Sıcaklığın zamana göre dağılışının anlaşılması bir saha için iklim karakterlerinin anlaşılmasında ilk adımdır. Çünkü yeryüzünde her noktanın sıcaklıkla ilgili belli karakterleri oluşmuştur. Bu karakterler enlem etkisi, karasallık, yükselti ve hakim olan genel atmosfer sirkülasyonunun özelliklerine göre gelişse de her yerin sıcaklık dağılış özellikleri makro iklim açısından bir karakteri yansıtır.
YERYÜZÜNDE SICAKLIĞIN COĞRAFİ DAĞILIŞI
Sıcaklığın aylık ve yıllık dağılışı ile amplitüd değerleri ve isonomal değerlerin haritalanması da sıcaklık dağılışının anlaşılmasında önemli olan süreçleridir.
Sıcaklığın yeryüzü üzerinde coğrafi dağılışını belirleyen unsurlar gezegensel unsurlardır. Yani enlem, kara ve deniz dağılışı, yükselti ve hatta bir ölçüde rakım koşullarının denetimi altında sıcaklık dağılışı gerçekleşmektedir. Enlem, kara ve deniz dağılışı ile yükselti temel faktörler olmakla birlikte lokal coğrafi faktörler bu dağılış üzerinde etkilidirler.
Bu temel üç etkenden enlem, sıcaklığın dağılışında temel faktörü oluşturmaktadır. Diğer bir ifadeyle enlemin etkisi ile sıcaklığın Ekvatordan kutuplara doğru azalması sıcaklık dağılışını kontrol eden temel faktördür.
Enlem etkisi ile güneş ışınları Ekvator’dan kutuplara doğru belli açılarda gelerek yıl içerisinde sıcaklık ve dolayısıyla mevsimsel değişiklikleri denetlemektedir. Burada en önemli faktör güneş ışınlarının geliş açısıdır. Güneş ışınlarını dik alan alanlar daha sıcak, yatık alan alanlar ise genel anlamda daha soğuk bölgeler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu açıdan Yengeç ve Oğlak dönenceleri arasında güneş ışınları yıl içerisinde 90olik açıya ulaşmakta, diğer alanlar, bu açıya ulaşamamaktadır. Bu durum küresel anlamda sıcaklık dağılışının temel özelliğini bize verir.
Ancak bu şekilde enlem etkisi, sıcaklık dağılışını belirleyen tek etken olmamaktadır. Enlem etkisini değiştiren etkenlerden biri kara ve deniz dağılışıdır. Karalar ve denizler sıcaklığın enleme göre dağılışını değiştirmektedir. Yani örneğin, dönenceler dışındaki alanlar kara ve deniz dağılışına göre yıl içerisinde daha yüksek sıcaklığa ulaşabilmektedirler. Çünkü bilindiği gibi kara ve denizler farklı ısınma ve soğuma süreçlerine sahiptir. Denizler daha geç ısınıp daha geç soğurken, karalar ise daha erken ısınıp daha erken soğumaktadır. Bu durum günlük sıcaklık değişimlerinde kıyı bölgelerinde çeşitli etkilere sahiptirler. Benzer bir durum ise daha büyük ölçekte okyanus ve kıtaların dağılışı ile mevsimsel değişimlere neden olmasıdır. Daha ılıman koşullara sahip denizler enlemin etkisini değiştirebilmektedir. Böylece sıcaklığın yeryüzündeki genel dağılışında enlemin etkisi değişmekte, diğer bir ifade ile sıcaklığın enleme uygun dağılışı değişmektedir.
Bununla birlikte kısa mesafelerde görülen yükselti farklılıkları da sıcaklığın dağılışında enlem ve kara-deniz dağılışı ile ortaya çıkan düzeni değiştirmektedir. Yükseltinin ve yükselti farklılıklarının büyük olduğu alanlarda ise adeta diğer etkenler ortadan kalkarak, yükselti sıcaklığın dağılışını kontrol eden en önemli faktör olmaktadır. Bu nedenle yukarıdaki konularda da ifade edildiği gibi sıcaklığın genel dağılışını anlatmak üzere hazırlanan haritalarda indirgenmiş sıcaklık değerleri kullanılmaktadır. İndirgeme, yüksek seviyedeki bir sıcaklık değerini, hesaplama yoluyla deniz seviyesine eşitlenmesinden ibarettir. Diğer bir ifade ile indirgenmiş sıcaklık, herhangi bir yerde ölçülen hava sıcaklığının (aktüel sıcaklığın), o noktanın 0m yükseklikte (deniz seviyesinde) bulunduğu varsayılarak hesaplanan sıcaklığına çevrilmiş haline denir. Her ne kadar böyle bir indirgeme reel sıcaklık değerini yansıtmasa da, genel değerlendirmeler için tercih edilen bir yoldur. Bir yerin indirgenmiş sıcaklığını hesaplamak için öncelikle yükseltiden kaynaklanan sıcaklık farkının hesaplanması gerekir. Daha sonra hesaplanan bu fark o yerin gerçek sıcaklığına eklenir. Böylece ortaya indirgenmiş sıcaklık çkar. Bu da yükselti farkının azlığı ya da çokluğuna göre değişim gösterir.
İndirgenmiş sıcaklık bu durumda sıcaklık farkı + gerçek sıcaklık olarak formülize edilebilir. Sıcaklık farkının bulunması için ele alınan genel rakam her 100 m.de 0.5 oC sıcaklık değişiminin yaşandığıdır. Buna göre örneğin indirgenmiş sıcaklık değerini hesaplayacağımız istasyon 1000 m seviyesinde ise sıcaklık farkı basitçe 1000 x 0.5 = 5 oC olarak hesaplanır. Bu hesaplanan değer o istasyonun gerçek sıcaklık değerine eklenir. Örneğin ele aldığımız istasyonun gerçek sıcaklık değeri 12 oC ise, bu durumda indirgenmiş sıcaklığı 12 + 5 = 17 oC olarak bulunur. Örnek olarak Türkiye'nin yıllık indirgenmiş sıcaklık dağılış haritası şekil 69’da verilmektedir (Şekil 69). Burada da görüldüğü gibi özellikle yükseltinin sıcaklık dağılışı üzerindeki etkisi ortadan kaldırılmıştır. Ancak karasallık etkisi yine de görülmeye devam etmektedir.
Aylık Ortalama Sıcaklık Dağılışı
Aylık ortalama sıcaklıklar bir bölgedeki iklim karakterinin anlaşılması açısından önem taşımaktadır. Aylık ortalama sıcaklıklar ve bu sıcaklılarda yıl içerisinde görülen değişimler ele alınan saha yada bölge hakkında bilgi vermektedir. İster dünya ölçeğinde olsun, ister ülke veya bölge ölçeğinde, ele alınan sıcaklık değerleri, o sahanın sıcaklık rejimini ortaya koymaktadır. Daha önce de ifade edildiği gibi aylık ortalama sıcaklıklar, o aya ait günlük sıcaklıkların toplanarak gün sayısına bölünmesi ile elde edilmektedir. Elde edilen tablo sıcaklığın yıl içerisindeki değişimi ile ilgili bilgi verdiği gibi o istasyonun makroklima özelliklerini de ortaya koyarak diğer benzer iklim grubu içerisinde yer alan yerlerle de bir bütünlük oluşturmasını sağlamaktadır. Bu da aslında iklim sınıflandırmaları için önemli bir konudur.
Sıcaklığı aylık değişimi 12 aylık bir periyotta incelenebileceği gibi, mevsimlik yada yaz ve kış dönemi için seçilen ayların (Temmuz – Ocak) ele alınmasıyla da değerlendirilebilir. Aslında bir çok genel çalışma 12 aylık değerlendirme yerine temsili olarak Ocak ve Temmuz aylarındaki sıcaklık değerlerini ele alarak yapılmaktadır. Bu anlamda Ocak ayı kış sıcaklıkları için, Temmuz ayı ise yaz sıcaklıkları için temsil edilmektedir.
Kış Mevsimi Sıcaklık Dağılışı (Ocak Ayı)
Kış mevsimi her iki yarım küre için farklı aylara rastlamaktadır. Kuzey yarım kürede Ocak ayı iken, Güney yarım kürede Temmuz ayıdır. Bu nedenle yukarıda da yapılan yaz ve kış ayları tanımlamalarının Kuzey yarım küre için olduğunu daima hatırda tutmak gerekmektedir.
Ocak ayı Kuzey yarım küresi için kış mevsimine karşılık geldiğinden ortalama sıcaklık değerlerinin Ekvator’dan kuzey kutbuna doğru azalarak – 40 oC’lere kadar indiği şekil 70’de görülmektedir. Bu değişim Kuzey yarım küresi Ocak ayı koşulları için normal bir süreç olup sıcaklık dağılışında öncelikle enlemin etkisini ortaya koyan bir durumdur. Çünkü bu dönemde güneş ışınları Güney yarım küresi üzerine dik gelmekte, Kuzey yarım küresi daha yatık açı ile aldığı güneş enerjisinde yeteri kadar faydalanamamaktadır.
Bununla birlikte iç kesimler ile kıyılar arasında da sıcaklık farklılıkları bulunduğu görülmektedir. Böylece kıtaların iç kesimleri aynı enlemdeki kıyılara oranla daha soğuk olmaktadır. Bu dağılım gerek Kuzey Amerika ve gerekse Avrupa ve Asya’da bariz bir şekilde görülmektedir.
Bununla birlikte aynı dönemdeki deniz/okyanus suyu yüzey sıcaklıklarına bakıldığında, karalar kadar olmasa da Kuzey yarım kürede belli bir soğuma görülmektedir.
Akdeniz’de deniz yüzeyinde 14-16 oC’ler civarında olduğu görülmektedir. Kuzey Atlantik’te ise kuzeye doğu sıcaklıkların düştüğü net bir şekilde anlaşılmaktadır. Bununla birlikte kış mevsiminde aynı enlemde de olsa karaların denizlere oranla daha soğuk olduğu da görülmektedir. Bununla birlikte deniz yüzeyindeki sıcaklık dağılışında karalarda olduğu gibi yükselti ile ilgili bir etken olmasa da burada da okyanus ve deniz akıntıları önemli bir faktördür. Ancak yine de deniz yüzeyi sıcaklık dağılışları karalara göre daha düzenli olmaktadır.
Netice itibariyle Ocak ayında Kuzey yarım kürede sıcaklığın dağılışı karalar üzerinde enlem etkisi ile birlikte karasallık ve yükseltinin kontrolünde gelişmektedir. Denizler üzerinde ise enlem etkisi ile birlikte okyanus akıntıları nispeten bölgesel ölçeklerde etkili olmaktadır. Buna göre karalar denizlere oranla daha soğuk ve sıcaklık dağılışı daha karmaşıktır.
Öte yandan aynı dönem, yani Ocak ayı Güney yarım küre için yaz mevsimini temsil etmektedir. Karalar ile birlikte deniz yüzeyinde de yüksek sıcaklık değerleri görülmektedir. Bununla birlikte Ocak ayında yaz olmasına rağmen Güney yarım kürenin en soğuk bölgesi Antartika ve Güney Kutbu’dur. Her iki yarım küre arasında kara ve deniz dağılışının farklı olması, Güney yarım kürenin daha çok deniz alanına sahip olması nedeniyle sıcaklık dağılışları Kuzey yarım küreye oranla daha sade yayılım göstermektedir.
Yaz Mevsimi Sıcaklık Dağılışı (Temmuz Ayı)
Temmuz ayı Kuzey yarım küresi için yaz mevsimini temsil ederken, bu sefer Güney yarım küresi için kış mevsimini ifade etmektedir. Dünyanın yıllık hareketi neticesinde bu dönemde Kuzey yarım küreyi etkisi altına alan yaz koşullarında sıcaklık dağılışına bakıldığında karasallığın etkisinin öne çıktığı görülmektedir.
Afrika’nın iç kesimleri, Asya, Arabistan yarımadası ve yine karasal koşulların etkisi ile Hindistan’ın iç bölgelerinde yüksek sıcaklıklar belirginleşmiştir. Avrupa’nın güneyi 20 oC izoterminin altında kalırken, daha kuzeye doğru ortalama sıcaklıklar azalarak devam etmektedir. 20-30 oC arası sıcaklık izotermi bu dönemde Ekvator’un her iki tarafında da geniş yer tutmaktadır. Karasallığın etkisi bu dönemde sıcak koşulların daha da yaygın hale gelmesine neden olmuştur.
Bu dönemde deniz seviyesi sıcaklık dağılışı da özellikle Ekvator civarında maksimum seviyelere ulaştığı görülmektedir.
Güney kutup civarı min. sıcaklıkların yaşandığı bir dönemdir. Bu dönemde de okyanus akıntıları deniz seviyesi sıcaklıkları üzerinde etkilidir. Bu dönemde de izotermler Güney yarım kürede daha düzenli bir seyir izlerken, Kuzey yarım kürede karaların iç kesimlerinde sıcaklık adacıkları oluşturmuştur. Bu açıdan bakıldığında yılın her döneminde izotermelerin Güney yarım kürede daha düzenli seyrettiğin görebiliriz. Bununla birlikte karaların daha çok yer kapladığı Kuzey yarım kürede izotermler mevsimler itibariyle büyük ölçüde yer değiştirirken, Güney yarım kürede bu değişim azdır. Burada temel etken, daha önce de ifade edildiği gibi kara ve deniz dağılışıdır. Bununla birlikte akıntı sistemleri de bu süreç üzerinde etkili diğer faktördür.
Yıllık Sıcaklık Farklılıklarının Dağılışı
Bir yerde ölçülen sıcaklık değerleri arasındaki fark amplitüd olarak ifade edilmektedir. İzoamplitüd haritaları ise tercihe göre aylık yada yıllık olarak çizilebilmektedir. Fark haritaları kara ve deniz iklimlerinin özelliklerini ortaya çıkarması bakımından önemlidir. Bilindiği gibi karasallık gerek günlük, gerekse aylık ve yıllık sıcaklık farklılıklarının yüksek olması ile karakterize edilmektedir. Bu nedenle amplitüd değerleri ve izoamplitüd haritaları, karasal-denizel özelliklerinin ayırt edilmesinde önemli bir işlev görmektedir.
Yıllık sıcaklık fark haritaları yıllık mak. ve min. değerler arasındaki farka göre hesaplanarak çizilirler. Bu şekilde çizilmiş bir haritada dünya üzerindeki karasal – denizel alanları ayırt etmek mümkündür.
Yıllık Ortalama Sıcaklık Dağılışı
Yıllık ortalama sıcaklıkların dağılışı, bir yerin genel iklim özelliklerini ve makro iklim sınıfı içindeki yerini anlamaya yardım eden sıcaklık değerleridir. Bu değerlerin kullanılması ile elde edilen haritalar yıllık ortalama sıcaklık izoterm haritalarıdır.
Bu haritalarla sıcaklıkla ilgili özelliklerin, makro iklim bölgelerinin yada sıcaklık bölgelerinin ayrımları yapılabilir. Bu haritalar bir yandan enlem etkisini yansıttığı gibi, diğer yandan karasallık ve yükseltinin etkilerini de yansıtabilmektedirler. Ancak önceki konularda da açıklandığı gibi, özellikle makro ölçekli izoterm haritalarında indirgenmiş sıcaklık değerleri kullanılarak karasallık ve yükseltinin olumsuz etkileri bertarafedilmeye çalışılır.
Yerkürenin bütününü ilgilendiren yıllık izoterm haritasının incelenmesinde yarım küreler arasındaki farklar daha net anlaşılabilecektir. Bu haritalar mevsimlik haritalardan farklı olarak her iki yarım kürenin de yıllık ortalama halini verdiği için, dünyanın yıllık hareketinin getirdiği etkiyi sadeleştirmektedir.
Eşanomali Değerlerin Dağılışı
Eşanomali yada isonomal değerler ortalamalardan sapmayı ifade ederler. Sıcaklık ortalamalarından sapma isonomal haritalar vasıtasıyla ifade edilmektedirler. Sıcaklık dağılışı üzerinde karasallığın etkisinin belirtilmesinde kullanılabilen haritalardır. Böylece sıcaklık dağılışında enlem etkisi dışındaki kara ve deniz dağılışının etkisi ortaya konabilmektedir.
Her enlemin hesaplanabilen sıcaklık değerleri ile gerçekleşen sıcaklıklar arasındaki farkların ortaya konması da yine karasallığın ifadesi açısından önemlidir.
Alıntıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder