Karmati Hareketinde Hind Tesiri
Hind kökenli akımlar içtimai çeşitlilik, siyasi durumların sürekli değişkenlikti gibi bazı faktörlerden etkilenmişlerdir. Hind hareketleri daha çok zühd, basitlik ve bedensel zevkleri hafife almaya dayalı bir hayat tarzını benimsemişlerdir. Hint coğrafyası sosyal taban olarak çeşitli etnik gruplardan oluşmakta idi. Bu içtimai çeşitlilik Hint coğrafyasının siyasi, sosyal ve ekonomik yapısına da etki etmiştir. Hint bölgesi bu yapısıyla İslam dünyasını da etkilemiştir. İslam dünyası özellikle Heterodoks hareketler Hint kültüründen etkileşimi çeşitli şekilde olmuştur.
Fetihlerle dış dünya ile irtibata geçen Müslüman toplumlar ve bilginler, yeni tanışmış oldukları toplumların kültürlerine ilgi duymaya başladılar. Öteki kültürlere duyulan bu ilgi çoğu kez toplumdan topluma değişmiştir. Buna en güzel örnek Hint ve İran kültürlerine karşı duyulan alakanın, Yunan kültürüne duyulan ilgiden farklı olmuştur. Bu açıdan Roma kültürü de gerçekte Araplar'a kapalı bir kitap olarak kalmıştır. Hint kültürüne gösterilen ilgi, astronomi ve tıp alanlarına yönelik bir eğilim halinde noktadır. Fakat Hintlilerin dini inançlarından tümüyle habersiz kalınmamıştır. Özellikle çok kültürlü yapıda oluşu etkileşim açısından kayda değer bir noktadır. Ayrıca Abbasi halifelerinin Hint Okyanusu ve Akdeniz bölgelerini tek bir ticaret alanı haline getirme çabasına benzer şekilde Grek, İran ve Hint gelenekleri de bir arada düşünülmüştür. Bunun üzerine, tarihte ilk kez bilim büyük çapta uluslararası hale geldi, denilmiştir. Bu cümleden olmak üzere, Hint kültürü hakkında çok değerli bilgi veren büyük bibliyografya bilgini İbn Nedim (ö.990) ile Biruni (ö. l048)'nin çalışmaları bu konularda önemli bilgiler vermektedir. Hint kültüründen gelen fantastik telakkilere ruhani değerler yüklenmiş, ay feleği altında olup bitenler yıldızların etkisine başlanmıştır. Uzay, zaman ve kozmoloji, ortaçağ islam dünyasında orta çıkan hareketlerin de dikkatini çekmiş ve bu gruplara bağlı grupların yaşamların her safhasında bu üç kavramın etkileri görmek mümkün olmuştur. Hind coğrafyasındaki içtimai çeşitlilik ve siyasi hayatın sürekli değişkenliği, Hintlilerin züht ve basitliğe, bedensel zevkleri hafife almaya dayalı bir hayat tarzına sevk etmiştir. Hint kültürün etkisi Tenasüh gibi inançlar da doruk noktasına ulaşmıştır.
Toplumlar arası ticaret, göçler gibi etkenlerle bu inançlar diğer toplumlara ulaşmıştır. Bu etkenierin sonucunda bazı gruplar Müslüman olmuşlardır. Bu topluluklar islam dini ile çatışmayan bazı inançları Müslüman olmalarından sonra da devam ettirmişlerdir. Zamanla bu grupların çocukları, atalarının inançları ile ilgili bazı hususları devam ettirdiklerini görmekteyiz. Emevi döneminde Haccac tarafından Hindistan'ın Sind bölgesinden Batiha'da çalıştırılmak üzere getirtilen Zuttlar buna en güzel örnektir. Haccac, onları ekseriyetle Batiha' da ve Dahhakinlere ait bölgelerde yerleştirerek Dahhakinlerin faaliyetlerini sınırlamak istemiştir. Halife Me'mun döneminde Zuttlar, Bağdat'tan Basra'ya kadar uzanan bölgeyi isyanları, yağmalamaları, hırsızlıkları ile güvensiz hale getirdiler. Zuttlar'ın isyanları, Me'mun döneminde bastırılamadı. Ancak Mutasım döneminde büyük çabalardan sonra bastırıldı. Mutasım'ın komutanı Üceyf ibn. Enbese, Zuttları bastırdı ve onlardan bir kısmı bufalo sürüleriyle birlikte Suriye'nin Thughur kalesine gittiler. Sevad bölgesindeki Karmatilerde Hint kültürünün bazı tesirlerini açıkça görülmesi bu dönemdeki göçlerin bir sonucudur. 295/907-8 yılında, Sevad bölgesinde bir dai olan Ebu Hatim el-Zutti, Karmatileri organize etti. Ondan sonra Buraniyye diye isimlenen belli bir İsma'ili gruplar arasında aktif oldu. Buraniyye ismi, Kufe Sevadında Hamdan ve Abdan'ın ilk dailerinden biri olan İshak el-Burani'yi gösterme ihtimali daha çok muhtemeldir. Bölgede Ebu Hatim el-Zutti'nin faaliyetleri yalnız Karmati öğretisini yaymak olmamıştır. Ayrıca taraftarlarına sarımsak, soğan, pırasa ve turp yemeyi, hayvan kesmeyi de yasakladı. Ebu Halim'in taraftarları daha sonralan et yemekten kaçınanlar veya vejetaryenler manasına Bakliyya olarak anıldılar. Ebu Hatim el-Zutti köken olarak Hindistan'dan gelmiş olması bu durumu daha anlamlı kılmaktadır. Bu bölgedeki insanların yeşil sebzeleri ve kökleri içeren diyet, hayvan kesmek ve yemenin yasaklığına inandıkları için Ebu Hatim'in taraftarları için de bu şaşırtıcı olmasa gerek. Bununla birlikte sarımsak, soğan, pırasa ve turp'un yasaklanmasının arkasındaki fikir çok açık değildir. Muhtemelen Ebu Hatim bu ürünleri yerel bir şekilde tüketmekten ziyade ihraç etmek istemesinden kaynaklanmış olabilir. Bu yılın sonunda Ebu Hatim tamamen görme gücünü kaybetti ve taraftarları arasında fikir ayrılıkları başladı. Ardından bu isim Muhammed b. İsmail 'in Mehdiliğine inananların büyük bir bölümünü elinde bulunduran Güney Irak'ın bütün Karmatilerine hasredildi. Aynı zamanda Buraniyye olarak isimlendirilen Bakliyya Hamdan ve Abdan'ın önceki taraftarlarının katılmasıyla etkinliklerini attırdılar. Bu Kannati koalisyonu lsa b. Musa ve Mes'ud b. Hureyf gibi liderlerin idaresi altında Güney Irak'ta birkaç dönem yaşadı. 312/925 yılında beklenilen Mehdi olarak kabul edilen bir adamın çevresinde toplanan bir hareket olarak ortaya çıktı. Abbasi orduları tarafından bozguna uğratıldı ve dağıtıldılar. Daha sonra 316/928 yılında Karmatiler (Bakliyya) Sevad'da tekrar isyan etti. Bu dönemde İsa b. Musa Abbasiler tarafından yakalandı; Fakat 320/932 yılında hapishaneden kaçtı. Misyonerlik faaliyetlerine yeniden başladı.
Sonuçta İranlılara karışan Bakliyya kolu Ebu Tahir el-Cennabi 'nin hüküm sürdüğü Bahreyn'e gittiler ve onun ordusuna katıldılar. Orada Acemiyyun olarak adlandırılmaya başlandı. Antik Hint ve İran geleneklerindeki yakınlık ortaçağ İslam toplumlarını etkilemiş bir başka husustur. Bir başka etkilenme yolu da Hint kökenli idareci ve dailerin Karmati hareketi aracılığıyla Hint kültürünü aynı zamanda ekonomik kaygıların da tesiriyle yaşatmak istemeleri sonucu ortaya çıkmış olmasıdır.
Karmati Hareketinde İran Tesiri
İran, önemli coğrafi konuma sahip bir ülke olarak kabul edilir. Asya kıtasının Akdeniz'e ve Ortadoğu'ya açılan en önemli bölgesidir. İran coğrafyasına hakim olan güçler kısa zamanda bölgelerine de hakim olmuşlar ve diğer toplumları kültürleriyle etkilemişlerdir. İran, hakimiyet alanı olarak Hazar denizinin güneyinden ve doğusundan başlayarak Afganistan'ı içine alır ve güneyde Hindistan'ın kuzeyine Basra Körfezi'ne kadar uzanır. Bizans İmparatorluğu'nun doğusunda yer alan Sasani İmparatorluğunun hakimiyet alanı bugünkü İran ve Irak üzerinden Orta Asya'ya kadar uzanmakta idi. Günümüzde İran ya da Pers (Fars) ülkesi denilen bu ülke, farklı etnik grupların yaşadığı, birbirinden stepler ya da çöllerle ayrılan, kolay iletişim kurmalarını sağlayacak büyük nehirlerin olmadığı, yüksek bir kültürün ve kadim kentlerin bulunduğu pek çok bölgeyi kapsıyordu. Bu bölgeler güçlü ve kalıcı hanedanlar tarafından zaman zaman birleştirilmişti. Bu hanedanların sonuncusu, gücünü Güney İran'ın Farsça konuşan halklarından alan Sasani hanedanı idi. Bir memurlar hiyerarşisiyle yönetilen bir aile devleti oluşturmuşlardı.
İran coğrafyası çeşitli inançlara, dini ritüellere ev sahipliği yapmıştır. Bu coğrafya'da oluşan kültürel unsurların bir başka özelliği, çeşitli şekillerde ilişkide bulundukları grupları etkilemiş olmasıdır. İran coğrafyasında Zerdüştlük, Maniheizm, Mazdek vb. inanışlar etkili olmuştur. Bu inanışlar tarih boyunca bölgedeki toplumları etkilemiştir.
ORTADOĞU'DA MARJİNAL BİR HAREKET: KARMATİLER
(Ortadoğu'da İlk Sosyalist Yapılanma)
Yrd. Doç. Dr. Abdullah EKİNCİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder