Qing Hanedanlığı Taiping isyanı'nın etkilerini asla tam olarak silemedi. Sonraki yıllarda ticari faaliyetlerini ülkenin dört bir yanında yaygınlaştırmak isteyen Avrupalı güçlerin baskılarıyla karşılaştı.
Hıristiyan misyonerlerin faaliyetleri ile birleşen bu yabancı işgal, derin bir hoşnutsuzluğa ve gizli bir organizasyonun üyeleri tarafından örgütlenen bir halk hareketine neden oldu. Adil ve Uyumlu Yumruklar Topluluğu olarak bilinen bu grup Boxer isyanı'nı (1898- 1901) başlattı. İsyan yabancı malların ithalatının geniş çapta işsizliğe neden olduğu kuzey bölgelerde başladı.
Boxerlar yabancı misyonerlere saldırıp onları öldürdüler. Çinli Hıristiyanlar ve yabancı elçilikler de hedef oldu. Demiryollarını ve telgraf hatlarını yok ettiler. Yabancıların Pekin'deki Karargah Elçiliğine sığınmak zorunda kalması ve Alman elçisinin öldürülmesinin ardından, Avrupalı güçler 1900 yılının Ağustos ayında 20.000 kişilik bir kuvvet gönderdiler. 1901 yılının Eylül ayında imparatoriçe Dowager Cixi ağır koşulları olan Bari Protokolu'nu kabule zorlandı. Yabancılara Çin gelirlerinin önemli bir bölümünün dahi kontrol edilmesi hakkı veriliyordu. Rusya Mançurya'yı ele geçirmişti (Bu olay 1904-1905 yılları Japon-Rus savaşı'na neden oldu). İngilizler Tibet'i işgal ettiler. Yine de Avrupalı güçler Çin'i paylaşmaya kalkmadılar. Zira Boxer isyanı'nın fanatizmi böyle bir girişimin büyük çaplı kitlesel bir direnişe neden olacağını göstermişti.
Qing Hanedanlığı zayıflamıştı. 1911 yılında yaşanacak olan Çin Devrimi onları silip süpürecekti. Sun Yat-Sen'in liderliğindeki devrimciler 1905 yılında Mançu karşıtı bir birlik kurmuşlardı. Devrimci propagandayı yaygınlaştırmaya başladılar. 1911 Ekim ayındaki Wuchang isyanı'nın ardından eyalet delegeleri, Kuomintang'ın (ya da milliyetçi parti) önderi Sun Yat-Sen'in geçici başkanlığında bir cumhuriyet kurdular. 1912 Şubat ayında son Qing imparatoru 6 yaşındaki Puyi tahttan çekilmeye zorlandı. Böylece Çin ' in 2000 yıllık imparatorluk yönetimi son bulmuş oluyordu.
Alıntıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder