12 Mart 2022 Cumartesi

BAŞARILI BİR KRAL: 1.MURŞİLİ

 


Hattuşili’nin hasta yatağında, Kuşşar kentinde bir vasiyetname yazdırdığını bilmekle beraber, ölüm nedenini öğrenemiyoruz. Ancak kralın Kuzey Suriye seferlerinden birinde yaralanmış olması, güçlü bir olasılık olarak kabul edilmektedir. Veliaht olarak ilan edilen Murşili’nin bize kalan belgelerinden, Hattuşili’nin gerçekten iyi bir seçim yapmış olduğu ve Murşili’nin dedesi, babası ya da babalığı (ikisi arasındaki akrabalık tam anlaşılamamaktadır) tarafından konmuş dış siyaset hedeflerini benimseyerek, bunların gerçekleştirilmesi yönünde hareket ettiği görülmektedir.

Murşili’nin askeri icraatının ağırlık noktasını 2 kentin alınması oluşturur: Halpa ve Babil. Bunlardan birincisinin, Hattuşili döneminde yayılma siyasetinin ilk hedefi olarak kabul edildiğini biliyoruz. Halep’in Hititlerin egemenliğine girmesi sonucu, Ön Asya’daki kuvvet dengesi bu devletin lehine değişimi, aynı zamanda ticaret yollarının denetimi de Hititlerin eline geçmiş oluyordu. Aynı zamanda bu kentlerden pek çok ganimet ve tutsak da alınmış, bunlar da Anadolu içlerine taşınmıştı. Kuzey Suriye’nin fethi, Murşiliye Mezopotamya kapılarını açan en büyük etken olmuştu. Halep düşünce, aynı bölgede egemen olan Hurri kökenli prensler de Hitit ordusu karşısında tutunamayınca, Murşili Fırat’ı izleyerek güneye inmiş ve Babil önlerine varmıştı. Gerçi bu seferin ayrıntıları ile ilgili fazla bilgi sahibi olamıyoruz; daha sonraki Hitit krallarından Telepinu’nun Fermanında bu olay, sadece sonra Babil’e sefere çıktı ve Babil’i yıktı sözleriyle anlatılır. Ancak bir Babil tabletinde bu olayla ilgili görünen kısa bir not sayesinde Babil seferinin tarihi de saptanmaktadır. Samsuditana zamanında Hititli, Akad ülkesine (=Orta Mezopotamya) yürüdü biçimindeki bu anlatım, Murşili’nin kimin çağdaşı olduğunu öğrenmemize yardım etmekte ve bu koşutluktan, Babil’in İÖ 1549 yılında fethedilmiş olabileceği ortaya çıkmaktadır. Babil’in Hatti ülkesine olan uzaklığı ve her iki bölgenin birbirine bağlandığı yolların askeri yönden denetiminin güçlüğü düşünülecek olursa, aslında bu seferin Orta Mezopotamya’ya değin uzanan bütün alanların Hitit İmparatorluğu’na sürekli olarak kazandırılması amacı ile yapılmadığı anlaşılır. Bu seferler, Hatti ülkesine pek çok ganimet yanında, belki ondan da çok ün kazandırmış, Hititler’in kendilerini büyük devletler arasında Ön Asya toplumlarına kabul ettirmelerini sağlamıştır. Murşili’nin Babil seferinden herhalde en kârlı çıkan, 150 yıllık Hammurabi sülalesinin Hitit istilası sonucunda, yıkılması ile ortaya çıkan kuvvet boşluğundan yararlanarak, Babil’i ellerine geçiren ve dilleri bakımından ne Asurlular ile ne de Sümerler ile akraba olan Kasitler oldu. Orta Fırat Bölgesi’nde yaşayan Kasit beyleri, uzun bir süredir Babil’i zaten etkiliyorlardı; Hititler’in buraya kadar inmelerinde onların da yardımcı olduklarını düşünmek gerekmektedir. Hitit ordusunun kendi ana üssünden bu denli uzakta çok uzun süre dayanamamış olması doğaldır. Babil’e egemen olan Kasit krallarından 2. Agum’un bir belgesinde, adı geçen kralın, Hititler’in Anadolu’ya götüremeden yarı yolda Hana ülkesinde bırakmak zorunda kaldıkları, biri önemli tanrılardan Marduk’a ait iki yontuyu tekrar Babil’e getirdiğini okuyoruz. Bu olay, Hititlerin dönüş yolunun pek kolay olmadığını açıkça ortaya koymaktadır. Hitit ordusu, kendini daha güvenli kabul ettiği Anadolu topraklarına bir an önce ulaşabilmek için, ağırlıklarının bir bölümünü yolda terk etmeğe zorunlu kalmış olmalıdır.

Dışa dönük askeri başarılarını sürdürürken, Murşili’nin Anadolu içindeki düşmanlarının arkadan vurmasına meydan verip vermediğini bilmiyoruz, ama onun sonunu hazırlayanlar düşmanları değil, kendi yakınları olmuştur.

Alıntıdır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siyahkaya Barajı / Silopi / Şırnak