Madde sandığımız şey, gerçekte bir enerji yumağından, dev bir boşluktan başka birşey değildir. Kendi bedenimiz, odamız, evimiz, hatta dünya ve tüm evren aslında bir enerji bulutundan ibarettir. O zaman, çevremizdeki bunca şeyi gözle görünür ve elle tutulur kılan nedir?
Çevremizdekileri madde olarak algılamamızın sebepleri, atomların yörüngelerindeki elektronların fotonlarla çarpışmaları, atomların birbirlerini itmeleri veya çekmeleridir.
Şu anda elinizde tuttuğunuzu sandığınız kitabı aslında tutamamaktasınız. Gerçekte elinizin atomları kitabın atomlarını itmektedir ve bu itmenin şiddetine göre de dokunma hissiniz gerçekleşmektedir. Çünkü atomların yapısından bahsedilirken de belirtildiği gibi atomlar birbirlerine maksimum bir atomun çapı kadar yaklaşabilirler. Üstelik birbirlerine bu kadar yaklaşabilen atomlar, ancak beraber reaksiyona giren atomlardır. Şu halde, aynı maddenin atomları bile birbirlerine kesinlikle dokunamazlarken bizler elimizle tuttuğumuz, sıktığımız veya tutup-havaya kaldırdığımız maddeye asla dokunamayız. Kaldı ki, elimizdeki maddeye maksimum yaklaşmamız mümkün olsaydı bile bu maddeyle kimyasal reaksiyona girerdik. Böyle bir durumda insan veya başka bir canlı için bir saniye bile varlığını sürdürmek sözkonusu olamazdı. Canlı ayak bastığı, oturduğu veya dayandığı madde ile hemen kimyasal reaksiyona girer ve garip bir varlık olurdu.
Bu durumda ortaya çıkan manzara son derece düşündürücüdür: Gerçekte, %99.95'i boş olan ve neredeyse sadece enerjiden ibaret olan atomlardan oluşan bir dünyada yaşıyoruz. 'Dokunuyoruz ve tutuyoruz' dediğimiz şeylere de aslında hiçbir zaman dokunamıyoruz. Peki ya gördüğümüz, duyduğumuz veya kokladığımız maddeyi ne derece algılıyoruz? Bu maddeler, gerçekte gördüğümüz-duyduğumuz gibi midir?
Kesinlikle hayır... Var dediğimiz, gördüğümüz maddeyi direkt olarak görmemiz asla mümkün olmamaktadır. Çünkü güneşten veya başka bir ışık kaynağından gelen ışık taneciklerinin (fotonlarının) maddeye çarpması ve bu maddenin gelen ışığın bir kısmını soğurması ve kalanı dışarı vermesi sonucu bizim gözümüze çarpan (yani bir anlamda maddeden yansıyan) fotonlar beynimizde görüntü oluşturmaktadırlar. Yani gördüğümüz madde ancak bizim gözümüze yansıyan fotonların taşıdığı bilgiden ibarettir. Bu bilgiler maddeyle ilgili bilginin tamamını ne derece yansıtmaktadırlar? Eksik veya fazla bu bilgilerin bizlere kesin olarak dışarıdaki maddenin gerçek halini gösterdiğine dair elimizde hiçbir kanıt yoktur.
Şu açıdan bakıldığında konu daha netlik kazanacaktır: 21.yy'a girdiğimiz şu günlerde bilim öyle bir noktaya varmıştır ki, artık maddenin %99.95'inin boşluk olduğu kesin olarak ortaya çıkmıştır. Ancak, bu gerçek apaçık gözümüzün önünde durmaktayken, bizler maddeyi %100 dolu (somut bir gerçek) olarak algılamaktayız. Bu durum bize algılarımızın beynimize verdiği mesajların dış dünyayı olduğu gibi yansıtmamakta olduğunu çok net olarak göstermektedir.
Alıntıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder