DİL NEDİR ?
İnsanların anlaşmalarını sağlayan dilin bir geniş bir de dar anlamı vardır:
a)Geniş anlamıyla dil, insanların anlaşmalarını çeşitli işaretlerle sağlayan bir sistemdir: jest dili, mimik dili, pandomim dili, flama ya da bayrak dili, borazan ya da düdük dili, gonk dili, mors dili, trafik dili...
Geniş anlamlı dilin her işaretinde iki yön vardır : biri görülen, işitilen, koklanan dış yön; öbürü de görülen, işitilen, koklanan nesnenin anlamı demek olan iç yön. Geniş anlamlı bir dilde bu işaretlerden her birinin dış yönü ile iç yönü birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Her işaretin -belirli bir toplumda- kalıplaşmış, katılaşmış, donmuş bir tek anlamı vardır.
b)Dar anlamıyla dil, bir toplumdaki insanların anlaşmalarını konuşma ya da yazı ile sağlayan işaretler sistemidir.
Dar anlamıyla dilde de iki yön vardır: biri sesler ya da seslerin görülen işaretleri; öbürü, bu sesler ya da ses işaretlerinden çıkan anlamlardır. Dar anlamlı dilde sesler ya da ses işaretleri olsun, bunlardan çıkan anlamlar olsun zamanla değişirler, yenilenirler. Eski metinlerimizde görülen bigi bugün gibi diye, kangı bugün hangi diye söylenip yazılmaktadır. Bağır sözcüğü eskiden karaciğer ; havacılar, eskiden, Ok Meydanı’nda ok atanların hakemlerine verilen ad idi.
Dil, bireyin duygu ve düşüncelerini açıklamaya yarayan en doğal ve sürekli bir araç olmanın ötesinde, kişinin içinde yaşadığı toplumla ve giderek dünya ile anlaşmasını sağlayan önemli bir bağdır. Yine dil, toplumu birarada tutan ve kültürü oluşturan ana öğelerden biri olarak da kültürel yaşam açısından son derece belirleyici bir önem taşımaktadır.
DİLLERİN DOĞUŞU
Dillerin doğuşu konusunda dilciler ikiye ayrılmışlardır:
1-Monojenistler, yeryüzündeki bütün dillerin bir tek kaynaktan, yani bir tek dilden doğmuş olduğunu düşünenler.
2- Polijenistler, dillerin ayrı ayrı kaynaklardan doğup geliştiklerini ileri sürenler.
Dillerin doğuşu demek eninde sonunda sözcüğün doğuşu demektir. İşte dil bilginleri ilk dilin yani ilk sözcüğün doğuşu konusunda ortaya çeşitli kuramlar koymuşlardır :
a)Yansıma Kuramı : Bu kurama göre dil, ses veren bütün yaratıkların sesleri yansılanarak doğmuştur. Bundan başka bu kuram, dillerin ilk akrabalıklarını da yansımalara dayamaktadır.
b) Aha ya da Puh Puh Kuramı : Bu kuram, dilin, duyguları belirten seslerden, ünlemlerden doğduğu düşüncesindedir. İlk insanın kimi yaratıklar ya da olaylar karşısında şaşkınlık, hayranlık sesleri çıkardığını; sonra da bu sesleri yineleyerek kelimeleri oluşturduğunu ileri sürer.
c) İş Kuramı : Bu kuram, dilin doğuşunu iş’te bulur. İlk insanın kesmek, kazmak, vurmak gibi bir işle uğraşırken birtakım sesler çıkardığını; dildeki ilk kelimenin de bu seslerden doğduğunu ileri sürer.
d) Ruhbilimsel Kuram : Bu kuram, dilin doğuşunu sesli mimiklere ve jestlere bağlar.
DİLİN NİTELİKLERİ
Her dilin ruhbilimsel, doğal ve toplumsal nitelikleri vardır :
a) Dilin ruhbilimsel nitelikleri : Dil,
1- İnsanlara ve insanlığa özgü bir araçtır. Hayvanların dili miyavlama, havlama, ötme, vızlama, kişneme gibi içgüdü sınırı içinde kalan, yeryüzünün her yerinde aynı türden hayvanlarda hemen hemen ortak olan bir dildir. İnsan dili ise somuttan soyuta kadar genişleyen ve yeryüzünde insan topluluklarının her birinde ayrı ayrı işaretlere bürünen bir dildir.
2- Dileği anlatmaya yarar
b) Dilin doğal nitelikleri : Doğal olaylar gibi dil olaylarının da yasaları vardır. Doğal olayları zorlamaya, değiştirmeye, bozmaya kalkıştığımız zaman nasıl bir tepkiyle kalkışırsak dili de- kendi yasa ve kurallarına yani geleneğine aykırı olarak- zorlamak, değiştirmek ya da bozmak istediğimiz zaman yine bir tepki ile karşılaşırız. Dil, kendi yasa ve kurallarına yani geleneğine aykırı olmayan değiştirmelere karşı uysaldır, hoşgörülüdür.
c) Dilin toplumsal nitelikleri : Dil, bir toplumdaki insanların anlaşmalarını sağlayan işaretler sistemi olduğuna göre, toplumsal bir kurumdur. Oluşumu, gelişimi, değişimi, ölümü - kendi yasa ve kuralları, yani geleneği çerçevesi içinde - toplumun koşullarına bağlıdır.
Alıntıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder