3 Ocak 2023 Salı

TÜRK MİTOLOJİSİ'NDE GEÇEN KİŞİLER, KAVRAMLAR VE TANRILAR - 45

 



SIGIN


Kutsal geyik. "Göksığın" olarak da adlandırılır. Öküz başlı, at kuyruklu olarak betimlenir. Bazı Türk ve Moğol boyları, soylarının bu kutlu varlıktan türediğine inanırlar. Çoğu zaman soyun bir kolu bozkurttan, diğer kolu ise göksığından gelmektedir. Bozkurt gökyüzünü temsil eder. Sığın ise yeryüzünün simgesidir ve çoğunlukla denizden çıktığına inanılır. Macarların (Hungarların) ataları olan iki avcı (Hunor ve Magor) bir geyiği izleyerek denizi geçmişler ve kıyısındaki yarı bataklık bir adada soylu kızlar bularak onlarla evlenmişlerdir. Böylece Macar soyu türemiştir. Anadolu ve Asya halılarında ve kilim desenlerinde geyik motifine resim veya sembol olarak sıklıkla rastlanır. Sığın boynuzları kamların en önemli simgelerindendir. Yakutlarda "Sıga Toyon'' adlı baltalı bir savaş tanrısı yaratıcı bir ruh olarak tanınır.



SiBEL


Kibele adlı Anadolu tanrıçasının Türk kültüründeki adıdır. Büyük olasılıkla daha eski çağlardaki bir Türk tanrıçası Anadoluda Kibele'yle özdeşleşmiştir. Bolluğun, bereketin, toprağın, çoğalmanın simgesidir. Taştan doğmuş olduğu rivayet edilir. Pek çok Batı diline -okunuş olarak- "Sibele" veya "Sibela" şeklinde geçmiştir. Örneğin Fransızcada "Cybele'' (Sibele okunur) olarak yer alır. Araplardaki "Hübel"le eşdeğerdir. Ayrıca sözcük Farsça "yağmur damlası" manası taşır ve bu dilde sebil kelimesiyle aynı kökten gelir. Buğday başağı anlamını taşıdığı da pek çok kaynakta ifade edilir. Kelimenin Yunancada büyücü veya kahin kadın manası taşıdığı da öne sürülür. Dolayısıyla Sibel, pek çok kültürün kesişim noktasında duran ortak bir kişiliktir ve insanlığın mitoloji algısındaki ortak simgelerden birisidir. Anadoluda kızlara verilen Sibel adının kökeni doğrudan bu tanrıçadır.



SOGOTOH


Sahaların (Yakutların) atasıdır. Bazen yeryüzündeki ilk insan olarak da anılır. Beş karış omuzlu, üç karış belli, atın dizginleri kadar büyük gözlü, kalça kemiği kadar iri burunludur. O kadar güçlüdür ki kayın ağacını ikiye ayırır, bastığı yer göçer, gezdiği yerler kuru toprak gibi çatlar, sesi gök gürültüsü, nefesi fırtına, bakışı yıldırım gibidir. Kış gelmeyen bir ülkede yaşar. Çadırı elli direkli, otuz kirişli, dört kat duvarlı, üç kat gümüş tavanlıdır. Çadırının ortasında üç kadın yan yana duruyormuşçasına büyük üçayaklı ocağı vardır. Kutlu Yaşam Ağacı'nın içinden çıkan yaşlı tanrıça (ağacın ruhu) ona güneye giderek eşini bulmasını söyler. Alevli Kan ırmağı'nı atının yardımıyla geçer. Türlü engellerin üstesinden gelerek eşini bulur ve ülkesine geri döner. Saha halkı da onun soyundan türer. Kimi yönleri Oğuz Han'la benzerlikler taşır. Karısının adı "Hotuna/Hotuğuna"dır.



SÖGÖK İYESİ


Mezarlığın koruyucu ruhudur. Onların nasıl göründüğünü genelde kimse bilemez. Ölenlerin ruhlarını cinlerden korurlar. Ayrıca mezarlara saygısızlık gösteren insanlara musallat olup, başlarına felaket getirirler. Özellikle mezar soyguncularının yatağa düştükten sonra öleceklerine inanılır. Mezarlıkta yaşayan iyelerin huzurunu bozmamak için saygılı olunmalıdır, buralarda uyumak ve yemek iyi değildir. Güneş batarken veya hava karardıktan sonra mezarlığa girilmesi uygun değildir.


SU ANA


Su tanrıçası. Sularda yaşayan ruhsal bir varlıktır. Uzun siyah (bazen sarı) saçları neredeyse yere değmektedir. Teni kızılımsıdır ve iri göğüsleri vardır. Gözleriyse kaşsız, siyah ve iridir, hatta pörtlek olduğu bile söylenir. Genelde su kıyısında veya iskelede, saçlarını altın (gümüş) tarağıyla tararken gözükür. İnsanlardan korkup hızla suya dalar ve bu esnada altın (gümüş) tarağını da su kenarında unutabilir. Ancak bu tarağı almamak gerekir çünkü onu çalan insanları asla rahat bırakmaz. Su Ata'nın karısı olduğu söylenir. Su Ata ve Su İyesi'nden farklı olarak kıyıya çıkmayı çok sever.


SU ATA


Su tanrısı. Genelde ırmakların, göllerin, sazlıkların en derin yerlerinde yaşar. Kıyıya çıkmayı sevmez ve insanların gözüne de görünmek istemez. Irmağın derin yerlerine girerek kendisini huzursuz eden insanlara kızarak onları dibe çeker. Bu yüzden eskiden suda boğulup ölen kişiler için "Su Atası aldı" dendiği bilinmektedir. Suyu kirletenlerden ve onların yaşadığı köylerden nefret eder. Onun huyunu anlayabilmek olanaksızdır, hiç beklenmeyen bir anda suyu dalgalandırabilir, hayvanların, insanların boğulup ölmesine neden olabilir. Suların sakin olduğu bir günde ırmağın veya gölün sularının aniden yükselerek bağlağıların (barajların), büğetlerin (bentlerin) veya su değirmenlerinin yıkılması onun kızdığına yorumlanır. Bu durumda onu yatıştırmak ve hoşnut etmek için bütün bir ekmeği suya bırakırlar. Bazı yörelerde başka bir köyden gelin gelen kızları, kendi ırmaklarında veya göllerinde yaşayan Su Atası'na tanıtmak amacıyla suya atarlar. Gelinlerin suya atılmalarının asıl sebebinin unutulduğu ama bu göreneğin günümüze dek korunduğu köyler vardır.


SU İYESİ


Suyun koruyucu ruhudur. Her suyun bir iyesi vardır ve hepsi sularda yaşarlar. Yalnızca akarsuların değil su kaynaklarının da koruyucu ruhları bulunur. İnsanlara zarar vermezler. Cisimsiz, saçsız, sakalsız, kaşsız varlıklardır.  Maviye çalan bir renkleri vardır ve ak giysiler giyinirler. Kimi zaman boynuzlu olarak betimlenir. Balık ve yılan kılığına girebilirler. Bazıları denizkızları gibi balık kuyrukludurlar. Etraflarında yüzen ve ışıldayan mavi renkli balıklarla tasvir edilirler. Yaşadıkları suyun derinliklerindeki büyük bir kayanın altında bulunan geçitten girilen bir sarayda yaşarlar.


SUGORUN


Şaman tanrısı. Gelecekte kam (şaman)  olacak kişiyi  önceden tespit ederek, gerektiği gibi  yetişmesine hükmeder.  Suğorun  iyi veya kötü değildir. Türk Mitolojisi'nde nötr karakter içeriğine sahip olan belki de tek varlıktır. Ancak kızdığı zaman dehşeti çok kötü olur. Bazı metinlerde bir "Deniz Ruhu" olarak anılır. Sibirya inançlarındaki Suğor (Suvor) adlı varlıklar insanların kafasını karıştırır, gönlünü bunaltırlar, yüreğinin derinliklerine nüfuz edebilirler.



SULUKUN


Suların hakanı. Suların altındaki saltanata hükmeder. Bazı anlatılarda ilk insanın oğlu olarak kabul edilir ve ruhu yeraltına gidip oradaki denizi yönetmeye başlamıştır. Sayısız sürüsü vardır. Gelecek yılda neler olacağını bilir.  Emrindeki ruhlara "Sulukunlar"  adı verilir. Sulukunlar Yakut Mitolojisi'nde derin göllerde ve nehirlerde yaşayan ruhsal varlıklardır. Yüzleri insanlara benzer, ancak kaşları yoktur. Kısa boylu olduklarına inanılır. Yılgayak'da (Nevruz) yeryüzüne çıkan bu varlıklar "Evrenin Uyuduğu An"da kutlu sularda yüzerler. Onlara o gece, sulara yakın yerlerdeki mezarlıklarda ya da boş evlerde rastlanabilir, eğer kaçarak kaybolmazlarsa geleceği tahmin edip ne haber verebildikleri söylenir. İnsanlara cömertçe altın verirler, ancak bu para yedi gün içinde tenekeye dönüşür. Dişilerinin bazen doğum yapan kadınlara yardımcı olduklarına da inanılır.


SUS HANlM


Yağmur tanrıçası. Geceleri köylerin etrafında dolanıp kontrol eder. "Süyüt Kazan" (Süt Kazan) adlı yağmur dileme merasimi onun adına gerçekleştirilir ve kendisinden yağmur istenilir. Eski Türklerde yağmur gökyüzündeki efsanevi Süt Gölü'nden yağan süt damlaları olarak algılanırdı. Çadırın tepesindeki Tündük'ten (duman deliğinden) içeriye girerek doğacak çocuğa hayat veren ışıktan oluşan yaşam enerjisine de "sus" adı verilir.



SUYLA


Yazgı tanrısı. Güneş ve ayın ışığından yaratılmıştır ve bu ışığa su katılmıştır. At gözlü, kartal gagalı, eşek kulaklı ve yılan saçlıdır. İki dili vardır. Otuz günlük uzaklığı görebilir. Ülgen'e kurbanların ruhunu ulaştırır. İnsanların yaşamlarını denetler, bir değişiklik olduğunda Ülgene bildirir. Ülgen'e kurban götüren şamana gök yolculuğunda yardımcı olur ve onu kötü ruhların saldırısından korur. Genelde Karlık Han'la birlikte adı anılır. Toğurtka/tomurtga (ağaçkakan) Suyla Han'ın ongunudur ve bu kuş Tanrı'nın elçisi olarak kabul edilir.


SÜN HAN


Aile tanrısı. Ailenin ve soyun koruyucusudur. Onları düşman soyların zararlarına karşı korur. Himayesindeki insanlar düşünceli, mantıklı, güçlü ve cesur olurlar. Dünyayı ışık yayarak kirden, pislikten, kötü işlerden temizler. Çok kuvvetli ve ürkütücü bir tanrıdır.



Bahattin Uslu’nun Türk Mitolojisi adlı kitabından alıntılanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siyahkaya Barajı / Silopi / Şırnak