementlerin içerdiği mahiyet bir çok hareketi etkilemiştir. Bunlar üç element: su, hava, yer; dört güç; anlayış, anlama, koruma, neşe'den ibaret olan unsurlardır. Mazdek insan, yeryüzü ve evren arasında benzerlik olduğunu düşünmektedir. Ayrıca Ona göre kişinin özgür bilgiye ulaşmasıyla dinin harici zorunluluklarına ihtiyacı yoktur. Artık O, dört, yedi ve on iki gibi sayıların sembolik güçlerin, kelimelerin farkına varır. Mazdekizm'in dini felsefesi eşitlik, birlik, dayanışma ve barışseverlikten esinlenmiştir. Mülkiyet, bütün ruhsal-ahlaki ve sosyal kötülüklerin kaynağı olduğu için hem mal-mülkün hem de kadının paylaşılmasını temel prensip olarak aldı. Ayrıca bu inancın ateş ibadeti bu dinin gereklerinden sayılmıştır. Ölü yakma adeti de Mazdekizm'de önemli bir yer tutar. Bu inanışı ile Mazdekizm, Maniheizm'den etkilendiği gibi Hint dinlerinden de ölü gömme adetini aldığı kabul edilmektedir. Aynı şekilde Bahaddin Ögel, Türklerdeki ölü gömme adetinin de Mazdekizm'den alındığını belirtmektedir.
Mazdek, İranlıların dini inançlarını istismar etmiş olup havanın, suyun, ateşin, bütün insanlarca eşit olarak paylaşıldığı, malların ve mal sayılan kadınlarında bütün insanlarca eşit olarak paylaşılması gerektiğini ileri sürdü. Mazdekizm'in İran'da geçici bir şekilde de olsa destek görmesinden sonra aristokratik ve bürokratik reaksiyon sayesinde hakimiyetini kaybetti. Daha sonra Mazdek'in çok sayıdaki destekçileri ve en büyük oğlu Kaus'u da kaderlerine terk etti. Hüsrev I (53 1 -579), Mazdekçileri kılıçtan geçirdi ve eski sosyal düzeni tekrar kurdu. Bundan sonraki süreçte Madekizm'in fikirleri illegal bir şekilde yayıldı. Değişik İslam grupları üzerinde etkili bir güç olarak kendisini hissettirdi. Mazdekizm'in yayıldığı bölgeler başta Orta Asya olmak üzere birçok bölgede etkisini göstermiştir. İran'da görmüş olduğu baskıdan Orta Asya'da başta Sogd, Baktriyan, Semerkand, Şaş şehirlerine ve Sirderya boylarına kadar yayılmıştı. Özellikle İran devletinin eski dininin gerçek taraftarları ve yönetici sınıfın mensupları, yeni idare sınıfı ile bir süre için bütünleşmişlerdir. Ancak Me'mun'un hilafete geçişinden (813-833) sonra İranlı prensler doğu eyaletlerinde bağımsız beylikler teşkil ederek istiklal hususunda kendi hareketlerini başlattılar. Bu isyancıların dini ilhamı, Sasani monarşisine karşı aşağı ve orta tabakalann birleştiği İslam öncesi eski İran sapık düşüncelerinden geliyordu.
Bunların en önemli mürşitleri IV. yüzyılda Sasani İmparatorluğu'nu yıkacak olan Mazdek idi. Her ne kadar Hüsrev Anuşirvan isyanı kanlı bir şekilde bastırdı ise de onun hatırası köylü halk arasında canlı olarak kaldığı gibi, doktrini de Emeviler devrinin sonunda başlayan ve Abbasi hilafetinin başlangıcında da devam eden dini hareketlerin oluşumunda önemli bir rol oynadı. Ebu Müslim'e ihanet halifelere karşı onun intikamcıları ve mirasçıları olarak ortaya çıkan İranlı asiler de onun hatırasını canlı tuttular. Bu hareketler ilk dönemlerde İran kökenli inanca bağlı kaldılar. Daha sonra Mazdek ve müfrit Şii prensiplerinin birleştirildiği bir görüş olarak ortaya çıktılar. Samimi Zerdüştiler ya bir kenarda sessiz kaldılar, ya da açıkça bir düşmanlık göstermediler. Mazdekiyye ile eş anlamlı kullanılan başka bir akımda Hürremiyye'dir. Kırmızı renkli elbiseler, işaretler ve bayraklar kullandıkları için Hürremiyye'den Muhammire diye bahsedenler de vardır. Bu isimle mezhebin bir bölümü değil genel olarak Mazdek hareketi kastedilmiştir. Bağdadi ise Hürremiyye'yi iki gruba ayırmaktadır. Birinci grubun İslam'dan önceki Mazdekiler, diğerinin de onların devamı olan Babekiyye ve Mazyariyye fırkaları olduğunu söylemekte ve bu ikincileri Hürremdiniyye adıyla zikretmektedir. Abbasi zulmüne uğrayan horasanlı Ebu Müslim Mazdeki Hürremiler'i en çok etkileyen kişi olmuş, daha sonra da Hürremiyye ile Ebu Müslim taraftarlığı özdeşleşmiştir. Mes'udi, bu grup ile ilgili; Horasan Hürremiyyesi Ebu Müslim'in 137/755 yılında Halife Mansur tarafından idam edilmesinden sonra belirgin bir şekilde ortaya çıkmış olduğunu belirtir. Ayrıca bunların Müslimiyye diye anılan bölümü Ebu Müslim'in ölmeyeceğini ve dünyada adaleti hakim kılacağını iddia ederken diğerleri onun ölümünü kabul ederek yerine kızı Fatıma'nın imam olduğu düşüncesini benimsemişlerdir. Fatımiyye ismini alan bu fırkanın mensupları, Fatıma'nın neslinden gelecek bir kişinin yeryüzüne hakim olacağına ve Abbasi idaresini yıkıp kendi saltanatını kuracağına inandıklarını kaydederler. Ebu Müslim'in eski dostlarından olan Sinbad adlı bir kişi isyan ederek Mazdeki, Şii ve Zerdüştilerden oluşturduğu bir ordu ile Nişabur'dan Rey'e hareket etti. Sinbad, Arap hakimiyetini sona erdirip Kabe'yi yıkacağını, Ebu Müslim'in ölmeyip kısa bir süre sonra mehdi olarak ortaya çıkacağını ileri sürdü. Abbasi Halifesi Mansur'un kumandanlarından Cevher b. Merre el-İcli kumandasındaki ordu Rey ve Hemedan arasındaki Mefaze'de karşılaşıp savaşa tutuşan Sinbad yetmiş gün sonra mağlup edilerek öldürüldü. Böylece Hürremiyye'nin ilk isyanı bastırıldı. Akabinde aynı çizgide kabul edilen Rizamiyye fırkasına mensup olduğu bilinen ve Maveraünnehir'de bir ihtilal hareketinin liderliğini yapan Mukanna el-Horasani'nin faaliyetleri de İslam kaynaklarınca genel olarak Hürremiyye hareketinin bir uzantısı olarak kabul edildi. Hürremiyye'nin Arap ve İslam aleyhtarı hareketi, Babek el-Hürremi'nin 201/223/ 816-836 yılları arasında Azerbaycan'da başlatıp sürdürdüğü isyanla zirveye ulaştı. Yukarıda vermiş olduğumuz grupların fikirleri hakkında sağlıklı bilgiler veren Mutahhar b. Tahir el-Makdisi, Hürremiyye'nin nur ve zulmet esasını kabul eden, tenasühe inanan düalist bir fırka olduğunu söyler. Bu hareketin mensupları, ruhun amellerine göre bedenden bedene intikal ederek ceza veya mükafat gördüğünü ileri sürerler. Ayrıca bütün ruhların yeniden dünyaya döneceğini ifade eden tenasühe de inanmakta idiler. Gusül, namaz, oruç, hac ve zekat gibi temel ibadet konularıyla ilgisi bulunmayan bu gruba göre mükafat ümit edip cezadan korkan herkes doğru yoldadır. Ayrıca nefsin arzu ettiği her şeyin mubah olduğuna inandıklarını belirtmektedir.
Hürremiyye grupların yayıldığı bölgeler Kannati grupların yayıldığı bölgelerle paralellikler arz eder. Ayrıca Hürremiyye grupları içinde sayılan Fatımiyye adı verilen grubun Karmatilere katılmış olması da bu yakınlığı gösteren bir faktördür. Hürremiyye ve onun paralelinde olan gruplarla Kannatiler, Mazdek düşüncesini yaşatmayı sürdüren gruplar arasında saymak mümkündür.
ORTADOĞU'DA MARJİNAL BİR HAREKET: KARMATİLER
(Ortadoğu'da İlk Sosyalist Yapılanma)
Yrd. Doç. Dr. Abdullah EKİNCİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder