6 Ekim 2022 Perşembe

TÜRK MİTOLOJİSİ'NDE GEÇEN KİŞİLER, KAVRAMLAR VE TANRILAR - 35

 JALMUS


Masallarda adı geçen devasa bir yaratık; dev. Genellikle insan biçimli olarak betimlenir. Siyah ya da sarı renklidir. Kimi zaman alt dudağı yerde, üst dudağı gökte bir zenci olarak tanımlanırlar. Elinde çoğu zaman hayvan başlı bir sopası veya topuzu bulunur. Bu topuza çokmar denir. İnsan ve koyun yemeyi sevdikleri söylenir. 




JASTIRNAK


Pençeli canavar. Dağlık alanlarda veya ormanlarda yaşar. Vücudu kıllıdır. Derisi koyu konur (kahverengi) olarak betimlenir. Bazen normal insan görünümüne, hatta güzel bir kız kılığına girer. Ancak gerçekte köpek başı gibi çirkin bir kafası vardır. Tırnakları çelik gibidir ve açtığında kartalın pençelerine benzer. Bazen de bakırdan olduğu söylenir. Ayaklarıysa keçi ayağını andırır. Bu yaratıklar aileleriyle birlikte yaşarlar ve onlara zarar veren olursa ömürleri boyunca intikam almak için peşine düşerler. İnsana suyun içindeyken zarar verdiklerine inanılır. Bu nedenle suda oynarken boğulmasından korkulan çocuklar onların adıyla korkutulur. İnsanların delirmelerine neden oldukları da söylenir. Kimi yörelerde Castırnak, Caskıynak ve Caskırnak birbirinin kardeşi olan üç farklı varlık olarak anlatılır. Karakırnak adıyla bilinen türleri de bulunur.



KALDAZ HANlM


Ateş tanrıçası. Ateşin koruyucusu olarak görülür. Başka bir görüşe göre mal (sığır) ve büyükbaş hayvanların koruyucusudur. Emrindeki olan canlılara Kaldazın adı verilir. Altay efsanelerinde anlatıldığına göre kel kadın şamanlar ölüleri bile diriltir. Güneşli bir günde kar yağdırır, fırtına çıkarır.



KALGANÇI


Kalgançı Çağ da denir. Kıyamet gününü ifade eder. Kalganan (sıçrayıp kalkılan) gün, dünyanın ve/veya evrenin yok olacağı daha sonra tüm ölülerin tekrar diriltileceği gündür. Bu inanca göre yeryüzünün varlığı sürekli değildir. Günün birinde yaşam sona erecek ve tüm canlılar yok olacaktır. Kıyamet belirtisi olarak suçlar çoğalacak, günahlar artacak, insanlarda Tanrı korkusu kalmayacaktır. Nihayet İyilik Tanrısı Ülgen'le, Kötülük Tanrısı  Erlik  arasında  çıkacak  büyük savaşın sonunda tüm insanlık yok olacaktır. Denizin dibindeki dokuz çatallı Karataş dokuz yerinden ayrılacak ve demirden atlara binmiş dokuz savaşçı yeryüzüne saldıracaktır. Tanrı Bay-Ülgen tüm canlıların öldüğünü, kendisinden başka kimse kalmadığını görünce; "Kalkın ey ölüler!" diye bağıracaktır. Onun bu çağrısı üzerine ölüler mezarlarından kalkacaklardır.



KAM


Şamanlara Türk dillerinde verilen genel ad. İlkel topluluklarda doğaüstü güçlerle iletişime geçebildiğine inanılan din adamı.  Ruhlarla irtibat kurabildiği kabul edilir. Dualarıyla hastaları sağaltabilir ve törenlerle kötü ruhları kovabilir. Aynı zamanda büyücü ve hekimdir. Değişik ritüelleri yerine getirir. Gök Tanrı tarafından görevlendirildiğine ve yine onun isteğiyle üstün güçlerle donatıldığına, bazı gizli bilgilere vakıf olduğuna inanılır.  Her Şamanın  kendi  özel yöntemiyle ulaştığı coşa (vecd, trans) yani kendinden geçme halinde, ruhuyla göklere yükselmek, yeraltına inmek ve oralarda dolaşmak, bazı bilgilere ulaşmak, tanrısal  ilhama erişmek gibi yetenekleri bulunur.  Coşku halinde ruhlarla iletişim kurar. Bu coşkuya en azından başlangıç aşamasında ulaşabilmek için müzik ve ritim büyük öneme sahiptir. Dans ederek kendinden geçer. Maddi dünyayla olan bağlarını zihnen koparır. Bütün kamların çok derin sezgileri, geniş düş güçleri vardır. Derin bir coşkunluğa kapılarak kendinden geçer. Kendine gelene kadar gökleri ve uzayı, yeraltı dünyasını gezdiğine, ruhları gördüğüne, gizli alemleri dolaştığına inanılır.  Şamanlar ruhları egemenliği altına alarak ölüler (özellikle ata ruhları), doğal güçler (doğa ruhları) ve şeytanlada iletişime  geçerler. Şaman, gerektiğinde  kendisine yardımcı olacak ruhları dünyanın her yanına dağılmış olsalar bile çağırabilir. Bu çağrıyı genellikle davul veya tefini çalarak yapar. Ancak başka bir müzik aleti de kullanabilir, hatta bir çalgıya hiç gerek duymayabilir. Şamanizmle tanrı-doğa-insan arasında sürüp  giden ve hiç  kopmayan bir bağlantının bulunduğu öngörülür ve Şamanın bu döngü içerisinde ruhlar alemiyle insanlar arasında aracı olduğuna inanılır. Tanrı ilk Şamanı yarattığında onun evinin önüne dokuz dallı  (Moğollara göre sekiz dallı) bir ağaç dikmiştir. Bu nedenle her şaman kendisini temsil eden bir ağaç diker. Bu ağaca "Turuğ" adı verilir. Rivayete göre tanrı Ülgen bu ilk Şamana "Senin adın bundan böyle Kam olacak'' diyerek adını vermiştir. Yakutların geleneksel halk dininde anlatıldığına göre; ilerleyen zamanlarda tanrı Ayığ Han yeryüzüne üç Şaman daha göndermiş ve bunların çadırlarının önüne de yine birer tane ağaç dikmiştir. Dolayısıyla şamanların ağaçlarının bulunması, kutsal Yaşam Ağacı Ulukayının yeraltı, yeryüzü ve gökyüzü arasında bir köprü görevi gördüğü şeklinde algılanmasıyla ilgilidir. Moğollara göre Holongoto adlı kutlu kişi kamlığın dokuz derecesini düzenleyen gelenekleri oluşturmuş ve buyruğuna 99 erkek ve 99 kadın Şaman alarak Sayan Dağları'na çekilmiştir. Türk-Moğol kültüründe erkek Şamanlar için sıfat olarak "Toyun/Toyon" (efendi, sahip) tabiri, kadın Şamanlar içinse "Hotun/Hoton" (hanımefendi, kraliçe) tabiri  kullanılır.  Asya halk inanışına göre iki tür kam bulunur:

1. Ak (Aktoyun) : İyi ruhlarla iletişime geçen Şaman.

2. Karakam (Karatoyun): Kötü ruhlarla iletişime geçen Şaman.



Bahattin Uslu’nun Türk Mitolojisi adlı kitabından alıntılanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siyahkaya Barajı / Silopi / Şırnak