Musibetler çoğalıp çıkmaza girdiği, zorluklar birbirini takip ettiği ve uzun müddet devam ettiği zamanlarda,
müslümanı şaşkınlık ve umutsuzluktan koruyacak tek hidayet ve kurtuluş yolu, SABIR’dır.
Sabır ruhun bir melekesidir, güzel bir huydur. Tahammülü zor ve nefse ağır gelen şeylere katlanmak ancak sabır ile olur. Meşru bir hakkı müdafaa ve muhafaza etmek için gösterilen sebat, sabretmekle mümkün olur. Allah’ın emirlerini yerine getirmek, aklın ve dinin hoş görmediği ve nefsin meşru olmayan istek ve arzularına karşı durabilmek, elde olmadan başa gelen , insana büyük elem ve keder veren bela ve musîbetlere karşı koyabilmek ve bunların üstesinden gelebilmek için sabırlı olmak ve sabretmeye alışmak lazımdır.
Bazı sıkıntılar vardır ki, kulun irade ve gücünü aşar. Böyle felaketler başa geldiği zaman heyecana kapılmadan ve şikayet etmeden takdir-i ilâhiye razı olup sabretmek müminlerin özelliklerindendir.
“Muhakkak siz, mallarınız ve canlarınız hususunda imtihan olunacaksınız. Sizden önce kendilerine kitap
verilenlerden ve Allah’a ortak koşanlardan size eziyet verici bir çok söz işiteceksiniz. Eğer sabreder ve Allah’dan gereği gibi korkarsanız, şüphesiz işte bu azmi gerektiren işlerdendir.” (AL-İ İMRAN 3/186)
Kur’ân-ı Kerim’in yetmişten fazla ayetinde zikredilen sabır, insan tabiatına aykırı olan zorunlu hallere uymak ve güçlüklere karşı koymak demektir. Sabrın gayesi, beklenmedik olaylar, içine düşülen güçlükler karşısında paniğe kapılmamak ve tahammül göstermektir. Allah Teâlâ sabredenlere mükâfatını hesapsızca vereceğini müjdelemiş ve onları övmüştür.
“Sonra şüphesiz Rabbin, eziyet edildikten sonra hicret eden, sonra cihad eden ve sabreden kimselerin
yardımcısıdır. Bunlardan sonra Rabbin elbette çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.” (NAHL 16/110)
Ayrıca insanlar hayat boyunca yokluk içinde kalabilir, sağlıklı iken hastalanır, sel, deprem, yangın gibi çeşitli büyük felâketlerle karşılaşabilir; bütün bu durumlarda insanın en büyük dayanağı sabırdır. Aksine davranış, insanı Allah Teâlâ’ya isyana ve nankörlüğe sürükler.
“Sizin yanınızdaki dünya malı tükenir, Allah’ın katındakiler ise tükenmez. Muhakkak ki biz, Allah yolunda
sabredenleri, yaptıkları amelin daha güzeliyle mükafatlandıracağız. “ (NAHL 16/96)
“Çaresiz biz sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan
edeceğiz. Müjdele o sabredenleri!” (BAKARA,2/155)
“Doğrusu kim Allah’tan korkar ve düştüğü felâkete sabrederse; muhakkak ki Allah iyilik edenlerin mükafatı boşa, çıkarmaz” (Yusuf, 12/90).
Hz. Peygamber (s.a.s); “Sabır, acı bir olayın yaptığı sarsıntıya karşı ilk anda gösterilen tahammüldür” (Buhârî, Cenâiz, 32) sözüyle bir felaketle ilk karşılaştığı zaman, ilk ve şok anındaki sabrın önemini vurgulamıştır.
Sabretmek, mahkûmiyete ve zillete razı olmak, haksız tecavüzlere, insan onur ve haysiyetini ayaklar altına alacak saldırılara katlanmak ve bunlara ses çıkarmamak anlamına gelmez. Çünkü meşru olmayan şeylere karşı sabretmek caîz değildir. Bunlarla mücadele etmek gerekir. İnsanın kendi gücü ve iradesiyle üstesinden gelebileceği kötülüklere katlanması ya da karşılayabileceği ihtiyaçları karşısında gevşemesi sabır değil, acizlik ve tembelliktir. Bütün faziletlerin özü, hayatta muvaffak olmanın ve kemale ermenin sırrı sabretmekte gizlidir. Her türlü rezaletin sebebi sabırsızlık veya olaylara karşı gerektiği kadar sabır gösterememektir.
Rasulullah (s.a.s); “Ya Rabbi! Acizlikten ve tenbellikten sana sığınırım” (Buhari, Cihad, 25) diye dua etmiştir.
Emir ve yasaklarda nefsin kötü isteklerine direnebilmek sabrın zaferidir. Sıkıntı, hastalık, kötülüklere karşı koyma; ancak sabır gücü ile mümkün olur. Kulun sabırlı olması dışında, başkalarına da tavsiye etmesi, Kur’ân hükmü gereğidir.
Müminler sabırla olgunlaşarak sonsuz kurtuluşa ulaşırlar.
“Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır.” (ASR 103/3)
“Ve sabret! Çünkü Allah iyilik edenlerin mükafatını yitirmez.” (HUD 11/115)
Sabır acılara ve zorluklara dayanma gücüdür. Her şeyin Allah’tan geldiğini bilen iman sahibi, Allah’a sığınarak sabreder. İnsanların olgunlaşması ancak sabır ile mümkündür. Sabrın sonunda iman edenler için en hayırlı hükmü Cenâbı Allah bizzat kendisi verecektir.
“Bu olgunluğa ancak sabredenler kavuşturulur, buna ancak hayırdan büyük bir pay sahibi olan kavuşturulur.” (FUSSİLET 41/35)
“Sabrettiğiniz için size selam olsun. Ahiret yurdu ne güzeldir!” (RA’D 13/24)
“Bugün ben onlara, sabrettiklerinin karşılığını verdim; onlar, hakikaten muradlarına erenlerdir.” (MÜ’MİNUN
23/111)
Sabır, Allah’ın lütfettiği en büyük nimetlerdendir. Kur’ânı Kerîm’de ismi geçen bütün peygamberlerin en belirgin özelliklerinden biri de sabır sahibi oluşlarıdır. Onlar; sıkıntılara, eziyetlere, imansızların düşmanlıklarına azim ile tahammül etmişlerdir.
“Nice peygamberler vardı ki, kendileriyle beraber birçok Allah dostları çarpıştılar; Allah yolunda başlarına
gelenlerden yılgınlık göstermediler, zaafa düşmediler, boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever.” (AL-İ İMRAN 3/146)
“Senden önce de peygamberler yalanlanmıştı. Kendilerine yardımımız gelinceye kadar yalanlanmaya ve eziyet olunmaya sabrettiler.” (EN’AM 6/34)
İnsanlar, yaşam boyunca birçok zorluklarla karşılaşması bir yaratılış gereğidir. Olgunlaşarak kemale erme bu devreleri geçirmekle mümkündür. Kur’ân; bütün bu acılara sabır ile karşı koymamızı, ilâhî imtihan’ı ancak böylelikle kazanabileceğimizi vurgulamaktadır.
“Yoksa siz, Allah içinizden cihad edenleri belli etmeden, sabredenleri ortaya çıkarmadan cennete
girivereceğinizi mi sandınız?” (AL-İ İMRAN 3/142)
“İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamları ile mükafatlandırılacaklar, orada hürmet ve selamla karşılanacaklardır.” (FURKAN 25/75)
Sabır üç çeşittir:
1. ALLAH’ın farzlarını yerine getirmeye, onları ihmal etmemeye karşı sabır,
2. ALLAH’ın haramlarına ve onları işlememeye karşı sabır,
3. ALLAH’ın kaza ve kaderine ve onlara karşı tahammülsüzlük göstermemeye karşı sabır.
Kim bu üç sabrı toplarsa, bütün sabrı tamamlamış olur.
Allahü Teâlâ cümlemizi emir ve yasaklarına eksiksiz uymada sabır gösteren kullarından eylesin. “Amin”
İsmail Körpe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
-
Fırtınanın Savurduğu Bir Halkın Mücadelesi AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ'NİN KURULUŞU (1783) AMERİKA'DA KOLONİLERİN KURULMASI Amerik...
-
PROTESTANLIĞIN DOĞUŞU Reform; kelime anlamıyla; «bir şeyin aslını bozmadan onda yapılan değişiklikler» şeklinde tarif edilirse de ıstılahi...
-
Şu altı şey zararlıdır: 1- Amirlerin sefih olması. 2- Kan dökülmesi. 3- Hükmün satılması. 4- Akrabadan uzak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder