Keser, Çekiç, Çivi
Erdal İnönü kendisine evde fare olduğu haber verildiğinde “Ben kedi miyim?” diye cevap vermiştir ama erkeklerin çoğunluğu evdeki tamiratları üstlenmeyi benimsemişlerdir. Bunun için gerekli ‘alet çantası’ herkesin merakına göre büyüyüp küçülse de, su tesisatı, elektrik işleri, yeni alınan aletlerin montajı erkek işi kabul edilir. Çamaşırlık, meyve odası, kiler, bodrum, odunluk, kömürlük ve nihayet balkonlara ve evin eski eşya konulan yerlerine saklanan aletlerin evde bulundurulması bu rol ve para tasarrufu için şarttır.
Braudel marangoz aletlerinin tarihinin çok eskiye gittiğini, Roma döneminde geliştirildiklerini ve İtalya’da bu mirasın korunduğunu bildirir. Türkçede bulunan İtalyanca sözcüklerin varlığı da böylelikle açıklanmaktadır. Fakat Türkçe sözcüklerde bile anlam kaymaları vardır. Sürmeneli kayıkçıların tek keserle kaç tonluk tekne yaptıkları bilinir, ama evdeki keser kesmeye değil, çivi çakmaya ve çekmeye, evde çekiç bulunduğunda ise adının tersine genellikle yalnızca çakmaya yarar.
Çivi konusu daha karışıktır. Eskiden mıh’la halk dilinde çivi karşılığı olarak kullanılan ve bugün bulmacalarda sorulan, yeğseri’den gelen enser/ ekser şimdiki çivilerden farklıydı. Örneğin, Trabzon’da örgü şişine çivi denirdi, bir adı da Oltu kebabıyla büyük şehirlerde de tanınan sözcükle ca idi. Evliya Çelebi İstanbul’da 100 dükkân, 200 neferle mıhçıyan, 1006 dükkân, 3000 neferle mismaran yani enserciyan ve 100 dükkân, 200 neferle burgucıyan esnafını birbirinden ayırt eder (Evliya Çelebi Seyahat-nâmesi, I. Kitap, s. 268 vd.).
Testere
Farsça destene sözcüğünden gelen testere bugün unutulan ene adlı bıçkının bir biçimi, el (dest) bıçkısı. Bahattin Ogel bıçkı, bıçak ve biçmek sözcüklerinin kökenlerini tartışmaktadır. Evliya Çelebi destereciyan esnafı için pirlerinin Beni İsrail’den Simail olduğu, Haleb’de Hazret-i Zekeriyya’yı ikiye biçmek için bu aleti icat ettiği bilgisini verir. İstanbul destereciyan esnafının piri ise Abdülgaffar Münşari’dir; “Selman-Paris beline şed bağlayup pir oldı” ve kabri Niğde şehri cephanesindedir. Bu esnaf dükkânlarında testere, bıçkı, minsar, erre ve keski satar. Bu aletleri satmayıp kullanan, ayrı bir esnaf kolu olarak örgütlenen bıçkıcılar ise marangoz sınıfı içinde yer alırlar.
Tornavida
Vidanın İO 5. yüzyılda Pythagorasçı filozof Tarentumlu Arkhytas tarafından geliştirildiği, Mısır’da İO 3. yüzyılda Arkhimedes tarafından alet yapımında kullanıldığı kaydedilmiştir. Romalıların iki taraftan vidalı pres ütüleri Pompeu harabelerinde bulunmuştur. İS 1. yüzyılda şarap ve zeytinyağı preslerinde ahşap vidalar yaygın biçimde kullanılmaya başlanır. Madeni somun ve vidalar Avrupa’da 1550’lerden itibaren yaygınlaşır.
Tornavida İtalyanca (toma-vite) olduğu gibi, vida da Italyancadan gelir. Cıvata İtalyanca giaveta, somun Fransızca saumon, menteşe Farsça bend-fceje, perçin Farsça perçin'den gelir. Eskiden Türkçe burgu da varmış.
Artık tornavidaların yalnız yıldızı değil, mıknatıslı ve elektrikli olanları da var.
Kerpeten, Pense
Sözcüğün Arapçaya da (kelbetan) Farsçadan geçtiği söylenmektedir.
Kerpetenin aynı zamanda nalbant ve dişçi aleti olduğunu biliyoruz. Avrupa’da namlı işkence aletlerindendi, adını da, Eski Fransızca pinchure, İngilizce pincers, yani çimdiklemekten, kıstırmak, sıkıştırmak, tutam tutam yolmaya kadar anlam kazanan fiil kökünden alır.
İngiliz Anahtarı, Kargaburun
İngilizlerle anahtar konusunda tam anlaşamıyoruz. Onlar bizim anahtar dediklerimize genel olarak spanner derken, kargaburun çeşitlerine plier ve bizim İngiliz anahtarının çeşitlerine de, kullanım yerine göre, ikisini veya wrench diyorlar. Wrench türleri içinde İngiliz anahtarına karşılık gelen pipe (boru) ve monkey (maymun) urench’dir. Wrench burkma, bükme, zorla çevirip koparma anlamlarıyla 1460’den beri İngilizcede kaydedilmiştir, 1552’den beri alet adıdır, monkey biçimi 1750’den beri bilinir. Böylece Fransız somununu, İngiliz anahtarıyla çeviririz. Bu aleti anahtara benzetenler Fransızlardır; biz Fransızcası clef anglaise'in çevirisini kullandığımıza göre, Fransızlar da Ingiliz anahtarını kullanıyorlar.
Kudret Emiroğlu’nun
GÜNDELİK HAYATIMIZIN TARİHİ
kitabından alıntılanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder