29 Aralık 2022 Perşembe

OĞUZLAR

 


Selçuklu ve Osmanlı imparatorluklarını kuranlar Oğuzlardır. Anadolu Türklerinin aslı Oğuzlara dayanmaktadır. O halde Türk alemi içinde Oğuzlar kimlerdi? Oğuz kelimesi nereden geliyordu. Bütün Anadolu halkı kendilerini Oğuz Han'a mensup (Türkmenler) olduklarını söylemektedirler.


Oğuz kelimesi bir çok milletlerin tarihinde muhtelif şekillerde kayıtlıdır. Araplar Oğuzlara (Guz); Bizanslılar ise (Uzguze) Orta Çağ latinleri de (Uzi) diye yadetmişlerdir. Bizanslıların Ceyhun nehrine (Okus) demeleri, Oğuza nisbeten verilmiştir. Oğuz kelimesi (Ok) ile (Uz) kelimelerinden meydana gelmiştir. (Ok. Boy) kabile demektir. (Uzler) çoğul edatı manasına geldiğinden (Uğuz Kabileler) demektir. Oğuz kelimesinin (Mübarek, Kutlu) manasına geldiğini de söyleyenler vardır. Türkmenler ise (Oğuz) kelimesini (Maya, öz, cevher, asil) anlamında kullanmaktadırlar. Oğuzların aslına ait en eski eser (Oğuzname) dir. Oğuzlar arasında Oğuznamenin büyük değeri vardır. Bu eser Oğuz Han adlı bir hakanın hayatından, fetihlerinden ve öğütlerinden bahsetmektedir. Oğuz Han hakkında şu menkibe vardır.


«Oğuz, doğduğu zaman bir dünya güzeli idi. Annesinin memesinden ilk sütü emdi sonra bir daha emmedi. Yiyecek istedi. Lakırdı etmeye başladı. Kırk günde büyüdü. Dolaşıp oynadı. At sürüsü güder. Beygire binerek izinsiz avlanırdı. Böylece büyüdü. Delikanlı oldu. Memlekette büyük bir orman vardı. Ormanda müthiş bir canavar vardı. Oğuz onu öldürdü.

Bir gün tanrıya ibadet ederken birdenbire ortalık karardı. Gökten bir mavi ışık düştü. Güneşten ve aydan parlaktı. Bunun ortasında tek başına bir kız oturuyordu. Başında kutup yıldızı gibi yanan parlak bir işaret vardı. Oğuz bu kızı sevip aldı. Bu kızdan (Gün, Ay, Yıldız) adlı üç oğlu oldu.


Oğuz bir gün yine ava gitmişti. Uzaktan bir gölün ortasında bir ağaç ve üzerinde bir tek kız gördü. Onu da sevip aldı. Ondan da (Gök, Dağ, Deniz) adlı üç oğlu daha oldu. Bunun üzerine günün birinde kavmine büyük bir ziyafet (Şölen) verdi. Ziyafetten sonra halka:



Ben artık sizin hakanınızım, bana hizmet edeceksiniz! dedi. Dört bucağa emirler göndererek itaat istedi. Bir sabah Oğuzun çadırına gün ışığına benzer bir ışık girdi. İçinde boz yeleli bir kurt göründü. Kurt Oğuza ve ordusuna yol gösterdi. Oğuz yıllarca birçok kavimlerle cenk etti. Büyük bir Oğuz İmparatorluğu kurdu. Komutanlarından bazılarına (Kıpçak, Karluk, Kalaç, Kanıklı) adlarını vererek onları han yaptı.



Oğuz Hanın (Uluğ Türk) adlı ihtiyar bir Şamanı vardı. Bu adam bir gece rüyasında altın bir yay ve gümüş üç ok gördü. Yay doğudan batıya kadar uzanıyor, üç ok da güney yönüne uçuyordu. Uyanınca bu rüyasını Oğuza anlattı, öğütte bulundu. Oğuz bu öğüdü tutarak oğullarını yanına çağırdı. Gün, Ay, Yıldız doğu tarafına; Gök, Dağ, Deniz'i batı tarafına gönderdi. Birinciler avlandıkları birçok avlarla beraber altın bir yay bulup getirdiler. Oğuz bunu üç parçaya ayırdı ve oğullarına verdi. Diğer üç. oğlu beraber gümüş bir ok bulup getirdiler. Oğuz onu lara verdi. Bundan sonra (Oğuz Han) büyük bir da birçok avlarla da üçe ayırıp on­ kurultay topladı.

 

Sağ tarafta üç aklar, sol tarafta boz oklar oturuyordu. Oğullarına şunları söyledi:

Ey oğullarım! Çok yaşadım. Mızrakla çok cenk ettim. Çok ok attım, çok aygırlara bindim. Düşmanları ağlattım. Dostları güldürdüm. Gök tanrıya ben her şeyi feda ettim. Sizlere yurdumu veriyorum! Dedikten sonra yurdunu oğullarına böldü.»


Oğuz menkıbesinin Müslüman Oğuzlar arasındaki şekli de şöyledir:


«Oğuz doğunca üç gece anasının memesini emmedi. Dile gelip anasına, (Eğer Müslüman olmazsan kendimi öldürürüm.) dedi. Anası Müslüman oldu. Oğuz bir yaşına gelince, babası (Karahan) adet mucibince bir ziyafet vererek beylere: (Buna ne ad koyarsınız) diye sorunca, çocuk:


-Benim adım, Oğuz!

dedi. Çünkü bu adı ona Tanrı vermişti.

Oğuz Hanın altı oğulundan dörder olmak üzere yirmi dört torunu dünyaya geldi. Bunlar (Bozok) ve (Üçok) diye onikişere ayrıldılar. Yirmi dört boyun adları:


OĞUZ HAN





                         Bozoklar


                          1       2    3               4

(Günhan)        Kayı - Bayat - Alka evli - Kara evli


                          5       6     7              8

(Ayhan)         Yazır   Döğer - Dodurga - Bayırlı


                              9      1O       11 12

(Yıldızhan):        Afşar - Kınık - Beydili - Kargın

 


 

                          Üçoklar


                           1            2            3           4

(Gökhan)       Bayındır- Peçenek- Çavuldur- Çepni


                          5        6        7        8

(Dağhan)  Salur - Eymür - Alayuntlu - Üregir


                          9     10   11         12

(Denizhan) :    Iğdır   Böğdüz  Yıva      Kınık


Bu suretle on ikisi sağ, on ikisi sol olmak üzere Oğuzlar (24) boya ayrılmışlardır. Oğuzun her oğlunda bir ungunu damgası vardı:


Günhan        Şahin

Ayhan       Kartal

Yıldızhan       Tavşancıl

Gökhan        Sungur

Dağhan         Çağır

Denizhan       Üçkuş


idi. Her boy bu damga ile tanınırdı. Bu teşkilatı Gökhanın bilgini Yenikendli (İrkil Ata) yapmıştır. Oğuzların kendilerine göre bir lehçesi vardır. Buna (batı lehçesi) denilir. Doğu lehçesine de (Hakaniye) denilmektedir. Oğuzname Oğuz türkçesi ile yazılmıştır.



 Oğuzların anayurtları Orta Asya’da bulunan Tanrı Dağı yöresi idi. Çinliler bu dağa (Gök Dağ) manasına ( Tiyan - Şan) demektedirler. Bu dağın doruğu daimi olarak karla kaplı olup yamaçları ise ardıç ormanları ile örtülüdür. Bu orman geyik ve karacalar yatağıdır. Dağın aşağı yamaçlarını yabani buğdaylar kaplamış olup, baharda tarlalar sünbül, lale ve karanfillerle bezenmektedir. Burası yeryüzünün bir cennetidir. Tanrı Oğuz Türklerini bu yeryüzü cennetinde yaratmıştır. Bu dağın önüne yeşil deniz denilen bir bozkır serilmiştir. Bu bozkırda at ve koyun sürüleri yabani olarak gezmekte idi. Oğuzlar bu hayvanları ehlileştirip geçimlerini ve daima servetlerini sağladılar. İlk defa çiftlik ve hayvancılıkla meşgul oldular.


Oğuzlar Tanrı Dağı bölgesine (Gün Ortaç) adını verdiler. Gün Ortacın doğusuna (Hatay), batısına da (Horasan), kuzeyine de (Kıpçak) dediler. Kuzeye yayılanlar Altay Dağlarının madenlerini işlediler. Doğuya gidenler Çine doğru ticaretle meşgul oldular. Büyük Oğuz kütlesi ise Ceyhun nehri yöresinde (Karaçuk - Farab) ı merkez yaptılar. Horasan elini yurt yaptılar. Burada göçerevli olarak hayvan sürüleriyle geçindiler. Oğuzların bir kısmı da Peçeneklerle beraber Volgaya, buradan da Balkanlara gittiler. Bizanslıların tesiri ile hristiyan oldular. (Gagavuz) adını aldılar. Bunların bir kısmı da Anadolu'ya yerleştiler.


Oğuzların en önemli boyları (Salur, Kayı, Kınık, Bayat, Bayındır) dır. Oğuz Han'ın oğlu Dağ Han'ın ilk oğlunun adı Salur idi. Salur'un bir boyu da (Karaman) idi. Bayat boyu da çok genişti. Çoğu Anadolu’ya yerleşmişlerdi. Selçuklu Devletini Kınıklar, Osmanlı Devletini de Kayılar kurmuştur.


Oğuzların ilk kurdukları cemiyet ( Boy) idi. Boy (Halk) manasına gelmektedir. Boylar birleşerek (İl) i teşkil etmiştir. Boy beyine ( Tudon), il beyine de (Yabgu) denilirdi. Oğuz illeri birleşerek (Hakanlık) şeklini meydana getirmişlerdir. Boylar Demokrasi ile idare edilmektedirler. Egemenlik ( Boy Meclisi)nde idi. Her ferd bu meclisin üyesi idi. Bu meclis yılda bir kere Boy beyini seçerdi. Boy beyi, halkı memnun edemezse istifaya mecburdu. Boy beyinin maiyetinde gençlerden kırk yiğit bulunurdu. Barış işlerini görmek için (İhtiyar) adlı bir büyük vardı. Akıncı kuvvetlerinin komutanına da ( Sübaşı) denilirdi. Savaş başlamadan önce, Boy beyinin çadırı önüne ucunda bayrak olan bir mızrak dikilirdi. Derhal gençler silahlanıp alaylar teşkil ederlerdi.


Boy beyinin hazinesi yoktu. Aralarında eşitlik vardı. Oğuzlar (Referandum) usulü ile idare edilen bir (Cumhuriyet) şeklinde yaşarlardı. Çalışkan ve ahlakça üstün insanlardı. Aralarında para ile tutulmuş hizmetçiler olmadığı gibi esirler de yoktu. Yaraladıkları düşmanı çadırlarına götürüp kadınlarına tedavi ettirirlerdi. Çarpıştığı düşman ona el uzatırsa öldürmezlerdi, aman dileyeni af ederlerdi.  


Zamanla boylar birleşerek (İl) şeklini aldılar. İl kelimesi (Devlet) veya (Barış) demektir. Boylar içte ve dışta barış halinde yaşarlardı. Elçi kelimesi de barışçı demektir. Oğuzların adet ve örflerini sağlayan bir hukukları vardı ki buna (Töre) derlerdi. Oğuz töresine bağlı olmayanlara (Tat) veya (Tatar) derlerdi. Oğuzlarda dört yön kutlu idi. Buna dört renk vermişlerdi  


Doğu Gök

Batı         Ak

Kuzey Kara

Güney Kızıl


idi. Bu sebeple Oğuzlar Anadolu’ya yerleşince, Anadolu’nun kuzeyindeki denize (Kara Deniz), batısındaki denize (Ak Deniz), güneyindeki Denize (Kızıl Deniz) adını vermişlerdir. Kuzey rüzgarına da (Kara Yel) demişlerdir. Oğuzlar savaşlarda da dört renk ata binerlerdi. Doğuya düşen atlar gök, batıdakiler ak atlar, kuzeydekiler Kara atlar, güneydekiler de kızıl atlardı. Oğuz Hanın ordusu da böyle idi. Dünyayı Tanrının dört oğlu idare ettiğine inanırlardı.




Doğuda Gökhan

Batıda Akhan

Kuzeyde Karahan

Güneyde Kızılhan


bulunurdu. Oğuzlarda (Ağaç- Ateş- Demir- Su) kutlu idi. En kutlu kuş, (TuğTul), en kutlu hayvan (Bozkurt), ağaçta (Huş ağacı) idi. Gök Tanrıya yılda bir kere (Ökuz) kurban ederlerdi. Oğuzların dinine (Şamanizm) denilirdi. Şamanlıkta kutlu olan en büyük Tanrı (Güneş) dir. Bu (Güneş) de güzelliktir. Bütün dünyayı güzelliğin cevheri olan (Nur) kaplamıştır. Bu Nur da (Güneş) olarak görünmektedir. Ayrıca (Ay) ve (Zühre) yıldızı da kutludur. Bunlara (Günhan), (Ayhan), (Yıldızhan) denilir. Dini törenleri de (Şaman) lar veya (Kam) lar idare ederlerdi.


Oğuzlarda dörtlü teşkilatla beraber (Altı) teşkilat da vardı. Oğuzların (Uygur, Kalaç, Kanıklı, Karluk, Kıpçak, Ağaçeri) adlı altı kolu vardı. Bunların hepsi Oğuzdur. Oğuzlar, diğer Türk kavimleri olan (Yakutlar, Başkırtlar, Özbekler, Altaylılar, Hazarlar, Macarlar, Bulgarlar, Finler, Karaçaylar, Kumuklar, Kara Kalpaklar) dan ayrı müstakil bir koldur. Oğuzlar, fizyonemi itibariyle tamamen Avrupalılara benzemektedir. Bunlar Türk, Oğuz ve Türkmen diye adlanmışlardır. Oğuz, Türkün asili, kibarı demektir. Oğuzlarda en önemli bir rakam da ( 9) dur. Bunu çok uğurlu sayarlar, çok kere dokuz boya ayrılırlar, bunlara (Dokuz Oğuzlar) denilir. Oğuzlarda soy dokuzuncu göbeğe kadar çıkar. Tarhanlık imtiyazı dokuzuncu göbeğe kadar devam eder. Dokuz atası demirci olan şaman olabilir. Gökte dokuz kattır. Ceza kanunlarının da dokuz adedi önemlidir. Törenlerde dokuz bardak Kımızı, dokuz yudumda içmek adettir. Ot demetlerini de dokuzar yaparlar. Oğuz beylerinin sancakları da dokuz tanedir.


Oğuzlarda dikkate değer bir adet de (Şölen) denilen ziyafetdi. Oğuz beyleri ve hatunları şölen verirlerdi. Yirmi dört boyun beyi, çıplak olanlara elbise giydirir, borçlu olanların borçlarını öderdi. Dargınlar barıştırılırdı. Ayrıca yılda bir kere de (Yağma Şöleni) verilirdi. Bu şölene Üçokla Bozok'un bütün beyleri katılırdı. Ziyafetten sonra İl Beyinin veya hakanın atağında ne kadar malı varsa beyin emri ile halk tarafından yağma edilirdi. Çünkü beyin serveti kamuya ait vakıflar hükmünde idi. Bu serveti ona veren halkı, malını yağma ederler, fakat daha iyisini yine verirlerdi. O gün yeni bey de seçilirdi.



Oğuzlarda her kırk ev bir topluluk sayılırdı. Bu toplulukların her birinde, yılda en az dört evlenme olması töre idi. Fakir olanlara yardım edilir. Herkes bir kadın alabilirdi. Oğuzlar kendilerine tabi olup, dillerini kullanan, kültürünü kabul edenlere (Ulus) denilirdi. Oğuz olanlara da (Budun) derlerdi. Budun (Uruk) u teşkil ederdi. Uruk, tohum demektir. Yani aynı kökten gelenlerdir. Uluslarla evlenmezler, soy ve soplarını devam ettirirlerdi. Oğuzlarda Hakan olabilmek için babası ve anası Türk olmak şarttı. Hakan oğullarına (Tekin), anası Türk olan kızlara da (İnal) derlerdi.

Uruklar (Boy) lara, boylar da (Oymaklara), oymaklar da (Obalara), abalar da (Avul) lara ayrılmıştı. Oğuzların sosyal yapıları bu şekilde bölünmüştü. Yerleştikleri yerlere (Yurd) derlerdi. Sürü sahibi olduklarından yazın (Yaylak), kışın da (Kışlak) tutarlardı. Yaylaklar tahsis olup, kamuya aittir. Parçalanmaz ve satılmazdı. Ancak faydalanılırdı. Dinlenme yeri idi. Burada yağ peynir, yoğurt yapılırdı. Şehirlere yerleşmeyenler (Göçerevli) idi Göçerevlilik (Göçebelik)den farklıdır. Bunlar gezici bir teşkilat idi. Göçerevli bir ilde devlet kurabilecek dört ana teşkilat vardır. Birincisi (Alpler) dir. Bunlar talimli askerler ve akıncılardır. İkincisi (Horasan Erenleri) adıyla (Alimler, Pirler, Babalar) idi. Bunlar da alimler, din büyükleri ve şamanlardı. Üçüncüsü (Ahiler) olup, her daldan sanatçılardı. Dördüncüsü (Bacılardı). Bunlar da silahlı kadın alayları idi. Türk cemiyetinin bu ana cevheri dolayısıyla, her çağda Oğuzlar bir devlet kurmuşlar, egemenlik sağlamışlardır. Diğer Türklerde bu maya olmadığından daimi devlet kuramamışlar, teba olarak yaşamışlardır. Bu sebeple Oğuzlar tarihin bir mucizesi olmuşlardır. Tarihten silinmemelerinin birinci sebebi bu olmakla beraber, ikinci ana kaynak da (sürü sahibi) olmalarıdır. Büyük akınlara, tabii afetlere, genel kıtlıklara karşı her türlü ihtiyaçlarını temin eden koyun ve davarlara ve ota malik bulunmaları olmuştur. Bu sebeple kaderlerine inkıraz yazılmamıştır. Her çağda devlet kurmuşlardır. Zamanla illerinin birleşmesinden (Hakanlık) kurmuşlardır. Hakanların (Kurultay) adlı meclisleri vardı. Bu meclis (Yasa) yı yapardı. Hakanların büyük otağlarına (Ordu) adı verilirdi. Hakanlık devrinin sancağının rengi (kırmızı) idi. İlhanlık yani imparatorluk devrinde sancak rengi (Gök) idi. Oğuzlar ölülerini mumyalarlar, bütün eşyalarıyla (Kurgan) denilen kümbetlere gömerlerdi. Oğuzlar sakal ve bıyıklarını tıraş ederlerdi. Saçları uzundu. Elbiseleri yünden ve ak renkte idi. Temiz insanlar olup, sık yıkanmayı severlerdi. Sağlam vücutlu idiler. Kımız denilen kısrak sütünden yapılmış bir içki içerler. Kopuz denilen bir sazı çalarlardı. Ozanlar oğuznameden destanlar okurlardı. Oğuz delikanlılarının oyunları halay çekme ve bar şeklinde idi. Oğuzlara ait belgenin en eskisi altıncı yüzyılda dikilen (Yenisey) anıtlarında görülmektedir. Bu anıtlarda (Altı Oğuz Budunu) sözü yazılıdır. Bu yazı (Alp Turan) adında bir boy beyine aittir. Sekizinci yüzyılda dikilen (Orhun Yazıt) larında ise- (Doğuz Oğuz) diye kayıt vardır. Üç Oğuzları (Gültekin) yenmişti. Peçenekler ve Uygurlar da Oğuzlardan idi. Oğuzların, büyük urukları onuncu yüzyılda Ceyhun nehri ve Hazar boylarında yaşamakta idiler. Oğuzların kışlakları (Yenikent) ve (Cend) şehirleri idi. Karaçukda Oğuzlara ait bir çok kültür eserleri çıkmıştır. Maveraünnehir ve Horasan eli (Oğuzistan), Doğu Türkistan da (Uyguristan) idi. Türk medeniyetini bu Türk Oğuzlar kurmuşlardı. Oğuzlar Anadolu Türklerinin atalarıdır.



SELÇUKLU İMPARATORLUĞU TARİHİ

Yazan: Enver Behnan ŞAPOLYO


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siyahkaya Barajı / Silopi / Şırnak