8 Kasım 2022 Salı

Türk Tarihinin Ana Kaynaklarından Arkeolojik Buluntular.

 Kurganlar


Ön Türklere ait en önemli kurganlar Noyin Ula, Esik ve Pazırık kurganlarıdır.


Noyin Ula: Noin-Ula Kurganı


Moğolistan’ın kuzeyinde Selenga Nehrinin Baykal Gölüne aktığı yerde bulunan Noin-ula’da Albay P.K.Kozlov tarafından 1923-26 yılları arasında Hunlara ait 212 kurgan bulunmuştur. Kurganlarda bulunan eşyalar o dönemde yün işlemeciliğinin ulaştığı boyutları göstermesi açısından önemlidir. Ayrıca bu kurganlarda bıyıklı iki insan portresi de bulunmuş ve bunların Kök-Türk ve Uygurlara ait olabileceği kabul edilmiştir.





Esik (Yesik) Kurganı


1969 yılında, Kazakistan’ın Alma-Atı şehrine 50 km. uzaklıkta bulunan Esik kasabasında garaj yapmak ve yol açmak için yapılan kazılar sırasında ortaya çıkarılmıştır. M.Ö. 500 yıllarına aittir ve Kazak ilim adamlarından Kemal Akişev'in başkanlığında bu kazılara devam edilmiş ve üzeri toprakla örtülmüş höyüğün açılması ile muhteşem bir mezar ortaya çıkmıştır. Süslü kayalarla yapılmış olan bu mezar odasının içinin altınlarla dolu olduğu görülmüştür. Ayrıca çeşitli eşyalar da bulunmuştur ki bunlar arasında en dikkat çeken altından yapılmış elbise olmuştur. Çizmesinden başlığına, kemerinden kılıçlarına kadar her şey saf altından yapılmıştır.

Altın elbisenin başlığı ok ve tuğlarla süslenmiştir. Alın hizasında koç, geyik ve at kabartmaları vardır. Belindeki kemerin solunda bir kılıç, sağında ise bir kama asılıdır. Ceketin altındaki düz pantolonun paçaları çizmenin içine girmiş vaziyettedir. Ceket, yüzlerce üçgen altının birleştirilmesinden meydana gelmiştir. Bu elbisenin bir Tigin’e ait olduğu kabul edilmekle birlikte bu şahsın kim olduğu henüz tespit edilememiştir. Bu yüzden de bütün metinlerde bu elbise “Altın Elbiseli Adam” olarak adlandırılmıştır.



Mezarda bulunan 4.800 parça altından başka, tabakları, vazoları, kepçeleri, ayna ve tarak kılıflarını ile gümüş kaşıkları inceleyen tarihçiler ve arkeologlar, bunların, M.Ö. V. yüzyıla ait yüksek bir medeniyetin ürünleri olduğunu düşüncesine sahip olmuşlardır. Yine araştırmacılara göre, bu yüksek medeniyetin kurucuları, Çin baskısı ile Altaylardan kalkıp bugünkü Kazakistan bölgesine gelerek yerleşen ve “Sakalar” olarak anılan Türk boyu olmalıdır. Bize göre Altın Elbiseli Adam'ın mezarında bulunan en değerli malzeme ne bu altınlar, ne de diğer buluntulardır. Türk tarih ve medeniyeti açısından en değerli tarihi belge, yarısı kırılmış bir kabın üzerindeki 26 harflik iki satır yazıdır. Bu yazı, tarih ilmîne, diline, kültürüne ışık tutan, yön veren ve mazimizin yazılı tarihini 25 asır öncesine taşıyan bir hazine değerindedir. Bugüne kadar bilinen en eski Türk yazısı, Yenisey ve Orhun Yazıtlarındaki yazılardı ki bunlar da zamanımızdan ancak on dört asır geriye uzanmaktadırlar.


Günümüzde Kazakistan’da yapılan arkeolojik kazılar sırasında muhtelif yerlerde 6 tane daha altın elbiseli adam bulunmuştur.


Pazırık Kurganı


Pazırık mezarları ilk defa 1919 yılında S.I. Rudenko ve M.P.Gryaznov adlı iki Rus ilim adamı tarafından bulunmuştur. Sibirya’da Ulagan vadisinde, Pazırık denilen yerde, tamamen donmuş mezarlar içinde cesetlere ve eşyalara rastlanılmıştır. Pazırık mezarlarında M.Ö. 400-200 yıllarına ait halılar, giyim eşyaları, ayakkabılar, arabalar, mumyalanmış kadın ve erkek cesetleri, at koşumları, müzik aletleri ve süs eşyaları çıkarılmıştır.



Bu ve diğer kurganlardan kıyafetler, çeşitli süs eşyaları, küpe, düğme, kopça, bilezik, gerdanlık, ayna, toka, kemer uçları, savaş aletleri, ok ucu (termen), balta, bıçak, süngü, kılıç, zırh, kalkan, bayrak, tug, ev aletleri, çekiç, balta, her türlü kap-kacak, eyer, gem, üzengi, kayış tokaları, halı, kilim, döşek, her türlü çalgı, heykeller çıkarılmıştır.


Eski Türk Paraları


20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yapılan araştırmalarda Türklere ait sikkeler bulunmuştur. İlk bulunan sikkeler Türgeşler’e aittir. VIII. yüzyılın ilk yarısında darp olunan sikkelerin üzerinde “İlahi Türgeş Kağanı Sikkesi” ibaresi dikkat çekmektedir.

Fakat O. İ. Smirnova yaptığı araştırmalar neticesinde en eski Türk paralarının daha erken dönemlere ait olduğunu ortaya koymuştur. Smirnova, arkeolojik kazılarda elde edilen 6-8. yüzyıllara ait Türkistan sikkelerinin büyük bir kısmını Eski Türk sikkelerinin teşkil ettiğini ve üzerlerinde “Kağan, Hatun, Tudun, Tutuk” gibi Türkçe unvanlar yer aldığını tespit etmiştir.


Şimdiye kadar bulunan Eski Türk sikkelerinden Batı Kök-Türk Kağanlığına ait ilk sikkenin kağanlığın kurucusu Tardu Kağan (576-603) ’a ait olduğu belirtilmektedir.


Tardu Kağan Sikkeleri (576-603): Ön yüzünde ortada çapa şeklinde damga ve onun üzerinde Sogd yazısıyla “Tardu” kelimesi bulunmaktadır. Arka yüzünün orta kısmında ise yine Sogd yazısıyla “Qaghan” kelimesi yer almaktadır.


Tun Yabgu Kağan Sikkeleri: “Tun Yabgu Kağan Parası” Sikkenin ön yüzünde atlı binici tasviri görülmektedir. At oldukça uzun boylu tasvir edilmiştir. Bu sikkenin üzerinde karşıya bakan, geniş, yuvarlak yüzlü, uzun saçları omuzlarına kadar dökülen erkek (kağan) ve yanında yüzü biraz küçük kadın (hatun) tasviri görülmektedir. Burada erkeğin başı üzerindeki hilal ve yıldız tasviri dikkat çekmektedir. Ön yüzünde, sağ tarafa yönelen iki hörgüçlü deve tasviri vardır. Arka yüzünün orta kısmında damga ve etrafında Soğdca “İlahi Kut (sahibi) Kağan” cümleleri yer almaktadır.


Alıntıdır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siyahkaya Barajı / Silopi / Şırnak