İran coğrafyası Akdeniz dünyası ile Hint kültürü arasında bir köprü vazifesini görmüştür. İki coğrafya arasında kültürel etkileşim olduğu gibi toplumları arasında da etkileşim olmuştur. İlk İranlıların dini Yedik Hintlilerin dinlerine son derece yakındır. İran tanrılarının en büyüklerinden biri Mithra'dır. Mitolojik unsurlarla iç içe girmiş olan iran inançları "İndra" ve ''Naşatya şeytan olduğu" ve "Ejderha öldürme efsanesi" gibi inançları yaygındır. İran-Hint inanışları arasındaki yakınlıklardan kabul edilen, ilk insan Yayma, alemdeki tabii, dini ve ahlaki düzen anlayışı da bu benzerlikler arasındadır. Kutsal içecek Haoma, (Hint'te Soma) ayinleri her iki toplumda da yaygındır. Kutsal ateşi yakan ve gözeten rahipler aynı adı taşırlar. İran'da Athravan, Hindistan'da Atharvan'dır. İran ve Hint kültürlerinin iç içe girdiği bir dönemde ortaya çıkan Zerdüştilik, bu çok tanrıcılığı ortadan kaldırmak amacıyla Zerdüşt tarafından ortaya atıldı. Sasaniler, İran'ın geleneksel olarak öğretmen Zerdüşt'le birlikte anılan kadim dinini canlandırmak suretiyle sağlam bir birlik ve bağlılık temelini oluşturmaya çalıştılar. Bu dine göre evren, yüce Allah'ın ötesinde iyi ve kötü ruhlar arasında bir savaş alanıydı; iyi olan kazanacaktı, ancak dinsel kuralları tam olarak uygulayan ahlaklı erkekler ve kadınlar zaferi çabuklaştırabilirlerdi.
Zerdüştilik, İran dinleri arasında tek tanrı inanışına yer vermesi bakımından en dikkat çekici olanıdır. Adını kurucusundan alan Zerdüştilik dayandığı tek tanrı Ahura Mazda'ya dayanır. Zerdüşt kavramı güzel, doğru, develer anlamlarına gelmektedir. Halk dilinde Zerdüşt, yaşayan yıldız olarak nitelendirilir. Zerdüşt'ün ne zaman yaşadığı hakkında kesin bir bilgi yoktur. M.Ö. 6000 yılında, 1400'de ya da 1000 yılında yaşadığı şeklinde farklı görüşler vardır. Diğer bir rivayete göre ise Zerdüşt, peygamberlik görevine M.Ö. 588 yılında başlamış olduğudur. Ayrıca Zerdüşt'ün doğum tarihi ile ilgili olarak kaynaklarda M.Ö. 570 tarihi tahmini olarak verilmektedir. Zerdüşt'ün öğretileri İran kültürü ve dinleri üzerinde önemli bir tesiri olmuştur. Tek Tanrılı bir inanç telkin ettiği için onu bir peygamber olarak kabul edenler olduğu gibi bir şaman olarak da kabul edenler vardır. Gatha'lar olarak adlandırılan kutsal metinler ona dayandırılır. Kitabın temel konusu Tanrı'dır ve Ahura Mazda olarak isimlendirilir. Ayrıca Şapur II (309-380) döneminde ise Avesta vardır. Gatha'lar, Avesta'nın eski metinleri ve kısımlar olarak kabul edilmiştir. Avesta Yesna, Yeşt, Videvdat olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır.
Zerdüşt öncesi İran kültürü, bir kısım tanrılara tapan ve rahiplerin hazırladığı içki içmekle uygulanan Haoma kültü vardı. Zerdüşt'ün getirmiş olduğu prensipler ise tek Tanrı inancı idi. Biruni'ye göre, Zerdüşt; Ahura Mazda'ya ibadet, feriştelere (meleklere) hürmet, kötü güçlere (şeytanlara) lanet ve iyilikte yarış gibi öğretiler temel olarak kabul edildi. İslam kaynaklarında Zerdüşt, "Hürmüz" olarak geçmiştir. Ahura Mazda "İyilik Tanrısı" olarak kabul edilmiştir. Kötülük ve düşman Angra Menyu'dur. İslam kültüründe, bu güce "Ehrimen" denilmiş ve kötülüğün kaynağı sayılmıştır. Melekler, şeytanlar, kıyamet ve ahiret unsurları bulunmaktadır. Ölünün ruhları ile ilgili inançları bulunmaktadır. Hürmüz; mülkün sahibi, hikmet ve irade sahibi olarak yaratıcıdır. Zerdüşt sonrası İranlılar Ahura Mazda'yı yaratılmamış bir ışık olarak düşünülmeye başlanılarak tekrar ateş kültüne dönülmüştür. Zamanla Zerdüştilik birtakım ıslahlardan geçirilerek İran'ın milli dini haline geldi. Bu yapısı ile birçok bölgeye yayıldı. Zerdüştiliğin yayıldığı bölgelerde merkezi idareye karşı birçok isyan çıkmıştır. Bu rahatsızlıkların arka planında Zerdüştiliğin etkisini görmek mümkündür.
Nitekim İslam fetihleri sırasında Zerdüştlerin tabi tutuldukları hukuki statü, bu inancın diğer ilahi dinlerle aynı kategoride değerlendirildiğini görmekteyiz. Hz Peygamber'in elçilerini gönderdiği bölgeler arasında, daha sonraları Karmatilerin merkezi olacak bölgelerde bulunmaktadır. Bu cümleden bu merkezlerin Karmati öncesi sahip oldukları sosyal yapının ipuçlarını bulmak mümkündür. Yemen, Bahreyn, İran, Kufe ve çevresi bu merkezler arasındadır. Bu dönemde Yemende bulunan Hıristiyan, Yahudi veya Mecusi kalmak isteyenlerden cizye almak üzere elçiler gönderilmiştir. Bölgedeki Mecusi varlığı İslam tarihinin ilk dönemlerinde de görmek mümkündür. Bölgede peygamberlik iddiasıyla el-Esved'in çıkması üzerine Yemen'e bir ordu sevk edilmiştir. Ordu komutanına, El-Esved tarafından işkenceye tabi tutulan Zerdüştileri kendi tarafına çekmesi tavsiye edilmiştir. Bu dönemde Mecusilerin önemli bir kısmı Müslüman olmuştur. Aynı şekilde 629/630 yılında Hz Peygamber el-Ala b. Abdullah el-Hazrami'yi Bahreyn'e gönderdi. Bahreyn'deki Arapların büyük bir kısmı İslamiyet'i kabul etti. Bahreyn'in merkezi olan Hacar İranlı Marzban Sebuht ile bazı Zerdüştiler aynı şekilde hareket ettiler. Fakat Mecusilerin büyük bir bölümü eski dinlerine sadık kaldılar. Onlar da Bahreyn'de İslamiyet'i kabul etmemiş olan Yahudiler ve Hıristiyanlar gibi cizye ödediler. İran bölgesinde aynı şartlara tabi tutuldu. Fetihten sonra İran'ın birçok yerlerinde Zertüştiler yaşamaya devam etti. Taberistan, Irak, Fars, Kirman, Sicistan, Horasan, el-Cibal, Azerbaycan ve Arran bölgelerinde birçok ateşgerlenin olması, bu bölgelerin kültürel alt yapısı açısından kayda değerdir. İslam fetihlerinde sonra Zerdüştiliğe inanIarın bir bolümü Hindistan'a sığınmışlar ve burada Parsi adı altında inanışlarına devam etmişlerdir. Ganj nehri kıyılarına yerleşen Zerdüştiler Bombay çevresinde felsefi bir düşünceye dayanarak sessizlik kulelerini yükseltmişlerdir. Yukarıda bahsetmiş olduğmuz bölgeler aynı statülerini dört halife ve Emevi dönemlerinde de devam ettirmiş olup ve nihayet VIII-IX. yüzyıllarda birbirini takip eden ve Abbasi devletini yıllarca uğraştıran bir takım isyanlar, eski Zerdüşt çevrelere dayanıyordu. Zerdüşt din adamları ve liderlerinin fitne çıkarmak için göstermiş oldukları çabalar ve Zerdüşt kültür çevresi Karmati isyanlarının çıkmasına da zemin hazırlamıştır. Stern İsma'il-Karmati ideolojisinin oluşmasında ve ulu 'l-azm ve natık kavramların yorumlanmasında Zerdüşt, Mazdek, Bihaferid, Mani, Daysan ve Markion gibi grupların önemli katkılarının olduğunu vurgulamaktır. Özellikle Zerdüştlüğün etkisinin doruk noktası İsma'ili-Karmati öğretisinin kurucuları olan İbn Meymun el-Kadddah'ın İran'lı bir Zerdüşt olduğu iddiasıdır. Nitekim M. G. S. Hodgson, İbn Meymun el-Kaddah'ın Yahudi veya Hıristiyan kökenli bir İranlı olduğunu belirtmesine rağmen P. K. Hitti, İsma'ili-Karmati hareketine Zerdüştiliğin etkisini, Zerdüşt asıllı Abdullah İbn Meymun'a bağlamaktadır.
ORTADOĞU'DA MARJİNAL BİR HAREKET: KARMATİLER
(Ortadoğu'da İlk Sosyalist Yapılanma)
Yrd. Doç. Dr. Abdullah EKİNCİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder