Selçuklu Komutanlarının Harekatı
Sultan Alparslan'ın buyruğu gereğince, daha önceleri de Anadolu'da akınlarda bulunan Horasan Saları, Ergani yörelerindeki Tulhzını ve Siverek kalelerini başarısız bir kuşatmadan sonra Urfa'ya yürüyerek bu yörelerde birtakım yerleri ele geçirdikten başka Antakya dükünü yenilgiye uğrattı, fakat Urfa'yı kuşatma girişimi başarılı olamadı (1065 /66). O, aynı yıl içinde yeniden Urfa yörelerine akınlarda bulunarak Kısas (K'sos = Ak· sos) ve Celeb'i kuşattıktan başka Diphisar'ı elegeçirdi; bunun üzerine karşı harekatta bulunan dört bin kişilik bir Bizans kuvvetini de bozguna uğrattı. Bu kumandan, aynı yılda, üçüncü kez, Urfa yörelerine akınlar yaparak tutsak ve ganimetler elegeçirdi. Daha sonra bu Selçuklu emiri, Diyarbakır'a gelerek şehrin Hevve Kapısı önlerinde karargah kurdu. Bura emiri Nizamüddin'le müzakerelerde bulunmak üzere, şehre girdiği zaman hile ile yakalanıp beraberindekilerle birlikte öldürülerek cesetleri bir kuyuya atıldı. Bu sebeple bu kuyu Horasan Saları Kuyusu (Bi'rü Saları Horasan) adıyla anılmıştır.
Bu sıralarda Karahanlı devletinin Batı Kolu hükümdarı Ebu İbrahim Tamgaç Han'ın (1058-1067 /68) oğullarından biri olması mümkün olan Hanoğlu Harun, Selçuklu hizmetinde olarak, bin Oğuz atlısıyla Anadolu sınırlarını aşıp Diyarbakır yörelerine akınlarda bulundu. Daha sonra o, Haleb'deki Selçuklu vasalı Arap Mirdasoğulları emirleriyle (Atiyye ve Mahmud) birlikte Bizans'a karşı akınlara girişti; Halep için stratejik bakımdan önemli olan Artah ve lmm kalelerini fethettikten başka, Kuzey - Suriye'ye bir sefer yapan Bizans imparatoru Romanos Diogenes'e karşıda başarılı savaşlarda bulundu (1064/65-1067 /68). 1066 yılında, Selçuklu devlet adamlarından hacip Gümüştekin, sultan Alp arslan'ın emriyle, beraberinde Afşin, Ahmetşah ve daha bazı Selçuklu emir ve Türkmen beyleri olduğu halde, Murat ve Dicle ırmakları havzalarından ilerleyerek Elcezire bölgesine inip, Ergani ve Nizip yörelerindeki birtakım kaleleri elegeçirdi; Nusaybin'e başarısız bir kuşatma harekatında bulundu. Daha sonra o, Fırat ırmağını geçip Adıyaman yörelerini akınlara uğrattı. Bunun üzerine, Bizans uç kumandanı Aruandanos, Selçuklu kuvvetlerinin önünü kesip bir baskın girişiminde bulundu ise de Hoşin kalesi yörelerinde yapılan çarpışmalarda, Bizanslılar ağır bir yenilgiye uğradılar, Aruandanos da tutsak alındı; fakat daha sonra 40 bin altın kurtuluş akçası karşılığında serbest bırakıldı.
Bu başarılı hareketlerden sonra Gümüştekin ve diğer emirler, büyük ganimet ve tutsaklarla birlikte Anadolu'da Selçuklu askeri üssü haline gelen Ahlat'a döndüler. Fakat burada emir Afşin, Gümüştekin'le bozuşup yaptıkları gavga sırasında onu öldürdü. Sultan Alparslan'ın kendisini cezalandıracağından korku ve endişeye kapılması sebebiyle, o, buyruğu altında bulunan çok sayıdaki Türkmen atlılarıyla batı yönüne hareketle Anadolu'da akınlara başladı. Bu sırada karargahını Amanos dağlarındaki Karadağ'da kuran Afşin'in kuvvetlerinden bir kısmı, Gaziantep'in kuzey - batısındaki Dülük'ü elegeçirdi, başka bir kısmı (bin kişilik) da Antakya yörelerine inip geniş yağma ve talan hareketlerinde bulundu (Ağustos 1067). Afşin, daha sonra kuzeye Malatya'ya yönelerek burada karşılaştığı bir Bizans birliğini yenilgiye uğratıp darmadağın etti. Daha sonra Tohma suyu vadisi boyunca ileri harekatına devam ederek Kayseri'ye gelip kenti geçici olarak işgal etti. Bunu izleyen günlerde Afşin, Karaman yörelerine de akınlar yaptıktan sonra Toros ve Gavur dağları yoluyla Kuzey - Suriye'ye gelerek Anadolu'dan elegeçirdiği çok sayıdaki ganimet ve tutsakları, önemli bir ticaret merkezi olan Halep pazarlarında sattı (1067 sonları). Haleb'den ayrılan emir Afşin, ertesi yıl (1068), yeniden Antakya üzerine yürüyerek yörelerine akınlarda bulundu. Onun bu harekatı sırasında, Halep ve Antakya yörelerinde akınlara uğratılmadık hiç bir yer kalmamış, dolayısıyla sayısız ganimet ve tutsak elegeçirilmiş idi; ayrıca o, Antakya Bizans valisinden 100 bin altın ve savaş aletleri aldı. Çok geçmeden sultan Alparslan, Afşin'in Bizans'a karşı giriştiği bu çok başarılı akınları sebebiyle, ona bir mektup yollayıp kendisini affettiğini bildirdi. Antakya yörelerinde harekatta bulunduğu sıralarda, sultanın bu af mektubunu alan Afşin, onun huzuruna çıkmak üzere, atlı kuvvetleriyle birlikte buradan ayrıldı (Nisan 1068). Bütün bu Selçuklu akınlarını durdurmak ve özellikle doğu ve güney - Anadolu'da tahrip edilen kaleleri onartmak amacıyla, doğu orduları başkomutanlığına atanan Nikephoros Botaniates, Sivas, Malatya, Divriği ve diğer kent ve ilçelerin kalelerini tamir ettirip kuvvetlendirdi, fakat hiç durmaksızın sürüp giden Selçuklu akınlarını önlemeyi başaramadı.
ANADOLU'NUN FETHİ
SELÇUKLULAR DÖNEMİ
(BAŞLANGIÇTAN 1086'YA KADAR)
Prof. Dr. ALİ SEVİM
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder