BEDİK
Eğlence cini. İlk başlarda kötü bir ruh olduğu için, insanlara ve hayvanlara zarar verdiği için evlerden kovulmak istenmiş, bunun için de kendisi adına törenler düzenlenmiş ve törenler eğlenceli bir hal alınca Bedik de eğlenmeye başlamıştır. Törenlerde kendisinden gitmesi rica edilir, bunun için uyaklı şiirler dualar okunur. Hatta laf anlamazsa tehdit ve hakarete başvurulur. Sırıtkan, sinir bozucu bir varlıktır.
BEKENBEY
Adalet tanrısı. Yeryüzünde adaleti sağlar. Doğru söyleyen insanları korur. Yargıcılar (hakimler) doğru kararlar verebilmek için kendisinden yardım isterler. Elinde suçluları cezalandırdığı sivri dişleri olan büyük bir topuzu vardır ve adaleti tesis etmek için gerektiğinde zor kullanılacağını vurgular. Türk tarihinde hükümdarları hiç korkmadan yargılayan, hatta cezalar veren yargıçların bulunduğu anlatılır.
BELEN/PELEN
Yolculuk tanrıçası. Yolcuları korur, yolların güvenliğini sağlar. Yolculuk yapanlar kendisine yakarırlar. Yolculara zarar veren haydutları cezalandırır. "Yolda belde kalmak'' deyimi sözcüğün konuyla olan bağlantısını açıkça ifade etmektedir. Kendisini memnun etmek için "çalama" yapılır, yani kutsal ağaçlara saçılar verilir, bez bağlanır. Uzun yola çıkacak olan obalar onun ismini anarak ateşlere saçı yapar, adakta bulunurlar.
BENGÜSU
Ölümsüzlük iksiri. "Didik Suyu" şeklinde de ifade bulur. İçenIere ölümsüzlük ve gençlik sağlar. Yaşam Ağacı'nın köklerinden çıkar. Bir ırmak veya dere şeklinde akar. Bazen köpük şeklindedir. Örneğin Köroğlu Destanı'nda bir ırmaktan üç köpük şeklinde gelir. Mecazen bilgeliği, kalıcı eserler bırakmayı, iyiliği simgeler. Ölüleri bile diriltebilir. Ulukayın'ın dibindeki bir çukurdan kaynaklanır. Başında bir bekçi ruh bulunur. İçenlere güç ve kuvvet verir. Hastaları iyileştirir. Aşığın, buta (bade) alması esnasında içtiği ışığın da aslın¬ da bu su olduğu öne sürülür. Çünkü azanın söylediği türküler kendisinin ölümünden sonra da yaşamaya devam edecektir. Yani o da bir semboldür. Pek çok uygarlıkta böyle bir yaşam suyuna dair, çoğu zaman birbirinden bağımsız olarak ortaya çıkıp gelişen ortak bir inancın bulunmasıysa ilgi çekicidir. Bengisu karanlık ve bilinmeyen bir diyarda gizlidir. Suyun yaşamsal bir unsur olması ve denizlerin enginliği, çeşitli inançlarda, sonsuzluğa kavuşturan ve ölümsüzlüğe ulaştıran bir güç olduğuna dair görüşlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Yaşlıyı gençleştiren, hastayı iyileştiren veya sonsuz yaşam veren bir ot, su veya bir karışım oluşturulabileceği inancı oldukça yaygındır. Fars Mitolojisi'nde dört kutsal canlının bir araya getirilerek kanlarının akıtılıp karıştırılmasıyla karanlık güçler içeren bir iksir elde edildiğine inanılmaktadır. Ancak bu iksir sudan daha farklı bir içeriği ifade eder. Ölen kahramanın üstüne gizemli bir su serpilmesiyle dirilmesi, masallarda ve efsanelerde sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Söylencelerde, bazı kahramanların Bengisu içerek ölümsüzlük kazanmalarına da rastlanır.
BENGÜTAŞ
Ölümsüzlük taşı. Bilinmeyen bir yerdeki gizemli bir dikilitaş şeklindedir. Dönüşümü ve döngüyü vurgular. Sonsuz yaşamın sembolüdür. Ayrıca anıt anlamına da gelir. Bengi (Bengü/Mengü/Mengi) kavramı sonu olmayan, hep var olacak olan bir varlık anlayışını ifade eder. Bu taşsa sonsuz bir döngü içerisinde ruhların göğe yükselişini simgeler. Kafkasya halklarının Nart destanlarında bir taşın içinden inanılmaz bir biçimde doğan Sosurka (Sosuruk) adını taşıyan kahramanın öyküsü anlatılır. Kaya üstünde yatmakla kısır kadınların gebe kalacağına dair inanç da bu konuyla bağlantılıdır. Taş gücü ve dayanıklılığı (ölümsüzlüğü) temsil eder. Bu nedenle tüm kalıcı anıtlar ve yazılar sağlam taşlardan yapılır. Örneğin Orhon ve Yenisey Anıtları Türk tarihinin en önemli yazılı anıtlarıdır. Mezarların başına dikilen ve balbal adı verilen taşlar da Bengütaş'ın farklı bir türü olarak düşünülebilir. Anıtlar dikerek daima anımsanma ve yad edilme arzusu hemen her ulusun tarihinde taş anıtların varlığını da beraberinde getirmiştir. Türk kültüründe taşlarla ilgili pek çok söylenti vardır. Gökten düşen taşlar sıra dışı özelliklere sahiptir. Yabancılara aldanıp ülkesindeki kutsal taşı onlara hediye eden bir hakanın yüzünden yurdun bereketi kaçar. Bazı kahramanlar ellerinde dokuz köşeli taşla doğarlar. Masallarda cezaların en kötülerinden biri taşa dönüşmektir, böylece insanlar o taşı görüp ibret alırlar.
Bahattin Uslu’nun Türk Mitolojisi adlı kitabından alıntılanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder