29 Kasım 2022 Salı

ANADOLU İNANÇLARI-2

 AY'LA  İLGİLİ İNANÇLARIN  KAYNAĞI-2


AY İLE SU





Genellikle ırmaklarda, derelerde oluşan küçük göllerle ilgili bir inanç vardır. Bu inanç iki yönlüdür: Biri uğurlu, biri uğursuz. Uğurlusuna göre gece gizlice, ay ışığında, gölgede yıkananlar ay gibi parlak olurmuş. Uğursuz sayılan bölüme göre de geceleri göllere girmek iyi değilmiş. Geceleri cinler, peri kızları göllerde yıkanırlarmış. Bu inanca uymayan kimseyi, özellikle genci (ister kız, ister erkek olsun) periler çalarmış. Çalmasalar bile insanın bir yanına inme iner, çarpılıverirmiş.


Bir başka söylenti de geceleri ay ışığında peri kızları toplanır göllerin kıyısında düğün dernek düzenlerlermiş. Suyun şırıltısı onların sesi, sudaki gölgeler onların yüzlerinin yansımasıymış.


Bu göller çok derin olur da dipleri görünmezse ovada devler bile bulunur, insana kötülük eder, suyun dibine, yerin altına çekip götürürlermiş. Karanlık göllerin birer devi, ya da perisi varmış. Ay böyle korkulu yerlere pek sokulmazmış. Bu inancın özünde geceleri çevrenin doğal durumu gereği, ay ışığından yoksun kalması yüzünden doğan ürküntü vardır.


Halk arasında yaşayan bir söylentiye göre ay suya düştüğü zaman ona bakan (sudaki yansımasına) çarpılırmış. Bunun nedeni de ay'ın bu durumdan üzülmesiymiş. Göklerde dolaşan, bütün gök varlıklarının en güzeli, sevgilisi olan ay suya, düşmeden dolayı utanır, onu öyle görmek isteyenlere kızarmış.

 


 

Bir başka masal daha vardır ay üstüne: Ay'ın annesinin bir gece çok işi varmış. Gökyüzüne çıkıp evreni aydınlatmak onun göreviymiş, ya da sıra onunmuş. Bütün yıldızlar sıra ile evreni aydınlatırmış. Gündüz bu işi güneş yaparmış. Ay ise sıranın kendinde değil annesinde olduğunu ileri sürerek o gece evreni aydınlatmaya çıkmamış. Ay'ın annesi ise: "kızım çık evreni benim yerime bu gece sen aydınlat, bak benim işim var, öteki kardeşlerine ekmek yapmak için hamur yoğuruyorum, ellerim unlu, hamurlu. " Ay gene direnmiş, "evreni aydınlatma sırası senindir" deyip durmuş. Buna kızan annesi de hamurlu eliyle ay'ın yüzüne tokatı yapıştırmış. Ay'ın yüzü hamurla sıvanmış. İşte geceleri ay' da görülen leke bu hamur bulaşığı imiş. Ay yüzünü ne denli yıkamışsa su, annesinden korkarak., bu bulaşığı çıkarmamış. Bu bakımdan ay da suya darılmış.



Bu masalın özünde de ay'ın çok eski zamanlarda gök varlıklarının, tanrıların sevgilisi, gözdesi olduğu inancı vardır. Eski Anadolu dinlerinde, Mezopotamya dinlerinde ay göklerin en güzel varlığıdır, en sevgilisi, en gözde güzelidir. Gece pınarları, suları koruyan, onlara sağlık, esenlik bağışlayan aydır.


Ayın yansıması suya vurunca o su içilmezmiş, içenin başına er geç bir yıkım gelirmiş. Suya giren kimse bir de ayın yansımasına çarptı mı, onu bozdu mu bu yıkımdan onu kimse kurtaramazmış.


Ay suda yansıyınca ona bakanın gözleri kamaşırmış. Suyun inceden inceden dalgalanması sonucu gözü yoran bu görüntünün nedenini halk inançları şöyle açıklar: Ay yüzündeki lekenin görünmesinden utanç duyduğu için ona bakanın gözüne iğnelerini batırırmış. Bu inanç güneş için de söylenir.



Ay geceleri gökte dolaşmış durmuş, kendisiyle evlenmek isteyenleri beğenmemiş. Bunun üzerine yeryüzüne inmiş, sularda gezinmeye başlamış. Kim beni yakalarsa onunla evleneceğim, demiş. Oysa gene onu kimse yakalayamamış. İşte çağlar boyunca ay'ın sularda gezinmesi, yalnız kalması onu yakalayacak kimsenin bulunmayışından dolayı imiş.


Ayla ilgili inançların çoğu eski Anadolu dinlerinden kalmadır. Birtakımı ise sonradan, özellikle XII. yy. dan sonra Asya'dan Türklerle, Şaman dinini benimsemiş toplulukla gelmiştir. Ancak Şaman dininde önemli bir yeri olan ay'ın çevresinde örülen inanç dokusu da bir yandan eski Anadolu dinlerine, bir yandan Hind inançlarına dayanır. Şamanlıkta, Anadolu'daki inanç bolluğu yoktur. Sonra Şamanlık, eski Anadolu dinlerine Oranla çok yenidir. Ancak Yörükler, Tahtacılar arasında yaşayan ay'la ilgili inançların kaynağıdır Şaman dini. O inançlar da zamanla Anadolu inançlarıyla karışıp kaynaşmıştır bugün.


Eski Anadolu dinlerinde, özellikle Hititlerde ay'la ilgili birçok tören düzenlenir, .ay'a adaklar sunulurdu. Ay bir tanrıydı. Geceleri kralın yönetiminde ay için büyük törenler, şölenler düzenlenirdi. Bu inançlar daha sonraki çağlarda yaşayan uluslara, özellikle Bergama, Frigya, Lidya, Yunan, Roma uluslarına geçmiştir. Olympos tanrıları arasında ay'ın önemli bir yeri vardır. Bu yeri ona daha önceki Anadolu dinleri sağlamıştır. ·Bu inançların (Ay'la. ilgili olanların) çoğu eskiden olduğu gibi bugün de sularla yakın bir bağlantı içindedir. Ay ile su inanç bakımından yanyana yürüyor. Nitekim ayın suya varmasını türkülerin giriş bölümünde de sık sık görürüz.



Ay vuranda sulara

Yar dalar uykulara

Gece aydınlutunda

Düşti göynum yollara


*


Göğde ay gelin oldı

Girdi suyın goynina

Beşibirlik yapturdum

Astum yarun boynina

 



 

Ay'ın su ile görülen bağlantısında bugün için bir yarar, bir çıkar yoktur. Çağların süzgecinden süzülen, zamanla çevrelere, insan yaşayışlarına göre boyuna değişen bu inançlar, bugün için az da olsa, özünden uzaklaşmış, kaynağına yabancılaşmıştır. Bugün çarpılma, nazar değme gibi inançların gerçekle en küçük bir ilgisi yoktur. Eskidense birtakım olaylar bunlara bağlanır, bunlarla açıklanırdı. Ay'la ilgili inançlar da öyledir. Eskiden ay'ın kutsal bir varlık olduğu inancının kalıntısı olmaktan öteye geçemezler. Ancak, bu inanç kalıntıları bugün büsbütün bırakılamaz, halkın özüne işlemiş, yüreğinde yerleşmiştir. Halkın iç dünyası onlarla örülüdür. Onlar halk yaşamını dokuyan bırakılmaz ipliklerdir. Birtakım bilginler, bu inançlar arasında, özellikle tarımla ilgili olanlarla gerçeklerin bulunduğunu ileri sürüyor. Ay'ın kendi yörüngesi üzerindeki dolaşımı mevsimlerle, burçlarla, hava değişmeleriyle, yeryüzünde geçen olaylarla ilgili görülüyor. Denizlerde görülen gel-git olayının ay'la bağlantılı olduğu açıktır. Ancak eskiçağ insanı bunu bir doğa olayı değil de tanrısal oluşum diye yorumlar, değerlendirirdi. Mevsim değişmeleri de böyledir, ay'la birtakım ilgileri vardır. Bu inançlar bu ilgilerin, ay'ın bir tanrı olarak saygı gördüğü dönemden kalma bölümleriyle bağlantılıdır. Doğal oluşumlarla içten ilişkileri vardır.





Halk yaşamı ile sıkı bir bağlantı içinde bulunan bu inançlar, halkın günlük yaşayışını düzenler niteliktedir. Halkı bu gibi inançlara karşıt bir davranışa itmek, ona inancına uymayan bir eylemi yaptırmak elde değildir. İnançların genel geçerliği, bu günlük yaşamı, etkilemesi yüzündendir.



İSMET ZEKİ EYUBOĞLU’nun ANADOLU İNANÇLARI ANADOLU MİTOLOGİSİ Adlı Kitabından Alıntılanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siyahkaya Barajı / Silopi / Şırnak