30 Ekim 2021 Cumartesi
29 Ekim 2021 Cuma
NOBEL ÖDÜLLERİ-TIP
1903 Niels Ryberg Finsen (Danimarka)
1904 Ivan Petrovich Pavlov (Rusya)
1905 Robert Koch (Almanya)
1906 Camillo Golgi (Italya)
1906 Santiago Ramón y Cajal (Ispanya)
1907 Charles Louis Alphonse Laveran (Fransa)
1908 Paul Ehrlich (Almanya)
1908 Ilya Ilyich Mechnikov (Rusya)
1909 Emil Theodor Kocher (Isviçre)
1910 Albrecht Kossel (Almanya)
1911 Allvar Gullstrand (Isveç)
1912 Alexis Carrel (Fransa/ABD)
1913 Charles Robert Richet (Fransa)
1914 Robert Bárány (Avusturya)
1919 Jules Lean Babtiste Vincent Bordet (Belçika)
1920 August Steenberg Krogh (Danimarka)
1922 Sir Archibald Vivian Hill (Büyük Britanya)
1922 Otto Fritz Meyerhof (Almanya)
1923 Sir Frederick Grant Banting (Kanada)
1923 John James Richard Macleod (Kanada)
1924 Willem Einthoven (Hollanda)
1926 Johannes Andreas Grib Fibiger (Danimarka)
1927 Julius Wagner von Jauregg (Avusturya)
1928 Charles Louis Henry Nicolle (Fransa)
1929 Christiaan Eijkman (Hollanda)
1929 Sir Frederick Gowland Hopkins (Büyük Britanya)
1930 Karl Landsteiner (Avusturya)
1931 Otto Heinrich Warburg (Almanya)
1932 Lord Edgar Douglas Adrian (Büyük Britanya)
1932 Sir Charles Scott Sherrington (Büyük Britanya)
1933 Thomas Hunt Morgan (ABD)
1934 George Richards Minot (ABD)
1934 William Parry Murphy (ABD)
1934 George Hoyt Whipple (ABD)
1935 Hans Spemann (Almanya)
1936 Sir Henry Hallett Dale (Büyük Britanya)
1936 Otto Loewi (Avusturya)
1937 Albert von Szent-Györgyi Nagyrapolt (Macaristan)
1938 Corneille Jean François Heymans (Belçika)
1939 Gerhard Domagk (Almanya)
1943 Carl Peter Henrik Dam (Danimarka)
1943 Edward Adalbert Doisy (ABD)
1944 Joseph Erlanger (ABD)
1944 Herbert Spencer Gasser (ABD)
1945 Sir Ernst Boris Chain (Büyük Britanya)
1945 Sir Alexander Fleming (Büyük Britanya)
1945 Sir Howard Walter Florey (Avustralya)
1946 Hermann Joseph Muller (ABD)
1947 Carl Ferdinand Cori (ABD)
1947 Gerty Theresa Cori (ABD)
1947 Bernardo Alberto Houssay (Arjantin)
1948 Peter Hermann Müller (Isviçre)
1949 Walter Rudolf Hess (Isviçre)
1949 Antonio Caetano de Abreu Freire Egas Moniz (Portekiz)
1950 Philip Showalter Hench (ABD)
1950 Edward Calvin Kendall (ABD)
1950 Tadeus Reichstein (Isviçre)
1951 Max Theiler (Güney Afrika)
1952 Selman Abraham Waksman (ABD)
1953 Hans Adolf Krebs (Büyük Britanya)
1953 Fritz Albert Lipmann (ABD)
1954 John Franklin Enders (ABD)
1954 Frederick Chapman Robbins (ABD)
1954 Thomas Huckle Weller (ABD)
1955 Axel Hugo Theodor Theorell (Isveç)
1956 André Frédéric Cournand (ABD)
1956 Werner Forßmann (Almanya)
1956 Dickinson Woodruff Richards jr. (ABD)
1957 Daniel Bovet (Italya)
1958 George Wells Beadle (ABD)
1958 Joshua Lederberg (ABD)
1958 Edward Lawrie Tatum (ABD)
1959 Arthur Kornberg (ABD)
1959 Severo Ochoa (ABD)
1960 Sir Frank McFarlane Burnet (Avustralya)
1960 Sir Peter Bryan Medawar (Büyük Britanya)
1961 György von Békésy (ABD)
1962 Francis Harry Compton Crick (Büyük Britanya)
1962 James Dewey Watson (ABD)
1962 Maurice Hugh Frederick Wilkins (Büyük Britanya)
1963 Sir John Carew Eccles (Avustralya)
1963 Sir Alan Lloyd Hodgkin (Büyük Britanya)
1963 Sir Andrew Fielding Huxley (Büyük Britanya)
1964 Konrad Emil Bloch (ABD)
1964 Feodor Felix Konrad Lynen (Almanya)
1965 François Jacob (Fransa)
1965 André Lwoff (Fransa)
1965 Jacques Monod (Fransa)
1966 Charles Brenton Huggins (ABD)
1966 Francis Peyton Rous (ABD)
1967 Ragnar Granit (Isveç)
1967 Haldan Keffer Hartline (ABD)
1967 George Wald (ABD)
1968 Robert William Holley (ABD)
1968 Har Gobind Khorana (ABD)
1968 Marshall Warren Nirenberg (ABD)
1969 Max Delbrück (ABD)
1969 Alfred Day Hershey (ABD)
1969 Salvador Edward Luria (ABD)
1970 Julius Axelrod (ABD)
1970 Ulf von Euler (Isveç)
1970 Bernard Katz (Büyük Britanya)
1971 Earl Wilbur Sutherland (ABD)
1972 Gerald Maurice Edelman (ABD)
1972 Rodney Robert Porter (Büyük Britanya)
1973 Karl von Frisch (Almanya)
1973 Konrad Lorenz (Avusturya)
1973 Nikolaas Tinbergen (Hollanda)
1974 Albert Claude (Belçika)
1974 Christian de Duve (Belçika)
1974 George Palade (ABD)
1975 David Baltimore (ABD)
1975 Renato Dulbecco (Italya/ABD)
1975 Howard Martin Temin (ABD)
1976 Baruch Samuel Blumberg (ABD)
1976 Daniel Carleton Gajdusek (ABD)
1977 Roger Guillemin (ABD)
1977 Andrew Victor Schally (ABD)
1977 Rosalyn Sussman Yalow (ABD)
1978 Werner Arber (Isviçre)
1978 Daniel Nathans (ABD)
1978 Hamilton Othanel Smith (ABD)
1979 Allan McLeod Cormack (ABD)
1979 Godfrey Newbold Hounsfield (Büyük Britanya)
1980 Barju Benacerraf (ABD)
1980 Jean Dausset (Fransa)
1980 George Davis Snell (ABD)
1981 David Hunter Hubel (ABD)
1981 Roger Wolcott Sperry (ABD)
1981 Torsten Nils Wiesel (ABD)
1982 Sune Bergström (Isveç)
1982 Bengt Ingemar Samuelsson (Isveç)
1982 John Robert Vane (Büyük Britanya)
1983 Barbara McClintock (ABD)
1984 Nils Kaj Jerne (Danimarka)
1984 Georges Köhler (Almanya)
1984 César Milstein (Arjantin)
1985 Michael Brown (ABD)
1985 Joseph Goldstein (ABD)
1986 Stanley Cohen (ABD)
1986 Rita Levi-Montalcini (Italya/ABD)
1987 Susumu Tonegawa (Japonya)
1988 Sir James Whyte Black (Büyük Britanya)
1988 Gertrude Belle Elion (ABD)
1988 George Herbert Hitchings (ABD)
1989 Michael John Bishop (ABD)
1989 Harold Eliot Varmus (ABD)
1990 Joseph Edward Murray (ABD)
1990 Edward Donnall Thomas (ABD)
1991 Erwin Neher (Almanya)
1991 Bert Sakmann (Almanya)
1992 Edmond Henri Fisher (ABD)
1992 Edwin Gerhard Krebs (ABD)
1993 Richard John Roberts (ABD)
1993 Phillip Allen Sharp (ABD)
1994 Alfred Goodman Gilman (ABD)
1994 Martin Rodbell (ABD)
1995 Edward B. Lewis (ABD)
1995 Christiane Nüsslein-Volhard (Almanya)
1995 Eric Wieschaus (ABD)
1996 Peter Doherty (Avustralya)
1996 Rolf Zinkernagel (Isviçre)
1997 Stanley B. Prusiner (ABD)
1998 Robert Francis Furchgott (ABD)
1998 Louis Ignarro (ABD)
1998 Ferid Murad (ABD)
1999 Günter Blobel (ABD)
2000 Arvid Carlsson (Isveç)
2000 Paul Greengard (ABD)
2000 Eric Kandel (ABD)
2001 Leland Hartwell (ABD)
2001 Timothy Hunt (Büyük Britanya)
2001 Paul Nurse (Büyük Britanya)
2002 Sydney Brenner (Büyük Britanya)
2002 H. Robert Horvitz (ABD)
2002 John E. Sulston (Büyük Britanya)
2003 Paul Lauterbur (ABD)
2003 Sir Peter Mansfield (Büyük Britanya)
2004 Richard Axel (ABD)
2004 Linda B. Buck (ABD)
Asurlular
M.Ö. 14. yüzyılda Asurlular, Babil'den ayrılarak asıl merkezi Kuzey Mezopotamya ' daki Asur şehri olan bağımsız bir imparatorluk kurdu.
Kuzeyden ve güneyden gelen işgalcilerle yaptıkları aralıksız mücadeleler, Asurluları usta savaşçılar haline getirmişti. Çoğunlukla zalimlikleriyle ün kazanmışlardı. Kültürlerini büyük ölçüde özümsedikleri Babillilerin dili ile kendi dilleri neredeyse aynıydı. Özellikle silah teknolojisi alanında son derece yenilikçiydiler. Çeşitli kuşatma silahları geliştirmişlerdi. Atlara araba çektirmek yerine onları süvari birliklerinde kullanan ilk kavim oldukları düşünülmektedir.
En ünlü Asur Kralı II. Sargon (M.Ö. 722-705), başkenti Ninova'ya taşıdı. Şam ve israil' in de içinde bulundugu bir çok bölgeyi fethetti. 30
bin israilliyi sürgüne gönderdi (israil'in "On Kayıp Kabile" efsanesinin temeli bu olaya dayanmaktadır).
M.Ö. 7. yüzyılda , Asur dünyanın o güne kadar gördüğü en büyük imparatorluk halini almıştı. Büyük Asur krallarının sonuncusu olan Asurbanipal (M.Ö. 668-627) Pers Körfezi'nden Mısır'a dek uzanan büyük bir imparatorluğa hükmetti. Asurlular böyle bir imparatorluğu yönetebilmek için, yollar ve son derece etkili bir posta servisi kurdular. Asurbanipal Ortadoğu'nun ilk düzenli kütüphanesini Ninova 'da kurdu. Burada binlerce metin ve kil tablet bulunuyordu. Bu çiviyazılı tabletlerin 20.720 tanesi, günümüzde British Museum'da saklanmaktadır.
Asur Devleti, M.Ö. 612 yılında Medler (Perslerle bağlantılı Hint Avrupa kökenli bir halk) ve Keldanilerin oluşturduğu bir koalisyon tarafından yenilgiye uğratıldı. Asurlular, sonraki yüzyıllar boyunca Babil, Pers imparatorluğu , Büyük iskender (Adını " Suriye" olarak değiştirdi), Partlar ve Romalılar tarafından idare edilmiştir.
AVRUPA SİYASETİ VE TOPLUMUNDA KADINLAR
Avrupa'da demokrasinin gelişmesinin kaçınılmaz bir sonucu olarak ortaya çıkan siyasi bir soru, belki psikolojik boyutundan dolayı, yüzyılın ilk yıllarında epey karışıklık yarattı. Erkekler ulusal siyasette rol oynuyorsa neden kadınlar bu siyasetin içinde yer almıyordu? Bu sorun birçok ülkede bir otuz yıl daha tartışmaya açık kalacaktı. Sorun İngiliz siyasetinde daha o tarihlerde bir kargaşa yaratmıştı. Bu, kadınların Avrupa toplumundaki yeri konusunda yeni hak iddialarının en görkemli ifadesiydi. Bu iddia aynı zamanda kadınların eğitimi, çalışması ve yasal statüsüyle ilgili tartışmalarda dile getiriliyordu. Siyasal haklar, geniş kapsamlı bir sorunun sadece bir kısmıydı.
Avrupa uygarlığının genel eğilimi, kendinden önce gelen bütün uygarlıklar gibi, ezici biçimde erkeklerin çıkarları ve değerleriyle belirlenmişti. Avrupa' da kadınların geleneksel rolünün ciddi biçimde sorgulanması ancak 18. yüzyılda başladı. Kadınların eğitim, çalışma, kendi mülkü üzerinde kontrol hakkı, ahlaki açıdan bağımsızlığı, hatta daha rahat elbiseler giyebilmesi gibi sorunlar 19. yüzyıl boyunca daha çok tartışılır oldu. İbsen'in "Bebek Evi" adlı oyunu, kadınların özgürlüğü için bir çağrı olarak yorumlandı (oysa yazarın niyeti bireyin önemini vurgulamaktı). Gerçek bir devrim başlamıştı. Avrupa ve Kuzey Amerika'daki kadınların hak talepleri, değil yüzyıllar, binyıllar boyunca yerleşmiş varsayım ve tavırları tehdit ediyordu. Bu varsayımlar aile ve cinsellik hakkında derin kökleri bulunan kavramlarla bağlantılı olduğundan, kadınların talepleri karmaşık duygulara yol açıyordu. Bu yüzden bazı insanlar -gerek erkek gerek kadın- sosyal devrim veya siyasal demokrasi tehdidine göre daha büyük bir sıkıntı yaşıyordu. Kadınlar gerçek bir devrimci gücü hissetmekte haklı olduğu gibi, bu hareketin tüm dünya çapında etkisi görülecekti. Avrupa ve Kuzey Amerika'daki ilk feminist hareketler, patlayıcı içeriğini kısa sürede diğer kültür ve uygarlıklara aktaran bir düşüncenin tohumlarını atmıştı.
Uzun bir zaman boyunca, kadınların politikleşmesi, hatta baskıcı olduğunu düşündükleri yasal ve kurumsal yapılara yönelik başardı siyasal saldırıları, birçok kadın için diğer değişimler kadar bir getiri sağlamadı. Bu değişimlerin üçü, geleneklerin sabitliğini yıkmakta yavaşça artan ama sonunda muazzam boyuta ulaşan bir öneme sahipti. Bunların ilki sanayiye dayalı ekonominin büyüyüp ayrıntılı bir yapıya kavuşmasıydı. Bu gelişme, 1914 yılına gelindiğinde bazı ülkelerde çok sayıda yeni kadın mesleği yaratmıştı; daktilograflık, sekreterlik, santral memurluğu, fabrika işçiliği, mağaza tezgahtarlığı ve öğretmenlik bunlar arasındaydı. Yüzyıl önce hiçbiri mevcut olmayan bu meslekler, ekonomik gücün kadınlara doğru kaymasında muazzam bir pratik fırsat yarattı. Kadınlar kendi geçimlerini sağlamaya başladıkça, kendilerini yeni bir aile yapısına ve yeni sosyal rollere taşıyacak bir yola giriyordu. Bir paradoks olarak, 20. yüzyılın sanayileşmiş toplumlarının savaşması bu gelişmeyi hızlandıracaktı zira işgücüne duyulan ihtiyaç onlara yeni meslek fırsatları sunuyordu. Daha 1900 yılında bile, kadınların ve kızların giderek sanayi veya ticaret alanında bir iş bulması, belli ölçüde ebeveynlerin düzeninden veya evliliğin getirdiği angaryadan kaçış demekti. Kadınların çoğunluğu 1914'te henüz bu fırsattan yararlanamamıştı fakat çoğalarak artan bir süreç işliyordu zira bu tür gelişmeler, örneğin eğitim ve mesleki eğitim gibi diğer talepleri tetikliyordu.
Kadınların hayatını dönüştüren ikinci büyük güç doğum kontrolüydü. Bu güç 1914 yılında henüz tam potansiyelini göstermediği gibi, yeni iş olanaklarına göre etkisini göstermedi daha uzun bir zaman aldı. Yine de Avrupa demografisini etkilemeye başlamıştı. Kadınların önünde gelecekle ilgili bir devrim yatıyordu. Tarih boyunca cinsiyetlerine egemen olup yaşamlarını biçimlendiren çocuk doğurma ve yetiştirmeye yönelik beklentileri artık kontrol edebilecekleri fikrini benimseyen kadınların sayısı giderek artıyordu. Bunun ötesinde yatan daha da köklü bir değişim se ancak 1914'te ortaya çıkmaya başlamıştı. Az sayıda kadın, ömür boyu evlilik yükümlülüğü altına girmeksizin cinsel tatmin arayabileceğini görmüştü.
Kadınları eski usuller ve ilkelerden fark edilmez ama kaçınılmaz biçimde kurtaran üçüncü büyük eğilim için tek bir isim vermek zordur fakat bu eğilimi yönlendiren bir güç varsa, bu teknolojidir. Bazıları daha 1900'lerden önce yavaş yavaş birikmeye başlayan yeni icatlar, günlük ev işleri ve angaryanın demirden pençesini gevşetip, bu tarihten sonra da kabaran bir dalga halinde büyümeye devam edecekti. Evlerde şehir şebeke suyunun, aydınlatma ve ısıtma için havagazının kullanımı ilk örnekler arasındaydı. Elektriğin temiz ve esnek bir enerji türü olması, daha bariz etkilere yol açtı. Daha iyi koşullara sahip dükkanlar, perakende dağıtımda dönüşümün öncüsü oldu. Bu gelişme, sadece lüks kavramının zengin kesim dışındaki insanlara ulaşmasını sağlamakla kalmayıp ev ihtiyaçlarının karşılanmasını kolaylaştırdı. Daha iyi işlenmiş ve korunmuş ithal yiyecekler, her gün (veya gün de iki-üç kez) pazardan alışveriş yapmaya dayalı aile alışkanlıklarını yavaş yavaş değiştirdi -Asya ve Afrika'da bu duruma hala sık rastlanmaktadır. 1900 yılında deterjanların ve temizlik bezlerinin dünyası henüz uzaktaydı ama sabun ve soda o tarihte kolay ve ucuz olarak bulunuyordu. İlk ev aletleri- fırınlar, elektrik süpürgeleri, çamaşır makineleri en azından zenginlerin evlerinde ortaya çıkmaya başlamıştı. Eski zamanlarda üzengi veya tornanın ortaya çıkmasının önemini derhal kabul eden tarihçiler, bu tür mütevazi aletlerin birikerek artan önemini tuhaf biçimde görmezden geliyordu. Bu aletler bir devrimi çağrıştırıyordu. Uzun vadede yarattıkları sonuçların insanların ilgisini, bu yüzyılın başında İngiltere'de kadınların oy hakkı için mücadele eden "suffragettes" hareketi kadar çekmemesi daha anlaşılır bir durumdur. Bu harekete mensup kadınları genellikle şiddet içeren eylemlere yönelten dolaysız unsurlardan biri, siyasal kurumların daha çok erkeğin yararına olacak şekilde demokratikleşmesiydi. Kadınların kampanyasını bu arka plan yönlendiriyordu. Seçmen sayısını iki kat arttırma pahasına, demokrasi arayışının cinsiyet sınırlarını aşmasına yönelik mantıklı hamleler vardı. Buna rağmen 1914'te, Finlandiya ve Norveç dışında kadınların genel seçimlerde oy kullanabildiği hiçbir Avrupa ülkesi yoktu.
Not: Avrupa Tarihi kitabından alıntılanmıştır.
-
Fırtınanın Savurduğu Bir Halkın Mücadelesi AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ'NİN KURULUŞU (1783) AMERİKA'DA KOLONİLERİN KURULMASI Amerik...
-
PROTESTANLIĞIN DOĞUŞU Reform; kelime anlamıyla; «bir şeyin aslını bozmadan onda yapılan değişiklikler» şeklinde tarif edilirse de ıstılahi...
-
Şu altı şey zararlıdır: 1- Amirlerin sefih olması. 2- Kan dökülmesi. 3- Hükmün satılması. 4- Akrabadan uzak...