31 Aralık 2022 Cumartesi

Müslümanların Bizans İle Dini İçerikli Diyalogları-3

 



Ioannes Damaskenos ve İslamiyet


Ortodoks kilisesinin en önde gelen teolog, yazar, şair ve azizlerinden Ioannes Damaskenos (Yuhannil/Yahya ed-Dımaşki), İslam topraklarında Melkl (Melkit/Melkani/Melkaye) kilisesine mensup olup lslam'a karşı reddiye yazan ilk hıristiyan alimi olarak bilinir. Bilginin kaynaklarına dair meşhur eserinin (Pigi Gnoseos) bir bölümünü teşkil eden De Haeresibus adlı kısımda lslam'dan ve Müslümanlardan bahsedilmektedir. Bu bölümde Ioannes Damaskenos, Kurandan ve hadislerden verdiği örneklerle İslam'a ve müslümanlara karşı tenkitlerini sıralamaktadır.


Bedenen İslam toplumu arasında yaşadığı halde Meyendorff'un ifadesiyle kalben ve zihnen Bizans'ta yaşadığı anlaşılan Ioannes, yazdığı ilahilerinde Hz. İsa'nın mirasının muhafızı olarak vasıflandırdığı "haçlı" imparatorun, Theotokos'un (Hz. Meryem) da inayetiyle "barbar milletleri" ayakları altına alacağı günü beklemekte ve düşmanlarına karşı muzaffer olması için dua etmektedir. Ayrıca o, Müslümanları kastederek bu düşmanların "bize karşı savaşan İsmailoğulları" olduğunu ifade etmektedir.


İslamiyet'i Hıristiyanlığın sapık bir kolu ve Hz. lsa aleyhtarı olanların öncüsü (prodromosto antikhristo) olarak gören Ioannes, Hz. Muhammed'i de yalancı peygamber olarak vasıflandırmakta ve insanların güvenini kazandıktan sonra içerisine gülünç şeyler yazmış olduğu kitabının gökten indirildiğini "iddia etmekle" suçlamaktadır. Hz. lbrahim'in oğlu Hz. lsmail'in soyundan gelen Arapların, zamanla putperestliğe sapıp sabah yıldızı ve "Ekber" (büyük) dedikleri tanrıça Afrodit'e taptıklarını, Herakleios dönemine kadar böyle devam ettikten sonra bu dönemde ortaya çıkan Muhammed adlı "yalancı" peygamberin Ariusçu bir rahiple de dostluk kurarak Eski ve Yeni Ahid'e dayanmak suretiyle kendi mezhebini oluşturduğunu ifade etmektedir. Kuran-ı Kerim'de yer alan Hz. lsa ve Hz. Meryem'le ilgili ayetlere atıfta bulunarak müslümanların hıristiyanları yanlış anladıkları ve onlara söylemedikleri şeyleri izafe ettiklerini belirtmektedir. Ioannes'e göre Hz. Muhammed, Logos'un ve Kutsal Ruh'un ilahlliğini inkâr ettiği için bir Ariusçu hıristiyandır. Ioannes daha da ileri giderek Hz. Muhammed için "yalancı peygamber", "iki yüzlü" ve "şehvet­ perest" gibi küçültücü ifadeler kullanmaktadır.


Kuran-ı Keriın'den Allah'ın birliği, her şeyin yaratıcısı olduğu, doğmadığı, doğurmadığı, Hz. lsa'nın Allah'ın kelimesi ve Ruh'u olduğu Allah tarafından yaratıldığı, O'nun bir kulu olduğu, Hz. Musa ve Harun'un kızkardeşi Hz. Meryem'den babasız olarak dünyaya geldiği Allah'ın Hz. Meryem'e ilka ettiği Kelime'si ve Ruh'undan oluştuğu, O'nun kulu ve peygamberi olduğu, Yahudilerin Tevrat'a aykırı olarak onu öldürmek istediklerini ve onu yakaladıklarında onun benzerini çarmıha gerdiklerini, kendisinin ise asılıp öldürülmeksizin Allah katına kaldırıldığını, çünkü Allah tarafından sevildiğini, Allah'ın Hz. lsa'ya "Sen Allah'ın oğlu ve tanrı olduğunu söyledin mi?" diye soracağı ve onun da "Haşa! Seni tenzih ederim. Ben böyle bir şey söylemediğim gibi, senin kulun olduğumu belirtmekten başka bir şey de söyleyemem. Fakat insanlar hata yaparak yanlışlıkla benim hakkımda böyle şeyler söylediler ve aldatıldılar" diyeceğini, bunun üzerine Allah'ın da "Bunları senin söylemediğini ben de biliyorum" diye cevap vereceğini belirten ayetlere atıfta bulunarak alıntılar yapmaktadır.



loannes'e göre Hz. Muhammed'e Allah tarafından kitap indirildiğine dair Müslümanların şahitleri yoktur ve böyle bir peygamberin geleceğini de hiçbir peygamber önceden bildirmemiştir. Halbuki Hz. lsa'nın Tanrı'nın oğlu, Tanrı olarak beşer suretinde geleceği, çarmıha gerilip öldükten sonra diriltileceği ve insanları hesaba çekeceği Hz. Musa'ya Sina dağında Allah tarafından bildirilmiş ve ondan sonraki bütün peygamberler de Hz. İsa'nın geleceğini müjdelemişlerdir.


Ioannes'e göre, Kuran-ı Kerim'de herhangi bir haberi araştırmaksızın, delil ve şahitsiz kabul etmemeleri emredilen ve evliliklerde, ticari işlemlerde şahitsiz yapılan muameleleri gayri meşru sayan Müslümanlar, iman gibi temel bir konuda şahit istemeksizin Hz. Muhammed'e kutsal kitabın indirildiğini kabul etmekle çelişkili bir tavır sergilemektedirler. Kendilerine bu husus hatırlatıldığında da verecek cevap bulamamakta ve yüzleri kızarmaktadır.


Kutsal kitaba dayanarak Hz. lsa'yı Tanrı'nın oğlu ve Tanrı olarak kabul ettikleri için Müslümanlar tarafından Allah'a ortak koşmakla (Hetairiastaı) itham edildiklerini belirten Ioannes, bunun doğru olmadığını söylemektedir. Ona göre Hz. lsa'yı Allah'ın Ruh'u ve Kelime'si olarak gören Müslümanlar da onun Tanrı ile bütünleştiğini kabul etmiş olmaktadırlar. Eğer Tanrı'ya ortak koşma korkusuyla O'nun Ruh'u ve Kelime'sinin ayrı olduğunu söyleyecek olurlarsa, bu sefer de Tanrı'dan bu iki şeyi soyutlamış ve O'nu cansız bir varlık durumuna düşürmüş olmaktadırlar ki, bu çok daha tehlikeli bir durumdur.



Kutsal haçın önünde eğildikleri için onu hakir gören Müslümanlar tarafından putperest olarak nitelendiklerini belirten loannes, Müslümanların Haceru'l-Esved'e sarılıp öpmek suretiyle saygı gösterdiklerini hatırlatarak onları tenkit etmektedir. Ayrıca Kitab-ı Mukaddes'te Hz. lbrahim'in oğlunu kurban ettiği yerin ormanlık olarak vasıflandığını, halbuki Mekke'nin çöl ve çorak bir arazi olduğunu, dolayısıyla Hz. lbrahim'in bu topraklara gelmediğini belirten Ioannes, bu hususlar kendilerine söylendiğinde Müslümanların utanç duyduklarını, ancak yine de bu taşın Hz. lbrahim'e ait olduğunu söylemekten geri durmadıklarını ifade etmektedir. Ioannes şeytanların gücünü ve tuzağını boşa çıkarmış olan haça hıristiyanların gösterdikleri tazimin tenkit edilmesine de şaşmaktadır.


Hz. Muhammed'in bir erkeğe dört kadınla evlenebilme, ayrıca imkanı varsa birçok cariye edinebilme ve hanımlarından istediğini boşama hakkı tanıdığını, kendisinin de Zeyd'in güzel hanımında gözü olduğu için "Allah'ın emridir" diyerek önce boşattığını, sonra da aynı gerekçeyle onunla evlendiğini, bu sefer de "boşanmış bir kadının bir başkasıyla evlenmedikçe eski kocasına dönemiyeceği" hükmünü getirdiğini belirten Ioannes, Kuran'da kadınların Allah tarafından erkeklere verildiği ve onlara diledikleri gibi yaklaşabilecekleri gibi "ağıza alınmayacak" hususların varlığını tenkit etmektedir.


Kuran'da Hz. Salih peygamberin bir mucizesi olarak Allah tarafından gönderilen deve ile ilgili ayetlere atıfla konuya genişçe yer ayıran Ioannes, deve ile ilgili bilinmesi gereken birçok hususun zikredilmediğini belirterek kendi bakış açısıyla bazı tenkitlerde bulunmaktadır.


Ioannes, Hz. lsa'nın Allah'tan bir sofra istediği ve bunun üzerine duası kabul edilerek gökten bir sofra indirildiğini belirten Kur'an ayetini diğer ayetlerde olduğu gibi yine Hz. Muhammed'in sözü olarak vasıflayıp alıntılamakta, ancak herhangi bir yorum yapmamaktadır.


Buzağı ile ilgili bölümde (el-Bakara süresi) Hz. Muhammed'in yine zikredilemiyecek miktarda "saçma ve gülünç" şeyler söylediği iddiasında bulunan Ioannes, Hz. Muhammed'in sünnet olmayı emredip Cumartesi ve Pazar'ın kutsiyetini kaldırdığını, vaftizi yasakladığını, şeriatın yasakladığı bazı şeyleri aynen koruyup bazılarını ise helal kıldığını, içki içmeyi ise tamamen yasakladığını ifade etmektedir.


Ioannes Damaskenos bir hıristiyanla bir Müslüman arasında geçen hayali tartışmayı konu alan bir metin (Disputatio Saraceni et Christiani) yazmış ve burada Müslümanlar tarafından Hz. lsa'nın şahsiyeti etrafında sorulan sorulara ne tür cevaplar vermeleri gerektiğine dair dindaşlarına yol göstermiştir.


Hz. lsa'nın kim olduğu sorusuna "Tanrı'nın kelimesi" şeklinde cevap verilmesini isteyen Ioannes, Müslüman tarafından sorulması muhtemel Tanrı kelamının mahluk olup olmadığına dair soruya Tanrı kelamının mahluk olmadığı gibi gayri mahluk da olmadığı şeklinde cevap vermenin daha uygun olacağını belirtmektedir. Ioannes, Tanrının bir kadının rahmine nasıl girmiş olabileceğine dair soruyu cevaplarken de Kuran-ı Kerim'in ilgili ayetlerine atıfta bulunarak bu konuda İncil'in ifadeleriyle Kuran arasında farklılık bulunmadığını ifade etmektedir.


İsa'nın tanrılığı kabul edildiği takdirde onun yiyip içmesi, uyuması ve öldürülmesi gibi beşeri özelliklerin nasıl izah edileceğine dair soruya da İsa'nın tabiatında ilahi ve beşeri olmak üzere iki özellik bulunduğu, diğer hususların yanında çarmıha gerilmesinin de bu beşeri yönüyle ilgili olduğu şeklinde cevap verilebileceğini belirtmektedir.


Muhtemel bir soruya karşılık Hz. İsa'nın ölmediğini belirten Ioannes, iyi ve kötünün (hayır ve şer) Tanrı ve insanla ilgisi hususunda (husun-kubuh meselesi) her iyinin (hayır) Tanrı'dan, kötünün (şer) ise hür iradeye sahip olan insanın kendisinden ve şeytanın aldatmasından kaynaklandığını, iyilik yapan insanın Tanrı tarafından ödüllendirilirken kötülük işleyenin de karşılığını göreceğini ifade etmektedir.


Hayali tartışmada Müslümanla hıristiyanın bazı konularda hemfikir oldukları da görülür. Mesela, insanın hür iradesiyle işlemeye niyetlendiği hırsızlık ve öldürme gibi fiillere Allah müsaade edebilir. Ancak kulunun bu tür fiiller işlemesini istemez. Allah'ın bazı kötülüklerin işlenmesine müsaade etmesi ve hemen cezalandırmaması O'nun son derece sabırlı ve zaman tanıyıcı olmasından kaynaklanmaktadır. Diyaloga göre bu gibi konularda Müslümanın da kendisiyle aynı düşündüğünü gören hıristiyan, sevinmekte ve Allah'a şükretmektedir.


Müslümanlarla ortodoks hıristiyanlar arasında geçen dini tartışmalardan bir diğeri, aşağıda bahsedilecek olan Theodoros Ebu Kurra tarafından Ioannes Damaskenos'un ifadeleriyle aktarılmaktadır. Bir Müslümanla Ebu Kurra arasında geçen bu diyalogda Müslümanın soruları üzerine muhatabı, Hz. Musa'nın peygamberliğini ilan etmesinden sonra putperestlerin değil ona uyan Yahudilerin, Hz. İsa'dan sonra da ona karşı çıkan Yahudilerin değil hıristiyanların, Hz. Muhammed döneminde ise ona inananların değil hıristiyanlıklarından vazgeçmeyenlerin daha doğru bir davranış sergilediğini belirtmektedir. Muhatabının bu çelişkili ifadeleri karşısında hayrete düşen Müslümana Ebu Kurra, Hz. Musa'nın ve Hz. İsa'nın mucizelerinden örnekler vererek onların, peşinden gidilmeye daha layık olduklarını ispatlamaya çalışmaktadır.



Casim Avcı’nın İslam Bizans İlişkileri Adlı Kitabından Alıntılanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siyahkaya Barajı / Silopi / Şırnak