8 Kasım 2022 Salı

TÜRK MİTOLOJİSİ'NDE GEÇEN KİŞİLER, KAVRAMLAR VE TANRILAR - 38

 KARZlT


Temizlik tanrısı. İnsanlara temizliği öğretmiştir. Ülgen Han'ın oğludur. Ülgen'in oğulları içinde en duygulu olanıdır. Temizlik Türk kültüründe çok önemli bir yere sahiptir. Su, ateş, toprak temizleyici unsurlar olarak görülmüştür. Su zaten bilinen en önemli temizleyicidir. Ateşin de gözle görülmeyen mikroskobik canlıları öldürdüğü günümüzde bilimsel bir gerçektir. Topraksa ölen canlıların gömülerek hastalıklara neden olmalarını engeller.



KATAY


Demircilerin koruyucu  tanrısıdır.  Dokuz  davulludur.  "Dokuz Han" onun buyruğundadır. Yeraltı tanrılarının soyundan gelir. Hiçbir üstün gücün egemenliği altına girmeyi kabul etmez. Yeraltındaki demir evinde yaşar.  Yeraltında yaşadığı için kötü bir varlık olarak algılandığı halde aslında gerçekte iyiliksever bir tanrıdır. Ergenekon'dan çıkışta demir kayayı eriten demircilere o yardımcı olmuştur. Çırakların demircilik mesleğine kabul töreninde onların güçlerini sınar ve bu esnada onların canlarını yakar, hatta geçici zararlar verir. 40 boynuzlu boğasıyla deprem oluşturur. Bu boğa kızıp sinirlendiğinde ayaklarını yere sürtmeye başlar böylece hafif sarsıntılar olur. Burnundan solumasıysa hafif seslere dönüşür. Biraz daha kızdığındaysa ayaklarını yere vurur, böylece depremin şiddeti artar. Daha da çok kızınca boynuzlarını toprağa geçirip yeryüzünü sallar ve her yer sarsılır. Homurtularıysa depremin gürültüsünü meydana getirir. Geçmişte Katay Han'a kırmızı inek kurban edilirdi. Demirciler kurban olarak kesilen bu ineğin kanını çekiç, örs, körük gibi aletlerine sürerler ve hayvanın yüreğini de demirci ocağına atarlardı. Katay Han'ın koruyucusu olduğu demirciler ve biraz daha özelleşmiş bir mesleğin icracısı olarak takağçılar/takavcılar (nalbantlar) eskiden Türk halk kültürü içerisinde önemli bir yer tuttukları gibi halk öykülerinde, masallarda ve efsanelerde de sıklıkla rastlanan figürlerdir.



KAYAKAPISI


Yeraltı dünyasına giden geçidin kapısıdır. Çok uzak diyarlardaki bir mağaranın içinde bulunur. Önemli kapıların veya geçitlerin bulunduğu mağaralar, in içinde in, kuyu içinde kuyu olacak şekilde karmaşık yerlerdir. "Demir Kaygan Geçit" ve "Kara Kaygan Geçit" olarak betimlenir. Bazen sürekli açılıp kapandığı için "acılar cabılar" (açılır kapanır) olarak tarif edilir. Kimi zaman çadırın hacası ve güneşliği olan Tünük/Tündük penceresi biçiminde düşünülür. Türk halk kültüründe uzun dehlizlerle birbirine bağlı olan yeraltı mağaraları her zaman ilgi görmüştür.



KAYIŞ


Çarpık cin. "Kayış Bacak" veya "Kayış Baldır" olarak da söylenir. Hava karardıktan sonra ortaya çıkarak tan vaktine kadar dolaşır. Eğri bacaklı, korkunç görünüşlü bir yaratıktır. Kendi ayakları üzerinde durup yürüyemediği söylenir. Çünkü elsiz ve ayaksız (sadece bacakları olan) bir ihtiyar görünümündedir. Bu nedenle de insanları aldatıp boyunlarına biner. Sonra kayış gibi bacaklarını insanın beline veya boynuna dolayıp onu bırakmaz. Lohusalara musallat olarak, omuzlarına ayakları önden sarkacak şekilde sımsıkı oturur. Sonra da yakaladığı kadından gezinmesini ister. Kimi yörelerdeki inanışa göre akarsu kenarlarında oturur, zavallı bir görünüşte boynunu büküp oradan geçenlerden kendisini omuzlarına alarak suyun diğer kıyısına geçirmelerini ister; hatta bunun için yalvarır. Ancak insanın sırtına binince karnından üç arşın uzunluğunda iki bacak veya yılana benzer kollar çıkıp kişinin bedenine dolanır. Elleriyle de sıkı sıkıya kişinin boynuna sarılarak kendisine köle yapar. Kayış Baldır'ın tıpkı bacakları gibi boyu da (veya boynu) uzayabilir.



KAYRA


Baş Tanrı. Eski Türk dininde ve Şamanist halk inancında tanrıların en büyüğü ve en önde gelenidir. Her şeyin yaratıcısıdır. Mutlak üstünlüğü vardır. Göğün 17. katında oturur. Bazen Gök Tanrı'yla eşdeğer tutulur. Diğer tanrıları da o yaratmıştır. Dünyanın yaratıcısı olarak anılır. Her şeyden ve evren yaratılmadan önce o vardır. Erlik Han'ı cezalandırarak yeraltına gönderen odur. Bu anlamda diğer tanrıların kendisiyle kıyaslandığında, emirlerini yerine getiren veya verdiği görevleri yineleyen birer melek konumunda olduğu yaklaşımı yanlış olmayacaktır. Ancak İslam öncesi Türk kültüründe melek veya benzeri bir kavram yer almaz. Bu sonuca yalnızca kıyaslama yapılarak ulaşılabilir. Evrenin yazgısını belirler. İyilik yönü ağır basar. Yeryüzünü yarattıktan sonra dokuz dallı bir ağaç (çam veya kayın) dikmiştir. Bu ağaç yerle göğü birbirine bağlayan Yaşam Ağacı "Uluğ Kayın'dır. İnsanların atası olan dokuz kişi bu ağacın dallarından türemiş ve Dokuz Boy (yani Dokuz Irk) bu kişilerin soyundan ortaya çıkmıştır. Kış mevsimini yeryüzünde yaz mevsiminiyse gökyüzünde geçirir. Değişik renklerde yıldırım çaktırır. Onun yıldırımına çarpılan kişi şaman olur. Ülgen, Mergen ve Kızagan adlı üç oğlu vardır. Eski kaynaklarda verilen bilgilere göre ülgen iyilik ve bağışlayıcılığını yani merhametini; Kızagan intikamını ve cezasını yani öfkesini; Mergen'se bilgelik ve hikmetini yani aklını temsil ederler. Kayra Han görkemli bir varlığa sahiptir. Somut nitelemeler pek fazla yapılmamış ancak soyut yönü üzerinde daha çok durulmuştur. Ana ve ata olarak (hem eril, hem de dişil, yani nötr olarak) tanımlandığı kaynaklar mevcuttur. İnsan biçimli olarak pek fazla tasvir edilmez. Türklerin İslam'ı kolaylıkla kabul etmelerinin kökeninde Kayra Han'a ait bu özelliklerin tek Tanrı inancına yönelik belirli bir zihinsel altyapıyı hazırlamış olmasının yattığı söylenebilir. Böylece  İslamiyet'i kabulden sonra bu inanca uygun olarak mutlak tek Tanrı inancı yerleşmiştir. Bazı Batılı kaynaklarda adı Kuara (Kuğara) olarak geçer. Bu takdirde Urartulardaki "Kuera'' ile bağlantılı görünmektedir. Bulgarlarda da bu isme rastlanır. Buna karşın Kuğara (Koğara) ile Kayra Han'ın aslında farklı tanrılar olduğunu öne süren görüşler de vardır. Altayların yanı sıra  üstyaklar gibi Türk kökenli olmayan bazı Sibiryalı toplumların mitolojilerinde de saygı duyulan bir tanrıdır.



KAZAN HAN


Oğuz boylarının başında ikinci sırada Kazan Han bulunur. Yiğitlere komutanlık eder. Bayındır Han'dan sonra en ileri gelen beydir. Kazan Han'ın mertliği, cesareti, tedbirli oluşu Oğuz yurduna huzur getirir. Annesine karşı saygılıdır, eşini gönülden sever, oğlunun vatanını milletini seven bir yiğit olarak yetişmesine çalışır. Düşman karşısında eğilmez, en zor anlarında bile kendisini değil halkının onurunu düşünür. Dede Korkut Öykülerinde, yöneticilere bir anlamda model olarak sunulur. Kazan kentinin kuruluşuysa bir hakanın  şehrin yakınlarında değerli bir kazanını ırmağa düşürmesiyle açıklanır.



KAZIRGAN


Kötü ruhların cezalandırılması, ıslah  edilmesi,  doğruluğa gelmesi için geçici bir süre kaldığı  ateş  çukuru.  Kimi  zaman  cehennemin en derin yeri olarak da ifade edilir. 



Bahattin Uslu’nun Türk Mitolojisi adlı kitabından alıntılanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siyahkaya Barajı / Silopi / Şırnak