Yeni Dünya'da her zaman birçok farklı kültür grubu yaşamıştır. Burada yer alan Amerikan kabileleri, 1500'lerde toprakları İspanyollar tarafından işgal ve fethedildiğinde Orta ve Güney, 1500-1800 yılları arasında Fransızlar ve İngilizler tarafından işgal ve fethedildiğinde ise Kuzey Amerika'da yaşamış ve bugün de varlıklarını sürdüren topluluklardır.
Amerikan yaratılış söylenceleri iki ayrı örüntü biçimiyle kendilerini gösterirler. Bazıları tüm evrenin ve insanların yaratılışını anlatırken, diğerleri yalnızca söylencenin ait olduğu kabilenin kökenini betimler. Pek çok diğer kültürün yaratılış söylencelerinde olduğu gibi Maya, Aztek ve Aymara/Tiyahuanako vb. Inkalardan önceki Kızılderililerin söylencelerinde de dünyanın yaratılışı anlatılır. Maya söylencesinde yaratıcıların, hoşlarına gidecek bir İnsan ırkı yaratmak için harcadıkları büyük çabalar eşsiz bir şiirsellikle dile getirilir. Anlatılan işlemler dizisini izlemek ve bu tanrıların nasıl bir insan arzuladıkları ve bunun nedenini görmek son derece ilgi çekicidir.
Aztek yaratılış söylencesinin ilk bölümünde, Yunanların ve Hintlerin insan çağlarını anımsatan bir dizi dünya betimlenir.
Tüm Aztek kültürüne derinlemesine işlemiş bir uygulama olan kan kurbanı fikri vurgulanır. Söylencenin son kısmı, Azteklerin güzel sanatlara duyduğu derin sevgiyi açığa çıkarmasıyla dikkat çeker. Bu bölümde, düzyazı olarak sunulmuş olan güzel bir şiir müziğin yaratılışını anlatır.
Peru'da İnkalardan önce yaşamış olan yerlilerin (antik Tia huanako kültürü; Bolivya dağlarında yaşayan Aymaraların ataları) yaratılış söylencelerinde, hem yaratıcı olan hem de iyilikler yapan bir tanrı anlatılır. İnsanların yaratılışının ilginç bir açıklamasını, tanrı ve beraberindekilerin, insanlara nasıl uygar bir yaşam sürdüreceklerini ve diğer insanlara nasıl insanca davranacaklarını anlattıkları yolculuklar izler.
Buna karşılık İnkaların, Navajoların ve İrokuaların yaratılış söylenceleri, bu kabilelerin kökeni üzerinde yoğunlaşmıştır. İnkaların söylencesi, baskın geldiği kültürünkinden farklılığıyla dikkat çekicidir. Öyküde İnkaların Peru'ya gelip, o zamana kadar vahşi hayvanlar gibi yaşadığı ileri sürülen yerli halkı nasıl uygarlaştırdıkları anlatılır. Navajo söylencesi ise bizim dünyamız olan beşinci dünyaya kadar böceklerden insanlara doğru gelişerek dört dünyadan geçip yukarı doğru ilerleyişlerini anlatır. İki açıdan Navajoların öyküsü ayrıksılık taşır. Bunlar kutsal dört rakamının kullanılışı ve insanlar ile hayvanlar âlemi arasındaki yakın ilişkinin betimlenmesidir.
İrokuaların yaratılış söylencelerinde, anaerkil toplum, bir dişi tanrı tarafından yaratılmış bir dünya tahayyül eder. İyi ve kötü, bir kişiliğin iki yanını simgeleyen erkek ikiz kardeştirler. Ketzalkoatl efsanesinin tersine, İrokua efsanesinde iyi kardeş kötü kardeşi yok eder. İnuitlerin Sedna efsanesi, deniz hayvanlarının yaratılışını, lnuit halkının daima içinde yaşadığı sert doğal çevreyi yansıtır biçimde açıklar.
Amerika kıtalarının bereket söylencelerinin üç modeli vardır. Bir tanrının ya da doğaüstü bir gücün insanlara, topraktan ürün elde etmeyi ve yaşam standartlarını yükseltmeyi öğrettiği söylenceler... Bir tanrının veya tanrı benzeri bir kahramanın yeryüzünün bereketini tehlikelerden koruduğu söylenceler ve bereketsizliğin aşılması için, öfkelenmiş ve kindar bir tanrının yatıştırılmasının gerektiği söylenceler... Trio ve İnka söylenceleri birinci modele örnektir. Aynı konuyu farklı bakış açılarıyla anlattıkları için ilginç bir karşılaştırma oluşturur.
Haida/Tsimşian/Tlingit ve Zuni mitleri ikinci modeli izler. Bir tanrının dünyayı koruduğu aynı öykü tipini anlatır; bunu yaparken de kendi özgül kültürleri hakkında pek çok bilgi vermiş olur. Bu söylencelerle teğet ilişki içinde olan Mikmak söylencesi, Algonkuiyan halkının kendi doğal çevrelerine hâkim olma ihtiyacını sergiler.
Kahramanlık söylencelerinden dördü, bir kahramanın toplum yararı için bir büyük görevi veya birçok görevi yerine getirişinin anlatıldığı geleneksel kahramanlık modelinin örneğidir. Haida/Tsimşian/Tlingit, Mikmak ve Zuni söylenceleri, konularının çifte odaklı olması nedeniyle hem kahramanlık hem de bereket söylenceleridir. Krov söylencesi ise, bir yandan çocuk gibi davranırken öte yandan da birçok kahramanlığı başaran ikizleri anlatır.
Azteklerin "Ketzalkoatl" söylencesi, tüm kahramanlık öykülerinin en ilgi çekici olanıdır ve yazıldığı zaman göz önüne alındığında gerçekten dikkate değerdir. Aztek yaratılış söylencesinde Ketzalkoatl ve Tezkatlipoka tanrısal yaratıcı ve koruyucu olarak betimlenirler, ancak Ketzalkoatl burada geleneksel bir kahraman, tanrı benzeri bir ölümlüyken, Tezkatlipoka onun düşmanıdır. Tamamen modern bir yaklaşımla, öyküde 16. yüzyıl ile 20. yüzyıl arasındaki uçurumu aşan sanatsal ve entelektüel bir başarıyla Ketzalkoatl'ın "alter ego"su ya da "ikinci kişiliği" tarafından nasıl alt edildiği anlatılır.
Donna Rosenberg'in Dünya Mitolojisi adlı kitabından alıntılanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder