Karmati Hareketinin Ortaya Çıkışı
İslam dünyası IX. ve X. yüzyıllarda bölünme ve parçalanma alametleri göstermeye başladı. Bu parçalanma hareketleri bu iki asırda bitmek bilmeyen tartışmaları da İslam dünyasında başlattı. Neticede İslam dünyasında farklı anlayışlar belirmeye başladı. Bu anlayışlardan Allah'a yakınlaşmayı öğreten Sufizm, hakikate ulaşmak için aklı en yüksek ve en iyi vasıta yolu olarak benimseyen "filozoflar" ve sonsuzluk içinde her iki nazariye ve teşekkülün takipçisi olduğunu iddia eden "İsma'ililer" İslam dünyasında önemli izler bırakmıştır. Müfrit bir Şii mezhebi olan İsma'iliyye İmamiyye'nin altıncı imamı Cafer es-Sadık (148/765)'ın ölümünden sonra imamiyye ile ihtilafa düştüler. Bundan sonra imametin Musa el-Kazım'a geçtiğini kabul edenler; İsna aşeriyye; İmametin Cafer es-Sadık'ın oglu ismail'e geçtiğine inananlar ise İsma'iliyye olarak adlandırılmıştır. Fırkanın taraftarları, ismail'in ölümünün ardından 158/774 oğlu Muhammed b. İsmail'in etrafında toplandılar. İsma'ililerle, Ebu'l Hattab arasındaki bağlantı reddedilmesine karşın ilk İsma'iliyye'nin Cafer es-Sadık'ın ilahlığını ve kendisinin onun tarafından peygamber olarak görevlendirildiğini iddia eden Ebu'l Hattab el Esedi'nin mensupları olduğunu ileri sürmektedir. Fakat daha sonra genellikle Ebu'l Hattab'ı kötüleyen İsma'ili doktrini, onun ve mensuplarının düşüncelerinden etkilenmiş gibi görünmek istememiştir. Bununla birlikte IX. yüzyılın başlarında yazılan ve Bedehşan İsma'ililerince muhafaza edilen Ümmü'l Kitab genel düşünceye zıt olarak Ebu'l Hattab'ın etrafında Muhammed el-Bakır'ın sadık ve önemli bir öğrencisi oğullarının da İsma'iliyyenin kurucuları arasında olduğunu belirtir. Ebu'l Hattab'dan sonra Meymun el-Kaddah ve oğlu Abdullah İsma'ili öğretisinin ilk öğrencileri olmuştur. Meymun el Kaddah ve oğlu Abdullah b. Meymun el Kaddah Fatımi hareketinin ceddi olarak düşünülür. Tarihsel bir şekilde baba-oğul'un yaşamları veya İsma'ili doktrininin gelişmesinde oynadığı rolü hakkında bir şey bilmemekteyiz.
Kaddahlar hakkında bilgi veren ve özellikle Abdullah b. Kaddah'ın İsma'iliyyenin kurucusu olduğunu ilan eden ilk kişi IX. yüzyılın başında yaşayan Ebu Abdullah b. Rizam (Razzam)'dır. İbn Rizam, Abdullah kanalıyla İsma'ilizm'in uzak ve geniş bir coğafyaya yayıldığını ifade eder. İbn Rizam'ın bu çalışması kaybolmuştur. Fakat İbn Nedim, Fihrist'inde bu çalışmayı aktarmıştır. İbn Rizam'ın eserinden Muiz ile aynı asırda yaşayan Ebu Muhsin, fazlasıyla istifade etmiştir. Ebu Muhsin'in metni Makrizi, itikad bölümünü Hıtat'ında, tarih bölümü de Mukafifa'sında vermiştir. Nuveyri (öl. 732/1331)'nin Nihaye'l el-Ereb fı Funüni'l Edeb adlı edebiyat ve tarih ansiklopedisi mahiyetinde olan eserinde, Ebu'l Muhsin'in çalışmasına yer vermektedir. Temelde İbn Rizam'a dayanan bu rivayete göre Meymun el-Kaddah Ebu'l Hattab'ın aşırı bir takipçisidir. Daha sonra Meymuniyye diye bir mezhep kurdu. Oğlu Abdullah ise babası Meymun'dan daha ileri bir noktaya mezhebi taşıdı ise de kendisinin peygamber olduğunu iddia etti. Abdullah'ın VIII/IXyüzyılın. ortalarında yaşadığı ifade edilir. İbn Rizam'a göre Meymun Ahvaz yakınlarındaki Kuraj 'dan gelmişti. Daha sonra oğlu Abdullah Huzistan'da küçük bir kasaba olan Askar Makram'a taşındı. Sonra Sabat Ebu Nuh'a yerleşti. Orada Şii ve Mutezile tarafından Abdullah'ın düşünceleri deşifre olunca Basra'ya kaçtı. Basra'da Akil b. Ebu Talib'in soyundan olduğunu ileri sürerek onun evlatlarına sığındı ve halkı Muhammed b. İsmail b. Cafer es-Sadık'ın imametini kabule devam ettiği için askerler tarafından takibe uğradı. Sadık ve hararetli dostu Muhammed b. Hüsdüyin ile birlikte Şam civarındaki Selemiye'ye kaçtı. Ölümüne kadar (261/874) burada yaşadı ve Muhammed b. İsmail lehine çalıştı. Daha sonra davası oğlu Ahmed, başka bir rivayete göre Muhammed'in geçtiği bildirilir. Diğer kaynaklar ise babasının yerine Ahmed'in geçtiğini ve Ebu'ş-Şelale lakabıyla anıldığını zikrederler. Bu süreçte çalışmalarını gizli bir şekilde sürdürdü. Daha sonra davası oğlu ve kendisine inananlar tarafından devam ettirildi. İsma'ili tarihinde bu devrenin önemli bir yeri vardır. Çünkü İsma'ili imamları, Cafer es-Sadık'ın ölümünden itibaren Ubeydullah'ın Mehdi'lik ortaya çıkışı (881-899) ve Kuzey Afrika'da devletleşme sürecini başlattığı döneme kadar (296/908) dönem gizlenme döneminin (Setr Dönemi) sonu; Zuhur/Keşf döneminin başlangıcı olmuştur. Setr döneminde dailer tarafından kurulup yönetilen gizli ihtilal teşkilatı mezhebin yayılmasında önemli rol oynamıştır. İbn Rizam'a göre, Abdullah davasına başından beri Hüseyin el-Ahvaz sayesinde inanmış olan Hamdan b. el Aş'as'ın Karmat'ın bulunduğu yer olan Kufe Sevad'a dailerini gönderdi ve daha sonra 261/874 yılında Kufe Sevadında Hamdan ile haberleşmek için Alamut'un batısında yer alan Talikan' a oğullarından birini hami olarak atadı. 264/877-78 yılında İsma'ili davet Kufe'de Hamdan Karmat tarafından geliştirilmiş, kayınbiraderi Abdan ise kendisine yardım etmişti.
Karargah olarak Selemiye İsma'ili propagandasının merkezi olarak seçilmiştir. Suriye'de Hama şehrine bağlı Selemiye kasabası da İslam dünyasının her tarafına propagandacılar gönderiyordu. Selemiye Suriye'de Asi nehrinin doğusunda, Hama'nın yaklaşık olarak 40 km kuzey doğusunda Hıms' ın 55 km kuzey doğusunda Hama'ya bağlı küçük bir kasabadır. Abdullah davetini yaymak için Selemiye'yi ona merkez edinmiş, buradaki propaganda organizasyonunun başına oğlu Hüseyin'i getirmişti. Diğer oğlu Ahmed Ebu Şela'la ise bazı Irak şehirlerinde özellikle Kufe ve Bağdat'taki propaganda faaliyetlerinin başkanlığına, oğullarından birini de İran'daki faaliyetlerin başına tayin etmiştir. 260/873-82 yıllarında oğlu Hüseyin ölünce, Abdullah diğer oğlu Ahmed Ebu'ş-Şela'le'yi önceki idare ettiği yerlere ilave olarak Selemiye ve Irak bölgesi başkanlığına getirmiştir. Dolayısıyla 270/883 yılı civarında davetin liderliğine Ahmet geçti. Ahmet kardeşi Hüseyin'in oğlu Said'in vesayetini de üzerine almıştı. Bazı yazarlar, bu Said'in Fatımilerin kurucusu ve ilk halifesi Ubeydullah el-Mehdi olduğunu iddia etmektedirler. Ahmet İslam dünyasının farklı bölgelerine dailerini gönderdi. 286/899 yılında Selemiye'de İmametin kendisine ve dedelerine ait bir hak olduğunu ileri süren Ubeydullah el-Mehdi'nin bu iddiasından dolayı mezhep bünyesinde önemli bir bölünme ortaya çıktı. Hamdan ve Abdan Ubeydullah tarafından vazedilen, propaganda edilen yeni İsma'ili doktrininden desteklerini kestiler. Bu süreçten itibaren Hamdan başkanlığındaki gruplar merkezden bağımsız bir hareket olarak kendi ideolojilerini yaymak için faaliyet gösterdiler. O ve çevresinde Hamdan b. el Aş'as'ın propagandası sonucunda oluşan grup bundan daha çok Karmatiler olarak adlandırılmıştır. Zamanla İsma'ililerle Karmatiler arasında öğreti ve ritüellerde farklılaşma oluşmuştur.
Kendi adlarına faaliyetlerini yaygınlaştırmaya başlayan İsma'ili-Karmati grupları İslam dünyasının farklı bölgelerinde yeni öğrenciler kazandılar, yeni doktrinlerini propaganda ettiler. Hatta bu dailer sayesinde devlet dairelerine bile sızdılar. Bu bölgeler Irak, Basra, Rey, Fars, Horasan Yemen, İran Kuzey Afrika, Bahreyn, Suriye, Sind bölgeleri dailerin gönderildiği ikinci derecedeki merkezler olmuştur.
ORTADOĞU'DA MARJİNAL BİR HAREKET: KARMATİLER
(Ortadoğu'da İlk Sosyalist Yapılanma)
Yrd. Doç. Dr. Abdullah EKİNCİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder