Dini Arka Plan
Ortadoğu'nun antik mitolojik kültürüne dayanan halk İslam'ı, kendi tarihsel şartlarının ve gerçek anlamda İslam'ın ürünü olmayan, ama İslami kavramlar içine oturtularak sloganlaşmış bir siyaset ideolojisi oluştu. Bu süreci sağlıklı bir şekilde algılayabilmek için, geçirmiş olduğu safhalara göz atmak gerekir. Göçebelerin dini şeytanlara tapma esasına dayanıyordu. Bu ise, eski Samiler'in putperestliğiyle ilgili idi. Tapılan varlıklar, köken itibariyle, ağaçlar, pınarlar ve özellikle kutlu kabul edilen taşlar, belirli yerlerin sakinleri ve efendileriydi. Gerçek anlamda bazı ilahlar mevcut olup, bunların nüfuzu kabile inançları çerçevesini aşıyordu. En önemlilerinden üçü Menat, Uzza ve Lat idi. Bu üç ilah, genellikle daha yüksek bir ilaha, Allah'a tabi bulunuyordu. Kabile dininde gerçek bir ruhban sınıfı yoktu; göçebeler ilahlarını, kutsal emanet teşkil etmek üzere, bir kırmızı çadırda taşırlar ve muharebeye giderken bunu yanlarına alırlardı. Dinleri şahıs değil, toplum diniydi. Kabile inancı, çoğu zaman bir taş, bazen de bir eşya ile sembolleştirilmiş kabile ilahı etrafında toplanırdı. İlahi şeyhin evinde muhafaza olunur ve böylece ev dini itibar kazanırdı. ilah ve ona tapınma kabile ayniyetinin timsali, kabile birlik ve umunun tek fikri ifadesiydi. Kabile dinine riayet siyasi itaati gösterirdi. Dini inkar, ihanet ile bir sayılırdı.
Bu göçebe hayat tarzının tek istisnasını vaha teşkil ediyordu. Burada küçük yerleşik topluluklar basit siyasi teşkilatlar meydana getiriyor ve vahanın en nüfuzlu ailesi, orada yaşayanlar üzerinde, çoğu zaman bir çeşit hükümdarlık kurmuş bulunuyordu. Bazen vahanın hakimi civar kabilelerin de kendi tabiiyetinde olduğunu iddia ediyordu. Bazen ise, bir vaha komşu vahayı hakimiyeti altına alıyor ve böylece kısa ömürlü bir çöl imparatorluğu kuruluyordu. Bu devirde Arabistan medeni dünyadan henüz tamamen soyutlanmamış, fakat kenarda kalmış bulunuyordu. İran ve Bizans kültürleri, maddi ve manevi unsurlarıyla, en çok Arabistan üzerinden geçen ticaret vasıtasıyla nüfuz ediyordu. Yabancı göçmenlerin yarımadada yerleşmesi, bu hususta oldukça önemlidir. Pek çok Yahudi ve Hıristiyan göçmenleri Arabistan'ın çeşitli bölgelerine yerleşmekle Arami ve Helenistik kültürlerini yaydılar. Diğer bir nüfuz yolu sınır devletleri üzerinden geçiyordu. Romalıları Nabati ve Palmira krallıklarını kurmaya zorlayan zaruret, Bizans ve İran imparatorluklarını da Suriye ve Irak kenarlarında Arap sınır devletlerinin gelişmesine müsaade etmeye yöneltti. Gassan ve Hire devletlerinin ikisi de Hıristiyandı; ilki Monofızit, diğeri Nesturi mezhebindendi. İkisi de Arami ve Helenistik kültürlerinin damgasını taşıyor, bu kültürler bir noktaya kadar iç bölgelere nüfuz etmiş bulunuyordu. Gassani tarihinin ilk devri karanlık olup, hakkında az şey bilinir. Kesin tarih bilgisi Haris b. Cebele'nin Sasani İmparatorluğu'nun Arap tabilerini yenişinden sonra, M.S.529'da Justinanus tarafından philarchos ve patrici 'liğe yükselmesiyle başlar. Gassaniler Yermuk Irmağı civarında oturuyorlar ve Bizanslılarca sınır muhafızlığına tayin olunmaktan çok, mevcudiyetleri onlarca tanınmış bir topluluk teşkil ediyorlardı. İslamiyet'in doğuşu arifesinde, Bizanslılar'ın o zamana kadar Gassaniler'e ödedikleri yardım parasının ödenmesi, Heraklios tarafından, yıpratıcı Sasani savaşlarından sonra bir iktisat tedbiri olarak durduruldu. Bunun neticesinde, Müslüman istilacıları, Gassaniler'i Bizans'a karşı kin dolu ve ihanete hazır bir durumda buldular. İran hakimiyetindeki Irak eyaleti sınırında, Sasani imparatorlarının bir tabii olan Hire devletçiği yaşıyordu. Bu devletçik, imparatorlar kuvvetliyken itaat gösterir, onlar zayıfken de serkeş bir tavır takınırdı. Hire Arapları'nın Sasani İmparatorluğu'nda vazifesi, Gassanilerin, Bizans İmparatorluğundaki vazifesinin aynı idi. Sasaniler'in Bizans'a karşı giriştikleri harplerde, Hire Arapları genellikle yardımcı kuvvet olarak hizmet ederlerdi. En müstakil oldukları devir, Gassani Haris'in çağdaşı ve düşmanı olan III. El-Munzir'in hükümdarlığı zamanıdır. Arap geleneğine göre, Hire daima Arap topluluğunun, Arabistan'ın geri kalan yerleriyle doğrudan doğruya temasta bulunan asli bir parçası sayılmıştır. Sasaniler'in bir tabii olmalarına rağmen, Hire Arapları'nın kültürü başlıca batıdan, Suriye'nin Hıristiyan ve Helenistİk medeniyetinden beslenmiştir. Bunlar başlangıçta putperest iken, sonraları esirlerin getirdiği Nesturi Hıristiyanlığı kabul ettiler. Burada hüküm süren Lahmi hanedanı, bir isyan sonunda, Sasani imparatoru II. Hüsrev tarafından yok edildi. Bu imparator bir Sasani valisi göndererek, ülkeyi bir kukla Arap emiri vasıtası ile idare ettirdi. 604 yılında Sasaniler bölgeye yeni gelen Arap kabileleri tarafından yenildiler. Bu kabilelerin bölgeye yerleşmeleri üzerine Hire devleti sona erdiği gibi, Kuzeydoğu Arabistan'da Sasani yayılışı da durdu.
Arabistan bölgesinin dini yapısı bu özellikler arz ederken Karmati hareketinin çıktığı bölge olan Kufe ve çevresinde dini hareketler açısından çeşitlilik söz konusuydu. Kufe ve çevresi Emevi muhalefetinin başladığı kent olarak ön plana çıkmıştır. Kufe hicri 2. yüzyılda, aşırı Şiizm'in beşiği idi. İslam dini, bu kentte, birçok düşünce akımıyla mezhebin sentezi durumuna geldi. Çünkü İslam, kendinden önceki dönemde burada egemen olan birçok inanç ve öğretiyle Kufe'de tanıştı. Bölgenin antik kültür ve inançları Manilik, Sabiilik ve benzerleri, İslam'ı karşılayıp etkileyen eski inançlardandır. Anılan inanç sahipleri, İslam toplumunu etkilediler. Bölgenin inanç yapısı muhtelif grupları besleyen önemli bir yer olduğu şüphesizdir. Buna ilaveten bölgedeki etnik-kabilevi yapı da muhalefeti şekillendirmiştir. Özellikle kabilelerarası rekabet kabilelerin zorunlu olarak taraf olmasını zorunlu kılmıştır. Nitekim federasyonun Numir ve Kilap kabileleri gerçek bedevi idiler. Karmati hareketinin liderleriyle bazı komutanları bu kabileden idiler. Yoğunlukla bulundukları kent olan Kufe, yeni fethedilmiş eyaleti yönetmek için bir garnizon kenti olarak Arap fatihlerince şekillendirilmişti. Tarihi süreç içinde oluşan gelişmeler, Hz. Ömer'in halifeliği dönemindeki fetihlerle başlar. Bu fetihlerde elde edilen büyük zenginlik özellikle arazi ve mal-mülk Kufe garnizon kasabasında yerleşen Araplar için en önemli sebeplerden biri idi. Sakinlerinden bazıları farklı Arap kabilelerin üyelerinden özellikle Güney Arabistan ve Kuzeybatı Arabistan'ın Tamim ve Bekr Vail kabilelerinden idi. Arap askerlerine ilave olarak orada çok sayıda yerleşmiş İran kökenli tüccarlar, sanatkârlar ve işçiler vardı.
Kufe'de uygun olmayan yerel yerleşim, birçok sayıda isyanın özellikle Şii isyanları Emevi dönemi idaresinde yoğunlaştı. Abbasi idaresinin ilk yıllarında Kufe huzursuzluktan muzdaripti. Bununla birlikte Bağdat'ın yeni başkent olarak kurulması, Kufe'de büyük bir gamizon bırakıldı. Bir ticaret merkezi olduğu için Kufe'nin önemini azaltmadı. Politik şartlar değişmesine rağmen Kufe'de Hz. Ali sempatizanları ve çok farklı yeni hareketlere meyleden eski eğilimler ve isyanlar artmış olarak gözükmekte idi. 3/9. yüzyıl İslam dünyası İbn Tabataba 199/815'de, Yahya b. Ömer 250/864-S'de ve Yahya b. Zaid 256/870'de gibi Hz. Ali'nin taraftarlarınca çıkarılan birçok ciddi ayaklanmalara tanık oldu. Bu zorlanan şartlar altında Tayy kabilesinden güçlü bir kişi olan Ahmed b. Muhammed 269/882 yılında Kufe bölgesi ve onun Sevad' ına askeri ve mali yönetici olarak atandı. Aynı yılda Ahmed b. Muhammed, El-Haysam el-İcli ile Kufe Sevadında savaştı ve onu bozguna uğrattı. Ona ait olan malı mülkü her şeyi aldı. Bu isyanların ardından Sevad bölgesi siyasi ve ekonomik açıdan sarsıldı. Ahmed el-Tai idaresi altında Kufe Sevad'ında kargaşa durumuna engel olduğu için 271/884 yılında Kufe'den Mekke'ye giden kervan yolunun koruma sorumluluğu da verildi. Onun sorumluluğu her yıl 2520.000 dinar vergi vermek karşılığında valiliğini, Horasan ticaret yolu ve Bağdat çevresindeki bölgeler ilavesiyle artırıldı. Bu durum 281/894'de ölümüne kadar sürdü. Sevad bölgesinin askeri, mali, ve idari açıdan baskı altında tutulmuş olması Karmati isyanı için uygun bir zemin oluşmuştur. Karmati hareketi de el Tai'nin valiliği döneminde Kufe Savadındaki köylüler arasında ortaya çıktı. Kaynaklarda, Karmatilerin heretik olarak düşünülen faaliyetlerini rapor edilmemesine rağmen Karmati hareketi hakkında bilgi vermek amacıyla Bagdat'a gelen bir grup hakkında bilgi verilir. Gerçekten Ahmed el-Tai kurnaz bir şekilde onlar üzerine, yıllık her adam başı bir dinarlık vergi koydu. Koyulan bu vergi yüküyle büyük paralar topladı. Ta'i'nin yönetim tarzı büyük bir ihtimalle Sevad bölgesinin gelirini artırmak zorunda olduğu merkezi hükümetin ekonomik politikasını takip ediyordu.
ORTADOĞU'DA MARJİNAL BİR HAREKET: KARMATİLER
(Ortadoğu'da İlk Sosyalist Yapılanma)
Yrd. Doç. Dr. Abdullah EKİNCİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder