5 Ocak 2023 Perşembe

ANTİK İRAN MEDENİYETİ "Medler, Persler, Sasaniler"

 


MEDLER


Antik İran medeniyeti, bugünkü İran ülkesinde yeşermiş olmakla beraber, etkisi üç kıtaya yayılan ilk medeniyet ve ilk imparatorluk örneğidir. Sınırları, doğuda Orta Asya ve Hindistan'a, güneyde Arabistan ve Mısır dahil Habeşistan'a kadar uzanıyor; batıda ise bütünüyle Anadolu ve Trakya'yı içine alarak Ege Denizi'ne ulaşıyordu.


İran medeniyetine ait bilgilere ilk defa M.Ö. IX. yüzyıla ait Asur kaynaklarında rastlanmaktadır. Hint-Avrupa kökenli kavimlerden olan Medler'in Urmiye Gölü'nün güney doğusunda, Perslerin ise batısında yaşadığı anlaşılmaktadır. Persler daha sonra güneye inerek günümüzdeki Fars adı verilen bölgeye yerleştiler. İran'da ilk büyük imparatorluğu oluşturmayı başaran Medler, öncelikle Fars bölgesinde yaşamakta olan Persleri hakimiyetleri altına alarak, Kafkaslar ve Karadeniz'in kuzey düzlüklerinde hakim olan İskitleri yenilgiye uğrattılar. Sonra da Babillilerle birlikte satvetli mazisinden günümüze ancak harabeleri ve masalları ulaşabilen Asur İmparatorluğu'nu çökerttiler. Mezopotamya medeniyetinden etkilenen Medler, M.Ö. 580 yıllarından itibaren iç isyanlarla zayıfladılar. Pers kabilelerini birleştiren Büyük Kyros, Medlerin başkenti Ekbatana'yı (şimdiki Hemedan) alarak bu devletin siyasi varlığına son verdi ve Med ülkesini kendi ülkesinin bir eyaleti haline dönüştürdü.


PERSLER


Pers İmparatorluğu'nun temellerini atan Büyük Kyros, (Keyhüsrev M.Ô. 556-530) merhametli ve adil bir yönetici olduğu kadar, yakın şarkın muzaffer komutanlarını bünyesinde barındıran imparatorluk ordusunun da cüretkar ve değerli bir kumandanıydı. Kyros, askeri ve idari teşkilatlanmalarının üstünlüğü sayesinde üstün başarılara imza attı. Nitekim kısa zamanda Anadolu'da elde ettiği zaferler sonrasında Babil'i ele geçirerek yurtlarından sürülmüş olan İbranilerin Kudüse geri dönmelerine izin verdi. Ardından Suriye ve Filistin'i ele geçirdi. Anadolu'daki başarılarını Lidya kralı Kroisos'u yenilgiye uğratıp başkentleri Sard'ı alarak taçlandırdı. Daha sonra Yunan kentlerini de hakimiyeti altına aldı.



II. Kyros'un oğlu Kambyses döneminde de (M.Ö. 530-522) Ahamenid İmparatorluğu'nun genişleme siyaseti Mısır'ın M.Ö. 525'te ele geçirilişiyle devam etti. Kambyses Mısırda iken Gautama adını taşıyan bir Zerdüşt rahibi Perslerin kurduğu ilk büyük hanedanlık olan Ahamenid Hanedanlığı'nın İran'daki merkezini ele geçirdi. Ancak bu durum, 1. Darius'un (Dara M.Ö. 521 -484) on dört yıl süren bir mücadeleyle iç karışıklıkları bastırmasından sonra tekrar değişti. Darius, hanedanlığı yeniden kurmakla kalmayıp ona bütün dönemlerin en ihtişamlı yıllarını yaşattı. Devletin yapısında köklü reformlar yaparak ülkeyi 23 eyalete ayırdı, her birinin başına merkeze bağlı satraplar tayin etti. Satraplar memleket nigahbanı, tacın koruyucusu ve bir nevi hidiv gibiydiler.



Darius, imparatorluğunu doğuya doğru İndus Vadisi'ne kadar genişlettikten sonra, batıya yönelerek Trakya'yı ve Ege sahillerindeki şehirleri ele geçirdi. Heredot'un anlatımına göre, Ahamenidler başkentleri Sus'tan şimdiki Efes yakınlarındaki Lidya başkenti Sard'a kadar uzanan «Kral Yolu»nu geliştirdiler. ilkçağın bu önemli ticari yolu üzerinde her yerde kraliyet istasyonları, mükemmel konaklama yerleri oluşturdular. Bu yolun tamamı meskun ve güvenilir topraklardan geçiyor, güzergah boyunca atlı posta teşkilatı düzenli bir biçimde görev yapıyordu.


Darius, Yunan site devletlerinin İyonya ve Egedeki Persler aleyhinde çıkardığı karışıklıklar yüzünden çıkan Marathon Savaşı'nda Yunanlılara yenildi. (M.Ö. 490) Daha sonra oğlu 1. Serhas (Xerxes) kumandasında büyük bir orduyu Yunanlılar üzerine gönderdi. Bu ordu; kara savaşında başarılı olduysa da, Salamis'te yapılan deniz savaşını kaybetti. Bu durum bölgede İran'ın siyasi etkisini azalttı. Böylece Ahamenid Hanedanlığı'nın batıya yürüyüşü sona ermiş oldu.


Serhas'tan sonra Pers imparatorluğu politik, askeri, kültürel ve ahlaki çöküş içerisine girdi. Hanedan üyelerinin lüks ve sefahate dayalı bir hayat yaşamaları, ağdalı törenler düzenleyerek halka güç gösterilerinde bulunmaları, kralların halkı kendilerine secde ettirmeleri gibi ahlak bozuklukları ve sapkınlıklar Pers hakimiyetinin giderek zayıflamasına ve çökmesine yol açtı. Mesela; Babil­ Asur Satraplığı, Ahamenid krallarının sarayına beş yüz genç hadım ağası göndermekle mükellef tutuluyordu. İmparator Kambyses, Herodot'un kayıtlarına göre kız kardeşiyle evlenmişti. Oysa daha önce Perslerde böyle bir gelenek yoktu. İmparatorluk başkenti Persopolis ve Sus'ta muhteşem saraylardaki göz kamaştıran debdebenin yanında, Pers asilzadeleri de bütün satraplıklarda şatolar oluşturmuşlar, yığdıkları servetlerle hudutsuz bir sefahate dalmışlardı.


Persler III. Darius döneminin iç karışıklıklarını yaşarken Makedonya kralı Büyük İskender de Doğu Seferleri'ne çıkmış, Anadolu içlerinde ilerlemekle meşguldü. Anadolu'dan sonra Suriye ve Mısır'ı da alarak ardı ardına elde ettiği büyük zaferler sonrasında İskender, İran'a yöneldi ve M.Ö. 331 yılında Ninova yakınlarında yapılan savaşı kazanarak Ahamenidlerin hakimiyetine son verdi.


Persler, bu dönemde müşterek bir Akdeniz medeniyeti oluşmasını sağladıkları gibi, doğu-batı medeniyetleri arasındaki iletişimin hızlanmasında da çok önemli bir rol oynamışlardır. Persler, peygamberlerin doğduğu topraklardaki Mezopotamya ve Ön Asya kültürünün Yunan, Mısır, Hint ve Çin bölgelerine ulaşmasında aracılık rolü oynamıştır. Başlangıçta adil bir yönetim göstererek bağlı eyaletlerdeki kültürel birikimlerin ve dini hürriyetin en geniş sınırlarda yaşanmasına ön ayak olmaları, ayrıca adil bir vergi düzeni kurmaları Perslerin en ayırt edici özelliklerindendir. Nitekim Bir sütunda bulunan 1. Darius'a ait yazıtlarda şu ifadeler yer almaktadır:


"Kral Dara bildirir ki: Sen ki sonradan kral olacaksın. Yalan karşısında çok dikkatli ol. Eğer «Ülkem, güçlü olsun!» diye düşünüyorsan, yalan uşağı olan adamı sert bir şekilde cezalandır!"


"Sadakatsiz olmadığım, ne ben ne de kavmim yalan uşakları ve zorba olmadıkları için, Ahura-Mazda ve burada olan diğer tanrılar bana yardım ettiler. Adalete göre davrandım. Ne bir zayıfa ve ne de bir güçlüye zor kullandım:'


Perslerin nispeten faziletli bir yönetim oluşturmalarını, Mezopotamya menşeli peygamber tebliğlerinin tesirine bağlayabiliriz. İran medeniyeti, İlkçağın imparatorluk düzeyinde tek tanrılı ilk büyük medeniyeti olmuştur. Zerdüşt dini, tek tanrılı inancını ve peygamber ışığını akide ve ayinlerine yansıtan bir dindi. Ancak zamanla Persler tarafından sapkın öğelerle büyük ölçüde değişikliğe uğratılmıştır. Mesela; Ahura-Mazda başlangıçta tek tanrı Allah'ı, Ehrimen ise şeytanı ifade ediyorken, zamanla birbirleriyle mücadele eden eşit güçteki iki tanrı gibi algılanmıştır.

 


 


PARTLAR (M.Ö. 248-M.S. 226)


Büyük İskender'in genç yaşta ölümü ve kurduğu büyük imparatorluğun kendi kumandanları arasında paylaşılmasından sonra İran ve etkisindeki Mezopotamya ile Suriye topraklarında Selefkoslar Devleti kuruldu. Ancak Selefkoslar bütün güçlerini batıya yönelterek doğu sınırlarını ihmal ettiler. Bu durum İran topraklarında Part hakimiyetinin oluşmasının yolunu açtı. Böylece doğuda Perslerin yerini Partlar alırken batıda da Yunan yerine Roma İmparatorluğu'nun etkili bir şekilde güçlendiği yeni bir döneme girildi. Nitekim İpek Yolu'nun ele geçirilmesi amacıyla M.Ô. 53 yılında Romalılar, Partlar ile savaştı. Nihayet Romalılar Mezopotamya'ya girerek Selefkosların eski başkenti Antakyayı alarak Partların zayıflamasına yol açtılar. Bir süre sonra Partlar Fars bölgesindeki isyanlar sonucunda yıkıldı.


SASANİLER (M.S. 224-651)


Zerdüşt inancının en etkili olduğu Fars eyaletinde bir ateşgede muhafızı Sasan tarafından kurulduğu için bu isimle anılan Sasani İmparatorluğu Şapur döneminde, Mısır ve Batı Anadolu dışında eski Ahamenid Devleti'nin sınırlarına ulaşmıştı. Yine onun döneminde Maniheizm, imparatorluğun bünyesinde yayılmaya başlamıştır. Batıda ise Konstantin'in Hıristiyanlığı kabul etmesinden sonra Roma İmparatorluğu ikiye bölünmüş, Doğu Roma (Bizans) Sasanilerin en büyük rakibi haline gelmiştir.


Akhunlara karşı Göktürklerle işbirliği yapan Sasanilerin daha sonra Göktürklerle de arası açılmış, onlarla girdiği mücadeleler sonucunda iyice yıpranarak Bizans'a ve hemen sonrasında gelişen İslam ilerleyişine karşı güçsüz bir hale gelmiştir.


Tarihi belgeler, Sasanilerin en parlak günlerini Enuşirvan ünvanlı 1. Hüsrev'in yönetiminde yaşadığını göstermektedir. 1. Hüsrev, içte ortak mülkiyeti savunan Mazdek isyanını bastırdıktan sonra dışa yönelerek Bizans'a karşı başarılı mücadelelerde bulunmuştur. İpek Yolu'nu daha iyi kontrol edebilmek için Yemeni alan 1. Hüsrev, orayı da kendi eyaleti haline getirmiştir.


Sasani Devleti'nin yıkılması; Hz. Ômer'in hilafeti (634-644) döneminde yapılan Köprü, Kadisiye, Celula ve Nihavend savaşlarıyla gerçekleşmiştir.



Ahmet Meral’in Kısa Dünya Tarihi adlı kitabından alıntılanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siyahkaya Barajı / Silopi / Şırnak