3 Eylül 2022 Cumartesi

Parmaklarımız niçin çıtlar?

 Bazı insanlar her iki elinin parmaklarını birbirine geçirerek ve onları gererek ses çıkartırlar, yani çıtlatırlar. Çoğumuzun buradan gelen sesin kemiklerden geldiğini sanırız, hatta rahatsız oluruz ama nedense bunu yapanlar hallerinden memnun görünürler.

En çok ve kolaylıkla çıtlattığımız yerler vücudumuzda en çok bulunan sürtünmeli eklem yerleridir. Bu tip eklem yerlerinde, örneğin parmaklarınızda, iki kemiğin birleştiği yerde bir bağlantı kapsülü vardır. Bu kapsülün içinde kemiklerin hareketleri sırasında buraları yağlayan bir sıvı vardır. Bu sıvının içinde erimiş halde oksijen, nitrojen ve karbondioksit gazları bulunur.

Vücudumuzda en kolay çıtlatabileceğimiz eklem yerlerimiz parmaklarımızdır. Parmaklarımız gerilince ve eklem yerlerimiz düzleşince bu kapsül de gerilir. İçindeki sıvının basıncı azalır ve gaz kabarcıkları patlamaya başlar. İşte kulağımıza gelenler bu seslerdir. Patlayan kabarcıklar neticesinde gazlar bu sıvıyı terk eder, sıvı daha da genleşir ve eklem yerinin hareket kabiliyetini arttırır.

Şüphesiz ki eklem yerinin gerilmesi, bu kapsülün boyu ile sınırlıdır. Eğer parmaklarınızı çıtlattığınız anda röntgenini de çekerseniz, eklem içinde oluşan gaz kabarcıklarını görebilirsiniz. Bu olay eklem yerindeki hacmi yaklaşık yüzde 15-20 arttırır.

Aynı parmağınızı arka arkaya çıtlatamazsınız. Bir süre beklemeniz gerekir, çünkü gaz kabarcıklarının sıvı içerisinde tekrar oluşması biraz zaman alır.

Tüm bu açıklamalar, deneylerle ispatlanmasına rağmen, yine de bu kadar küçük gaz miktarının bu kadar büyük bir ses çıkartabilmesinin nedeni hala anlaşılmış değildir. Bu sorunun tatmin edici bir cevabı da henüz yoktur. Ayrıca detaylı çalışmalar göstermiştir ki, çıtırdama sırasında iki ayrı ses duyulmaktadır. Birincisinin gaz kabarcıklarının patlaması olduğu biliniyor. İkinci sesin ise kapsülün uzama sınırına vardığında çıktığı sanılıyor.

Evet geldik en çok merak edilen soruya! Parmaklarımızı çıtlatmak vücudumuz için zararlı mıdır? Bu konuda elde çok az bilimsel çalışma sonucu vardır. Bir görüşe göre parmak çıtlatmanın eklem yerlerimizdeki sıvıya bir tesiri yoktur. Diğer bir görüşe göre ise sürekli olarak bunu yapanlarda ve bunu alışkanlık haline getirenlerde, eklemler etrafındaki yumuşak doku zarar görmekte, parmaklar şişmekte, dolayısı ile elin kavrama gücü azalmaktadır.


Alıntıdır.


Amasra / Bartın

 


1 Eylül 2022 Perşembe

Göbekli Tepe / Şanlı Urfa

 


Uygur Yazıtları

 


Şine-Usu Yazıtı: 

Orhun-Selenga nehirleri arasındaki Şine-Usu gölü yakınında, Uygur Kağanlığı’na ait bir kitabe bulunmuştur. Bu yazıt “Teñride Bolmış il itmiş Bilge Kağan” adına dikilmiş ve Gök-Türk harfleriyle yazılmıştır. Yazıtın Moyun Çur Kağan’a (746-753) ait olduğu tahmin edilmektedir. VIII. yüzyılda dikilmiştir. Yazıtta Türk boyları arasındaki mücadelelerden söz edilmektedir. Tarduş, Töles ve Kırgız kavimlerinden de bahsedilmekte, Uygur hanının Çikler üzerine yürümesi ve Basmıllarla mücadelesi anlatılmaktadır.

Kara Balgasun Yazıtı: 

Gök-Türk alfabesiyle yazılan diğer bir yazıt Uygurların ilk hükümet merkezi olan kuzeydeki Kara Balgasun’da bulunmuştur. Türkçe, Çince, Soğdça olarak üç dilde yazılan bu yazıt, başlangıçtan IX. yüzyılın ilk çeyreğine kadar Uygur tarihini konu alır. Ay Tengride Kut Bulmuş Alp Bilge Kağan (808-821) adına dikilmiştir. Yazıtın Türkçe olan kısmı çok tahrip olunmuştur. Sadece bazı kelimeler okunmaktadır. Soğdça olan yüzü ise çok fazla silinmiştir. Sadece Çince kısmı sağlam kalmıştır.

Yazıtta, Uygurların hükûmet merkezinin Orhun ovasında olduğu yazılıdır. Dokuz Oymaklı Uygurlardan, Basmıllardan, Üç Oymaklı Karluk’tan, kuzeyde yer alan Kien-Kun (Kırgız) Devleti’nden bahsedilmektedir. Uygur kağanının Lo-yang seferinden (762) ve onun Çinli T’ang hanedanını desteklemesinden bahis vardır.

“Çin imparatoru Uygurlarla sarsılmaz kardeş hükümet ve ebedi akraba devlet etmeğe sözleşmişlerdi” denilmektedir. Bu arada, Uygur ülkesine dört Mani rahibin geldiğinden söz edilmektedir. Bunlar Mani dinini yaymaya çalışıyorlardı. Kağan bu dinin yayılmasını teşvik etmiştir. Yazıtlarda yerleşik hayata geçmekle ilgili atıflar da vardır. Uygur kağanı çoraklarda gezenleri tatlı diller dökerek yerleşmeye davet etmektedir.


Alıntıdır.

GÖK-TÜRK DEVLETİNİN İKİYE AYRILMASI VE DOĞU GÖK-TÜRK DEVLETİ - 5

  Tardu'nun Askeri Gücünün Bertaraf Edilmesi


600 yılının haziran ayında Tardu'nun yine Çİn sınırlarına akın yaptığı görülmektedir. Ling-wu ve Ma-i garnizonlarına çinliler yeni yığınaklar yapular. Ling-wu-'da Chin bölgesi prensi Kuang ve Yang Su, Mai'de ise Han prensi Liang ile Shib Wan-sui kumandan olarak vazife almışlardı. Bu arada Ch'ang Sun-sheng, Çin'e teslim olmuş yabancıların kumandanı sıfatıyla Ch'in eyaleti ordusu başkumandanı oldu. Ch'ang Sun - shengin bu ordulara katılmasıyla durum birden değişti. Çünkü Gök-Türk ordusunu çok iyi tanıyan bu casus-elçi yeni bir hile düşündü . Gök-Türk ordusuyla savaşmak yerine onların su kaynaklarına kolayca zehir akıtılırsa, orduları zayıflayabilirdi. Yine onun düşündüğü gibi yapıldı. Gök-Türklerin askerlerinin bu hayvanlarının su içtiği kaynaklara gizlice zehir akıtıldı, Bu sulardan içen Gök-Türk askerlerinin büyük bir kısmı öldüğü gibi, hayvanlarının da çoğu telef oldu. Perişan olan Gök-Türk halkı zehir akıtma olayından habersiz olduğu için bunu "göğün suyu bulandırdığı (zehirlediği)" şeklinde yorumlayarak, gece yola çıkıp oradan uzaklaştılar. Bu arada Ch'ang Sun-sheng onları takip etmiş ve binden fazlasını öldürtmüştü. Ağır mağlubiyete uğramış olan Gök-Türk ordusu geri çekiliyorken, çinli kumandanlar takibe çıktı. Yüz li'den fazla süren bu takip sonunda Gök-Tûrklerden bir kaç bin kişi daha öldürülmüştü. Askerî gücü iyice zayıflayan Tardu, gerilere çekilmişti. Gobi Çölü'nûn içine giren Çin ordusu da geri döndü. Çİn ordusu geri döndükten sonra Shih Wan-sui'in kazandığı başarılar, diğer Çinli devlet adamları tarafından kıskanılmış ve "zaten Gök-Türklerin kendiliklerinden teslim olacakları, Çin sınırlarının kuzeyinde hayvanlarını otlatacakları" iddiasıyla küçümsenmiştir.






Yukarıda bahsettiğimiz başarısızlıklara rağmen Tardu ülkesinde tek hakim olmaya devam ediyordu. 601 yılının Çin sınırlarına tekrar hücum etti. Heng-an mevkiinde çinli kumandan Han Hung'u bozguna uğrattı. Bozguna uğrayan Çin ordusunun kemiklerinin yığıldığı yere daha sonra Budist tapınağı yapılacaktır.


a - Tardu'nun  Ch'i-min'i Ortadan Kaldırma Teşebbüsü:


Yukarıda çok sayıda Gök-Türk boyunun gidip, Ch'i-mip Kagan'a bağlandığını söylemiştik . Onun bulunduğu Ta-li kalesinde nüfusun aniden artması üzerine Ch­ 'ang Sun -sheng buraya onları kontrol altına almak için gönderildi. Bu esnada Gobi Çölü'nün doğusundaki bölgeler Ch'i- min'in idaresi altında idi. Ülkenin tek hakimi olan Tardu, Ch'i-min varlığını kendi aleyhine tehlike kabul ediyordu. Kardeşinin oğlu İlteber unvanlı şahsı çölün doğusuna saldırmak üzere gönderdi . Ancak, tam bu sırada Çin ordusu harekete geçip, Ilteberin geçeceği yolları kapadı. Yanında az kuvveti olan ilteber geri döndü . Neticede bu tehlikeden kurtulan Ch'i-min, Sui imparatoruna teşekkür mektubu göndererek" Büyük Sui'in bilge imparatorunun zavallı halkını beslediğini, bunu yerin ve göğün bildiğini, bütün kabilelerin imparatora bağlı olduğunu; diğer boyların da bağlanacağını, hepsinin Pai-lao'ya girip, burada yaşayacaklarını at ve koyunların dağları, vadileri dolduracağını, Ch'i-min'in kuru ağacın yeniden yeşermesi, kuru kemiğin yeniden edenmesi gibi çok fazla büyüyeceğini, büyük Sui'in at ve koyun işleriyle iştigal edeceğini" bildirdi. Çin imparatoru onun bu mektubundan memnun olmuş ve Chao Chung-ch'ing'i Ch'i-min İçin Ting-hsiang'da kale yapmak üzere vazifelendirmişti.


b - Tardu 'ya Karşı Büyük Askeri Harekât  ve Töles Boylarının İsyanı:


Çinliler, Gök-Tûrk Devletinin tek hakimi olan Tardu (Pu-chia) 'yu devirmek, onun yerine Çin'de kendilerinin desteğiyle kağanlığını ilân eden Ch'i-min'i kuzeye yerleştirmek istiyorlardı. Bunun için iki koldan harekete geçme planı hazırladılar. Birinci koldan daha önce Gök-Türklere karşı bazı başarılar kazanmış olan Yang Su, Yün eyaletine baş kumandan tayin edilerek, yollandı. Diğer taraftan Ch'ang Sun-sheng, Ch'i-min'e onun kuvvetleriyle başka bir yoldan Tardu İle çarpışmak üzere yola çıkti(601). 602 yılının mayıs ayında Gök - Türklerden A-wu-ssu-li Erkin ve beraberindeki kuvvetler, güneye ilerleyip, Ch'i-min'e saldırdılar . Ch'i - min'in yanında bulunan çinli kumandan Sarı nehrin kuzeyine geçmiş, fırsattan istifade eden Erkin ani bir hareketle Ch'i-min'i bastırmıştı. Aslında bundan önce Hu-hsie gibi Töles boyları Ch'i-min'e itâat etmişler. Ancak, sonradan bundan vazgeçip, ayrılmışlardı.



Ch'i-min'i bozguna uğratan, A-wu-ssu-li Erkin, ondan beş-altı bin Türk insanını geri almayı başarmış ve iki yüz bin hayvanını ele geçirmişti. Fakat, çinli başkumandan Yang Su, derhal harekete geçti. Emrindeki bütün orduları seferber ettiği bu savaşta 60 li'den fazla bir alanda dönerek çarpışmalar oldu. Gök-Türkler kuzeye çekildi. Gece takibe çıkan Yang Su, onların bulunduğu yere yaklaştığında iki kişiyi önden Gök-Türkleri kandırmak için gönderdi . İki çinliye inanan Erkin ve adamları, hazırlıksız bir şekilde Çin ordusuna yakalanıp, ağır bir mağlubeyete uğradılar; Ch'i-min'deri aldıkları hayvan ve İnsanları geri bırakmak zorunda kaldılar. Yang Su'nun emrindeki generallerden silahşor Liang Mo, bu çarpışmalarda esas saldırıyı yapmıştı. Baş kumandan Yang Su, generaller Chang Ting-ho ve Liu Sheng i farklı yollardan Gök-Türklerin üzerine yollamış, bunlar çok sayıda asker yakalayıp ve öldürüp geri dönmüşlerdi. Çin ordusu geri dönünce Tardu'ya bağlı olduğu anlaşılan kuvvetler, Ch'i-min'e bir hücum daha yaptılar. Yang Su, bu sefer Fan Kui vasıtasıyla K'u-chie-ku'da onları tekrar yendi.



Tardu'nun Sonu ve Ch'i-min'in Doğu Gök-Türk Devletinin Kağanı Olması


Çin baskısı ve arka arkaya gelen maglubiyeder neticesinde Tardu'nun askeri gücü çok zayıflamıştı. Bundan faydalanan Töles boyları birer birer ayaklanmaya başladılar. Ssu-chie (Izgil), Fu-li (Börü), Chü - hun, Hu-sa, A-pa ve P'u-ku gibi daha isimlerini öğrenemediğimiz ondan fazla Töles boyu ayaklanmıştı Batı Gök-Türklerinden Ch'u – lo Kağan ve yabgusu Tölesler tarafından mağlubiyete uğrayınca, isyanın önü bir türlü alınamadı. Doğudaki Moğol kabilelerinden K'u - mo-hsi, Hsi ve beş boy da harekete geçtiler. Ülkesi karışan Tardu, T'u-yü-hunlara sığındı. Bundan sonra onun akıbeti hakkında kaynaklarda bilgi bulamıyoruz. Dolayısıyla 603 yılının sonunu Tardu'nun nihayeti olarak kabul etmek durumundayız.


Tardu'nun ortadan kalkmasıyla boş kalan Gök-Türk tahtına, Çin'de onlara tabî olarak yaşayan Ch'i-min oturdu. Ch'ang Sun-shengin refakatinde Gök-Türk ülkesine yönelerek Ta-li kalesinden ayrılmıştı. Ancak Doğu Gök-Türk devletinin merkezi ötüken'e gitmedi. Gobi çölünün doğusunda Chi-k'ou (çölün ağzı) diye adlandırılan mevkiye yerleşti. Onun Ötüken'e gitmeyip, Sui hanedanına yakın bir mevkide bulunmasıyla, normal olarak Çin'in daha çok tesirinde kalacak, diğer taraftan her hangi bir isyanla karşılaştığında Çin'e sığınabilecek veya yardım alabilecek idi . Çinli Ch'ang Sun-shengin askerî desteğiyle güvenli bir şekilde Chi-k'ou'ya yerleşen Ch'i-min Kagan'a, Tardu'nun ortadan kalkmasıyla başı boş kalan boyların çoğu itaat etti.



Doğu Gök-Türk devletinin tahtına Çin'e bağlı bir kağan geçmesine rağmen ülkede bütün Chi-min'e İtaat etmediği, dolayısıyla Çin'e bağlılığı kabul etmediği anlaşılmaktadır. Bunu Han bölgesi prensi Liangin imparator Yang'a sunduğu 604 yılındaki bir rapordan anlıyoruz. Prens, Gök-Türklerin kuvvetlendiğini, Çin'in mukabil askerî hazırlıklar yapması gerektiğini söylemişti. Bu rapor uyarınca hemen askerî hazırlıklara başlandı. Gök-Türkler sık sık hücuma geçip Çin sınırlarına tecavüz ettiler. Gök-Türklere karşı savaşmakla vazifelendirilen prens Liang mağlup edildi. Söz konusu Gök-Türk akınlarının hangi kumandan veya hangi boy tarafından yapıldığı kaynaklarda yazılmadığı için bilinememektedir. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi çinli tarihçiler Gök-Türklerİn kazandığı askerî başarıları bir-iki karakterle kısaca ifade ederlerken, Çinlilerin elde ettiği başarıları gayet teferruatıyla zikretmektedirler. Yine aynı yıl Sui imparatoruna isyan eden çinli kumandanlardan Wang Kui, Gök-Türklere sığınmak istiyordu. Fakat, yolda imparatorun kuvvetleri tarafından önü kesilmiş o da kendini öldürmüştü.



a - Ch'i-tan İsyanının Gök-Türk ve Çin Askerleriyle Bastırılması:


Mukan Kağan zamanında Gök-Türklere tabî olan Moğol asıllı Ch'i-tan'lar, Işbara devrinde devletin zayıflaması neticesinde isyan etmişlerdi. Tou-lan ve Tardu Kağanların ortadan kalkması yerlerine Çin destekli zayıf Chi - min'in Doğu Gök-Türk devleti tahtına oturması üzerine serbest kalan ve kuvvetlenen Ch'i-tan'lar, Çinin Yıng eyaletini işgal ettiler. Sui hanedanı aniden gelişen bu tehlikeli durumu kendi askerleri yerine Gök-Türklerin kini kullanarak önlemek İstedi. Çünkü bir bozkır kavmi olan Ch'i-tan'lar savaş karakteri yönünden Gök-Türklere benziyordu. Zaten Sui imparatorluğuna bağlılığını defalarca bildirmiş olan Ch'i -min Kağan derhal yirmi bin asker çıkararak, çinli kumandan Wei Yün-ch'i'nin emrine verdi. Çinli general yirmi bin kişiyi dört ayrı kola ayırdı. İleri harekata başlayan bu ordu uyumlu değildi. Gök-Türk askerleri, çinli generalin taktiklerini beğenmemişlerdi . Bu uyumsuzluk devam ederken, kendini tutamayan Ho-kan unvanlı bir Gök-Türk ileri atıldı. Fakat, Ch'i-tanlar onu öldürüp kesik başını geri yolladılar. Diğer Gök-Türk kumandanları buna çok üzüldüler, kesik başa bakamadılar.


Çin askerî taktiği ile başarılı olamayınca Wei Yün-ch'i yeni bir plan hazırladı. Ch'i-tan'ların daha önce Gök-Türklere duyduğu kinden istifade etmeyi düşünerek, onlara bir elçi gönderip yalanla Gök-Türklerin Kao-li(Kore)lerle ticaret yapmak için Liu kalesine gittiklerini, bu yüzden öldürüldüklerini söyledi. Bu arada Çinli kumandan kendi sınırlarına dönmüştü . Gök-Türklerin bertaraf edildiğine inanan Ch'i-tan'lar, hazırlıksız bir şekilde 50 li (yaklaşık 28 km) ilerlediler. Bu sırada pusuda olan Gök-Türk askerleri hızla bunlara saldırdı. Bozguna uğrayan Ch'i-tan'la-rın on binden fazlası yakalandı. Reislerinin çoğu öldürüldü . Ele geçen kızların ve sürülerin yarısı Gök-Türklerin, diğer yarısı Çinlilerin olmuştu.


b - Ch'i-min'in  Çinlileşmek İstemesi:


604 yılının sonunda Doğu Gök-Türk devleti tahtına kesin olarak oturan Ch'i - min, Çin'e bağlılığını sürdürüyordu. Bunu daha sonra Sui imparatorluğu topraklarını istilâ eden Ch'i-tanların bastırılmasına yirmi bin süvari göndererek göstermişti. Aradan bir kaç yıl geçmesine rağmen Ch'i-min, Çin'in kuzeyinde kağanlık yapmaya alışamadı. 599-603 yılları arasında Çin'de yaşadığı devrede Çin kültürünün etkisinde kalmıştı. Bozkırın sert iklimi ve zor hayat şartlarının yanında güneyde sıcak ve nemli hava, kolay hayat tarzı Ch'i-mİn'e çok tesir etmiş; dolayısıyla Çin'e hayranlık duymaya başlamıştı. Kendisinin kağan olması yolunda Çinlilerin uzun zaman verdiği destek ve yardımlar sebebiyle de Ch'i-min'in Çin'e minneattar kaldığını söylemek mümkündür .



Bundan dolayı 607 yılının ilk baharında Çin sarayına imparatoru ziyarete geldiğinde, Ch'i-min Kağan, Çinliler gibi yaşamak istediğini bildirdi, imparator Yang, onun teklifini kabul etmedi. Ertesi gün tekrar arzusunu ısrarlı bir şekilde bildiren Ch'i-min'in bu tavrını imparator "Gök-Türklerin artık tamamen çözülmesi" şeklinde yorumladı. Sonra Ch'an-yu nün çözüldüğünü bunun kendi bakanlarının bir başarısı olduğunu söyledi. Bütün vezirlerine işlenmiş güzel ipeklerden bol bol bağışladı. Hunlar zamanına atıfta bulunarak onların yıkılıp Ch'an-yü unvanlı hükümdarlarının (Hu-han-ye) çinlileşmesiyle Ch'i-min'in durumunu aynileştiriyordu. Aynı yılın haziran ayında imparator Yang, kuzey eyaletlerinde keşfe çıktı. Bir ay sonra Ch'i-min Kağan oğlu olan T'uo-t'e Tegin'i imparatorun bulunduğu yere gönderdi . Arkasında da ağabeyinin oğlu Pi-li-chia (Bilge) Tegin'i yine imparatorun konvoyuna gönderdi . En sonunda tekrar elçi yollayıp, Çin sınırlarına girerek, imparatoru bizzat karşılamak istediğini bildirdi ise de Çin İmparatoru bunu kabul etmedi. İmparator Yangin konvoyu Yü-lin mevkiine geldiğinde, Ch'i-min Kağan ve hatunu I-ch'eng prenses seyyar saraya (imparatorun otağı) gelip, onu ziyaret ettiler. Ch'i-rnin, Sui İmparatoruna üç bin baş at sunarken, memnun kalan Çin imparatoru Yang karşılık olarak on iki bin top ipek sundu.


Ch'i-min Kaganin bu davranışlarından iyice cesaretlenen Sui imparatoru, Çin sınırlarından çıkıp, Gök-Türk ülkesine girmeye karar verdi. Bundan sonra Chou - chün'e yöneldi. Kendisinin bu yeni teşebbüsünden Ch'i-min'in endişelenebileceğini göz önüne alarak, Ch'ang Sun-shengi onun yanına yolladı. Bu elçi Ch'i-min'in yanına vardığında Doğu Gök-Türklerine bağlı boyların reisleri de toplanmıştı. Ch­'ang Sun-sheng, bazı boyların isyan niyetinde olduklarını, dolayısıyla oraya gelecek olan imparatorun tehlikede bulunduğunu ima etti. Bunun üzerine Ch'i-min de gerekli tedbirleri aldı. Bütün boylar Yü-lin'den Ch'i-min'in otağına üç bin li uzunluğunda bin adım genişliğinde bir yol düzenledi.


Ch'ang Sun-shengin kendi geçeceği yolları temizleyip, muhafaza aluna almasından çok memnun olan imparator Yang, ona hayran olmuştu. Bu sırada Ch'i-min Kağan, Çin imparatoruna elçiyle mektup göndermiş, çinlileşmek isteğini açıkça bildirmişti. Söz konusu mektupta önceki imparatorun (Wen) çok büyük iyilikler yaptığını söyleyen Ch'i-min, Gök-Türk ülkesinden kaçarak onun yanına sığındığını ölecek iken, beslenip hayat bulduğunu, sonra kağan olup, Gök-Türk ülkesine döndüğünü, şimdi imparatorun vassalını ziyaret ederek şereflendirdiğini, bundan faydalanarak, boylarına liderlik edip, çinliler gibi giyinmek, yaşamak istediğini belirtti. Fakat, imparator yine kabul etmedi. Eylül ayında Ch'i-min'e cevabî mektup gönderen imparator Yang, "Gobi çölünün kuzeyinin tam olarak sakinleşip Çin'e bağlanmadığını ileri sürerek, madem iyi niyeti ve Çin'e bağlı olduğunu söylüyor; o halde hala uzaklarda savaşa ihtiyaç var iken neden elbise değiştirip Çinlileşmek istediğini" sordu.



Ch'i-min Kağan ile hatunu t-ch'engin Çin'e gelişi sırasında imparator Yang, Shih Yang adlı bir bakanını onları karşılamak üzere gönderdi . Ch'i - min ve hatununun gelişinde büyük bir gösteri yapmak isteyen Sui imparatoru, İçinde bir kaç bin insanın oturabileceği büyük bir çadır kurdurdu. Bu büyük çadırda Ch'i - min'in şerefine muhteşem bir eğlence tertip etti. Dans edildi ve müzik çalındı. Gök-Türklerin yanında Soğdlular da hayran kalmışlardı. Orada bulunan bütün yabancılar (Gök-Türk, Soğd, Hsi, K'u-mo-hsi vb.) sığır, koyun, at ve deveden bir kaç on milyon sundular. Bunları sunarken de birbirleriyle adeta yarış etmişlerdi . Arkasından tören sırasında yirmi milyon top ipek Ch'i-min'e sunuldu. Ona sunulanlar, diğer sunulanların hepsinden farklı idi. Üstelik savaş arabasına koşulan atlardan verilmiş ve onun sancağının propagandası yapılmıştı. Ch'i-min'in ismini özel olarak selâmlayan İmparator, onu bütün prenslerin, beylerin üstünde bir yere oturtmuş, özel ilgi göstermişti. Doğu Gök-Türk devletini Ch'i -min liderliğinde hakimiyeti altına alan Sui imparatoru Yang, tertip ettiği bu eğlence sayesinde, onun Çin nazarında diğer yabancılardan üstün ve farklı olduğunu göstermişti. Esasen onun niyeti Ch'i-min sayesinde bütün kuzey ülkelerini kontrol etmek idi.



Fakat, Çin imparatorunun yabancıları Çin topraklarına sokması ve yakınlaşması bazı çinli devlet adamların memnun etmiyordu. İmparatorun nedimelerinden Ho Ch'ou "Gök-Türklerin, Çin'in boş yerlerini, dağlarının yapısını öğrendiklerini, bu sebepten daha sonra tehlike oluşturacaklarını" ima etti.


Bu eğlence törenlerinden sonra Gök-Türk topraklarına giren Çin imparatorunu karşılamak için Ch'i-min, imparatora bir çadır hazırladı, imparator, onun çadırını ziyaret ettiğinde, bir kap içkiyi yerlere yatarak hürmet gösterip ona sundu. Ch'i - min'in ileri gelen adamları da bu esnada yerlere kapanmıştı . Böylesine karşılanmaktan çok memnun olan imparator, Büyük Hun imparatorluğu döneminde Hu-han-ye ve dönemini hatırlatan bir şiir söyledi. Arkasından Ch'i-min ve hatununa birer çömlek altın sundu. Ayrıca çok miktarda renkli elbise, örtü, yatak ve benzeri şeyleri teginler ve daha aşağı rütbelerde olanlara, makamlarına göre farklı olarak verildi. Bundan sonra geri dönen imparatoru, Ch'i-min, Çin sınırlarına kadar takip etti. Sui hanedanı topraklarına ulaşıldığında imparator, onu geri gönderdi.



Ch'i-min Kaganin çinlileşme isteği bir türlü dinmiyordu. 608 yılında da bu arzusu yolunda faaliyetlerde bulundu, Ağustos ayında Çin sarayına giden Ch'i-min için Sui imparatoru, Wan-shou-shu'da bir kale yaptırttı. Kalenin içinde ev oda inşaa edilmişti. İçine çin yatakları, perdeleri ve benzeri zengin eşyalar konulup, burada ikamet eden Ch'i-min'in gözü bir nebze boyandı. Aynı yıl Hami kalesini ele geçirmek isteyen Çin ordusuna yardımcı yollama gönderme kararı alan, Ch'i-min göndermedi. Bunun sebebi de Hami'yi ellerinde bulunduran T'u - yü - hunların, küçük oğlu Baga Şad(daha sonra II Kagan)'nın annesinin ülkesi olmasıydı. Ch'i-min'in gitmemesi üzerine Hami'liler hazırlık yapmaktan vazgeçtiler. Ancak çinli kumandan Hsie Shih-hsiung, hazırlıksız yakaladığı şehir ve kaleyi ele geçirdi . Han hanedanı zamanında yapılmış olan eski kaleyi tamir için binden fazla zırhlı muhafız bırakıp geri döndü.




609 yılının ilkbaharında tekrar Çin sarayına gelen Ch'i-min'e aşırı hürmet gösterilip, çok miktarda hediye bağışlandı.


Bu devrede Kore(Kao-li)'lilerin, Doğu Gök-Türk devletiyle yakınlaşmak için Ch'i-min'e elçi gönderdikleri görülmektedir. Ancak, Ch'i-min, Çin'in aleyhine her hangi bir ittifaka girmeyi reddetmiştir. Kore elçisi daha sonra imparatorun huzuruna geldiğinde Sui imparatoru ona ülkesine gidip, krallarının derhal gelip itaat ettiğini bildirmesini söylemesini istemiş; aksi takdirde Ch'i-min'i üzerine saldıracağını açıklamıştır.



Ahmet Taşağıl'ın Göktürkler adlı kitabından alıntılanmıştır.

Ayasofya Camii / İstanbul

 


Siyahkaya Barajı / Silopi / Şırnak