16 Mart 2025 Pazar

ESMA-İ HUSNA-10

 


13- el-MÜTEKEBBİR




a-Mütekebbir isminin lügat anlamı:


1-Mütekebbir; büyük ve büyüklenendir.

2-Mütekebbir; değerli ve kadri yüce olandır.

3-Mütekebbir; bütün ihtişamın sahibidir.

4-Mütekebbir; ululuğun son derecesidir.

5-Mütekebbir; ihtiyaç ve noksanlığı gerektiren her şeyden münezzehtir.


b-Mütekebbir isminin Kur‟an içerisinde incelenmesi:


1-Mütekebbir ismi, sadece Haşr suresinde Allah‟a izafe edilerek geçmiştir. Kur‟an‟da toplam 6 kez geçmektedir. İnsanlar için kullanıldığında boş yere büyüklük taslayan, kibirlenen ve gururlanan anlamlarına gelmektedir.

2-Kibirlenen kimselerin yeri cehennemdir. Allah onların kalplerini mühürler.

“Onlara içinde ebedi kalmak üzere cehennemin kapılarından girin! Kibirlenenlerin yeri ne kötüdür! denir.” (Nahl 29)

“...Allah kibirlenen, büyüklük taslayan her zorba/cebbarın kalbini mühürler.” (Mü‟min 35)

Rasulullah (s.a.v) Şöyle buyurdu:

“Kalbinde hardal tanesi ağırlığı kadar kibir bulunan kimse cennete giremeyecektir.”

Rasulullah (s.a.v) Şöyle buyurdu:

“Kim Allah için bir derece alçak gönüllülük gösterirse buna karşılık Allah onu bir derece yükseltir. Kim de Allah‟ın emrine karşı gelerek bir derece kibirlenirse Allah onu bir derece alçaltır, sonunda onu aşağıların en aşağısında kılar.”


c-Mütekebbir isminin bize yüklediği görev ve sorumluluklar:


1-Sadece Rabbimizi büyük ve ulu olarak tanımalı, O‟nun büyüklüğünü hayatımızın her alanında benimsemeliyiz.

“Sadece Rabbini büyük tanı!” (Müddessir 3)

“...Tekbir getirerek O‟nun şanını büyükle, yücelt!” (İsra 111)

Hayatımızın hiçbir bölümünde Allah‟tan daha büyük olarak kimseyi kabul etmemeliyiz. Allah‟tan başka sözü dinlenecek, yüceltilecek, zikri gündemde tutulacak olan kimse yoktur. Sadece O, en büyüktür. Müslümanların Allah‟ı büyüklemesi kafirleri her zaman rahatsız etmiştir, bundan böyle de rahatsız edecektir.

Bugün dedelerimizin, ninelerimizin ellerinden tesbih düşürmeyerek rahatça “Allahu ekber” demeleri ve kimsenin buna mudahale etmemesi bizi aldatmasın. Kâfirlerin karşısında söylenen, üniversiteli bir gencin diline düşen “Allahu ekber”, yerinde ve zamanında getirilen her tekbir kâfirlerin yüreklerini titretmektedir.

Onun için bizler Allah‟ı hayatımızın her alanında hakkıyla büyüklemeli, çocuklarımızı ve gençlerimizi tekbir sözü üzere eğitmeliyiz.

2-Allah‟ın ayetleri karşısında büyüklük taslamamalıyız.

“Onlara “Allah‟tan başka ilah yok” denildiği zaman kibirle direnirlerdi.” (Saffat 35)

Allah‟ın ayetleri karşısında büyüklenmek, kibirlenmek kâfirlere ait bir özelliktir. Hayatımıza Allah‟tan başkalarını karıştırmak O‟na ve emirlerine karşı büyüklenmektir. Allah ile beraber başka ilahlar kabul etmek de yine O‟na karşı kibirlenmektir. Allah‟ın katındaki melekler O‟na ibadet etmekte kibirlenmezler.

“Göklerde ve yerde her ne varsa O‟na aittir. O‟nun huzurunda bulunanlar, O‟na ibadet etmekte kibirlenmezler ve yorulmazlar.” (Enbiya 19)

3-Yeryüzü mütekebbirlerinden Allah‟a sığınmalıyız.

“Musa dedi ki: “Ben hesap gününe inanmayan her kibirleden, benim ve sizin Rabbiniz olan Allah‟a sığınırım.” (Mü‟min 27)

Bizler mütekebbirlerden Allah‟a sığınmalı, bütün dünyaya onlardan beri ve uzak olduğumuzu bildirmeliyiz. Bizler, “Ben bilirim, Allah bana karışmasın, bu zamanın gereklerini ben Allah‟tan daha iyi bilirim, ben sizin Rabbinizim, kural ve kanun koyan, sizi terbiye eden benim” diyen her kibirliden Allah‟a sığınırız. Onlardan değiliz, onlardan beriyiz.

Bizler biliyoruz ki o kâfirler ne kadar büyüklük taslasalar da muhtaçtırlar. İhtiyaç sahibidirler. Hayatlarını devam ettirebilmek için, Allah‟ın nimetlerine ihtiyaç duyarlar. Allah ise hiçbir şeye ihtiyaç duymayandır.

Onlar Allah‟ı cahil, gafil ve bilgisiz olarak kabul ediyorlar. Allah‟ın yetkilerini sınırlamaya çalışıyorlar. Ramazanlara, mübarek gün ve gecelere, seccadeler ve tesbihlere karışan bir Allah istiyorlar. Onun dışındaki zamanlarda Allah‟ı tatile çıkarıyorlar. Allah‟ın dünyayı ve insanları yaratıp göklere çekildiğini söylüyorlar, çocuklarımızı bunlara inandırmaya çalışıyorlar.

4-Rabbimizin gücünden güç almalıyız. Yeryüzü mütekebbirlerine karşı O‟nun gücüyle ayakta durmalıyız. Biz O‟nu hakkıyla tanıdığımız ve kulluk ettiğimiz takdirde, O da bizi güçlü kılacaktır. Öyleyse yeryüzü kafirlerinden korkmamalıyız. Onların müstekbirce orduları, düzenleri, güçleri ve kuvvetleri karşısında yılmamalıyız. Çünkü bizim arkamızda Rabbimiz var. Bizler Rabbimizin her an bizim yanımızda olduğuna, bize şah damarımızdan bile daha yakın olduğuna inanmalıyız. Böylece yılmadan, gevşemeden O‟nun yolunda çalışmaya devam ederiz.

5-Hiçbir zaman Allah ile büyüklük yarışına girmemeliyiz.

Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:

“Allah şöyle buyurdu: Büyüklük ve azamet bana ait sıfatlardır. Kim bu iki sıfattan birisinde benimle yarışmaya kalkarsa o kimseyi cehenneme atarım.”

Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:

“Zorba ve böbürlenen birtakım kimseler kıyamet gününde küçük karıncalar şeklinde getirilirler ve insanlar ayaklarıyla onları çiğnerler. Bu Allah‟ın onlara hiçbir değer vermeyişindendir. Sonunda insanlar arasında hüküm verilip tamamlanır ve bu kimseler Naru‟l-Enyâr‟a götürülürler. “Ey Allah‟ın Rasulü! Naru‟l-Enyâr nedir?” diye sorulunca şöyle cevap verdi: “Cehennem halkının sıkılıp suyunun çıkarıldığı yerdir.”

6-İnsanlara karşı da kibirlenmemeli, gururlanmamalıyız.

Dikkat edersek Rabbimiz kitabında fiillerini anlatırken “Ben” değil de “Biz” der. “Biz indirdik, biz yarattık, biz verdik” gibi ifadeler kullanır. Oysa Allah‟ın ortakları veya yardımcıları yoktur. “Ol” der ve dilediği şey oluverir. Ancak Rabbimiz kullandığı bu uslubuyla bizlere örnek olmayı hedeflemiştir. Yani; “Kibirlenmeye layık olan, büyüklenmeye hakkı olan ben olduğum halde, ben bile kibirlenmiyorum. Siz ne diye kibirleniyorsunuz?” demektedir.

Bizler de her işimizde “Ben” yerine “Biz” demeye çalışacağız. “Ben yaptım, ben ettim, bunlar benim” demek yerine, “Rabbimin lütfuyla, yardımıyla böyle yaptık, şöyle ettik” diyeceğiz.

“..İblis hariç hepsi secde ettiler. O yüz çevirdi ve büyüklük tasladı. Böylece kâfirlerden oldu.” (Bakara 34)

İlk kibirlenen şeytandı. Bizler (Allah korusun) kibirlenmeye başladıkça şeytanlaşacağız.

Şeytanın safında yer alacağız.

Lokman (a.s) oğluna nasihat ederken şöyle buyuruyor:

“Küçümseyerek insanlara karşı yanağını, avurdunu şişirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah kendini beğenmiş, övünüp duran kimseleri asla sevmez. Yürüyüşünde orta yollu ol. Sesini de alçak tut. Unutma ki seslerin en çirkini, eşeklerin sesidir.” (Lokman 18-19)

Yani insanlardan üstün görünmek için ağzını doldura doldura konuşma. İnsanlardan yüzünü çevirme. Çevrenle ilgilen, çevrene iltifat et. İnsanlara tepeden bakma. Seni ve onları yaratanın Allah olduğunu unutma. Yürüyüş tarzında, hayatında orta yollu ol. Gurur ve kibrini ağzından taşırma. Gururla ve kibirle konuşan insanların sesleri, eşeklerin sesine benzer.

Böyle insanlar konuşmalarından, yürüyüşlerinden, edalarından ve tavırlarından çabucak fark edilirler. Bunlar çok bilgili, kültürlü vs. olabilirler. Ancak sahip oldukları bilgileri onları eşek olmaktan kurtarmaz. Rabbimiz Yahudilere de, Allah‟a karşı kibirlendiklerinden ve kitaplarına gereken saygıyı göstermediklerinden dolayı “Kitap yüklü eşekler” demektedir..





Dr. Ramazan SÖNMEZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siyahkaya Barajı / Silopi / Şırnak