Endüstri Devrimi için hayata yeni bir soluk
Prof. Dr. Seth Shostak, SETI Enstitüsü kıdemli astronomu ve Confessions of an Alien Hunter (Bir Yaratık Avcısının İtirafları) adlı kitabın yazarı
James Watt'ın buhar motoru 1700'lerin sonunda dünya genelinde fabrikaları çalıştırdı. Zekice akıl edilmiş ayrı bir soğutucu kullanma fikri silindirin sürekli ısıtılıp soğutulması derdini ortadan kaldırarak, motoru atası Newcomen motorundan çok daha verimli hale getirdi.
"Pratik buharlı lokomotif insanlık tarihinin gidişatını değiştirdi, hayatların çaresiz bir şekilde donuk, kısa ve yabani geçtiği 10.000 neslin sonunu getirdi. Bir daha asla hep birden yoksul ve hareketsiz kalmayacaktık."
Seth Shostak
Buhar motorundan elde edilecek enerjinin ileriye doğru hareketi sağlamada kullanılabileceği fikrini ortaya atmak an meselesiydi artık. İlk buharlı taşıtı kimin yaptığı meselesi hala tartışmalıdır. Nicolas-Joseph Cugnot top namlusu gibi şeyleri taşıyan üç tekerlekli buharlı vagonu yaptı. Ancak yola elverişli ilk buharlı lokomotifi yapma onuru genellikle Richard Trevithick'e ithaf edilir.
Trevithick'in, 1801'de yaptığı ve Noel akşamı bir köyden diğerine birkaç kişi taşıdığı "Puflayan Şeytan"ı üç gün sonra bozulup alevler içinde kaldı. Trevithick patenti alıp gelişmiş modeller üzerinde çalıştı. Ne yazık ki hiç rahat değillerdi, üstelik bu aletleri kullanmak at arabalarından daha pahalıya mal olurken onları üretmenin bir manası yoktu. Yeni bir uygulamaya ihtiyaç vardı.
1804'te, Trevithick'in en yeni lokomotifi Galler'in güneyindeki Penydarren Demir-yolları'nda on tonluk demir yükünü taşıma iddiasıyla ortaya çıktı. 21 Şubat'ta, beklentileri aşarak tam 16 km yol katetti. Trevithick sonunda buharlı lokomotifleri insanlığın hizmetine vermeyi başarmıştı. Adam dahiydi, ama iş dünyasından pek anlamadığından iflas etti. Yurdundan uzakta, Güney Amerika'da seyahat ederken, işten anlayan uyanık mucitler onun icadını geliştirmek için harıl harıl çalışıyorlardı. Bunlardan biri de "demiryolunun babası" sayılan mühendis George Stephenson'dı.
Buharlı lokomotifler geliştikçe, üzerinde gittikleri yollar da gelişti. İlk demiryolları madenler arasında yük vagonlarını
taşıyan kalaslardan yapılmıştı. Buharlı lokomotiflerle beraber kalaslar bu ağırlığı kaldıramaz oldu. Kalaslara hasar veren sayısız lokomotif kazasından sonra bir alternatif bulmak artık farzdı. Dökme demirden yollar hala çok kırılgandı, ama Stephenson işlenmiş demirden daha sağlam yollar yapmak ve lokomotif tekerleklerinin sayısını artırarak yükü düzgün dağıtmak üzere çalışıyordu.
1820'de Herton'dan Sunderland'e 13 kilometrelik bir demiryolu yapma işi Stephenson'a verildi. Bu yol hayvan gücünün kullanılmadığı ilk tren yoluydu. Stephenson devrim niteliğindeki süper hızlı lokomotifiyle ününe ün katacaktı.
İsmini tam anlamıyla hak eden Rocket, sıcak egzoz gazlarını dışarı atmak ve daha fazla buhar çıkarmak için kazan boyunca uzanan 25 bakır boruya sahipti. 1829'da Stephenson, lokomotifiyle Liverpool'daki Rainhill denemelerine katıldı. Ağırlığının üç katı bir yük çekmesine rağmen hızı saatte 19 kilometreyi buldu. Yolcuları taşıdığı diğer bir denemede ise attan daha hızlı giderek saatte 39 kilometreye ulaştı ve o güne kadar hiçbir taşıtın almadığı övgüyü aldı. Denemelerden başarıyla geçen Rocket tam 67 yıl hizmet verecekti.
Bu hızlarda uzun mesafe yolculuğu çoğu insan için makul bir seçenek sunarken, kömürün ülke genelinde daha çabuk taşınması ile madencilik de adeta yeniden hayat buldu. Buharlı makineler, 150 yıldır endüstri ve taşımacılığa hükmetmeye devam ediyor.
Bunları Biliyor Muydunuz?
~ Silindirin açılan vanası yüksek basınçta buhar saldığında "çuf-çuf" sesi çıkar.
~ Şimdiye kadarki en hızlı buharlı lokomotif saatte 204 km hızla Mallar idi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder