Türk tarihinin İslam kaynaklarını genelde Arap-Fars kökenli coğrafyacıların eserleri oluşturmaktadır. Bu kaynakları kullanırken dikkatli kullanmakta fayda vardır zira birbirlerinden oldukça fazla alıntı yapmışlar ve yazarlar gidip görmedikleri halde görmüş gibi kaleme almışlardır. Biz en önemlilerinden bazılarına burada vermekle yetineceğiz.
Ebu’l Kâsım Ubeydullah b. Hurdâdbih (ölm. 886’dan sonra):
IX. asırda yaşayan İran menşeli İslâm coğrafyacılarındandır. Kitâb el-mesâlik ve’l memâlik adlı coğrafyaya dair eserinin ilk müsveddesini 846/847 tarihlerinde tamamlamıştır. Hilâfet sarayının evrak hazinesinden de faydalanan müellif, büyük bir ihtimalle kitabına 272 (886) da son şeklini vermiştir. Eser muhtasar bir halde bize kadar gelmiştir. Türkler hakkında verdiği bilgiler azdır. Daha çok Doğu Türklerinden bahsetmiştir. Türklerle ilgili kısmı Yusuf Ziya Yörükan tarafından Ortaçağ’da Türkler isimli eseri ile Türkçe’ye kazandırılmıştır
Ebu’l -Hasan Alî b. el-Huseyn el-Mes’ûdî (ölm. 956):
Bağdad’ta doğmuş ve gençliğinde İran’ı dolaşmıştır. 915 yılında İstahar’da bulunmuş, ertesi yıl Hindistan’a giderek Multân ve Saymur’a uğramış, buradan da Seylan’a geçmiştir. Çin Denizinde tâcirlerle bir yolculuk yapmış dönüşünde Zengibar’a, daha sonra da Oman’a uğrayarak, Hazar Denizinin güney sahillerini, Suriye ve Filistin’i dolaşmıştır. 956 tarihinde Mısır’ın Fustat şehrinde ölmüştür. Eserleri, tarih, coğrafya ve arkeoloji bakımından önemlidir. Mürûc el-zehep, el-Tenbih ve’l işrâf adlı eserleriyle ona nisbet edilen Acâ’ib el-dünyâ adlı eserinde Türkler ve Türk ülkeleriyle ilgili bilgiler bulunmaktadır. Coğrafî bakımından bazı hatalarına rağmen verdiği bilgiler tarih ve etnoloji bakımından son derece değerlidir. Mürûc el-zehep (Altın Bozkırlar) adlı eseri Ahsen Batur tarafından Türkçe’ye kazandırılmıştır.
Ebu’l Kâsim Muhammed b. Havkal (ölm. 977’den sonra): Tüccar âlimlerden olup, Nusaybin’de doğmuştur. 943-977 yılları arasında çeşitli yerleri özellikle de Horasan (Maverâünnehr dâhil) ve Hazar Denizi çevresi ile Sicilya ve sayısız ülkeleri dolaşmıştır. 340 (952) yılı civarında İstahrî ile buluşup konuşmuştur. İstahrî tarafından Ebû Zeyd el-Belhî’nin eserine göre te’lif edilen Mesâlik el-memâlik adlı kitabı ve haritalarını tashih ve ikmal ederek Sûret el-arz adıyla yeniden te’lif etmiştir. Eserinde İstahrî gibi, Hazar Denizi ve Mâverâünnehr etrafındaki Türkler hakkında tafsilâtlı bilgiler vermiştir. Özellikle Mâverâünnehr hakkında verdiği bilgiler gözlemlerine dayanmaktadır.
Hudûd el-âlem (ölm. 982):
Bu kitap, eski Türk ülkelerinin coğrafyası hakkında en tafsilâtlı bilgi veren eserlerin başında gelmektedir. Verdiği bilgiler bakımından İbn Rusteh, Mes’udî ve Gerdîzî’nin eserlerinden sonra gelmektedir. Ayrıca, çeşitli Türk ülkelerindeki önemli şehirler hakkında da oldukça fazla bilgiler vermektedir. Bu eser, Minorsky tarafından İngilizce’ye tercüme edilmiştir. İslâm ve bilhassa Türk coğrafyası hakkında yapılan en önemli çalışmalardandır ve günümüzde M. Ağarı ve A. Duman tarafından Türkçe’ye de tercüme edilmiştir.
Ebû Sa’îd Abdülhayy b. Dahhâk el-Gerdîzî (ölm. 1053 civarı):
Kâbil’in güney doğusundaki Gerdiz şehrindendir. 432 (1041) yılına kadar gelen Zeyn el-ahbâr adlı eserinin Türklere tahsis edilen bölümü Türk coğrafyası, etnolojisi ve tarihi bakımından önemlidir. Gerdîzî eserinin Türk ülkelerine tahsis edilen bölümünü yazarken İbn Hurdâdbih’in Kitâb el-ahbâr, Mesâlik el-memâlik, el-Ceyhânî’nin el-Mesâlik ve’l memâlik, İbn el-Mukaffa’ın Rub’ el-dünyâ adlı eserlerinden başka Tavzîh el-dünyâ adlı eser ile büyük bir ihtimâlle İbn Rusteh’in eserinden faydalanmıştır.
Zeyn el-ahbâr’daki Türklerle ilgili kısmın çevirisi Ahsen Batur tarafından W. Barthold’un Orta Asya kitabının sonunda verilmiştir.
Şerefüz el-Zamân Tahir-el Mervezi (d.1046?-ö.1120?): Hayatı hakkında çok az bilgi bulunmaktadır. Kendisinin İranlı kisbası onun Merv’li olduğunu göstermektedir. Selçuklu hükümdarlarından Sultan Melikşah ve Sultan Sencer’e hizmet etmiştir. Taba’i el Hayavan adlı eserinde Türklerle ilgili bilgiler bulunmaktadır.
Ebû Abdullâh Muhammed b. Muhammed el-Şerîf el-İdrîsî (ö. 560/1166):
Sebte’de doğmuş, Kurtuba’da yetişmiş ve Sicilya’da ölmüştür. Nüzhet el-müştâk adlı coğrafyasını 548 (1154) yılında Sicilya’da tamamlamış ve Norman Kralı II. Roger’e takdim etmiştir. Bu sebeple eserine Kitâbu Rocâr da denilmiştir. İdrisî eserinin Türkler’le ilgili kısımlarını yazarken İbn Hurdâdbih, İbn Havkal gibi büyük coğrafyacıların eserlerinden ve tanıdığı bazı Türklerden faydalanmasına rağmen Batlamyus coğrafyasından pek çok hayalî malûmatı da eklemiştir. Bu yüzden onun verdiği bilgileri, daha önceki coğrafyacılar vermedikleri için ilim âlemi ihtiyatla karşılamıştır.
İbn Kesir:
Şam yakınlarındaki Busrâ'ya bağlı Micdel veya Mecdel köyünde 1301 yılı civarında dünyaya gelmiştir. Ömrünün sonlarına doğru gözlerini kaybetmiş olan İbn Kesîr, 1373 yılında Şam’da vefat etmiştir. İbn Kesîr, yalnızca bir tarihçi değil, aynı zamanda büyük bir fıkıh ve hadîs bilginidir. Bu bakımdan İslâm düşüncesinin tarih, fikıh, hadîs ve tabakât (bir konu hakkında yoğunlaşan insanların hayatının anlatıldığı eserler, ilk kez Hadis alanında çalışanların biyografisi olarak hazırlanmıştır- Tabakatü’l-Muhaddisin, Tabakatü’l-Fukaha) konularında çok değerli ve orijinal eserler telif etmiştir. Bizim için önemli olan eseri “El-Bidâye ve'n-Nihâye fi't-Tarih” isimli kitabıdır. Genel tarih niteliğinde olan bu eser, kâinatın yaratılışından başlayarak İbn Kesir'in hayatının son günlerine kadar geçen olayları anlatmaktadır.
Yine İslam kaynakları arasında; El İstahrî El Farisi, İbn Fakih el-Hemedani, Ebu Ubeyd Abdullah El Bekri, İbn Rusteh, Ebu’l Hasan Alî b. Mûsâ b. Saîd el-Mağribî, Zekeriyyâ b. Muhammed Mahmûd el-Kazvînî, Nûreddîn Muhammed b. Muhammed el-Avfî, Ebu’l Reyhân Muhammed b. Ahmed el-Bîrûnî, İbn Fadlan, Şemseddîn Ebû Abdullâh Muhammed b. Ahmed el-Beşşârî el- Makdîsî‘yi sayabiliriz.
Bütün yukarıda saydığımız bu coğrafyacıların eserlerindeki Türklere ve Türk ülkelerine ait bilgiler Prof. Dr. Ramazan Şeşen tarafından İslam Coğrafyacılarına Göre Türkler ve Ülkeleri adlı kitapta Türk ilim aleminin hizmetine sunulmuştur. Ayrıca Yusuf Ziya Yörükan bu eserleriden bazılarını Türkçe’ye kazandırırken, çeşitli üniversitelerde yapılan Yüksek Lisans tezleri ile de bunların büyük bir çoğunluğu çevrilmiş ve bazıları da yayınlanmıştır.
Alıntıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder