25 Nisan 2022 Pazartesi
Örümcek ağının özelliği nedir?
Örümcekler günümüz teknolojisinin bile çözemediği inanılmaz canlılardır. Örümcek ağının çok özel nitelikleri olan sağlamlık ve esneklik bugüne kadar taklit edilemedi. Aynı çaptaki bir çelik telden iki kat daha güçlü olan bu doku ne kadar çekilirse çekilsin orijinal durumuna dönecek kadar esnektir.
Örümcek ağları kendine yüksek hızla çarpan nesneleri yırtılmadan esneyerek frenler. Tekrar gerisin geriye yaylanmadığından nesne ters yöne fırlamaz, yapışır kalır. Örümcek ağının esneme kapasitesi bugün yapay olarak üretilmiş en iyi telin neredeyse dört katıdır.
Bu maddeyi yapay olarak elde etmeyi hala başaramayan bilim insanlarının örümcek çiftliği kurup, örümcekleri sağarak, ipliklerini aldıklarını biliyor muydunuz? Yaklaşık 2.5 santimetre boyundaki bu örümceklerden günde hayvan başına 320 metre (yaklaşık 3-5 gram) iplik elde ediliyor ve bu iplikler ABD ordusuna kurşun geçirmez yelek yapmada kullanılıyor.
Dünyada 34 bin örümcek cinsi tespit edilmiştir. Yani her cins örümcek farklı özellikler taşır. Örümceklerin hepsinde zehir bezleri vardır, ama karadul örümceği, kahverengi örümcek gibi çok az türü insana zarar verebilir. Dünyanın en büyük örümceği ise Güney Amerika’nın kuzey kısmında yaşayan “Goliath Tarantula” isimli dev örümcektir. Erkeğinin bacağının boyu 25 santimetreyi bulur. Kurbağaları, kertenkeleleri, fareleri ve hatta küçük yılanları yakalayıp yiyecek kadar güçlüdür.
Örümcekler, diğer böceklerden farklı olarak sekiz bacağa ve sekiz göze sahiptirler. Büyüme safhasında bir bacak kırılırsa yerine yenisi gelebilir. Vücutları iki parça olup arka kısmındaki bezlerden ağ üretimi başlar, buradaki çok ince deliklerden sıvı ve damlalar halinde verilen ağ malzemesi dışarı çıkar çıkmaz donar.
Örümcek ağının her tarafı yapıştırıcı değildir. Kurban ağa yakalanınca yapışkan kısmı bildiklerinden kendileri de ağa yakalanmadan onun yanına kadar giderler. Örümcek ağını amacına göre farklı şekillerde örer. Ağdaki ipliklerin de cinsleri yerlerine göre farklıdır. Yumurtaların sarmalanması için ürettiği yumuşak iplik onu aynı zamanda bir uçurtma gibi uçurabilir. Ağın ana yapısı, dairesel kısımları, avı yakalayacak kısmı için elastikiyetleri ve sağlamlıkları farklı ipler üretir.
Örümceklerin birçok türünde erkeğine göre 4 – 5 kat büyük olan dişinin çiftleştikten sonra erkeğini yediği doğrudur. Ancak bu erkeklerin bir gecelik zevk uğruna katlandıkları bir sonuç değil, kendi nesillerini devam ettirebilmek, kendi evlatlarını üretebilmek için kendilerini dişiye kurban etmeleridir.
Alıntıdır.
YABAN ARISI "PEPSİS"İN TARANTULA İLE SAVAŞI
Dev yaban arısı "pepsis" üreme mevsimi boyunca, diğer birçok hayvanın aksine, yuva yapmak, kuluçkaya yatmak gibi işlerle uğraşmaz. Çünkü yaratılışında ona verilen üreme mekanizması çok farklıdır. Yaban arısı, dünyanın en iri ve en zehirli örümceği olan tarantulayı kullanarak yumurtalarını besleyip-koruyacaktır.
Tarantulalar genellikle toprak altında kazdıkları tünellerde saklanırlar. Ancak yaban arısı, tarantulanın kokusuna hassas özel algılayıcılarla donatılmıştır ve bu nedenle avını bulması pek de zor olmaz. Ancak tarantula sık rastlanacak türden bir hayvan değildir. Bu yüzden yaban arısının tek bir tarantula bulmak için saatlerce toprak üzerinde yürüdüğü olur. Bu yolculuk sırasında duyargalarının hassasiyetlerini kaybetmemesi için onları sık sık temizlemeyi de ihmal etmez.
Tarantula bulunduğunda ise büyük bir savaş başlar. Tarantulanın asıl silahı öldürücü olan korkunç zehiridir. Mücadelenin ilk başında tarantula hemen arıyı sokar. Ama bu yaban arıları (pepsis) tarantulanın zehirine karşı özel bir panzehirle korunmuştur. Vücutlarındaki özel bir salgı sayesinde örümceğin kuvvetli zehirinden etkilenmezler.
Bu durumda örümceğin arıya karşı yapabileceği pek bir şey yoktur. Sokma sırası arıya gelmiştir. Örümceği karnının sol üst tarafından sokan arı zehirini buraya boşaltır. Örümceğin vücudunun bu kısmının seçilmesi son derece ilginçtir; çünkü örümceğin en hassas yeri bu bölgedir. Olayın en ilgi çekici yanı bu aşamadan sonra başlar: Arının zehiri, tarantulayı öldürmek için değil onu felç etmek için vücuduna konulmuştur.
Hareketsiz kalan tarantulayı sürükleyerek uygun bir yere taşıyan yaban arısı, burada bir çukur kazar ve tarantulayı çukurun içine taşır. Bundan sonra tarantulanın karnında bir delik açan yaban arısı buraya tek bir yumurta bırakır.
Birkaç gün içinde yumurtadan pepsisin yavrusu çıkar. Yavru değişim geçireceği koza dönemine kadar tarantulanın etini yiyerek beslenecek ve onun vücudu içinde korunacaktır.
Yaban arısı, üreme mevsimi boyunca bırakacağı 20 yumurtanın her biri için, bir tarantula bulmak zorundadır.
Bu inanılmaz yönteme baktığımızda görünen, arının üreme sisteminin özel olarak tarantulaya ayarlanmış biçimde yaratıldığıdır. Aksi halde, arının vücudunda tarantula zehrine karşı panzehir bulunması, ya da tarantulayı felç edecek nitelikte bir sıvı salgılaması hiçbir şekilde açıklanamaz.
Alıntıdır.
Hitit uygarlığının sonunu kuraklık getirmiş
Eski çağ tarihi uzmanı Prof. Dr. Hasan Bahar, kuraklığın Anadolu'da tarih boyunca hüküm süren pek çok medeniyetin en büyük sorunu olduğunu söyledi. Prof. Dr. Bahar, Hitit uygarlığının kuraklıktan en çok etkilenen medeniyet olduğunu dile getirdi.
Hititler'in, Anadolu topraklarında Kral 4. Tuthalia zamanında yaşanan kuraklık nedeniyle çok zor durumda kaldığı, MÖ 1250 yıllarında yaşanan kuraklığın Hititler'in sonunu hazırladığı belirtildi.
Selçuk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, Eski Çağ Tarihi uzmanı Prof. Dr. Hasan Bahar, son yıllarda yaşanan kuraklığın, Anadolu'da tarih boyunca hüküm süren pek çok medeniyetin de en önemli problemlerinden biri olduğunu belirtti.
Bahar, Anadolu'da hüküm sürmüş kavimler içinde kuraklıktan en fazla etkilenen medeniyetin milattan önce hüküm süren Hititler olduğunu vurguladı. Tarihî kaynaklara göre başkenti, Çorum sınırları içinde yer alan Hattuşaş olan, Hitit İmparatorluğu'nun yaşadığı kuraklığın kaç yıl sürdüğü tam olarak bilinmiyor.
Hititler'in sürekli savaştıkları Mısır ile ünlü Kadeş anlaşmasını imzalayarak, bir barış dönemine girdiklerini belirten Bahar, "Bu dönem ve sonrasında Hititler, kimsenin topraklarına göz dikemeyeceği kadar güçlü bir devletti. Hititler en parlak dönemlerini yaşarken 3. Hattuşiliş'in oğlu 4. Tuthalia döneminde, Anadolu'da büyük bir kuraklık yaşandı." dedi.
Bu kuraklığın yıkıcı etkiler bıraktığının kesin olduğunu belirten Bahar, "Ağaç halkalarını sayma yöntemiyle ahşapların yaşını hesaplayan ABD'li ünlü Arkeolog Prof. Dr. Peter Ian Kuniholm'a göre, Hititler döneminde yaşanan kuraklığın şiddeti, o döneme ait ağaçların yağışsızlık nedeniyle büyüyememesi, buna bağlı olarak da son derece dar halkalara sahip olmasından net bir şekilde anlaşılıyor." diye konuştu. Bahar, Kadeş anlaşması nedeniyle aralarında derin dostluklar oluşan Mısır'ın, kıtlık yaşayan Hititler'e, gemilerle buğday yardımı getirdiğini ifade etti. Bu topraklarda yoğun şekilde su azlığı sorunu yaşayan Hititler'in suya çok büyük önem verdiklerine dikkat çeken Bahar, "Bu nedenle Hititler'den günümüze sadece Konya'da Ereğli İvriz, Ilgın Layburt, Kadınhanı Köylütolu, Hatıp Kuruta, Fasıllar, Eflatunpınar gibi çok sayıda anıt havuz bulunmaktadır. Hititler suya öyle önem veriyordu ki temiz su kaynağını kirleten kişinin suçu ölümdü. Bu durum, Hititler ve bu topraklarda tarih boyunca yaşamış medeniyetlerin en büyük sorununun kuraklık olduğunu açık şekilde gösteriyor." diye konuştu.
Alıntıdır.
GUGUK KUŞU
Guguk kuşunun, başka kuşların yuvalarına yumurtlayıp, yavrularını bu yuvalardaki ebeveynlere baktırdığını biliyor muydunuz?...
Dişi guguk, yumurtlama vakti geldiğinde adeta zamanla yarışır. Devamlı uyanık ve dikkatli olan kuş, yapraklar arasında gizlenerek, yuva yapan çiftleri gözler. Daha önceden iyi tanıdığı bir kuş türünün yuva yaptığını görünce ne zaman yumurtlaması gerektiğine karar verir. Artık, yavruya bakacak kuş belirlenmiştir.
Guguk, bakıcı kuşun yumurtlamaya başladığını görür görmez harekete geçer. Kuş yumurtladıktan sonra yuvadan ayrılır ayrılmaz, hiç vakit kaybetmeden yuvaya gider ve kendi yumurtasını bırakır. Ama burada çok akıllıca bir şey daha yaparak, yuvanın gerçek yumurtalarından birini aşağı atar. Bu, yuvanın sahibi olan kuşun şüphelenmesini engelleyecektir.
Anne guguk kuşu, yavrusunun güvenilir bir hayata atılması için şaşılacak kadar mükemmel bir strateji ve zamanlama yapmaktadır. Çünkü dişi guguk bir mevsimde 1 değil tam 20 tane yumurta yapar. Buna uygun olarak, çok sayıda bakıcı ebeveyn saptayıp, bunları gözetlemesi ve yumurtlama zamanlarını iyi ayarlaması gerekmektedir. Anne gugukların iki günde bir yumurtlamaları ve her yumurtanın yumurtalıkta beş günde oluşması dolayısıyla, kuşun kaybedecek bir dakikası yoktur.
12 günlük bir kuluçka devresi geçirip yumurtadan çıkan guguk yavrusu, 4 gün sonra gözlerini ilk kez açtığında, ona çok müşfik davranan -ama aslında kendisinin olmayan- ebeveynleri ile karşılaşır. Yumurtasından çıkar çıkmaz ilk işi de, ebeveynlerin olmadığı bir zamanda, yuvadaki diğer yumurtaları aşağı atmaktır. Bakıcı ebeveynler kendilerinin sandıkları yavruyu büyük bir özenle beslerler. Yavrunun yuvadan ayrılacağı 6. haftaya doğru karşımıza ufak iki kuşun (ebeveynin) doyurduğu koca bir kuşun, yani guguğun ilginç görüntüsü çıkar.
Alıntıdır.
24 Nisan 2022 Pazar
Çin'deki Ming Hanedanlığı
1294 yılında Kubilay Han'ın ölümünün ardından, çin bir dizi doğal afetle karşılaştı. Bunların arasında nüfusun önemli bir bölümünü öldüren ve köylü isyanlarına neden olan veba da bulunuyordu.
Bu isyanlardan biri de Ming Hanedanlığı'nın kuruluşunu sağladı (Ming, parlak demektir). Humble kökenli asi bir komutan olan Hungwu, Moğolları ülkeden attı ve 1368 yılında Nanking'te (Günümüzde Nankin olarak bilinmektedir) yeni bir hanedanlık kurdu. Hungwu istikrarlı bir hükümet kurdu ve siyasal birliği sağladı.
Tarım gelişti, sanayi ilerlemeye başladı. Ülkede üretilen elbiseler, ipekli dokumalar ve porselenler ihraç edildi. Ming yönetiminin ilk 200 yılı boyunca ekonomi gelişti ve çin'in nüfusu iki katına çıktı. Liderler yoksulların durumunu düzeltmek için köleliği kaldırdılar ve zenginlerden alınan vergileri yükselttiler.
Ming döneminde büyük bir donanma ve yaya ordusu kuruldu (Yaklaşık 1 milyon askerden oluşuyordu). Başkent Pekin' deki Yasak şehir' de yer alan imparatorluk sarayı gibi kapsamlı yapı projelerine girişildi. Avrupalı güçlerle yapılan ticaret de gelişti. 1405 ve 1433 yılları arasında Amiral Zheng He, deniz aşırı seferler yaptı.
Afrika'nın Swahili doğu sahili ya da Kızıldeniz'deki Jedda gibi bölgelere gemiler gönderildi. 15. yüzyılın başlarında imparatorluk dışarıya yolculuk yapmayı yasaklayınca deniz aşırı keşifler son bulmuş oldu. Mutlakçılık ve soyutlama politikasının hakim olduğu bir yaklaşım Ming Hanedanlığı'nın temeli oldu.
Ming Hanedanlığı'nın son yüzyılında, zayıf imparatorlar kendilerini saraylarına kapattılar. Yozlaşma ve saray görevlileri arasındaki kavgalar yaygınlık kazandı. 1590'larda çin, Korelilere Japonları ülkelerinden çıkarmak için yardım ettiği sırada mali kaynaklar giderek azalmaya başlamıştı. Açlık, kuraklık ve bir dizi salgın hastalık köy ve kasabalarda isyanlara neden oldu. 1644 yılında Mançurya'dan gelen savaşçı Mançu halkından düzen kurulması için yardım istendi . Buna karşılık olarak Mançular Pekin'i ele geçirip, kendi Qing Hanedanlıklarını kurdular.
Alıntıdır.
-
Fırtınanın Savurduğu Bir Halkın Mücadelesi AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ'NİN KURULUŞU (1783) AMERİKA'DA KOLONİLERİN KURULMASI Amerik...
-
PROTESTANLIĞIN DOĞUŞU Reform; kelime anlamıyla; «bir şeyin aslını bozmadan onda yapılan değişiklikler» şeklinde tarif edilirse de ıstılahi...
-
Şu altı şey zararlıdır: 1- Amirlerin sefih olması. 2- Kan dökülmesi. 3- Hükmün satılması. 4- Akrabadan uzak...