25 Aralık 2021 Cumartesi

Çok Yaşa, Hapşırmak

 




Hapşırmak 6. yüzyılda İtalya’da yaşanan veba salgınında hastalıkla özdeşleştirilmişti. Papa Büyük Gregorius, İtalya'yı dehşete düşüren salgına karşı tedbir olarak sağlıklıların hastalar için dua etmelerini buyuran bir karar çıkarmıştı. Bu karara göre hapşırana, “Tanrı seni kutsasın,” denilecek, yalnız olanlar ise, “Tanrım bana yardım et!” diye bağıracaklardı. Katolik dünyasının önderinin bu buyruğu vebayla birlikte Avrupa’ya yayıldı.


Çin’de aksırmak, bizdeki kulak çınlaması gibi, birinin aksıranı kötü andığı anlamına gelir. Aksıran, yere tükürerek, “İyi insanlar beni sever, kötü insanlar hakkımda dedikodu yapıyorlarsa dişleri dökülsün,” der. Çocuk aksırdığında “Bin yıl yaşa!” denir. Han döneminde aksırma ve kulak çınlamasıyla ilgili kitap yazılmış olduğu kaynaklarda yer almaktaysa da böyle bir kitap günümüze ulaşmamıştır.

Montaigne, Aristoteles’i kaynak göstererek insanların üç türlü ‘yel’ çıkardığını yazmıştır: Alttan çıkan pistir, ağzımızdan çıkan oburluk belirtisidir, üçüncüsü olan hapşırma ise, baştan geldiği ve ayıp yanı olmadığı için hoş karşılanmaktadır. Anlaşılan denemelerini 1570’lerde yazan Montaigne’e göre, hapşırana sağlık dileme âdeti, diğer ikisi yerine üçüncü yola tanık olmanın getirdiği rahatlamadan kaynaklanıyor, hani biraz yüz göz olup ‘ilahi!’ dermiş gibi... Ama bazıları ‘çok yaşa’ veya ‘sen de gör’, ‘hep beraber’ denmesini çok önemserler; sözün büyülü gücünden mi, karşıdakinin iyi niyet ifade etmesini önemsediklerinden mi...


alıntıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siyahkaya Barajı / Silopi / Şırnak