Boya, Badana
Tarih öncesi çağlardan beri bilinen fakat 1880’lerden itibaren sanayi dalı haline gelerek günlük kullanıma girebilen maddelerin bir örneği de boyalardır. Kumaş ve halı boyaları yanında mozaik, fresk, çinilerin renklendirilmesiyle boyama ve boya üretme teknikleri gelişmiştir, fakat kamusal yapılar dışında sıradan evlerin boyanması çok daha yenidir. Evlerin iç ve dışlarının boyanması toplumsal zorunluluk haline geldiğinde, hazır boyaların satışa çıkarılması insanlara kendi evlerini istedikleri renkte boyama olanağını sağlamıştır.
Eski edebiyatımızda hep geçen, fakat ahşap evleri kararmış tahtalarıyla gördüğümüz için İnebolu, Safranbolu’yu görmeden gözümüzde canlandıramadığımız aşı boyası, tabii mineral pigmentidir. Hidratlı demir oksidin, hidratlı alüminyum oksit ve silisle etkimesinden oluşur. Ham veya kireç halinde sarı veya kırmızı renkte bulunur ve demir oksidin oranına göre manganez oksidin karıştırılmasıyla kahverengi ve daha koyu tonlar elde edilir. Atmosfer etkilerine karşı çok dayanıklı olduğu gibi, başka renkleri örtücü gücü de yüksektir. Kırmızı renk sarı pigmentlerin 250 dereceye kadar ısıtılması ile hazırlanır ve boya inceliğine göre altı sınıfa ayrılarak su ve tutkalla uygulanır.
1870’de Henry Alden Shenvin ortaklarına hazır boya üretimine geçmelerini önerdiğinde, herkesin istediği karışımla evini boyadığını öne süren ortaklarından destek görmedi. Edward Williams’la yeni bir ortaklık oluşturularak uzun denemelerden sonra piyasaya ancak 1880’de hazır boya sürülebildi.
Yaşar Holding 1945’te kuruldu, DYO 1954’de üretime başladı. 1954’de Marshall, 1956’da Polisan, 1969’da Ç BS faaliyete geçti.
Eskiden kireç inşaatlarda açılan kuyularda söndürülür ve mükemmel oyun alanı oluştururdu. Kireç sözcüğünün kökünün Girit adasının Latincesi Creta’dan gelen creteus veya Farsça giraç olduğu ileri sürülmektedir. Sözcük Balkan dillerine yayılmış olduğu gibi, Ermenicesi de kir’dir. Ancak Batı’da görülmez (Almanca Kalk, İtalyanca calce, Fransızca chaux, İngilizce lime). Badana söndürülmüş kireç, şap, terebentin veya içyağıyla hazırlanır ve Fransızcada 1676’dan beri kullanıldığı saptanmış olan badigeon sözcüğünden gelir, ancak kökeni bilinmemektedir. Bugün boyalar, yağlıboya, plastik, saten türleri ve bin bir renkleriyle kimya sanayiinin dalı haline gelmiştir.
Süpürge, Gırgır
Süpürge kir ve tozla birlikte kötülükleri de süpürür. Loğusa bekleme âdetinde yeni annenin yanına Kuran, bıçakla birlikte süpürge de konur. Konuğa süpürge değerse tükürmek gerektiği gibi, evden seyahate çıkan olursa hemen süpürmeyip evle ilişkisini kesmemek gerekir. Evde cenaze olduğunda da ölü çıkarılana kadar süpürmemek gerekir. Süpürge Avrupa cadılarından Çin’deki bilgelik ve zekâ simgeselliğine kadar büyüsel nitelikler taşır.
Süpürgenin yoldaşı faraş Arapçadan gelir. Ferraş Arapça yayıcı, döşeyin, hizmetçi anlamındadır, cami, imaret gibi yerleri süpürme ve halı kilim düzeltmekle görevli kişilere denir; Yeniçeri Ocağı’nda da Kâbe’yi süpürmekle görevli olanlara ferraş denirdi.
Süpürge önce mekanik sonra elektrikli teknoloji ile görev alanını daralttı. 1699’da Londra sokaklarını temizlemek için bir makinenin patenti verilmişse de, evde kullanılan gırgırın üreticileri, toza karşı alerjileri olan Anna ve Melville Bissell’dir. 1876’da üretilen makine 1890’larda İngilizcede ‘halı hissellemek’ diye fiil haline gelecek kadar yaygınlaşmıştı. Mekanik süpürme aracının adı olarak Türkçeye yerleşen ‘gırgır’ sözcüğü de üretici firmanın adından kaynaklanıyor. Sürekli, usanç verici ses, hafife alarak alay etme anlamlarına da gelen sözcük yansıma kökenlidir ama, niteleyici özelliği ve elektrikli süpürgenin evlere girmesiyle önemini yitirmesi sonucu, artık herhalde adı değişmeyecektir.
Elektrikli Süpürge
1898 yılında Londra’da bir sanayi sergisine katılan H. Cecil Booth, burada sergilenen ve halılara hava üfleyerek tozu ve kiri uçurup üstündeki metal kutuda toplamayı amaçlayan toz kaldırma makinesini görünce, böyle bir makine üzerine çalışmaya başladı. Tozu emme ve filtre etme esası üstüne kurduğu makinesinin patentini 1901 yılında aldı. İlk ticari elektrikli süpürge bugünün buzdolabı büyüklüğündeydi ve iki kişi tarafından kullanılıyordu. İşyerleri değil evler için yapılan daha küçük modelleri bile önceleri tek başına kullanmak mümkün değildi.
James Murray Spangler’in 1908 yılında patentini aldığı elektrikli pervane ve torbalı makinenin yaygınlaşması üretim hakkını deri eşya ve otomobil aksesuarı üreticisi William Hoover’in aynı yıl satın almasıyla başladı. Hoover müşterilerine on günlük deneme süresi tanıyan geniş bir kampanya başlattı.
Kudret Emiroğlu’nun
GÜNDELİK HAYATIMIZIN TARİHİ
kitabından alıntılanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder