2 Haziran 2022 Perşembe

Erkek ve kadınların el yazıları farklı mıdır?

 El yazısına bakarak yazanın kadın mı, yoksa erkek mi olduğunu tespit edemezsiniz. Bir el yazısının analizi sonucu, yazanın kişiliği, karakteri, hissi durumu, açıklığı, akıl durumu, enerjisi, motivasyonu, korkuları ve savunması, hayal gücü ve uyumluluğu gibi bir çok konuda fikir sahibi olunabilir ama cinsiyeti konusunda bir karar verilemez. Gerçi kadınların ve erkeklerin el yazılarında ayrı ayrı bazı karakterleri benzer şekilde kullandıkları bilinmektedir ama bu tüm bir yazı hakkında tatmin edici bir fikir vermez.

El yazısı analizi kişinin şuuraltında yatanlar hakkında az çok ipucu verebilir ama bu da bir noktaya kadardır. El yazısından sadece cinsiyet değil ırk, din ve hatta yazanın solak mı, yoksa sağ elini mi kullandığı da tespit edilemez.

Bu konu nörobiyoloji dalında çalışanların da ilgisini çekmiş ve bilim adamları sinir kaslarının reaksiyonlarını sınıflandırmaya çalışmışlardır. Bazı sinir kası reaksiyonlarının benzer kişiliklere ve beyin ikazlarına sahip insanlarda olduğunu görmüşler, buradan da yazı tarzı ile kişilik arasında bir bağlantı olabileceğini saptamışlardır.

El yazısı insandan insana değişir. Her çocuğa ilkokulda harflerin yazılması belirli bir kalıpta öğretilmesine rağmen, çocuklar çok kısa sürede kendi bireysel özelliklerini harflere ve yazı şekillerine yansıtırlar. Zamanla insan olgunluğa erişince kendi kişiliğine özel ve bakıldığında yazanın kim olduğunu ele verecek yazı stili oluşur.

Aslında çok azımız düşündüğümüz gibi yazarız. El yazımız düşüncemizden ziyade kişiliğimizi yansıtır. El yazısını analiz etme artık sosyal bir bilim dalı olarak kabul edilmektedir. Eğitimli ve tecrübeli bir analizci yüzde 85-95 doğrulukla yazının sahibi (cinsiyeti değil) hakkında bilgi verebilmektedir. Bu analizcilere iş başvurularında, firmalara ve devlete adam almada hatta mahkemenin yaptırdığı tatbikatlarda başvurulmaktadır.

Sahte imzalar da benzer bir konudur. Sahtekar taklit ettiği imzaya kendi yazı stilinden de bir şeyler katar. Çoğu kez bu sahte imzalar kolaylıkla ayırt edilebilir. Sahte imzayı atan, imzayı çok incelemiş, imzayı atış şeklini ve kalem hareketlerinin sırasını çok iyi uygulamışsa bile imzanın sahte olduğu tespit edilebilir, ancak sahte imzayı atan hakkında bilgi edinilemez.


Alıntıdır.


Silopi Barajı

 


1 Haziran 2022 Çarşamba

Safranbolu

 


Silopi Barajı

 


TÜRK MİTOLOJİSİ'NDE GEÇEN KİŞİLER, KAVRAMLAR VE TANRILAR - 20

 AYAZ ATA


Bir tür Noel Baba olarak düşünülebilir. Hatta Kazaklarda birebir Noel Baba ile özdeşleşmiştir. Kışın soğukta ortaya çıkan ve kimsesizlere, açlara yardım eden bir evliyadır.  Hristiyan azizi olduğu yönünde görüşler de vardır. Fakat dilbilim ve halk şenlikleri bağlamında ele alındığında Türk kültüründe zaten var olan bir kişilik olduğu kesindir. Kimi görüşlere göre "Ayas Han'la aynı kişidir. Kazaklarda ilk karın yağması ve soğuğun vurması ile birlikte kışın karşılanması amacıyla Soğumbası isimli bir eğlence  düzenlenir.  Bu  bayramda  Ayaz Ata ve torunu Karçana (Kar- Kız) birlikte hediyeler dağıtırlar. Her ikisi de mavi elbiseler giyerler.  Kırmızı giysili Noel Baba figüründen en önemli farkları belki de budur. Bu açıdan bakıldığında daha çok Ruslardaki mavi giysili Ded Moroz'la (Soğuk Baba) benzeşir.



AYI ANA


Ayı tanrıça. Bazı Türk boyları ayıdan türediklerine inanırlar. Ayı Ana yeraltındaki bir mağarada yaşar. Kimi zaman da ayı boynuzları takan bir kadın olarak görünür.


AYI ATA


Ayı tanrı. Bazı Türk boyları soylarının bir ayıya dayandığına inanırlar. Güç boynuzları takar. İnsanoğlunun korktuğu şeye saygı duymasının ve onu yok etmeye çalışmak yerine onunla özdeşleşerek onun gibi olmayı amaçlamasının en güzel örneği Ayı Ata kavramıdır. Moğollarda şamanın giydiği ayı biçimli bakır bir maskeyle simgelenir.



AYIG


Gökyüzü tanrısı. İlk insanı o yaratmıştır. Dünyayı idare eder. Göğün 13. katında oturur. Yaratıcı ruhların en büyüklerindendir. Yakut inancında oldukça saygı  gören  kutlu,  nur yüzlü, yaşlı ve  ulu bir varlıktır. İnsanların ısınması için güneşi yaratmıştır. İki beyaz güneş onun  yanında  durur.  İnsanlara  yeteneklerini  ve  becerilerini o verir, ilham kaynağıdır. Toprağın verimli, ürünlerin bereketli olmasını sağlar. Kısaca yaratıcılıkla ilgili tüm unsurların kaynağıdır. Hayvanların çoğalması onun isteğiyle olur. Yiğitleri ölümden kurtarır, ölen kahramanlara yeniden can verir. Ayığı (Ayığ) adı verilen ruhlar onun emrindedir. Eşi "Kübey Hatun'dur. Ongunu kartaldır. Kendisine beyaz bir at "ıdık" olarak sunulur, yani canlı olarak doğaya salınarak ışığın doğduğu yöne (doğuya) doğru sürülür ve bir daha kimse o hayvana el süremez.



AYKUN


Güç tanrısı. Gücü ve kuvveti sembolize eder. İktidar, otorite kavramlarını içerir. Koyun Türk kültüründe gücün sembollerinden birisidir. Aslında sakin ve uysal bir hayvan olan koyunun bu şekilde algılanması birkaç sebebe dayalı olabilir. Öncelikle erkeğinin (koçun) boynuzları olması. Çünkü boynuz güç sembolüdür. Çift boynuz evrensel düzeni (karşıtların birliğini) simgeler. İkinci olarak ne kadar çok koyuna sahip  olunursa o kadar zengin  olunduğunun, dolayısıyla o kadar çok nüfuzlu olunduğunun anlaşılması. Bir başka görüşe göre de koyunun renginin çoğunlukla beyaz olup (nadiren de siyah), bu renklerin iktidar ve otoriteyi vurgulaması ve bu yöndeki bir algısal çağrışımın oluşmasıdır.



AYZIT


Güzellik tanrıçası. Aşkın ve güzelliğin simgesidir. Ongunu kuğudur. Kuğular bu nedenle kutsal sayılır ve dokunulmaz.  Beyaz turna kuşu da diğer simgelerinden biridir. Ayzıt gümüş tüylü bir kısrak biçimine bürünebilir ve gökten yeryüzüne bu şekilde iner. Kısrak kılığındayken kuyruk ve yelelerini kanat gibi kullanır. Ormanlarda dolaşmayı sever. Ak bir kalpağı, çıplak omuzlarında ak bir atkısı vardır. Çocukları ve hayvan yavrularını korur. İnsanlara sevgiyi ve aşkı ilham eder. Sarayının kapısında ellerinde gümüş bakraçlar ve gümüş kamçılar bulunan yasakçıları (bekçileri) vardır. Bu yasakçılar kötü insanları içeriye almazlar. Ayzıt'ın kızları vardır. Onlar da kuğu kılığına bürünebilirler. Kuğular pek çok söylencede biçim değiştirmiş kutsal kızlar olarak kabul edilir. Ayzıt'ın kızları büyülü beyaz bir tül giyindiklerinde kuğuya dönüşürler.



Bahattin Uslu’nun Türk Mitolojisi adlı kitabından alıntılanmıştır.


31 Mayıs 2022 Salı

Hezil Çayı Irak Sınırı / Silopi

 


Gök-Türkler ve Orhon Yazıtları

 Yenisey ve Orhon Yazıtları

Türk yazıtlarının en eskileri Yenisey’de bulunanlardır. Yenisey yazıtları Orhon alfabesiyle yazılmışltı. Üzerlerinde kesin tarih olmamakla birlikte, Orhon yazıtlarından daha eski oldukları, VII. yüzyılda yazıldıkları tahmin edilmektedir.

Yenisey’de o dönemde Kırgızlar yaşıyorlardı. Bilim adamları, Çin kaynaklarındaki bilgilere de dayanarak bu yazıtların Kırgızlara ait olduğu kanaatine varmışlardır. Yazıtlarda Kırgızların hayat hikâyelerine yer verilmesi ve Kırgızların kullandığı hayvan takviminin kullanılması da bu görüşü kuvvetlendirmektedir. Tarihî bilgiler içermese de, bu yazıtlar eski Türk boylarının yaşayışlarından bahsetmesi bakımından önemlidir.

Türklerde yazının gelişmesi Gök-Türk dönemine rastlar. VIII. yüzyılda yazılan Orhon yazıtları sayesinde Türklerin kültürü, hayat anlayışı, inançları ve savaş yöntemleri hakkında bilgiler edinmekteyiz. Daha da önemlisi, bu bilgileri artık yalnızca Çinlilerden değil, bizzat Türklerin kendilerinden öğrenmekteyiz. Yazıtlarda savaşların önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. Bunların çoğunu boylar arasındaki savaşlar oluşturuyordu. Yazıtlarda Gök-Türk Kağanlığı’nın resmî ideolojisi de ortaya çıkmaktadır.

Çin kültürü bilinçli bir şekilde reddedilmekte, komşular üzerinde egemenlik kurulmasının önemi vurgulanmaktadır. Orhon yazıtları Doğu Gök-Türklere aittir. Batı Gök-Türkleri kendilerine ait herhangi bir bilgi bırakmamışlardır (sadece küçük mezar yazıtları vardır). Kağan, Türk boylarını yazıtları okuyarak olaylardan ders almaya çağırmakta, talihsiz günlerde çekilen zorlukları hatırlatmaktadır. Kan dökücülüğün övülmemiş olması, onların ileri seviyede olduğunu göstermektedir.

Kültigin adına hazırlanan yazıt 732’de dikilmiştir. Metin kısmının bu tarihten 14 yıl kadar önce hazırlandığı tahmin edilmektedir. Dünyanın yaratılışına değinildikten sonra ilk kağanın hizmetleri ve kağanlığın yıkılışı anlatılmaktadır. Çin (T’ang) imparatorluğu egemenliğinde geçen dönem ve Kağanlığın İlteriş tarafından ikinci kez kuruluşu hikâye edilmektedir. Kapgan Kağan’ın savaşları ayrıntılı bir şekilde anlatıldıktan sonra Bilge Kağan’ın yaptığı hizmetler sıralanmaktadır. Bütün bu olaylar Bilge Kağan’ın ağzından anlatılmaktadır.

735’te dikilen ikinci yazıtta Bilge Kağan, Kültigin’in mezar taşına yazdırdığı savaşları ve diğer olayları kendi mezar taşına da yazdırmıştır. Yazıt, Kültigin yazıtında yazılanların tekrarı ve tamamlayıcısı niteliğindedir.

Tonyukuk yazıtı, Kültigin döneminde yazılmıştır. 720 yılına kadar olan olaylar anlatılmaktadır.

Vezir Tonyukuk Çin kültürü içinde yetişmiş, fakat kendi kültürünü korumasını bilmiş bilge bir kişidir.

Onun deneyimi ve siyaset bilirliği taşa da yansımıştır.


Alıntıdır.

Siyahkaya Barajı / Silopi / Şırnak