25 Ekim 2022 Salı

DOĞU GÖK-TÜRK DEVLETİNİN YIKILMASI

 İl Kağan'ın idaresindeki Doğu Gök-Türk devletinde karşı çözülme hareketleri 629 sonbaharında da hızla devam etti. Dokuz Gök-Türk erkini üçer bin süvariyle birlikte, Çin'e gidip imparatora teslim oldular. Hemen bunun sonrasında Bayırku, P'u-ku, (Bugu/Bugut) Tonra ve K'u-mo-hsi'erin reisleri de imparatora bağlandılar. Yedinci ayda cereyan eden bu hadiselerden sonra on birinci ayda küçük çapta Çin'e yapılan Gök-Tûrk akınları çinli kumandanlar tarafından önlendi. Ling ve Kan-su eyaletlerinde Gök-Türk orduları mağlup edilmişti. Aralık ayında da daha önce T'ang imparatoruyla iyi münasebetler tesis etmiş olan T'u-li Kağan ile Yü-ku Şad, Çin'e gittiler. Artık devleti için en büyük tehlikeyi savuşturmuş olmanın rahatlığı içindeki T'ang imparatoru T'ai-lsung, T'u-li Kağanın gelişinden çok memnun olmuş ve de eskiden babası Kao-tsu zamanında Çin milletinin Türk milletinin hakimiyetini kabul etmek zorunda kaldığını, bunun için daima utandığını, şimdi ise Gök-Türklerin kendisine tabî olmaya başladığını, bundan gururlandığını belirtmişti.



İl Kağan ülkesi çok karıştığından beri Çin'in kuzeyinde, bu ülkeye yakın bölgelerde oturmaya başlamıştı. Bu arada Li Ching ile Li Shih-chih kumandasındaki Çin orduları îl Kagan'a saldırmak için fırsat kolluyorlardı ve devamlı hareket halinde idiler. Li Ching gece ani yürüyüş yapmış ve halâ Doğu Gök-Türk devletine bağlı Ting-hsiang şehrini ele geçirmişti. Kendi bulunduğu bölgenin çok yakınına kadar sokulan Çin ordusundan endişeye kapılan İl Kağan, ortağını Gobi Çölü'nün girişine taşıdı. Bu sırada onun en yakın adamı K'ang-su ve son Sui imparatorunun eşi sabık imparatoriçe Hsiao, veliaht Yang Cheng-tao ile çinli kumandan Li Ching' in casuslar göndermesi üzerine gizlice kaçıp, T'ang sarayına geldiler. 630 yılının başında cereyan eden bu hadiselerden sonra, İkinci ayda İl Kağan daha ağır bir mağlubiyete uğradı . Bu mağlubiyetten sonra Kansu'nun kuzeyindeki T'ie Shan (Demir Dağına kaçtı. Burada Çin imparatoruna Chih-shih-ssu-li'yi elçi olarak gönderip, T'ang'a bağlanacağını bildirdi. Bunun üzerine T'ai-lsung, dış işlerinden sorumlu vezir T'ang Chien başkanlığında bir heyeti İl Kağanın bulunduğu mevkiye gönderdi. Elçinin vazifesi İl Kağanı sakinleştirmek idi . Bu arada Li Ching'e ordusuyla İl Kağanı karşılama görevi verildi. Bu generale göre İl Kağan, Çin'e itaat etmek konusunda tereddüt ediyor; otlar yeşillenip atlar beslendikten sonra kuzeye kaçmaya niyet ediyordu. Eğer çölün kuzeyine kaçıp Dokuz Kabile (Dokuz Oğuzlar) sığınırsa onu yakalamak imkansızdı. Bu yüzden süvari kuvvetleriyle ona saldırıp, yakalamak istediler. Li Chingİn ordusu Önden Li Shih-chi'nin ordusu arkadan yola çıktılar. Yın dağlarına yaklaştıklarından bin çadırdan fazla Gök-Türk ailesini yakalayıp, yanlarına aldılar. Bu arada çinli elçi T'ang Chien ve heyeti İl Kaganin yanına ulaşmış, kağan artık kendini rahat hissetmeye başlamıştı. Sisin bastırdığı bir sırada öncü Çin kuvvetleri Su Ting-fang idaresinde İl Kağanın yedi li (3.5 km) kadar yakınına vardı. Tam bu esnada II Kağan, Çin ordusunun aniden yaklaştığını farketti ve hemen günde bin li koşabilen atına binerek kaçtı Li Ching'in ordusu karargâha vardığında Gök-Türkler, tamamen dağılmışlardı. Bu karışıklıktan faydalanan elçi T'ang Chien kaçmayı başardı. Ani baskında hazırlıksız yakalanan Gök-Türk askerlerinin on binden fazlası öldürülmüştü . 603 yılından beri Gök-Türk ülkesinde bulunan I-ch'eng Hatun da öldürülenler arasında idi . Onun oğlu T'ie-lo-shih esir olarak yakalandı. Diğer kabile liderlerinin hepsi teslim oldu. General Li Shih-ehi, elli binden fazla Gök-Türk esiriyle geri döndü. Yin Dağından Gobi çölüne kadar uzanan topraklar, T'ang imparatorluğuna bağlanmıştı.


T'ang hanedanına bağlanan Gök-Türk beylerinin sayısı fazlaca artmıştı. T'ai-tsung, bu Gök-Türk ileri gelenlerini çeşidi unvanlar tevcih etmek suretiyle yerleştiriyordu. Daha önce Çin'e gelip, orada ikâmet eden olan A-shih-na Ssu-mo'ya Hua eyaleti askeri valiliği ve Sağ muhafızları ordusu generalliği rütbesi sunuldu. T'u-li Kağan, Pei-p'ing düklüğü prensi ve bin ailelik tımarın sahibi oldu. Bu arada Çin'e bağlananlar imparatora Tanrı (Gök) Kağan olmasını rica ettiler. O da kabul etti. Bundan sonra kuzey kabileleri ile ilgili fermanlarda Tanrı Kağan unvanını kullanmaya başladı. Bu arada Ssu-chie (İzgil)'ler kırk bin kişilik boylarıyla Çin'e gidip bağlandılar. Ch'i-min Kağanın üvey kardeşi olan Su-ni-shih'ye, Shih-pi Kağan, Işbara unvanını vermişti. Lİng eyaletinin kuzey, batısında elli aileden oluşan boyunu idare etmekte idi. T'u-li Kağan, Çin'e tabî olunca, İl Kağan, Işbara'yı kağan tayin etmişti. İşte baskından son anda kuntulan İl Kağan, Işbara'nın yanına sığındı. Aslında T'u yü-hun'lara kaçmak hiyetinde idi Ancak bunu istemeyen Işbara onu Çin'e götürmek istiyordu. Bunu bir türlü içine sindiremeyen İl Kağan, bir gece bir kaç süvariyle kaçarak, bir vadiye saklanmış, daha sonra Işbara tarafından yakalanmıştı. Daha sonra Çinli kumandan Chang Pao-hsiang, ordusu ile Kağanın bulunduğu yeri bastı. Yakaladığı İl Kağanı kendi ülkesi başkenti Ch'ang-an'a gönderdi. Mart ayı içerisinde İl Kağan, Ch'ang-an'a vasıl oldu. Bu sırada Işbara da kendi idare ettiği boyuyla Çin'e bağlanmak için Ch'ang-an'a gitti. Sonuçta Gobi Çölü'nün güneyi tamamen Çin'in hakimiyeti altına girdi.





Çin imparatoru, İl Kağanı yıllardan beri T'ang hanedanına yaptıklarından dolayı azarladı. Ancak Wei nehri kenarında yapılan anlaşmaya uyduğu ve bu tarihten sonra Çin'e saldırmadığı için idamdan affettiğini açıkladı. Sonra T'ai-p'u binasında (tahta çıkma vesair törenlerin yapıldığı bina) ikâmet etmesi emredildi. İl Kağan neşesiz, isteksiz ve durgundu. Ailesi ve diğer beraberindekiler ağıt yakarak ağlıyorlar ve yas tutuyorlardı. Bunun üzerine topraklarında geyiğin bol olduğu Kuo eyaletine vali tayin edildi ise de kabul etmedi. Aslında imparator, bu şekilde onun tabiî karakterini kaybetmeyeceğini düşünmüştü . Neticede Sol muhafızları generali tayin edilip, avlanması için arazi verildi. Yine de üzüntüsünden 634 yılının ilk ayında öldü. Kendi adamlarına defnettirildi. T'u-yü-hun asıllı onun eski veziri Ulu Toygtın (Hu-lu Ta-kuan) ölümü üzerine üzüntüsünden boğazını keserek intihar etti ve onunla birlikte gömüldü . İl Kağanın annesinin evliliği sonrasında Po-ch'i-shih hatun ile T'u - yü - hunlardan Gök-Türklere gelmişti. Çİn İmparatoru Ulu Toy-gun'un bu hareketine hayran kaldı. Il Kagan'a ölümünden sonra sunulmuş olan unvanlardan ona da sunuldu.

Doğu Gök-Türk devletinin yıkılmasından sonra boş kalan boyların çoğu Ötüken'de kağanlığını sürdüren Sir Tarduşların yanına sığındılar. Bir kısmı ise Batı Gök-Türk ülkesine doğru (Batı Türkistan) yayıldı. Bununla birlikte yüz bin kişiden fazlası Çin'e sığınmıştı. Bunların akıbetinin ne olacağı konusu T'ang sarayında uzun tartışmalara yol açmıştır. Nihayetinde T'ai-tsung doğuda You eyaletinden batıda Ling eyaletine kadar uzanan geniş bölgeye yerleştirilmelerini kabul etti. Buna göre eskiden T'u-li'nin idare ettiği topraklar Shun, You, Ch'ang ve Hua olmak üzere dörde ayrılacak ve her bölge için ayrı garnizon kumandanlıkları kurulacaktı. İl Kağanın toprakları İse altı ayrı garnizon kumandanlığına bölünerek, sonra kendi arasında doğudaki üç garnizon Ting-hsiang, batıdaki üç garnizon Yün-chung adıyla idare olunacaktı.


Ahmet Taşağıl'ın Göktürkler adlı kitabından alıntılanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siyahkaya Barajı / Silopi / Şırnak