Türeyişle ilgili anlatılarda dağ ve mağara unsurunun birleştiği görülür. Mağara ana rahmi işlevi üstlendiği için dağ da doğurganlık özelliği kazanmış olur. Ayrıca Altaylarda dağla akrabalık bağı kurulduğuyla ilgili tespitler yapılmıştır. Altaylı Çalıatların kendilerinin dağdan çıktıklarına inanırlar, dağla soy arasında kan akrabalığı kurulur. Potapov bu şekilde yapılan dağ kültü açıklamalarının totemizme dayandırıldığını belirtir. Potapov'a göre, bu konuya soylardaki mülk anlayışıyla bakmak gerekir: Soy dağı hem soyun koruyucusu, hem de soya bağlı toprağın, memleketin yansımasıdır. Stenberg ise dağ kültünün oluşumunu yağmurun oluşum sürecine bağlar. Çünkü göğe ulaşan dağın zirvesinde bulutlar toplanır, şimşekler çakar. Böylelikle çiftçilikte üretim için gerekli olan yağmur yağar. Dağ kültü böylelikle totemik izler, üretim ve mülkiyet ilişkileriyle açıklanmış olur.
Türk Memluk türeyiş anlatısında Ay Atam ve eşi Ay-va, Karadağda bir mağarada insan haline gelirler. Öldükleri zaman da çocukları, onları bu dağdaki mağaraya yerleştirirler. Dırenkova'nın yayınladığı bir Şor anlatısında, Alaş ve Palaş'ın Kobıy soyunun ataları olduğu, onların Ordo Dağı'ndan çıktıkları anlatılır. Dağ, dünya ağacının değişik bir şeklidir. Kozmik yapının da eksenidir. Bu yüzden yaratıcı bir enerjiyi de içinde barındırır.
Bahattin Uslu’nun Türk Mitolojisi adlı kitabından alıntılanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder