28 Kasım 2022 Pazartesi

KUTLUG KAĞAN VE II. GÖK TÜRK DEVLETİNİN KURULUŞU

 Bağımsızlık Mücadelesinin Başlaması ve Gelişmesi


Elli bir yıl süren Çin hakimiyeti ve karışıklık döneminden sonra Doğu Gök- Türk Devletinin son hükümdarı İl Kağan (Hsie-Iİ)'ın soyundan gelen Kutlug. yaptığı başarılı savaşlar sonucu 682 yılında II. Gök - Türk devletinin bağımsızlığını ilan etti. Böylece II. Gök - Türk devleti kurulmuş, Çin hakimiyetinin baskısı kırıldıktan sonra diğer bütün Türk boyları hürriyetlerine kavuşmuş oluyordu. Kutlugün kazandığı mücadele aslında Çin esaretine karşı başlayan bir hareketin üçüncü aşaması idi . 679'da patlak veren ilk ayaklanma teşebbüsünün liderleri arasında Kutluğun adı görülmemektedir . A-shih-te Feng-chih ile A-shih-te Ven-fü, A-shih-na Ni-shu-fü'yu kendilerine kağan adayı seçmişlerdi. Onların başlattığı ilk isyan hareketi başarısızlığa uğrayınca A-shih-te Wen-fu ikinci bağımsızlık savaşma girişti. Fakat, Çinlilerin hileleri ve baş gösteren yiyecek sıkıntısı bu hareketin hedefine ulaşmasını engelledi. İkinci bağımsızlık teşebbüsünün başarısızlığa uğramasının neticesinde elli dört Gök-Türk reisi teslim olduklarında öldürülmeyeceklerinde dair söz verilmesine rağmen, Çin başkenti Ch'ang - an'ın doğu pazarında idam edildiler.





Çinlilerin elinden kendini kurtarmayı başaran Kutlug, Çogay-kuzı (Ts'ung-ts'ai dağı)'ya sığındı. Onun bu mevkiye varışı Gök-Türkler için adeta bir dönüm noktası oldu. Burada kendini Çin baskısından korumak imkanı bulduğu gibi Dokuz Oğuzların sürülerini yağma etti. Bu şekilde kuvvetinin arttığını görünce de bağımsızlığını ilan ederek II. Gök - Türk Devletini resmen kurdu.


Kutlugün hükümdarlık unvanı kaynaklarda açıkça belirtildiği üzere İlteriş idi. Kendi adı olarak görülen Kutlug da bilindiği gibi eski Türkçede çok yaygın kullanımı olan bir kelimedir1 6 . II. Gök - Türk devletinin kuruluş mücadelesi üç ayrı safhaya ayrılmaktadır. 630 yılında yıkılarak Çin hakimiyetine giren Doğu Gök - Türk devleti, 681'e kadar bu durumunu devam ettirmiştir. Elli yıldan fazla süren bu esaret dönemi 682'de II. Gök - Türk devletinin kurulmasıyla son bulmuştur. Bu devrede Doğu Gök - Türk ülkesi çok çeşitli olaylara sahne olmuştu. Çinliler esir aldıkları ya da gidip kendilerine teslim olan yüz binden fazla Türk'ü Çin'in içlerine, özellikle kuzey eyaletlerine yerleştirdiler. Yerleşenlerin nüfuslarının kısa sürede artması ve 639'da Chie-shih-shuai'ın isyanı üzerine kendi ülkelerinde yerleşen Türklerin gelecekte büyük bir tehlike teşkil edeceğini farkederek, Gök - Türk ülkesine geri göndermek istediler. Ancak, 629 yılından beri Doğu Gök - Türk ülkesinin kuzey taraflarını ellerinde tutan Sir Tarduşlar, kendi siyasi güçlerinin zarar görmesi endişesiyle buna karşı çıktılar. Böylece başlayan mücadeleler 647 yılına kadar sürerken Altay dağları civarında Ch'e-pi adlı Gök - Türk hanedanından gelen bir bey bağımsızlığını ilân etmiş, kendine kağan unvanını almıştı. Sir Tarduşların gücünü bertaraf eden Çinliler, Uygur, Karluk ve diğer Türk boylarını onun üzerine saldırtarak ortadan kaldırdılar. 650 yılına gelindiğinde Doğu Gök - Türk ülkesi tamamen Çin'deki Tang hanedanının kontrolüne girmişti. Doğu Gök-Türk ülkesini baştan başa Çince isimler altında askeri valiliklere ayıran Çinliler, bu şekilde 679 yılına kadar her hangi bir ayaklanma harekeliyle karşılaşmadılar. Çinlilerin bu sağlam kontrolünün temelinde hiç şüphesiz 650 yılında tesis edilen askeri valilikler sistemi yatmakta idi. Gobi Çölü'nün güneyindeki büyük genel askeri valilikte Gök - Türk hanedanından gelenler bulunuyordu. Adı geçen Çölün kuzeyindeki büyük genel askeri valiliğe ise diğer Türk boyları bağlanmıştı. Burada her bir boya özel garnizonluk verilmiş, boy reisleri idareci tayin edilmişti. Güneydeki askeri valilikte ise Gök - Türk hanedanından gelen beyler değişik garnizonların başına askeri vali veya kumandan rütbeleriyle getirilmişti.

Bahsettiğimiz küçük parçalara bölünme yirmi dokuz yıl Gök - Türklerin bir araya gelip Çin tahakkümüne karşı isyan etmelerini engelledi. 679 yılının kışına gelindiğinde ilk isyan kıvılcımı patlak verdi. Askeri valiliğin idarecilerinden A-shih-te Wen-fu ve A-shih-te Feng-chih isimli iki lider Gök - Türk hükümdar ailesine mensup A-shih-na Ni-shu-fu'yu kağan olması için ikna ettiler.


Böylece bağımsızlık savağı başladı. Bu askeri valiliğe dahil yirmi dört eyaletin reisleri hemen onlara katıldı. Sayılarının kısa zamanda yüz bine ulaşıp, geniş bir alana yayılmasından bunun uzun süredir planlanmış çok organize bir hareket olduğu sonucunu çıkarabiliyoruz.


Çin'deki Tang hanedanı imparatoru Kao-tsung hiç beklemediği bu olay karşısında önce şaşırmış, sonra büyük bir ordu hazırlayıp Hsiao Ssu-ye'yi başına kumandan tayin etmişti. Daha önce Gök - Türk ülkesinde bir çok başarılar kazanmış olan Çinli general kendine çok güveniyordu. Ancak, kuzeyde soğuğun fazla olduğu yerlerde askerlerin derileri çatlamaya başlamıştı. Çin ordusunun hareketlerini yakından takip eden Gök - Türkler ani bir hücumla bu orduyu dağıttılar. On binden fazla Çinli asker savaş meydanında öldürüldü. Gök-Türkler daha ileri bir hücum yaptılar. Hatta Ting eyaletine kadar geldiler. Burayı savunan Çinli kumandan onlarla savaşamayacağını anlayınca bir hile ile kendini kurtardı.




Çin imparatoru yeni bir ordu hazırlatarak başına P'ei Hsing-chien'i tayin etti. Üç yüz bin kişiye ulaşan söz konusu ordu Gök-Türkleri mağlup etmeye muvaffak oldu n (Hei-shan'da) Gök - Türk liderlerinden A-shih-te Feng-chih esir edildi. Mağlubiyetten sonra kağan seçilen Ni-shu-ftı bir suikastla öldürülmüş, kesik başı Çin'e götürülmüştü. Kurtulanlar Altay Dağlarının doğusundaki Kurt Dağı (Lang-shan) adlı mevkiye ulaşarak kendilerini koruyabildiler. Ayrı hareket eden diğer Gök-Türk grubu da Yün eyaletinde yenilmişti.

 



Bu ilk teşebbüsün başarısızlığa uğramasına rağmen hayatta kalabilen A - shih-te Wen-fü yeni arayışlar içinde idi. Yine Gök - Türk hanedanından birini A-shih-na Fu-nien'i destekleyerek, kağan ilan ettirdi. Hızla gelişen hadiselerde Kansu'daki eyaletler Gök - Türk hücumlarına maruz kalmıştı. Çin imparatoru yoğun hazırlıklar içinde bir kaç ordusunu Gök - Türkler üzerine gönderecek iken casuslar, A-shih-na Fu-nien ile A-shih-te Wen-fu'nun Karakum kuzeyinde ağır bir kıtlık içine düştükleri haberini getirdi. Bunun üzerine harekete geçen Çin orduları çıktıkları uzun yürüyüşte Gök-Türkleri bulamadılar. Geri dönerken Çin ordusu A-shih-te Wen-fu ile sonucunu alamadığı bir savaş yaptı. Arkasından Heng Suyu kenarında A-shih-na Fu-nien ile dört Çin ordusu arasında savaş oldu. Bu orduların dördünü de mağlup etmeyi başaran Fu-nien, Çinli generalleri savaş meydanından kaçırtmıştı. Ardı ardına yenilgiler üzerine İmparator Kao-tsung, ile ayaklanmayı bastıran P'ei Hsing-chien'i devreye soktu. Adı geçen general soğuk savaş taktiklerini uygulama safhasına koydu. Önce iki lider A-shi-te Wen-fu ile A-shih-na Fu-nien'in arasını açtı. Sonra Wen-fu ani bir hücumla Fu-nien'i mağlup etti. Böylece bağımsızlık savaşına birlikte başlayan Gök-Türklerin gücü kendi iç çatışmalarından dolayı zayıfladığı gibi askerlerinin çoğu dağılmıştı. Arta kalanlara Çinliler bir darbe İndirmek istiyorlardı. Fakat, zaten sayısı azalan askerlerinin çoğu hastalanınca P'ei Hsing-chien'e teslim olmak istediklerini bildirdiler. Fu-nien'e teslim oldukları takdirde idam edilmeyeceklerine dair söz vermişti. Ancak verdikleri sözde durmayan Çinliler, onları ve onlarla birlikte gelen elli dört Gök - Türk reisini başkentlerinin doğu pazarında idam ettiler.







Kutlug'un Ortaya Çıkması


Çin kaynaklarında açık bir şekilde Doğu Gök - Türk Devletinin son hükümdarı İl Kağan (Hsie-li)'ın ailesinden geldiği belirtilen, Kutlug'un ayrıca Gök-Türk hanedanının mensup olduğu A-shih-na kabilesinin soyadını taşıdığına işaret edilmişti. Kağan olmadan, yani bağımsızlık mücadelesine başlamadan önce 650 yılında Çinlilerin tesis ettiği Yün - chung (diğer adı Ch'an-yü) askeri valisi She-li-yüan-ying'in idaresi altında boy reisliği yapıyordu. Dedesi ve babası tudunluk (kendisinden önceki ataları) makamlarında vazife almışlardı.



A-shih-na Fu-nien yukarıda bahsettiğimiz gibi 681 yılındaki mücadelesinin başarıya ulaşamaması sonucu Çinli kumandana teslim olmuş sonra kendisiyle birlikte gelen elli dört reis ile şehrin doğu pazarında idam edilmişlerdi. Onun bu mağlubiyeti esnasında ve akabinde dağılan Gök - Türklerin çoğu Tsüng - ts'ai (Çogay-kuzı)" dağına sığındılar. Çin askeri güçlerinden uzakta bulunan bu dağda kendi varlıklarını koruma imkanı bulmuşlardı. Buradan Karakulu kalesine (Hei-sha-ch'eng) geçerek orada hakimiyetini tesis eden Dokuz Oğuzların sürülerini ve atlarını yağmaladıktan sonra daha da kuvvetlenen Kutlug, kağanlığını kurduğunu İlan etti. Onun kağanlığını ilan edişi, II. Gök-Türk devletinin resmen kuruluşu ve bağımsızlığını kazanışının göstergesi idi. Hemen yeni tesis ettiği devleti teşkilatlandırma yoluna gitti ve kardeşleri Mo - ch'o (Beg-çor)'yu şad tayin ederken, Tuo-hsi-fu' ya da yabguluk vazifesi verdi.





Tonyukuk'un Çin'den Kaçıp Kutlug'a Katılması


Bu arada Ch'an-yü askeri valiliğinde teslim olan boyları teftiş etmekle vazifeli (Çinliler adına) A-shih-te Yütan-chen vali yardımcısı Wang Pen-li tarafından tutuklanmıştı. Sonra Kutlug Çin'e yağma için akın yaptığı esnada A-shih-te Yüan-chen, suçunun affedilmesini ve eski vazifesine iadesini rica etti. Müsaade edilince hapisten kurtulan Tonyukuk boyunun bulunduğu yere gitti. Akabinde Kutlug'un yanına sığındı. Tonyukuk, zeki oluşu, planlamacı kişiliği ve askeri işlerdeki bilgisinden dolayı Kutlug tarafından Apa Tarkan (A-po Tarkan) tayin edildi. Böylece askeri işlerin ve atların idaresi işi tamamen onun uhdesine verilmiş bulunuyordu. Zaten Kutlug onu yanına alınca kaynakların ifadesine göre çok sevinmişti. Daha önceki ilk iki bağımsızlık teşebbüsünün yanında da A-shih-te ailesinden liderler vardı. Bu liderler genellikte bilgilerinin derinliğinden dolayı bir danışman gibi çalışmışlardı. İşte, bu sebepten ötürü daha önceki hadiseleri yakından takip eden Kutlug, aynı aileden gelen Tonyukuku kendine yardımcı seçmişti. Tonyukukun yeni kurulan devlete katılmasındaki büyük tesir daha sonra gelişecek olaylarda görülecektir.




Oğuzlarla Mücadele ve Devlete  Bağlanmaları


Gök - Türk liderleri devletin içinde birliği sağlamaya çalıştıkları sırada Oğuzların bulunduğu yerden bir "kaçak" gelmiş ve Tonyukuk'a şöyle bilgi vermişti Dokuz Oğuzlar kendilerine yeni kağan seçmişler ve Çin'e general Ku'yu göndermişler, Klanlara ise Tongra Eşim isimli bir şahsı ulaştırmışlardı. Dokuz Oğuz kağanı sayıları az olan Gök-Türklerin günden güne geliştiğini, kuvvetlendiğini, kağanları Kutlug'un çok cesur olduğunu, sözcüleri Tonyukukun akıllı olduğunu, bu iki kişinin var oldukça hem Çinlileri ve Klanları öldüreceğini, şüphesiz Oğuzları da öldüreceğini ileri sürmüştü. Sonra şöyle bir teklifte bulundu: Klanlar doğudan Çinliler güneyden kendilerinin de kuzeyden saldırarak büyümekte olan Gök - Türklerin onlara bağlı diğer boyların (Türk Sir halkı) mağlup edilip bir daha asla kuvvetlenmemelerini sağlayabilirlerdi. Bu haberi duyan Tonyukuk endişeye kapılmış idi. Kağana, Çinlilerin, Kutanların ve Oğuzların birleştikleri takdirde kendilerinin çaresiz kalacaklarını bildirdi. Durumu hemen hemen kontrol altına almaları gerektiğini, bir şeyin zayıf iken onu yenmenin kolay olduğunu, kuvvetlendiğinde ise onunla mücadele etmenin zorlaşacağını ilave etti. Kutlug Kağan, Tonyukukün tavsiyelerine uyarak, ona "orduyu gönülünce idare et" dedi. Tonyukuk, Kök Öng (Ongin) ırmağını geçerek Ötüken Dağlarına doğru ordusunu sevk etmişti. İnekler Gölü ile Tola Irmağı tarafından Oğuzlar, Gök-Türk ordusu üzerine saldırdılar. Oğuzların kuvveti altı bin kişi iken, Tonyukukün birliği iki bin kişi idi. Oğuzlar, ağır bir bozguna uğradıkları, gibi geri çekilenleri de ırmağı düşmüşler, bir kısmı savaş meydanında ölmüştü. Bundan sonra diğer Oğuz kütleleri gelip Kutlug Kagan'a itaatlerini bildirdiler. Yeni kurulan II. Gök - Türk devleti, Tonyukukün yerinde hareketi sonucu büyük bir tehlikeden kurtulmuştu.



Çin'e Karşı  Akınlar


Aynı yıl içerisinde Ping eyaletine hücum eden Kutlug ve Tonyukuk, Ch'an-yü askeri valiliğinin topraklarını ele geçirmeye başladılar. Daha da ileri giderek Lan eyaleti askeri valisi Wang Te-mao'yu öldürdüler. Bu zafer onların Tang İmparatorluğuna karşı kazandıkları ilk önemli askeri başarıları idi.


Lan eyaletinden ayrılarak Ting eyaletine doğru ilerlediler ve orayı yağmaladılar. Tang imparatorluğu söz konusu Gök - Türk hücumlarına karşı P'ei-p'ing eyaletinin askeri valisi Yüan-kui'i bir ordu ile gönderdi. Yüan-kui, Kutluğun ordusuyla savaşmaya cesaret edemedi. Şehrin kapılarını açtırıp, duvarlarına sancak astırdı. Herkes saklandığı için şehir boş kalmıştı. Gök- Türkler bu durum da şehirde tuzak olacağını düşünerek girmediler ve geri çekildiler. Bu arada söz konusu eyaletin Çinli vatandaşlarından Li Chia-yün, Gök - Türkler lehine çalışarak gizlice etrafına adam toplamış ve bir teşkilat kurmuştu Yüan-kui onu öldürüp adamlarını cezalandırdı. Geri çekilmelerine rağmen Gök-Türklerin, özellikle Türklerin yaşadığı Kui eyaletine ve Ch'an-yü askeri valiliğine akınları sürüyordu. Bu valiliği kuşatıp, Ssu-ma unvanlı valisi Chang Hsing-shih'yı öldürdüler . Akabinde Wei eyaletine girip askeri valisi Li Ssu-chien'i ortadan kaldırdılar. Gök - Türk hücumlarının ardı arkası kesilmiyordu. Feng eyaleti de Gök - Türkler in akınlarına maruz kalırken buranın askeri valisi Ts'ui Chih-pien, Cbiao-na dağında esir olarak yakalandı.






Aynı sıralarda Tonyukukün kumanda ettiği ordulara karşı Çin imparatoru tarafından gönderilen Tai bölgesi askeri valisi Hsie Jen-kui, Gök-Türk ordusunu mağlup etmeyi başardı. Aslında Tonyukuk daha önce ölmüş olduğunu sandığı Hsie Jen-kui'in kumandan vazifesiyle geldiğine inanmamış, Çinlilerin bir hile yaptığını zannetmişti. Fakat adı geçen Çinli general başındaki zırhı (miğfer) çıkarıp Gök - Türklere gösterince onlar da şaşırmışlardı. Tonyukuk ve diğerlerinin şaşkınlığından faydalanan Hsie Jen-kui karşı taarruza geçip Gök-Türkleri mağlup etti. On bin Gök - Türk savaş meydanında hayatını kaybetmiş, yirmi binden fazla esir düşmüş, üstelik otuz bin baş hayvan (deve, at, sığır ve koyun) Çinlilerin eline geçmişti. Kendilerini kurtarabilenler geri çekildiler. Kazandıkları bu savaşın devamında Çinlilerin herhangi bir askeri başarıları hakkında kaynaklarda bilgi yoktur. Dolayısıyla Çin ordusunun geri çekildiği anlaşılmaktadır.




Gök - Türklerin ardı ardına Tang İmparatorluğu'nun kuzey sınırlarına akınlar yapmaları üzerine gönderilen Çin ordularını mağlup edip kumandanlarını öldürmeleri ya da esir almaları, Tang İmparatorluğu sarayında büyük bir endişe doğmasına sebep olmuştu. Orada yapılan müzakerelerde Feng eyaletinin Gök - Türklere bırakılması teklif ediliyordu. Ahalisi boşaltılıp güneye göç ettirilecekti. Ancak Tang Hsiu-ching isimli devlet adamı söz konusu Feng eyaletinin M.Ö. kî devirlerden beri Çin toprağı olduğunu, sadece Sui hanedanının son zamanında Gök-Türklere terkedilip, ahalisinin daha güneydeki Ling ve Hsia eyaletlerine göç ettirildiğini, bundan sonra Çin'in içlerine giren Gök - Türklerin Ling ve Hsia eyaletlerini sınır haline getirdiğini söyledi. 649'lu yıllarda Feng eyaletinin yeniden canlandırıldığını ve ahalisinin tekrar boşaltılmasının Çin için zararlı olacağının bildirdi. Onun görüşleri doğrultusunda söz konusu eyaletin boşaltılmasından vazgeçildi.




683yılının sonunda Tang hanedanının sağ muhafızları generali olan Ch'eng Yuu-t'ing'e Ch'an-yü büyük genel askeri valiliğini yeniden Çin'e bağlama vazifesi veren imparator, kuzey sınırlarında hummalı bir şekilde savunma hazırlıklarına başladı. Bundan birkaç ay önce Lan eyaletine akın yapan Gök- Türkler oranın Çinli kumandanı tarafından geri püskürtülmüşlerdi.


684yılında Kutluğun bizzat kumanda ettiği ordular Shuo eyaletine akın yaptılar. 685 yılının başında Tai eyaletine giren Gök - Türklerin artık Çin'in daha içlerine uzanmaya başladıkları anlaşılmaktadır. Her iki eyaletin sivil memurları da yağmalanmaktan kendilerini kurtaramamışlardı. Onları kurtarmak, Gök - Türk akınlarını durdurmak için oraya giden general Shun-yü Chü-p'ing henüz Hsin eyaletine ulaştığında bozguna uğratıldı ve beş binden fazla Çin askeri öldürüldü. Bu yılın sonuna doğru Gök - Türk akınlarını durduramayan Çinliler, yüksek rütbeli vezirlerden Wei Shih-chia'ya, Yen-jan-tao (kuzeydeki askeri valilik) büyük baş kumandanı unvanını vererek, Gök - Türkler üzerine yolladılar. Fakat, hiçbir başarı kazanamayan adı geçen kumandan bir yıl sonra geri döndü.



Kutlug liderliğinde Gök - Türk akınları 686 yılında da devam etti. Bu sefer Tang hanedanı imparatoriçe Wu, büyük general Hei-ch'ih Ch'ang-chih'yı Gök-Türk hücumlarını önlemek maksadıyla göndermişti. Liang-chih mevkiine gelindiğinde üç binden fazla Gök - Türk ile karşılaştılar. Gök - Türkler Çin askerlerini görünce hemen atlarından inmiş, zırhlarını giymişlerdi. Bunlara taarruz eden Hei-ch'ih Ch'ang-chih, onları önce mağlup edip geri döndü . Ancak, geceleyin Gök - Türkler yine geldiler. Bu sefer sayıları çok fazla olduğundan savaşa cesaret edemeyen Çinli kumandan bulunduğu yerin etrafına adamlar gönderip kuru ağaç toplattı. Daha sonra bunları karargahının ortasına yığdırarak büyük bir ateş yakıldı. O esnada güney tarafından rüzgar çıktı. Rüzgarın şiddeti ateşi arttırdığından Gök-Türkler güneyden kurtarma ordusunun geldiğini zannederek, hemen daha geri çekildiler.





Çinlilerin Karşı  Tedbirleri


687yılının başında Ch'ang-p'ing'e giren Kutlug, yine general Hei-ch'ih Ch'ang-chih kumandasındaki Çin ordusu tarafından karşılandı. Birkaç ay sonra Kutlug ve Tonyukuk tekrar Shuo eyaleti topraklarına akın yaptılar. Adı geçen Çinli kumandanın idaresine Li To-cha, Wang Chİu-yen gibi bazı generaller de yardımcı olmak maksadıyla ordularıyla katılmıştı. Kalabalık Çin ordusu bu sefer Gök-Türkleri mağlup etmeyi başardı. Bugünkü Shan-hsi eyaletinin Shuo vilayeti yakınlarında yapılan savaşta Gök - Türkler yenilmişlerdi. Çin ordusu onları kırk li (23,04 km. )'den fazla takip etti ise de her hangi bir saldırı yapamadı. Gök - Türk ordusu Gobi çölünün içlerine çekilerek bu mağlubiyetin yaralarını sarmaya başladı. Galibiyetlerini daha da pekiştirmek isteyen Çinliler, bunun sonrasında baş kumandan Hei-ch'ih Ch'ang-chih'nın idaresi altında kuzeye doğru büyük bir askeri, harekat planlıyorlardı. Fakat, öncü kuvvet olarak gönderilen Tsüan Pao-pi, Gök-Türkleri yakından takip ediyordu. Arkasından gelen takviye ordusunu beklemeden harekete geçti. Onları hazırlıksız yakaladığını zannediyordu. Ancak, Gök - Türkler onun vaktinden önce hücum edeceğini duydular. Daha Çin ordusu saldırıya başlamadan, ani bir baskınla onları bozguna uğrattılar. Ordusu tamamen yok olan Tsüan Pao-pi kaçarak ülkesine geri döndü . Bu mağlubiyet Tang imparatorluğunun kendisine karşı bağımsızlığını ilan ederek kurtulan ve hızla büyüyüp gelişen Gök-Türk devletini yıkmak konusundaki bütün umutlarını söndürmüştü . Çünkü, 682 yılından başlayarak 687 yılına kadar kaynaklara aksettiği kadarıyla Çin sınırlarına sayısız akınlar yapılmış, bunlara karşı Tang hanedanı orduları herhangi bir zafer elde edememişti. Bu yılın ortalarında bahsettiğimiz galibiyeti gören Çin imparatoriçesi Wu ve devlet adamları bir anda Gök - Türklerin siyasi gücünü bertaraf edeceklerini sanmışlardı. Uğranılan bu hayal kırıklığı neticesinde imparatoriçe Wu, Tsüan Pao-pi'yi cezalandırdı. Onun baş kumandanı He-ch'ih Ch'ang-chih'yı da görevinden azletti. İmparatoriçe Kutlug Kagan'a duyduğu nefretinden dolayı onun unvanını "kısa ömürlü Kutlug" (Pu-tsu-lu) şeklinde değiştirdiğini ilan etmiş, böylece intikam almayı düşünmüştü.

Kutlug hakkında  Çin  kaynaklarında  688  yılına  ait bilgi  bulunmamaktadır .


689 yılına gelindiğinde Çin imparatoriçesi Wu, Gök-Türklere karşı yeni ordular hazırlama faaliyetine girişti. Budist rahip Hsie Huai-i, teşekkül edilen ve Hsin-p'ing-tao ordusu adı verilen askeri birliğin başkumandanı tayin edildi. Kendisine kuzeye büyük sefer yapıp, Gök-Türkleri yenmesi görevi verildi. Adı geçen kumandan, bugün Sui-yüan eyaletinin Ho-lin-ko-er şehrinin güneyindeki Tsü (Mor) Irmağına kadar ilerledi. Fakat, herhangi bir Gök-Türk ordusu ile karşılaşmadı. Dört ay sonra yine onların üzerine sefer düzenlendi . Fakat, bu seferlerin neticesi hakkında kaynaklarımızda bilgi yoktur. Eğer Çin ordusu galip gelse Çinli tarihçiler kesinlikte bunu zikrederlerdi.



Kutlug'un  Ölümü


Aynı yıl Tonyukuk, Türgişlerle savaştı. Bu olaydan iki yıl sonra hastalanan Kutlug öldü. Çinlilerle on yedi kez, Klanlarla yedi kez, Oğuzlarla beş kez savaşmıştı.


Elli yıllık esaret devresinden sonra Kutlug liderliğinde bağımsızlıklarına kavuşan Gök-Türklerin ikinci devletlerinin kuruluş mücadelesi üç aşamada gelişmişti. Gobi Çölü'nün güneyinde Çin'e yakın bölgede 679 yılında başlayan ilk ayaklanma kısa zamanda çok geniş bir alana yayılmış değişik mevkilerde bulunan Türk beyleri derhal buna iltihak etmişlerdi. Ancak, üzerlerine gönderilen Çin ordusunu mağlup edemeyen Gök-Türk liderlerinden A-shih-na Ni-shu-fu öldürülmüştü. A-shih-te Feng-chih ise esir düşmüştü. Hayatını kurtamayı başaran Wen-fü, Gök-Türk hanedan ailesinden yeni birini A-shih-na Fu-nien'i reis seçti. Onlar'da uzun süren mücadelelerinden zaferle çıkamadılar. Fakat onların mağlup olup Çin'e götürüldükleri sırada kendini kurtarıp Çogay-kuzı dağına sığınan Kutlug, etrafındakilerin sayısını artırarak, Dokuz Oğuzların hayvanlarını yağmalayıp ihtiyacı olan yiyecek ve benzeri malzemeleri temin etti. Bundan sonra kağanlığını ilan edip II. Gök-Türk devletini resmen kurdu. Artık, sıra Çin'e ağır darbeler vurmaya gelmişti. 691 yılının sonunda ölümüne kadar bütün kuzey Çin'i baştan başa akınlarıyla istila etti. Tonyukuk'un zamanında harekete geçerek Dokuz Oğuzların, Çin ve Klanlara yaptığı gizli ittifakı çökertmesiyle büyük bir tehlikeden kurtuldu. Ardından Ötüken bölgesi ve civarından ve de Altay dağlarına uzanan sahadaki bütün diğer Türk boylarını kendine bağladı. 689'da Tonyukuk, daha o zamanlar batıdaki Türgişler üzerine dahi sefer tertiplemişti.




682'de tam bağımsızlığını kazandıktan sonra Kutlug ve Tonyukuk liderliğindeki II. Gök - Türk devleti geçen on yıllık süre Ötüken bölgesini merkez yaparak etrafındaki diğer Türk boylarını kendine bağladı. Her fırsatta Çin'deki Tang imparatorluğuna ardı ardına darbeler indirerek, esaret altındaki Türkleri kurtarmaya çalıştı. Çin'in kuzeyi doğudan batıya tamamen Gök - Türk akınlarına maruz kalmıştı. Neticede Kutluğun kurduğu ve tahtta kaldığı on yıllık sürede Gök - Türk devleti her açıdan hızla gelişti.



Ahmet Taşağıl’ın Göktürkler adlı kitabından alıntılanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siyahkaya Barajı / Silopi / Şırnak