4 Aralık 2022 Pazar

II. GÖK TÜRK DEVLETİ - GÖK-TÜRKLERİN SONU

 


734-742 Yılları Arasındaki  Olaylar


II.Gök - Türk devletinin sonu yani Bilge Kagan'ın ölümünden yıkılışına kadar olan devre müstakil bir çalışma olarak ele alınmadığı gibi çeşitli araştırmalarda sadece birkaç cümle ile değerlendirilmiştir. Bunun sebebi hiç şüphesiz yaklaşık on yıllık dilimini İhtiva eden 734-744 yılları arası ile ilgili kaynakların az bilgi vermesidir. Bilindiği gibi Orhun Abidelerindeki bilgiler Bilge Kagan'ın ölümüyle kesilmektedir. Diğer taraftan her zaman Gök - Türk tarihi hakkında zengin malzeme taşıdığını söylediğimiz Çin kaynakları da artık yetersizleşmektedir. Sadece CTS 194A ve HTS 215B'nın yanında Wang Chung - ssu adlı bir kumandanın biyografisinde bir sayfayı geçmeyen bilgiler vardır. İmparator kayıtlarında da (Pen-chi) bir cümle bulunmaktadır.




Çin kaynaklarında Gok - Türklerin bu devresiyle ilgili bilgilerin azalmasının sebebi onların Çin'deki Tang hanedanı için bir tehlike olmaktan çıkmaları, daha çok siyasi ve benzeri ilişki kurmalarıdır. Eğer aksi olup savaş vesair hadiseler meydana gelse şüphesiz kaynaklardaki bilgiler çoğalırdı. Zaten 723 yılından sonra II. Gök - Türk devleti ile Çin'deki Tang hanedanı arasında barış yapılmış ve uzun sayılabilecek bir süre savaş çıkmamıştı.



Kaynaklardaki bilgilerin az olması bize tarihimizin söz konusu devresini incelememe yahut bir iki cümleye geçiştirme hakkı vermemelidir. Bunu düşünerek konuyla ilgili bütün bilgilerin Çin kaynaklarından tercümesini yaptıktan sonra değerlendirmeye çalıştık.


682 yılında Kutlug Kağan liderliğinde istiklalini kazanan II. Gök - Türk devleti kısa zamanda yine Orta Asya'nın en büyük devleti seviyesine yükselmişti. Onun ölümüyle yerine 692 yılında geçen Kapgan yirmi dört yıl hüküm sürdükten ve bir Bayırku isyanını bastırdıktan sonra mağrur bir şekilde geri dönerken pusuya düşürülmüş ve 716 yılında katledilmişti. Kapgan'ın oğlunu tahttan uzaklaştıran Kül Tegin, aynı yıl ağabeyi Bilgenin kağan olmasını sağladı. Kağanlığının ilk yıllarında çok sayıda boy isyanını bastıran Bilge, 723 yılına gelindiğinde Çin'i de hem bozguna uğratmış, hem de barış yapmak zorunda bırakmıştı.



On sekiz yıl devleti idare ettikten soma Bilge Kağan bir bakanı (Buyruk Çor) tarafından zehirlendi. Ölmeden önce kendisini zehirleyen Buyruk Çor ve ortaklarını öldürttü. Kendisi de 25 kasım 734 tarihinde vefat etti. Defin töreni ise 22 haziran 735'te yapıldı. Bu olayların teferruatı kitabelerde nakledilmesi dolayısıyla bilinmektedir. Kitabelerde bilgiler onun hayatını anlattığı için Bilge'nin ölümünden sonra tamamen kesilmiştir. Bundan sonrası sadece Çin kaynaklarından takip edilebilmektedir.



Devrin iki önemli Çin kaynağı Tang hanedanının eski ve yeni resmi tarihlerinde bulunan Gök - Türk bölümlerindeki kayıtlara göre takip etmek mümkündür. Ayrıca Wang Chung-ssu'nun adı geçen her iki tarihte bulunan biyografisi bahsettiğimiz metinleri destekleyici malumat taşımaktadır. WHTK'daki metinler de ilk defa tarafımızdan tercüme edilerek değerlendirilmiştir.



Anlaşıldığına göre Bilge'nin ölümü üzerine bir araya gelen devlet adamları ittifakla onun oğullarından İ-jan'ı kağan olarak tahta geçirdiler. Ancak, onun tahtta kaldığı süre problemlidir. CTS 194A fazla yaşamadan öldüğünü bildirirken, HTS 215B sekiz yıl tahtta kaldığını nakletmektedir. Diğer kaynak TCTC 214 deki bilgilerde de İ-jan Kagan'ın hükümdar olduktan kısa bir süre sonra öldüğü yazılıdır. TFYK 975'de ise 741 yılında Tengri Kagan'ın ölümüne işaret edilmiştir.


Yedi yıl sonra dahi Tengri Kağan başta görüldüğüne göre HTS 215B'de verilen bilginin yanlış ve karışık olması muhtemeldir. Neticede babasının ölümünden sonra tahta geçirilen I-jan Kağan yakalandığı hastalıktan kurtulamamış ve fazla yaşayamamıştır.


İ-jan Kagan'dan sonra yerine kardeşi II. Gök-Türk devleti tahtına çıktı. Unvanı Bilge Kutlug (Pi-chia Ku-tuo-lu) Kağan idi. Çin'deki Tang hanedanı hemen harekete geçerek Sağ Chin-Wü muhafızları generali Li Chih'yı elçi olarak gönderip Teng-li (Tengri) Kağan unvanını sundular. Çinlilere göre Teng-li'nin anlamının "eski hayatında ektiğini biçen (iyi veya kötü hareketler için cezalandırma)" olduğu bildirilmektedir.


Teng-li'nin yaşı küçük olduğu için devlet işlerinde pek muktedir olmadığı anlaşılmaktadır. Bu yüzden ünlü vezir Tonyukukün kızı olan annesi Po-fu Hatun devlet işlerinde fazla müdahele etmek fırsatı buldu. Hatta vezirlerden Yü-ssu Tarkan ile işbirliği yaptı. Hedefleri devlet idaresini tam manasıyla kontrollerine almak idi. Ancak, onların gizli ittifakına diğer boylar katılmadılar. Ayrıca onların bu tür gizli hareketlerini devletin ileri gelenleri ve boylar dahil herkes duymuştu.




Bu sırada II. Gök - Türk Devletinin merkezinde Teng-li, kağan sıfatıyla hükümdarlık tahtında idi . Devletin doğusunu Sol Şad unvanıyla, batısını Sağ Şad unvanıyla iki amcası idare ediyordu. Söz konusu İki kanat idarecisi başarılı yönetimleriyle tanınmışlar ve subayların, kumandanların çoğu özellikle genç ve dinamik olanları tarafından sevilmişlerdi. Dolayısıyla daha çok hürmet ediliyorlardı.


Kağanın devleti idare edecek vasıflara sahip olmayışı Gök - Türk devletini temelinden sarsmış, ülkede birlik bozulmaya başlamıştı. Bu esnada özellikle Kagan'ın annesinin bir vezirle gizli ittifak yapıp devlet idaresini ele geçirmeye çalışması karışıklıkların baş sebebi olarak görülmektedir.


Bu arada Tang hanedanın imparatoru Hsüan Tsung, 740 yılında Teng - li'nin hükümdarlığını tanıdı. Amcalarının devlet içinde güçlenmeleri Teng-li ve annesini korkutuyordu. Hakimiyetlerinin sağlamlaştırılması için onları yani Sol ve Sağ Şadları ortadan kaldırmaya karar verdiler. Önce kurdukları komplo ve çevirdikleri entrika ile sağ kanat şadını yani batıdaki amcayı öldürdüler .

 



Askerlerini ve bütün halkını kendilerine bağladılar. Bu hadiseyi duyan doğudaki sol kanat şadı Pan Kül Tegin, aynı şeyin kendi başına geleceğini düşündü. Onların kendisine karşı harekete geçmelerini beklemeden derhal Teng-li'ye hücum edip onu öldürdü . Boş kalan kağanlık makanına Bilge'nin bir başka oğlunu getirdi. Fakat, Pan Kül Tegin'e kimse destek vermiyordu. Basmıllar fırsattan istifade onu mağlup ettiler. Yenilen P'an Kül Tegin, kendisine bağlı kuvvetlerin tamamını kaybetti ve tek başına kaçıp uzaklaştı. Gök-Türk devletinde taht mücadelesi olanca hızıyla acımasızca sürüyordu. Pan Kül Tegin'in tahta geçirdiği kağanı Ku-lııo (Kutlug) Yabgu öldürüp, yine Bilge Kagan'ın bir başka oğlunu hükümdar yaptı. Aynı Yabgu bir süre sonra yeni kağanı da öldürüp kendisini kağan ilan etti.




Yaklaşık iki yüz yıldan beri kuzeylerini sürekli tehdit eden komşularının bu hale düşmesi Çinlileri harekete geçirdi. İmparator tarafından Sun Lao-nu adlı elçiye özel görev verilerek, Uygur, Karluk ve Basmıl gibi Türk boylarının yanına gönderildi. Adı geçen boylara Gök-Türk devletinden ayrılıp, Çin'e bağlanmaları teklif ediliyordu. Çinlilerin bu teşebbüsü Orta Asya Türk tarihi için uzun sayılabilecek barış dönemini sona erdirdi. Aşağı-yukarı yirmi yıldan beri Gök-Türklerle Çin arasında önemli bir savaş olmamıştı.


Çinlilerin tahrikiyle zaten zayıflamış olan Gök - Türk hakimiyetine karşı Basmıl, Karluk ve Uygurlar ayaklandı. Gök - Türk Kağanı Ku-tuo (Kutlug) Yabgu'yu öldürdüler . Ayaklanan üç Türk boyu kendi içlerinde önceliği Basmıllara verdi. Onların reisi Chie-lie-i-shih Kağan ilan edildi. Sağ ve Sol kanat yabguluklarını ise Karluklarla Uygurlar paylaşmışlardı. Kaynaklarda belirtilmemesine rağmen batıda olmaları sebebiyle Sağ kanat yabguluğunu Karlukların almaları muhtemeldir. Doğu yani Sol kanadının ise Uygurların bulunduğu yere yakınlığı sebebiyle onlara ait olması daha uygundur. Bu üç boyun reisi beraber Çin'e elçi gönderdiler zaten daha önce tahrik edilmişlerdi. Henüz bağımsızlıklarını ilk anında Çin ile yakın ilişki kurmak istiyorlardı.





Bu arada Tang imparatoru kuzeydeki Ling eyaletine kendisini ispatlamak arzusunu taşıyan bir kumandan olan Wang Chung - ssüyu tayin etti. Adı geçen kumandan önce Moğol boyları Hsi ve Nıı-chie'leri Sang-kan Irmağı kenarında bozguna uğrattı. Ahalilerinin büyük bir kısmını ele geçirdi. Bu şekilde Gobi çölünün kuzeyinde bulunan diğer boylara gözdağı vermek niyetinde idi. Bunu göstermek için akabinde büyük bir toplantı yaptı.


Ku-tuo (Kutlug) Yabgu'nun öldürülmesi sırasında çıkan karışıklıkları yakından takip eden Wang Chung-ssu, Gobi çölünün ağzına gitmiş, onları korkutmuştu. Son kağanın öldürülmesinden sonra Basmıl, Uygur ve Karluklardan kurtulabilen Gök - Türk ahalisi eski Doğu Kanat Şad'ı P'an Kül Tegin'in oğlunu Wu-su-mi-shih (Ozmış) Kağan unvanıyla tahta geçirdiler.



Wang Chung-ssu'nun, Gobi Çölüne gelişi Wu-su-mİ-shih(Ozmış) Kagan'ı korkutmuştu. Siyasi hakimiyetinin ve askeri gücünün İyice dağıldığını gören kağan Çin imparatorunu ziyaret edip, ona bağlılığını göstereceğini bildirdi. Fakat, daha sonra söz konusu niyetinden vazgeçince adı geçen Çinli kumandan onu yakalamak üzere harekele geçti. Ancak, kendisi savaşmak yerine müttefikleri Uygur, Karluk ve Basmılları Wu-su-mi-shih (Ozmış)'nın üzerine saldırın. Mağlup olan Wu-su-mi-shih kaçmaya başladı. Bu sefer Çinli kumandan onun peşine düştü. Sağ kanadında bulunan kuvvetleri bozguna uğratıp geri döndü .




Ardı ardına darbelere maruz kalan Gök-Türk hanedanından kopmalar ve Çin'e sığınmalar görülüyordu. Wu-su-mi-shih (Ozmış)'nın batı kanadı yabgusu A-pu-ssu, Batı Şad'ı Ko-la-to, Kapgan'ın torunu Po-te-chih Tegin, Bilge Kagan'ın kızı Ta-lo prenses İ-jan Kagan'ın hanımı Bilge Yü-sai-fu, Teng-li Kagan'ın kızı Yü-chu-kung prenses binden fazla çadır aileyi oluşturan ahali gidip Çin'e sığındı. Bu hadise dolayısıyla zaten mahvolmaya yüz tutan Gök-Türklerin nüfusu iyice azalmıştı. Tang imparatoru Hsüan Tsung, teslim olanlardan çok memnun kalmış ve Hua-wu-lou adlı köşkte bütün sığınan Gok-Türklerin şerefine şölen tertip etmiştir. Ayrıca çok sayıda hediyeler sundu (742 yılı). Çin İmparatoru söz konusu hadiseden memnuniyetini belirtmek için bir de şiir söylemiş, hasat zamanı yiyecek ihtiyaçları için onlara iki milyon ölçek un verdirtmişti. Bu arada mevkilerine göre unvanlar dahi sunulmuştur.




Wu-su-mi-shih (Ozmış) Kagan'ın üzerine tekrar hücuma karar veren Wang Chung-ssu, bu sefer Basmıl, Karluk ve Uygurları kullandı. Ona göre uygulanabilecek en iyi plan bu boyları birlikte Kagan'a saldırması idi. To-lo-ssu kalesine karşı harekele geçen üç boy arkasından Kün Suyunu takip ederek Wu- su-mi-shih (Ozmış) Kagan'ı öldürdüler. Böylece Wang Chung-ssu hiç hareket etmeden zafer kazanmış oluyordu. O sadece Çin'in kuzeyinde kale tamiriyle uğraşmış, Çin seddindeki Ta-tüng ve Ching-pien kalelerini birleştirecek, gelecekte bu yönden kuzeyli kavimlerin yapacakları saldırı yolunu kapatmak istemişti. Wu-su-mi-shih (Ozmış) Kagan'ın kesik başı Çin başkentine götürüldü.


Başlarına geçen kağanların sırayla öldürülmesi Gök - Türklerin arta kalanlarını hala yıldıramıyordu. Sonunda kesik başı Ch'ang-an'a götürülen Wu-su-mi-shih (Ozmış)'nın oğlu Ku-lung-fu Pai-mei'i kağan seçtiler (744 yılı).


Çin imparatoru Hsüan Tsung, artık Gök-Türkleri kesin bir şekilde ortadan kaldırmak arzusunda idi. Bu yüzden Gök-Türklerin son durumunu gayet iyi bilen kumandan Wang Chung-ssu'yu tekrar onların üzerine gönderdi.


Çinli general Sa-ho-nei dağına ulaştı. Burada Pai-mci Kagan'ın Sol (doğu) kanadını idare eden A-po Tarkan'a bağlı on bir boyla savaştı ve mağlup etti. Akabinde Pai-mei Kagan'ın batı kanadına yüklendi. Tam bu sırada Orta Asya tarihini değiştirecek mühim hadiseler meydana geliyordu. Çin imparatorunun tahrikiyle Gök - Türk devletinin kağanını öldürerek zaafa uğratan Basmıl, Kartuk, Uygur gibi Türk boylarının arası açılmıştı. Daha önce kağanlığı tanınan Basmıl reisi Chieh-tie-i-shih, Uygur ve Kartuklar tarafından öldürüldü. Uygur reisi Ku-li Pei-lo kendini Kutlug Boyla Kül Kağan ilan etti. Arkasından Çin imparatoru Hsüan Tsung'a elçi gönderip durumu bildirdi. Böylece Uygur devleti resmen kurulmuş oluyordu. Artık iki yüz yıllık tarihi Gök - Türk merkezi Ütüken bölgesi, Uygurların eline geçmişti.




745 yılının başlarına gelindiğinde Ötüken'de hakimiyetini iyice sağlamlaştıran Uygur kağanı, son Gök - Türk kağanı Pai-mei'e saldırdı ve mağlup edip öldürdü . Pai-mei'in kesik başı babasınınki gibi Çin başkentine götürüldü. Hayatta kalabilmeyi hâlâ başaran Bilge Kagan'ın hanımı da son kabilelerle birlikte gidip Çin'e sığındı.


Yıkılışlarından Sonra Gök - Türkler


Pai-mei Kagan'ın Öldürülüp kesik başının Çin'e götürülmesiyle Gök - Türk hanedanının siyasi varlığı tamamen sona eriyordu. Zaten hanedana mensup çok sayıda bey gidip Çin'e teslim olmuştu. Ötüken bölgesinde yıllardır süren iç savaş neticesi boyların dağıldığı bilinmektedir. Diğer taraftan Uygurlar, Basmılları mağlup ederek büyük bir siyasi organizasyon halinde Büyük Uygur Kağanlığı adı verilen devletlerini kurdular. Dolayısıyla Gök-Türk hanedanından gelen her hangi bir kişinin devleti yeniden canlandırması mümkün olmazdı. Üstelik uzun süren iç savaş yüzünden diğer boyların Gök-Türk hanedanına bağlılığı kaybolmuştu.




Bundan sonra bir kaç yüzyıl içinde çok nadir de olsa Gök - Türk ismine kaynaklarda rastlanmaktadır. Söz konusu isimleri kaynaklardan toplayıp aşağıda sunmaya çalışırsak şöyle bir değerlendirme ortaya çıkar: Kapgan Kagan'ın torunu olan A-pu-sse yukarıda da görüldüğü üzere 742 yılının sonlarına doğru ülkesinde patlak veren iç savaşlar ve diğer kargaşalıklardan dolayı Teng-li Kagan'ın kızı ile giden grupta yer alarak Çin'deki Tang hanedanı imparatoruna teslim olmuştu. Ona Çin imparatoru Hsüan - Tsung'a bağlılığından dolayı Shuo-faug bölgesi Chie-tu-fu-shih'lığı (özel vazifeli memur) ve Feng-hsin prensliği unvanlarının tevcih edildiği anlaşılmaktadır. Tang hanedanını kökünden sarsan meşhur An Lu-shan'ın isyanı sırasında  A-pu-sse da karışıklıktan faydalanıp isyan etmek planları yaptı. Daha sonra Çin sınırlarını terkederek Gobi Çölünün kuzeyine eski topraklarına geri döndü. 752 yılının bahar aylarında meydana gelen bu ayaklanmanın akabinde Çin sınırlarına hücum etti. Onun bazı yağmalar yaptığı iki yıl sonra Beşbalık askeri valisi Ch'eng Chien-li tarafından esir edildiğini öğreniyoruz. Aslında bu hususta çelişkili ifadeler bulunmaktadır . Bazı belgeler Karlukların o sıradaki yabgusunun A-pu-sse'yı tutukladığını, ona bağlı boyların da üç ay önceden teslim olduğu şeklinde kayıtlar ihtiva etmektedir. Neticede Çin başkentine götürülen A-pu-sse, imparatorun sarayının merdivenlerine sunulmuş ve Chu - ch'iou caddesinde idam edilmiştir.


756 yılında Tang hizmetine girmiş ve generallik rütbesine yükselmiş olan A-shih-na Ch'eng-ch'ing, isyan edip Ying - chüan bölgesine saldırarak ele geçirmiş, şehrin muhafızı Hsie Yüan ve vali yardımcısı P'ang Chien'i esir etmişti. Fakat, onun akıbeti hakkında bilgi sahibi olamıyoruz. Her halde mağlup olup Çinlilere yakalanmıştır. 764 yılında reislerini öğrenemediğimiz yine bir grup Gök - Türk, Feng eyaletine hücum ederek muhafız general Ma Wang'ı öldürmüşlerdir.


Bu tarihten uzun süre sonra Gök-Türklerin Çin sınırlarına tecavüzleri dolayısıyla kaynaklarda zikredilmelerine rastlanmaktadır. 837 yılına gelindiğinde Chen-wu bölgesinde yaşayan Gök-Türkler, yüz elli çadır halinde isyan ettiler. İsyan sebepleri konusunda bilgi yoktur. Bunlar tarım arazileri ve çiftçilerini yağmaladılar ise de Çinli kumandan Liou Mien'e mağlup olup pasifıze edildiler. Aynı bölgede bulunan Gök-Türklerin on yıl sonra yani 847 yılında, tüccarlara ve vergi olarak toplanan pirinçlere saldırıp yağma yapmalarına tesadüf edilmektedir. Yine o bölgenin idarecisi olan Shih Hsien-chung söz konusu Gök - Türk bakiyelerini bozguna uğratmış ve her hangi bir tehlike teşkil etmelerini engellemiştir.




Yaklaşık yetmiş sekiz yıl sonra Beş Hanedan döneminde Gök-Türkleri Tang imparatorluğunun yıkılıp yerine küçük devletlerin kurulduğu anda yine tarih sahnesinde görmekteyiz. Eski ve Yeni Beş hanedan tarihlerinde yazdığına göre 925 yılının bahar başlangıcında Gök - Türkler elçi gönderip, kendi ülke mallarından sunmuşlardı. İfadelerden anlaşıldığına göre Gök-Türkler, o esnada Çin sınırlarının dışında idiler. Elçi Hun-chie-lou, aynı zamanda Gök-Türklerin reisi olabilirdi. Aynı yılın kış mevsiminde Gök - Türkler Hsi, Tu - hun gibi Moğol boylarıyla birlikte yine elçi göndermişlerdi. Bahsettiğimiz elçilik heyetlerinin akabinde muhteviyatı enteresan bir kayıt vardır. Buna göre imparator Ming-tsung, Po-ssu-ma-p'o (pi)'yi ziyaret edip Gök - Türk tanrısına kurban sunmuş, kuzey geleneklerine göre tören yapılmasını müsaade etmiştir. Ertesi yıl Gök - Türklerin başında başka bir reis göründüğüne göre söz konusu tören bir cenaze töreni idi ve imparator Hun - chie - loünun ölümü dolayısıyla tören yapılmasına müsaade etmişti. Gök - Türklerin yeni reisinin adı Chang Mu- chin idi. O da Çin sarayına vergi sunmuştu. 931 yılında Çin imparatoru Ming - tsungü ziyaret eden Gök - Türk elçisinin adı Tu-a-shu idi ve büyük ihtimalle o da onların reisi durumunda bulunuyordu.



934 yılında Gök-Türkler İlişki kurdukları Sonraki Tang hanedanı yıkılınca Sonraki Chin hanedanı kuruldu (936-944). Bu hanedan döneminde 941 yılının sonbaharında Gök - Türk elçisi Hsüe Tung - hai adı geçen hanedanın başkentini ziyaret etmiştir.


941yılı Gök - Türklerin Çin'e son elçi gönderildikleri tarihtir. 745 yılında son kağanları Pai-mei, Uygurlar tarafından öldürüldükten sonra Çin'e sığınmak zorunda kalan Gök-Türkler, aradan uzun zaman geçmesine rağmen benliklerini kaybetmemişler, fırsat buldukça ayaklanmışlardır. Beş Hanedan döneminde ise adı geçen tarihe kadar diplomatik ilişkiler kurduklarına tesadüf ediyoruz. Bu devirde yani 907 yılında Tang imparatorluğunun yıkılmasından sonra ortaya çıkan zayıf devletlerde ilişki kurabilecek kadar güçlendikleri anlaşılmaktadır. Ama güçlerinin miktarı ve akıbetleri konusunda yeterli bilgi bulunmamaktadır. Yeni Beş Hanedan Tarihi'nin Gök - Türkler hakkındaki son kaydına göre askeri valilerinin hepsinin kaybolması sebebiyle artık kayıtları tutulamamıştır.



Ahmet Taşağıl’ın Göktürkler adlı kitabından alıntılanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siyahkaya Barajı / Silopi / Şırnak