9 Şubat 2022 Çarşamba

SICAKLIĞIN ÖLÇÜLMESİ VE SICAKLIK KAVRAMLARI

  

 

 

 

Sıcaklık ile ilgili ölçekler birbirinden farklı olmakla birlikte hissedilen sıcaklıklar aynı olmaktadır. Sıcaklık ölçekleri olarak santigrad, fahrenhayt, kelvin gibi ölçekler kullanılmaktadır. Bu ölçekler sıcaklığın anlatım biçimleri arasındaki farkları oluşturmaktadır. Bu açıdan, ölçek olarak örneğin santigrad ile fahrenhayt arasında farkların daima hatırda tutulması gerekir. Çünkü bu ölçekleri kullanan ülkeler arasındaki çalışmalarda verilen farklı ölçekler, hesaplama yada yorumlarda hatalara neden olabilir. Su santigrad olarak 0 derecede donarken fahrenayt olarak 32 derecede donmaktadır. Bu nedenle örneğin sıcaklıklardaki 5 fahrenayt derecelik artış, 5 santigrad derecelik artışa karşılık gelmemektedir.

 

Öte yandan sıcaklıkların fizyolojik yada hissedilen sıcaklık gibi farklı ifade biçimleri olduğu gibi belli sıcaklıklardaki günler de belli isimlerle anılmaktadır.

 

 

 

 

SICAKLIĞIN ÖLÇÜLMESİ VE SICAKLIK KAVRAMLARI

 

Havanın sıcaklığı gerek insan hayatı ve gerekse diğer canlılar açısından önemli olduğu kadar, katı yeryüzü ve su kütleleri açısından da önemlidir. Bu açıdan sıcaklık yaşamı sınırlayıcı bir faktördür. Doğal bitki türlerinin ve tarım bitkilerinin belli sıcaklık istekleri açısından önem taşıyan sıcaklık değerleri cansız ortamlarda fiziksel parçalanma veya kimyasal ayrışma için de önem taşımaktadır.

 

Bu çerçevede hava sıcaklığı zamana ve yere bağlı olarak değişen atmosfer elemanlarından biridir. Sıcaklığın günlük değişimleri, mevsimlik değişimleri olduğu gibi yeryüzünün farklı alanlarında farklı değerlere de sahip olduğu diğer bir gerçekliktir. Bu nedenle sıcaklığın ölçülmesi ve bunların kayıt altına alınması, bir yandan iklim özelliklerinin anlaşılması, diğer yandan günlük meteorolojik hadiselerin takibi ve hava durumu açısından önemlidir.

 

Hava sıcaklığı farklı özellikteki termometreler vasıtasıyla ölçülmektedir.

 

 

Termometreler, içinde sıvı olan camdan yapılmış olabilecekleri gibi son yıllarda olduğu gibi mekanik yada elektronik şekilde sensörler vasıtasıyla ölçüm yapanları da bulunmaktadır. İçerisinde civa veya ispirto, alkol bulunan termometreler ilk termometre örnekleri olup, bugün de klasik anlamda kullanılmaktadır.

 

Termometrenin ilk halinin keşfi 1596’da Galileo Galilei’ye kadar gitsede günümüzdeki anlamıyla ilk termometrenin icadı 1612’de yine bir İtalyan bilimadamı olan Santorio ‘ya aittir (1561-1636). Santorio, Galieo’nun icadı üzerine bir ölçek ekleyerek bugünkü termometrenin ilk örneğini oluşturduğu belirtilmektedir. 1714’de ise ilk civalı termometre Gabriel Fahrenhayt (1686-1736) tarafından kullanılmıştır.

 

 

 

Termometreler, sıcaklık ölçen aletler olup, meteorolojik gözlemlerde kullanılmaktadır. Ancak bununla birlikte, bugün yaygınlaşan otomatik gözlem istasyonları geliştirilmeden öncesinde termograf adı verilen aletler hem hava sıcaklığını ölçen ve hem de yazan aletler   olarak meteorolojide yoğun kullanılmıştır. Bugün de otomatik olmayan gözlem istasyonlarında kullanılmaya devam etmektedir.

Bu aletler sadece hava sıcaklığını ölçmeyip, sıcaklıkları aynı zamanda üzerindeki milimetrik kağıda not eden bir sisteme sahiptirler. Böylece hava sıcaklığı ölçümü 24 saatlik bir süre içinde kesintisiz bir şekilde otomatik olarak milimetrik bir kağıda kaydedilmiş olmaktadır.

 

Termometrelerin farklı sıvılar içermesinde iklim şartları önemlidir. Civa, - 39 oC’de donduğu için her ortamda kullanılamamaktadır. Bu nedenle soğuk iklim bölgelerinde, dağların üst kesimlerinde daha çok ispirtolu termometreler kullanılır.

 

Termometrelerde sıcaklığı ifade etmek için çeşitli ölçekler kullanılmaktadır. Dünyanın farklı yerlerinde eskiden yada günümüzde bu farklı ölçekler kullanılmış ve kullanılmaya devam etmektedir. Ülkemizinde içinde olduğu bir çok ülkede sıcaklık ölçeği olarak “santigrad” yada “selsiyus (Celsius)” ölçeği olarak ifade edilen ölçek kullanılmaktadır. Bu şekilde hazırlanan hava sıcaklığı ile ilgili raporlarda yada tahminlerde “selsiyus” (yada sanrigrad) derece (oC) olarak ifade edilir. Celsius ismi İsveç’li bilim adamı Anders Celsius’a atfen (1701-1744) verilen ve bu gün de kullanılan bir isim olmuştur. Celcius kendi adıyla anılan ölçeği 1742’de ifade etmiştir. Buna göre su 100 derecede kaynayıp, 0 derecede donmaktadır. Celsius’dan 1 yıl sonra Fransız bilim adamı Jean Pierre Cristin (1683-1755) benzer bir ölçeklendirmeyi Centigrad (santigrad) olarak ifade ederek bugün de ifade edildiği şekli ile sıcaklık ölçeğini kullanmıştır. Ölçek ifadesi olarak (C) kullanılmaktadır.

 

 

Bunun dışında ABD’de bugün de kullanılan “fahrenhayt” ölçeği ise civalı termometrenin mucidi Gabriel Fahrenheit’a (1686-1736) atfen verilmiştir. Bu ölçekte santigraddan farklı olarak su 32 derecede donmakta, 212 derecede ise kaynama noktasına ulaşmaktadır. Ölçek ifadesi olarak (F) kullanılmaktadır.

 

Bunun dışında fizikte ve uzay çalışmalarında kullanılan bir diğer ölçek de Kelvin ölçeği veya “mutlak sıcaklık” olarak ifade edilen sıcaklık ölçeğidir. Adını Lord Kelvin’den (1824-1907) alan bu ölçek 1848’den itibaren onun önermesi günümüzde de çeşitli hesaplamalarda kullanılmaktadır. Bu ölçekte donma noktası olarak mutlak sıfır 273.15 K verilmektedir. Bu ölçekte de buzun erime noktası ile suyun kaynama noktası arasındaki sıcaklık farkı Celsius ölçeği ile aynı olup 100 derecedir. Ancak Celcius’tan farklı olarak 273.15 K ile 373.15 K arasında bir ölçeklendirme yapılmıştır. 273.15 mutlak sıfır olduğu ve ondan daha düşük sıcaklık olmadığı için de mutlak sıfırın celsius karşılığı -273.15 oC olarak ifade edilmektedir.

 

Bir diğer sıcaklık ölçeği de Reamur ölçeğidir. Fransız araştırmacı René Antoine Ferchauld de Réamur (1683-1757) tarafından önerilen bu ölçekte su 0 derece donmakta, 80 derecede ise kaynamaktadır. Bu ölçek günümüzde kullanılmamaktadır.

Bu ölçeklerden Santigrad, Fahrenheit ve Reamur ölçekleri suyun donma ve kaynama derecelerini dayanak olarak almakta, bu açıdan birbirleri ile karşılaştırılmaları aşağıda bir tablo olarak verilmiştir:

 

Suyun Fazları

Santigrad (C)

Fahrenheit

Reamur (R)

 

 

(F)

 

 

 

 

 

Suyun Kaynama Noktası

100

212

80

 

 

 

 

Suyun Donma Noktası

0

32

0

 

 

 

 

 

 

Bu değerlerin içerisinde ikisi, santigrad ve fahrenheit yeryüzünde en çok kullanılan ölçeklerdir. Fahrenheit ABD tarafından kullanılmakta olup, dünyanın diğer ülkelerinde santigrad, sıcaklık için kullanılan ölçektir. Zaman zaman algı karışıklığına neden olan bu durum, özellikle ABD kaynaklı iklim ile ilgili yapılan çalışmaların değerlendirilmesinde dikkat edilmesi gereken bir husustur. Çünkü o çalışmalarda verilen 4-5 derecelik ifadeler (F) karşılığı olup, ülkemizdeki karşılığı 4-5 (C) derece olmamaktadır. Suyun santigrad olarak 0 derecede, fahrenheit olarak 32 derecede donmasının ötesinde, her iki ölçek arasındaki fark hesaplanmaktadır. Bunun için basit bir hesaplama yöntemi mevcuttur:

 

C= (F - 32)x5/9

 

F= (9/5xC) + 32

 

Örneğin; 80 F derecenin C derece olarak karşılığı şöyle bulunabilir;

 

C= (80 – 32) x 5/9

 

C= 48x 5/9

 

C= 26.6

 

Yada, örneğin 30 oC’nin F karşılığı şöyle bulunabilir;

 

F= (9/5 x 30) + 32

 

F= 54 +32

 

F= 86

 

Bu şekilde sıcaklıklar farklı ölçeklerle değerlendirilmekte ve farklı anlatım biçimleri ile ifade edilmektedir. Celsius – Fahrenhayt sıcaklık çevrimleri tablo 1 ve 2 de verilmektedir.

 

C

F

C

F

 

C

 

F

C

F

50

122.0

25

77.0

 

0

 

32.0

-25

-13.0

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

49

120.2

24

75.2

 

-1

30.2

-26

-14.8

48

118.4

23

73.4

-2

28.4

-27

-16.6

47

116.6

22

71.6

-3

26.6

-28

-18.4

46

114.8

21

69.8

-4

24.8

-29

-20.2

45

113.0

20

68.0

-5

23.0

-30

-22.0

44

111.2

19

66.2

-6

21.2

-31

-23.8

43

109.4

18

64.4

-7

19.4

-32

-25.6

42

107.6

17

62.6

-8

17.6

-33

-27.4

41

105.8

16

60.8

-9

15.8

-34

-29.2

40

104.0

15

59.0

-10

14.0

-35

-31.0

39

102.2

14

57.2

-11

12.2

-36

-32.8

38

100.4

13

55.4

-12

10.4

-37

-34.6

37

98.6

12

53.6

-13

8.6

 

-38

-36.4

36

96.8

11

51.8

-14

6.8

 

-39

-38.2

35

95.0

10

50.0

-15

5.0

 

-40

-40.0

34

93.2

9

48.2

-16

3.2

 

-41

-41.8

33

91.4

8

46.4

-17

1.4

 

-42

-43.6

32

89.6

7

44.6

-18

-0.4

 

-43

-45.4

31

87.8

6

42.8

-19

-2.2

 

-44

-47.2

30

86.0

5

41.0

-20

-4.0

 

-45

-49.0

29

84.2

4

39.2

-21

-5.8

 

-46

-50.8

28

82.4

3

37.4

-22

-7.6

 

-47

-52.6

27

80.6

2

35.6

-23

-9.4

 

-48

-54.4

26

78.8

1

33.8

-24

-11.2

-49

-56.2

 

 

Tablo 1: Celsius – Fahrenhayt Çevrim Tablosu

 

 

 

F

C

F

C

 

 

F

C

 

F

C

 

125

51.6

 

75

 

23.9

 

25

-3.9

-25

-31.6

124

51.1

 

74

 

23.3

 

24

-4.4

-26

-32.2

123

50.5

 

73

 

22.8

 

23

-5.0

-27

-32.7

122

50.0

 

72

 

22.2

 

22

-5.6

-28

-33.3

121

49.4

 

71

 

21.6

 

21

-6.1

-29

-33.9

120

48.8

 

70

 

21.1

 

20

-6.7

-30

-34.4

119

48.3

 

69

 

20.5

 

19

-7.2

-31

-35.0

118

47.7

 

68

 

20.0

 

18

-7.8

-32

-35.5

117

47.2

 

67

 

19.4

 

17

-8.3

-33

-36.1

116

46.6

 

66

 

18.9

 

16

-8.9

-34

-36.6

115

46.1

 

65

 

18.3

 

15

-9.4

-35

-37.2

114

45.5

 

64

 

17.8

 

14

-10.0

-36

-37.7

113

45.0

 

63

 

17.2

 

13

-10.5

-37

-38.3

112

44.4

 

62

 

16.7

 

12

-11.1

-38

-38.9

111

43.8

 

61

 

16.1

 

11

-11.7

-39

-39.4

110

43.3

 

60

 

15.5

 

10

-12.2

-40

-40.0

109

42.7

 

59

 

15.0

 

9

-12.8

-41

-40.5

108

42.2

 

58

 

14.4

 

8

-13.3

-42

-41.1

107

41.6

 

57

 

13.9

 

7

-13.9

-43

-41.6

106

41.1

 

56

 

13.3

 

6

-14.4

-44

-42.2

105

40.5

 

55

 

12.8

 

5

-15.0

-45

-42.7

104

40.0

 

54

 

12.2

 

4

-15.5

-46

-43.3

103

39.4

 

53

 

11.7

 

3

-16.1

-47

-43.8

102

38.9

 

52

 

11.1

 

2

-16.7

-48

-44.4

101

38.3

 

51

 

10.5

 

1

-17.2

-49

-45.0

100

37.7

 

50

 

10.0

 

0

-17.8

-50

-45.5

99

37.2

 

49

 

9.4

 

-1

-18.3

-51

-46.1

98

36.6

 

48

 

8.9

 

-2

-18.9

-52

-46.6

97

36.1

 

47

 

8.3

 

-3

-19.4

-53

-47.2

96

35.5

 

46

 

7.8

 

-4

-20.0

-54

-47.7

95

35.0

 

45

 

7.2

 

-5

-20.5

-55

-48.3

94

34.4

 

44

 

6.7

 

-6

-21.1

-56

-48.8

93

33.9

 

43

 

6.1

 

-7

-21.6

-57

-49.4

92

33.3

 

42

 

5.6

 

-8

-22.2

-58

-50.0

91

32.7

 

41

 

5.0

 

-9

-22.8

-59

-50.5

90

32.2

 

40

 

4.4

 

-10

-23.3

-60

-51.1

89

31.6

 

39

 

3.9

 

-11

-23.9

-61

-51.6

88

31.1

 

38

 

3.3

 

-12

-24.4

-62

-52.2

87

30.5

 

37

 

2.8

 

-13

-25.0

-63

-52.7

86

30.0

 

36

 

2.2

 

-14

-25.5

-64

-53.3

85

29.4

 

35

 

1.7

 

-15

-26.1

-65

-53.8

84

28.9

 

34

 

1.1

 

-16

-26.6

-66

-54.4

83

28.3

 

33

 

0.6

 

-17

-27.2

-67

-54.9

82

27.8

 

32

 

 

0.0

 

-18

-27.8

-68

-55.5

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

81

27.2

 

31

 

 

-0.6

 

-19

-28.3

-69

-56.1

80

26.6

 

30

 

-1.1

 

-20

-28.9

-70

-56.6

79

26.1

 

29

 

-1.7

 

-21

-29.4

-71

-57.2

78

25.5

 

28

 

-2.2

 

-22

-30.0

-72

-57.7

77

25.0

 

27

 

-2.8

 

-23

-30.5

-73

-58.3

76

24.4

 

26

 

-3.3

 

-24

-31.1

-74

-58.8

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tablo 2: Fahrenhayt – Celsius Çevrim Tablosu

 

 

 

Güneşte ve Gölgede Sıcaklık

 

 

Sıcaklıklar doğrudan güneş ışığı alan yerler ile gölgede kalan yerler arasında farklılıklar göstermektedir. Gölgedeki sıcaklık sadece havanın sıcaklığı iken güneş altında güneşin doğrudan gelen ışınları da etkili olmaktadır. Bu nedenle hava sıcaklıkları gölgede ölçülen sıcaklıklar üzerinden değerlendirilmektedir.

 

Doğrudan güneş ışınları altında, cisimlerde sıcaklık birikimi daha fazla olmaktadır. Bu açıdan dağların üst kesimlerinde hava sıcaklığının düşük olması durumunda da doğrudan ulaşan güneş ışınları bitkilerin ısısına etki eder. Bu durum düşük sıcaklılarda bitki hayatı için önemlidir.

 

Buna karşılık gölgede sıcaklık gerçek hava sıcaklığı olarak da ifade edilebilir. Çünkü gölgede, doğrudan güneş ışını almayan yerlerde hava sıcaklığı hissedilen hava sıcaklığıdır. Meteorolojide ölçümü yapılan veya klimatolojik çalışmalarda kullanılan sıcaklık değerleri bu, gölgede ölçülen sıcaklıklardır. Ancak bu ölçümler farklı yüzeylerden oluşabilecek yansımaların da etkisi altında olmamalıdır. Bu nedenle meteorolojik rasat parklarındaki sıcaklık ölçümleri, kapalı, siperlikli yerlerde yapılır.

 

 

 

 

Klasik ölçümlerde kullanılan bu siperlikli kutular, ahşap ve beyaz boyalı olup, havalandırması panjur sistemi ile sağlanmaktadır. Böylece termometreler doğrudan ve farklı yüzeylerden yansıyan güneş ışınlarından korunurken, diğer yandan doğrudan sirkülasyonla karşı karşıya kalmadan havalandırılmış bir alan içinde ve gölgedeki hava sıcaklığını ölçebilmektedir. Ancak günümüzde hızla yaygınlaşan otomatik meteoroloji istasyonlarında bu süreç daha mekanik yollarla çözümlenmekte ve rasatlar daha kolay yapılabilmektedir. Bununla birlikte ister klasik yöntemlerle olsun, ister otomatik yöntemlerle olsun ölçümler açık alanlarda, zeminden iki metre yükseklikte, yansımayı yada sirkülasyonu engelleyen yapıların uzağında yapılmaktadır.

 

 

Hissedilen ve Birikmiş Sıcaklıklar

 

 

Yukarıdaki paragrafta da ifade edildiği gibi sıcaklığın güneş altında ölçülmesi ile gölgede ölçülmesi arasında fark bulunmaktadır. Bu fark güneş altında doğrudan gelen güneş ışınları ile ilgilidir. Dağların üst kesimlerinde sıcaklıklar düşük değerler gösterirken, doğrudan güneş ışınlarına maruz alanlarda canlıların hissettiği sıcaklar daha yüksek olabilmektedir. Bu nedenle dağların üst kesimlerinde, açık havada ve özellikle durgun hava koşullarında doğrudan alınan güneş ışınları hissedilen sıcaklığın daha yüksek olmasına neden olmaktadır. Netice olarak termometrede ölçülen sıcaklık değeri ile canlıların hissettiği sıcaklılar genelde aynı ölçüde olmamaktadır.

 

Vücut sıcaklığının belli bir seviyede tutulması insanlar için hayati önem taşımaktadır. 36,5 oC olan bu değerin altı da üstü de insanlar için ölümcül sonuçlar doğurmaktadır. Sıcaklığın düşmesi hipotermi olarak ifade edilmektedir ve 35 oC’nin altındaki bir insan vücudunda görülen donma hissinin karşılığı olarak kullanılmaktadır. Vücut 32 – 35 oC’ler arasında bilinç kaybı, 32 oC’den düşük değerlerde ise ölüm ile karşı karşıya kalır. Yine 37 – 38 oC’lerin üstü ise vücut için yüksek sıcaklık değeridir. Yaş ve hastalık durumuna göre 43 – 44 oC’lerin üstü ölümle sonuçlanan “ateş” olarak ifade edilmektedir. İşte bu şekilde insan vücudunun dayanabildiği ekstrem vücut ısılarının yanında, yaşamını sağlıkla sürdürebileceği ideal bir sıcaklığı da bulunmaktadır. Genel olarak hava sıcaklığından etkilenen insan vücudu, artan sıcaklığını terleme gibi yollarla geri vererek kendini ideal sıcaklığında tutmaya çalışır. İşte bu standart sıcaklığa fizyolojik sıcaklık denilmektedir.

 

Fizyolojik sıcaklık insanlar için hayati bir öneme sahip olup, hava sıcaklığının artması veya azalmasına göre vücudumuz bunu dengede tutmak için terleme veya kondüksiyon yoluyla hava ile sıcaklık alış verişinde bulunur. Eğer dış ortam yada hava sıcaklığı çok düşükse, vücuttan kaybedilen ısı nedeniyle üşüme ve hatta bazı durumlarda ölümle sonuçlanan donmalara kadar gidilebilirken, bazı durumlarda ise yüksek hava sıcaklığına karşı yeteri kadar ısı kaybedemeyen vücudumuzda sıcaklık yükselir ve sıcaklık çarpması da denen hadiseler yaşanabilir.

 

Bu şekilde insan vücudu için hava koşullarına göre gelişen sıcaklıklar da oluşmaktadır ki buna hissedilen sıcaklık da denilmektedir. Hissedilen sıcaklık hava koşulları ile ilgili olup, farklı meteorolojik elemanlar altında farklı etkilere sahiptir. Nem, ve rüzgar durumu hissedilen sıcaklık için önemli meteorolojik elemanlardır.

 

Her canlı için ideal sıcaklık değerleri bulunmaktadır. Genel olarak 18 – 22 oC’ler arası insanlar için ideal sıcaklık değerleri olup, bu sıcaklıkta insan vücudu “konfor” halindedir. İnsan vücudunun konfor halinde olması, az miktada enerji harcayarak dış ortamla uyum sağlaması ile ilgilidir. Ancak bu durum her zaman gerçekleşmez ve gerek insanın faaliyetleri ve gerekse meteorolojik koşullar nedeniyle konfor değerlerinden uzaklaşılır.

 

Konfor sıcaklığını etkileyen meteorolojik hadiselerden biri nem değeridir. Havanın nemi aynı zamanda insan vücudundaki terlemeyi de kontrol eden bir eleman olduğu için yüksek sıcaklık ve yüksek nemli havalarda terleme imkanının kısıtlanmasına bağlı olarak insan kendini

 

 

rahatsız hissetmektedir. Aynı şekilde yüksek nem soğuk yerlerde vucutta soğuma hissini arttırmaktadır. Bu değer insandan insana göre, insanların fizyolojik değerlerine göre değişmekle birlikte % 35 - % 65 arasındaki nem değeri 18 – 22 oC arasındaki ideal hava sıcaklığında rahatsız edici olmamaktadır. Ancak nem ve hava sıcaklığı değerlerindeki her türlü değişim hissedilen sıcaklık değerini değiştirerek rahatsılık verebilmektedir.

 

Hissedilen sıcaklığı etkileyen bir diğer meteorolojik parametre ise rüzgardır. Rüzgarlı havalarda kondüksiyon ve buharlaşma ile ısı kaybı daha fazla olur. Vücuda dokunan rüzgar, hızla vücut sıcaklığı alarak uzaklaştırır. Aynı şekilde ter tanecikleri de rüzgarla birlikte vücuttan uzaklaşabilmektedir. Bu nedenle yaz aylarında durgun, rüzgarsız havalarda terleme yüksek olurken, rüzgarın varlığı teri vücuttan uzaklaştırdı için bir rahatlama hissi vermektedir. Ancak aynı durum soğuk dönemlerde yada kış aylarında olduğunda vücuttan kondüksiyon ile sıcaklık kaybına neden olur ki, kış aylarında rüzgar altında insanın üşüme hissi artmaktadır. Bu nedenle rüzgarsız havalarda dağların üst kesimlerindeki düşük sıcaklık değerlerine rahatlıkla dayanılırken rüzgarlı alçak kesimlerde üşüme hissi daha fazla olabilmektedir. Aynı şekilde örneğin yaz aylarında kıyı ve iç kesimler arasında sıcaklık farkı olmasa da kıyıdaki insanlar kendini nemden dolayı daha rahatsız hissetmektedir. Kıyılarda nemin yüksekliğini yanında rüzgarsız havalar da bu rahatsızlığı arttırmaktadır. İstanbul’da kentleşme nedeniyle azalan rüzgar hızları ile birlikte yaz aylarındaki yüksek nem değeri, hissedilen sıcaklıları çok arttırabilmektedir.

 

Buna göre vücut sıcaklığı sadece hava sıcaklığı ile değil, aynı zamanda nem ve rüzgar değerleri ile de çok ilgilidir. İnsandan insana değişmekle birlikte ortalama % 35 - % 65 arasında nem ve 5 m.sn civarındaki rüzgar 18 – 22 oC arasındaki uygun hava sıcaklığı altında konfor koşulları için ideal olabilmektedir. Hissedilen sıcaklıklar veya konfor sıcaklıkların belirlenmesi açısından farklı hesaplamalar yapılabilmekte, bu amaçla sıcaklık ve nem ile sıcaklık ve rüzgar değerlerini içeren klimatogramlar hazırlanmaktadır. Ancak hissedilen sıcaklıklar açısından ideal hesaplama hava sıcaklığı ile birlikte nem ve rüzgar değerlerini de içeren hesaplamalardır.

 

Hissedilen sıcaklıklar hava sıcaklığı ölçümlerinden farklı olarak “ıslak termometreler” ile ölçülmektedir. Islak termometre, termometrenin haznesine ıslak bir kumaşın sarılması suretiyle sürekli nemli tutulmasının sağlanması prensibine göre ölçüm yapan termometrelerdir.

 

Sayılı Günler ve Kavramlar

 

 

Sayılı Gün: İklim unsuru olarak sıcaklıklar belirli özelliklerine göre gruplandırılmaktadırlar. Bu gruplandırmalara sayılı günler de denilmektedir. Sayılı günler şöyledir:

 

Tropikal gün: Günlük en yüksek sıcaklığın 30°C'nin üzerine çıktığı,

 

Yaz günü: Günlük en yüksek sıcaklığın 25°C'nin üzerine çıktığı,

 

Donlu gün: Günlük en düşük sıcaklığın 0°C'nin altına indiği,

 

Şiddetli donlu gün: Günlük en düşük sıcaklığın -10°C'nin altına indiği,

 

Kış günü: Günlük sıcaklığın 0°C'nin üstüne hiç çıkmadığı, günlere denilir.

 

Sayılı günlerin takibi, olasılıklarının tespiti klimatolojik açıdan önemlidir. Çünkü sayılı günler örneğin tarım açısından öneme sahiptirler. Muhtemel don olaylarının görülmesi ile ilgili olasılıkların hesaplanması yada kış günlerinin, tropikal günlerin takibi tarımdan ulaşıma bir çok faaliyet için önem taşımaktadır.

 

Dereceli Gün veya Isıtma-Soğutma Gün Dereceleri: Belirli sıcaklık değerleri belirli olaylar için sınır değer kabul edilmektedir. Suyun 100 oC’de kaynayıp, 0 oC’de donması gibi. Aynı şekilde ortam sıcaklığının konfor koşullarını taşıması için de belli eşik değerler bulunmaktadır. Özellikle binalarda iç ve dış sıcaklık değerleri arasındaki farklardan yola çıkılarak yapılan hesaplamalar binada ısıtma ve soğutma derecelerinin tespiti açısından değerlendirilmektedir. Ülkemizde genel olarak ısıtma derece-gün sayıları 18 oC’den, soğutma derece-gün sayıları ise 22 oC’den hesaplanır. Yani sıcaklıklar 18 oC’nin altına düştüğünde binalarda ısıtmanın sağlanması, 22 oC’nin üzerine çıktığında ise soğutmanın sağlanması esas alınmakta ve buna göre ısıtma-soğutma gün değerleri hesaplanmaktadır. Bu değerin bilinmesi binaların ısıtılması yada soğutulması için gerekli olan enerji gereksiniminin bilinmesi açısından önemlidir. Bu nedenle yalıtım maliyetleri açısından inşaat sektörü için önemli bir parametredir.

 

Birikmiş Sıcaklık: Bitkilerin, daha çok tarım bitkilerinin gelişimi ile ilgili bir kavramdır. Daha önce de ifade edildiği gibi canlıların yaşamı hava sıcaklığının doğrudan etkisi altındadır. Her canlının sıcaklık istekleri farklı olabilmekte, örneğin bitkilerde filizlenme, meyve verme ve olgunlaşma sıcaklıkları farklı olmaktadır. Örneğin bir çok bitki için kritik seviye 6 oC’dir. Yani bu sıcaklığın altında bitkide hiç bir aktivite görülmez. Ancak o bitkinin filizlenip gelişmesi, olgunlaşıp hasada ulaşması için de belirli bir sıcaklık birikimine ihtiyacı vardır. Sıcaklığın bu kritik seviye üzerinde olduğu günlerdeki ortalama sıcaklık değerleri toplanır ve bu toplam, o bitkinin olgunlaşma seviyesine kadar hesaplanır. Örneğin bu seviye bölgeden bölgeye değişmekle birlikte buğdayda 1090 oC, mısırda 1360 oC olabilmektedir. Buna göre bitki olgunlaşma için gerekli sıcaklığı toplayana kadar hasada ulaşmaz. Bu toplam sıcaklığa “birikmiş sıcaklık” denilmektedir. Bu bir açıdan da gün derecelerinin toplamına karşılık gelen değerdir.

 

Toprak Sıcaklığı: Toprak sıcaklığı bir diğer önemli iklim elemanı ve meteorolojik parametredir. Toprak sıcaklıkları aynı zamanda hava sıcaklığına bağlı olarak gelişmektedir. Çünkü toprak sıcaklığı doğrudan güneş ışınlarını absorbe eder, ısınma ile birlikte bu sıcaklığı alt katmanlara doğru göreceli olarak aktarır. Bu aktarım sudaki kadar hızlı ve derin olmadığından suya göre daha çabuk ısınmakta ama aynı zamanda daha çabuk soğumaktadır. Bu nedenle karalar ve denizler arasındaki sıcaklık farkı oluşmaktadır. Bu fark ise genel iklim özellikleri kadar günlük rüzgar hareketlerine kadar önem taşımaktadır. Toprak sıcaklığı aynı zamanda bitki hayatının gelişimi açısından önemlidir. Bitki köklerinin optimum sıcaklık isteklerine ulaşabilmeleri gelişimleri açısından önemlidir. Bunun yanında ulaşım, alt yapı gibi konularda da toprak sıcaklıları önemlidir.

 

 

 

 

Toprak sıcaklıkları meteorolojide ölçümü yapılan elemanlardan biridir. 10 cm, 20 cm, 50 cm ve 100 cm’de yapılan ölçümlerle toprağın sıcaklık profili çıkarılabilmektedir (Foto 12 ve 13). Toprakta sıcaklık değişimi çok kuvvetli olmadığından alt seviyelere doğru inildikçe sıcaklık daha sabit bir hal almaktadır. Toprak sıcaklığının dağılışında önemli parametrelerden biri de toprak nemidir. Nemli topraklarda bu değişim ve birikim daha farklı olmaktadır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Deniz Suyu Sıcaklığı: Deniz suyu sıcaklığı da toprak sıcaklığı gibi hava sıcaklığı ile bulutluluk, rüzgar gibi meteorolojik hadiselerden etkilenir. Deniz suyu sıcaklığı toprak

 

 

 

sıcaklığından farklı olarak, moleküllerinin sıcaklığı aşağılara doğru daha kolay iletmesi nedeniyle, derine doğru daha çok ısınabilmektedir. Bu nedenle de topraktan farklı olarak daha geç ısınıp daha geç soğumaktadırlar.

 

Doğrudan güneş ışınları yanında rüzgarlar ve deniz akıntıları da deniz suyu sıcaklıkları açısından önemlidir. Deniz suyu sıcaklıkları iklim özellikleri açısından karasal-denizel süreçleri denetleyen etmendir. Denizin ılıman etkisi kıyı bölgelerinin iklim özellikleri için belirleyici temel faktördür.

 

Alıntıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siyahkaya Barajı / Silopi / Şırnak