23 Mart 2022 Çarşamba

MİTOLOJİ, DiN VE RİTÜEL İLİŞKİSİ

 Mitolojik araştırmalarda bugüne kadar mitoloji ve  din,  mitoloji ve felsefe, mitoloji ve tarih, mitoloji ve edebiyat, mitoloji ve güzel sanatlar, mitoloji ve dil gibi bir dizi problem mitologların dikkat merkezinde olmuştur. Mitolojiyle ilgili problemlerden biri de mitoloji ve dindir. Bazı araştırmacılara göre mitoloji dinle birlikte oluşmuştur. Bütün mitlerde dini motifler ve elementler vardır. Bir kısım bilim adamlarına göreyse mitolojide hiçbir dini unsur bulunmamaktadır. Özelikle ilkel devrin mitleri sadece tabiata bağlı hayat süren insanların hayat hadiseleriyle  bilinçsizce  ilişkilerinden  ibarettir.  S.A.  Tokarev'e göre  ilkel  mitlerin öğrenilmesi,  en  eski mitlerin dinle ilişkisi olmadığını ve mitlerin farklı olayların, hayvanların özelliklerini izah ettiğini, ay ve güneşin hareketlerini, onun  kaynağını, bazı adetlerin oluşmasını gösterdiğini ortaya koymaktadır. Mitle din ilişkisinde S. Tokarev şöyle der: Mitler, dini itikatlarla yalnız belirli dinsel ve sihirsel ayinler aracılığıyla bağlanmaz. Mitolojik okul mitolojiyi eski bir din gibi düşünür. Taylor'a göre mitlerin oluşmasında genellikle animistik tasavvurlar mühim bir yer tutar. Oysa din animistik tasavvurlara yer vermez. Ancak mitolojilerin eski dini sistemlerle, özellikle de semavi dinlerle bir paralellik oluşturmasının başlıca sebebi her ikisinin kaynağında kozmik bilginin var olmasıdır. Bunlardan biri sembolik bir dille bilgi sunmakta, diğeri uyarı ve haberdarlık yaparak sonuç çıkarılması için kozmik hafızadan örnekler sunmaktadır. Her ikisinde de açık bir bilgi yoktur; simge ve semboller vardır. Mitolojide canlı olarak algılanan doğanın ve onun ayrı ayrı nesnelerinin tanrıları veya koruyucu ruhları vardır. Dinde her şeyin sahibi Tanrıdır. Onun dışında tanrı veya koruyucu ruh yoktur, ruh anlayışı yalnız insanla ilgilidir. Mitolojide insan bulunduğu noktada hakim olan tanrıdan veya o yörenin koruyucusundan yardım diler veya koruyucunun etkinlik alanında olduğunu her an his eder. Dinde her şeyin koruyucusu Tanrıdır. Mitolojide insan zor durumlarda ruhlardan yardım diler, eğer onları kızdırmışsa gerginliği gidermek için ruhlara kurban sunar. Dinde kurban yalnız Tanrı'ya sunulur, niyaz ona edilir, kurtuluş ondan beklenir. Şunu özellikle kaydetmek gerekir ki mit ve din tıpkı felsefe ve ilim gibi insan şuurunun değişik tiplerini belirtmektedir. Tarihe kadarki ilkel zamanlarda birbiriyle iç içe olan mit ve din zamanla birbirinden ayrılıp müstakil gelişme yolları izlediler. Mitolojik şuur dini şuura, felsefi tefekkür ilmi tefekküre geçebilir. Mitle felsefenin, ilimle dinin gelişme yollan sanki birbiriyle birleşmiş, aynı noktada kesişmiştir. Burada felsefeyle din arasındaki farkı da belirtmek gerekir. Bilindiği gibi felsefede rasyonel idrak, dindeyse irrasyonel itikat mevcuttur. Bu bağlamda mit, dine felsefeden daha yakındır. Nitekim hissi ve heyecanlı anların ve yaşamların ürünü olan mit, içerisinde dini karakterli konuları barındırmaktadır. Yunan Mitolojisi Yunanlıların dini olduğu gibi, Mısır Mitolojisi de Mısırlıların inandıkları, tapındıkları din görevini yerine getirmekteydi.

A. F. Losev, mitlerin kendi üslubuna göre dinden kesin surette farklı olduğunu söyler. Mitin mazmunu tanrılar karşısında secde etmekten ve yalvarmaktan, doğaüstü güçler karşısında korkudan ve acizlikten uzaktır. Mitoloji ve dinin benzeşmesinden bahseden A. F. Losev şöyle devam eder: "Her iki saha, şahsiyetin şuuruyla bağlantılıdır. Yani din ve mitolojinin her biri de ayrı ayrı mevcuttur. Din insanlara teskin, teselli, beraat, necat, kurtuluş vadeder. Mitteyse insan, kendini göstermeye, belirli bir tarihe sahip olduğunu ispat etmeye çalışır. Din, mite belirli, spesifik mazmun vermekle onu dini mazmunlu (Divan edebiyatında bazı kavramları dolaylı anlatmak için kullanılan nükteli ve sanatlı söz; anlam, kavram) mite çevirir, ancak şunu da söylemek gerekir ki mitin yapısının oluşması hiçbir dini mazmun veya başka bir ilahi mazmuna bağlı değildir. İster politeist, isterse de monoteist dinler olsun oluşumunu mitolojiye borçludur. Mesela Yahudilik, Yahudilerin ve komşularının oluşturdukları mitlerin bir terkibidir. Başka şekilde söylemek gerekirse Yahudilik Sami Mitolojisi'nin varisidir denilebilir. Ancak Yahudiliğin şekillenmesinde Mısır Mitolojisi'yle beraber Sümer, Akad ve Avesta Mitolojilerinin de rolü büyük olmuştur. Hristiyanlık da kendi bünyesinde ayrı ayrı halkların mitolojik görüşleriyle halk edebiyatı unsurlarını da barındırmıştır. Aynı şekilde Budizm de Hindistan ve civarında mevcut olan mitleri bir araya getirmiş, onları dini inanç, dini kural ve kuram şeklinde yeniden işlemiştir. Çünkü Budizm'in ortaya çıkmasından çok önceleri var olan mitler Buda metinleri içerisine alınmıştır. Örnek olarak Hindistan'daki Mahayana ve Hinayana Mitolojilerini göstermek mümkündür:'

Z. Sokolova'nın fikrince mit, halkın gerçekliğine inandığı ilahi varlıklar hakkındaki hikayelerdir. İlkel mitlerde dini elementler yoktur. Dini mazınunlu mitlerin oluşması, dinin oluştuğu ve şekillendiği daha eski devirlerle alakalıdır. Din, kütleler içerisinde kendi tesirini kuvvetlendirrnek için yapıcı güç olan mitten istifade eder. Mitoloji halkın dini itikat ve inançlarını idrak etmek, onları öğrenmek için esas kaynaktır. Bu halde belirli bir olayı içeren ve kutsal nitelik taşıyan ayinler, mitlerden ayrıdır. Nitekim mitler ve mitolojik olaylar, ilkel insanın  dünya  görüşünü yansıttığı  için  tarihten  önceki  devirde insanların mitoloji olmadan dini anlamaları mümkün değildi. Mitolojiyi dinin elementlerinden biri gibi kabul edenler de vardır. Bazılarına göreyse mit, yalnız efsane ve rivayetler toplamından ibarettir. Dindeyse mitte olmayan his ve heyecan karakteristiktir. Mitlerin  çoğu his ve heyecan ifade etmektedir.  Din mitten daha sistemli ve çok amaçlıdır. Pro-monoteizmin taraftarları manevi ahlakı, dini tasavvurlardan uzak bir dünya görüşü gibi tasvir etmek; tek olan yaratıcı Tanrı'ya ibadet ve tapınmadan ibaret olan  eski dinleri,  mitolojik motiflerden ayırmak istiyorlardı. E. Lang'a göre dinde iki felsefi akım vardır: Birincisi ilkel toplumlardaki dini düşünce ki, ruhları merhamete getiren sihirli ayinlerden farklılık arz eden akım, ikincisiyse mitolojik düşünceye dayalı sihirlerle zenginleştirilmiş felsefi akımdır. W. Wundt, "Mit ve Din" adlı eserinde şöyle der: "Din yalnız tanrılara  inancın olduğu  yerlerde mevcuttur.   Mitolojiyse  genellikle ruhlara olan inancı içerisinde bulundurur:' Macar araştırmacı İ. Trençeni-Valdapfel'e göre din, insanı sırlı güçlere tabi eder, mitolojiyse aksine insan şuuruna kol kanat verir, hatta insanın olgunlaşmasına sebep olur, müspet kahramanın ve Tanrı'nın güzel suretlerini yaratır. Ona göre din reaksiyonun gücüdür. Mitolojiyse ilerlemenin gücüdür. Dini bayram, adet ve ananelerin tarihini tasvir eden mitlerde, dini unsurlar mevcuttur. Dinin esasında tabiat hadiselerinin fantastik izahı, bu hadiseler karşısında insanın acizliği, korkusu ve tapınması, onların ilahileştirilmesini ve büyük bir kuvvete sahip olmasını sağlamıştır. Bu açıdan arkaik mitleri gözden geçirirsek, dini mitlerden başka benzeri mitlerde, kötü güçlerin üzerinde  üstün gelme inancının motifi görülür. Ayin dinin en  sabit  türüdür.  Ayinle ilgili olan mitolojik tasavvurlarsa değişkendir. Hatta o bazen unutulur, onun yerine ayini izah eden mit hemen ortaya çıkar. İnsanlar ayinleri, hatta onların manasını tamamen değiştirmiş veya unutmuş oldukları halde yerine getirmeye devam ederler.

S. Tokaryev, R. Veyman, E. Meletinskiy, Z. Sokolova ve başkaları mitolojiden bahsederken dini mitleri, cemiyetin gelişmiş dönemlerine ait sayarlar. Mitlerde dini unsurların varlığı değişik ayinlerin meydana gelmesiyle ilgilidir. Yani ayinleri açıklayan mitler dini inançların asıl mazmununu oluştururlar. Kült seviyesine ulaşmış totem ve fetişleri ilahileştirme ve tapınma, maddi varlığa dönüşür. Ve o zaman ilahileştirme ve tapma unsuru olan totemler hakkında mitler oluşur.

R. Veyman'a göre kült ve ayin bütün mitlerin esasını teşkil eder. Yani araştırmacı ayin, adet ve inancın mite tesir edebileceğini belirtir. Lakin ne mitolojik efsanelerin, ne de edebiyatın esası bunlar olamaz.

Birçok mitlerin dini merasimleri açıkladığı malumdur. Merasim uygulayıcıları mitte anlatılan hadiseleri canlandırır, yani mit icra edilen dramatik uygulamanın öncüsü gibi kabul edilir. Bazı mitler bazı yerlerin menşeini, kutsallığını vs. özelliklerini açıklar. Ama bu kutsal yerler, Türk toplulukları için sadece sıradan taş, kaya, pınar, dağ, çay değildir. Onların özellikleri kutsal dini merkezler olmalarından gelir. Benzeri yerlerde dini ayin ve merasimler gözden uzak yerlerde yapılmıştır. Mesela Türk toplulukları için kutsal sayılan Ötüken Dağı, Uygurların Göç Destanı'ndaki uğurlu kaya buna örnek gösterilebilir. Lakin mitler, bu merkez ve ayin-merasimlerle hem mekana, hem de kendi mazmununa bağlıdırlar.

Dini-totem içerikli mitler topluluğun kutsal ve manevi zenginliğini de oluşturur. Adet, anane ve kutsal totem damgalar, dini totem tasavvurlar sistemiyle bağlıdır. Böylelikle şöyle bir sonuca varılabilir: Mitin mazmunu, içeriği asıl yapısında dini karakter taşımaz, sadece kutsal totem ayin ve merasimlerle bağlantılı olduğundan, yani dini merasim ve tasavvurlarla ilgili olduğundan dini mitlere çevrilir. Dini mitler ona uygun olan ayinden ayrılmışların gizli servetidir ve o, haberdar olmayanlardan gizlenir. Ayin mitleri, dini mitolojinin içindeki gizli yönleri oluşturur. Dini mitolojinin ekzoterik yani dışa yönelik tarafı da vardır. Ekzoterik mitlerin asıl maksadı, sanki dini mitlerden kopmaları önlemektir. Mit ve dinin genel özelliği her ikisinin de hayal ürünü olmasıdır. Dini mitolojik tasavvurlar, diğer tasavvurlara oranla uzak geçmişe bağlı olmasıyla farklılık gösterir. Dini ayin mitlerinde esaslandırma, hak kazandırma anları, izah anından üstündür, yani izah onların üzerinde hakim olur. Ayinle mit arasındaki ilişkiyi sihir ve cadı sağlar. Bizim devrimize ulaşan mitleri düşüncemize göre iki gruba ayırabiliriz: Birinci gelişime açık (progressif); ikinci gelişmelere kapalı (regressif) olan dini mitlerdir. Genellikle mitler iki yöne sahiptir: Birincisi mitlerin gerçekçi-dünyevi yönüdür. Öyle ki, mit her hangi bir eşya veya hadisenin oluşumunu, menşeini, sebebini açıklar. İkincisi dini yönüdür ki, metaforik bir şekilde ifade edilen olağanüstü varlıkların oluşumunun ve mistikleşmesinin tarihinden gelir. Bu konuyu şöyle özetlemek mümkündür: İnsanlık şuurunun iki büyük kolu olan mitolojiyle din arasında bağlılık (farklılık ve uygunluk) vardır. Ancak mitoloji dinin yerini tutamadığı gibi, dini de bütünlükte mit ve mitlerin toplamı olarak adlandırmak doğru değildir. Din Tanrı'ya doğru götüren yol, mitolojiyse eski insanın çevresi ve kendisi hakkındaki ilkel bilimin bütünüdür. Dinde sistemlilik, yani yaratan Tanrı, Tanrı'nın emir ve vahiylerini ulaştıran peygamber ve ahiret inancı esastır. Mitolojide yaratılış, türeyiş mitleri eğitimci fonksiyon taşımaktadır. Dinde hüküm ve irrasyonel itikat, mitteyse bağlılık ve ilkin rasyonel bilgi vardır. Mitler dinin aracıdır, yani zaman zaman dinler mitlere müracaat etmiş, ondan yararlanmışlardır. Zaman zaman mitlerin de mazmunu değişmiş dini içerik kazanmışsa da mit dini kullanamamıştır. Dinde mistisizm, mitolojide somutluk güçlüdür.

Mitoloji, din veya ayin konusunda birbirine zıt iki düşünceyle karşı karşıyayız. Mitoloji ve din ilişkisine değinen Sovyet bilim adamları ateizmin güçlü olduğu bir zamanda mitlerin hiçbir şekilde dini içerikli olmayıp ayrı bir kategori oluşturduğu fikrini savunmuşlardır. Bunun aksini Batılı bilim adamları ileri sürmüşlerdir. Mitolojinin dinden çıktığı fikri her ne kadar doğru olmasa da mitlerin de hiçbir dini görev üstlenmediği görüşü de yanlıştır. 



Bahattin Uslu’nun Türk Mitolojisi adlı kitabından alıntılanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siyahkaya Barajı / Silopi / Şırnak