Karmati Hareketini Hazırlayan Sebepler “Dini Sebepler”
İslam dünyası, İslam'ın tarihsel geçmişinin şuurlu ve rasyonel bilgisine sahip olmadığından, o geçmişiyle sağlıklı bir rasyonel bir hesaplaşmayı becerebilmiş değildir. Bu yüzden sürekli geçmişe özlemle bakmaktadır. Bu durum İslam tarihinin ilk döneminden günümüze kadar getirebiliriz. Nitekim Abbasi İdarecilerin, ortaya çıkan ihtilalci hareketlerin arka planındaki faktörleri araştırmadan, aldıkları askeri tedbirlerin, sosyal huzursuzluklara çözüm bulmada yetersiz kalmış olması başka herhangi bir nedene bağlanamaz. İslam tarihinin bu dönemi, iç içe geçmiş iki süreç başlamıştır. İnsanın kendisiyle ilgili güdülerinin ve dünyevi zevklerinin sadeleştirilmesini ve bunlardan feragat edilmesini amaçlayan bir dindarlık ya da ibadet hareketi, bir de Kur'an'ın anlamı üzerinde düşünme hareketi vardı. Her iki hareket de Hicaz'dan çok Suriye ve Irak'tan çıktı ve bunların, Müslümanların yaşamakta oldukları dünyada o sırada varolan düşün ve ahlaki eylem kalıplarından etkilenmesi doğaldı. İslam dinini benimseyenler bu dine kendi tarzlarını hala Müslüman'dan çok Hıristiyanların ve Yahudilerin bulunduğu bir ortamda yaşıyorlardı. Bu dönem Doğu Hıristiyan manastır hayatının ve dervişlik düşünce pratiğinin son büyük çağıydı.
Kuzey ve kuzeydoğu Arabistan daha önce çok farklı grup ve mezhep gruplarına ev sahipliği yaptığı için onlar üzerinde eski din ve kültürlerin etkileri de vardı. Burası daha önce büyük ölçüde putperestler olmak Hıristiyan, Zerdüşt ve Sabiilerin yaşadığı bir bölge idi. Bu çevrede yaşayan kabileler İslam'a girdikten sonra da eski inanç ve kültürlerinden tamamen sıyrılamayıp, kendilerini yeni dönemde de bu eski kültür kalıntılarını sürdürdüler. Bu süreci kendi açısında bir takım dönemlere ayırmak mümkündür. Aslında Peygamber sonrası, Müslüman toplumunda görülen huzursuzluklar, yeni dönemdeki sosyal olaylar da birtakım ipuçlarını veriyordu. Hz. Ebu Bekir ve özellikle Hz. Ömer fetihleri akabinde İslam coğrafyasına yeni topraklar ilave edildi. Bu bölgelerin önemli bir kısmı eski kültürel çevreler oluşu, İslam dünyasının yeni bir takım kavramlarla tanışmasına neden oldu. İslam toplumuna katılan toplumlar bir kısmı İslam dinini benimsemeyerek eski inançlarını sürdürmüşlerdir. Diğer gruplar ise, Batıni hareketleri sonucu yeni inanç sistemine giren insanların eski inanç ve yaşam kavramıyla yenisi arasında bilinçli ya da bilinçsiz bir uzlaşma yolu arama gayreti içerisinde, zamanla ortaya çıkan senkretist düşünce akımlarının oluşmasına neden olmuşlardır.
İslam fetihlerinin ardından Zimnilere, hoşgörü ile bakıldı. Zimniler ilahi dinlerden olduğu için isyanlarda etkileri daha az olmuştur. Batıl sayılan dinlerin mensupları, isyanlarda daha etkili olmuştur. Fetihler sonrasında Müslüman toplumlarla birlikte veya yakın bölgelerde yaşayan farklı gruplarla kurulan veya dolaylı ilişkiler aracılığı ile yeni bir takım kavramları kullanmaya başlamışlardır. Nitekim onların sosyal meselelere bakışlarıyla Hıristiyan Nasturiler ve felsefe akımları arasındaki benzerlikler bu düşünceyi kuvvetlendirmektir. Fetihlerden sonra kitle halinde örgütlenmiş dinlerinden çıkarak Müslüman olan halkların sosyo-psikolojik durumları zamanla sosyal çalkantılara neden olmuştur.
Sonuç olarak fetihler ve ticaretle başlayan kültürel etkileşim ve ihtidalarla Müslümanlaşan toplumların eski inanış ve geleneklerini toplumsal hafızalarında tamamen silmemiş veya silememişlerdir. Bu toplumsal hafıza merkezi otorite, inanış ve yaşam tarzına muhalif hareketleri beslemiştir.
Ait oldukları dünyada o sırada varolan düşün ve ahlaki eylem kalıplarından kaynaklanması doğaldı. İslam dinini benimseyenler bu dine kendi tanrılarını getirmişlerdi.
Müslüman'dan çok Hıristiyanların ve Yahudilerin bulunduğu bir ortamda yaşıyorlardı. Bu dönem Doğu Hıristiyan manastır hayatının ve dervişlik düşünce pratiğinin son büyük çağıydı.
ORTADOĞU'DA MARJİNAL BİR HAREKET: KARMATİLER
(Ortadoğu'da İlk Sosyalist Yapılanma)
Yrd. Doç. Dr. Abdullah EKİNCİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder