10 Aralık 2021 Cuma
9 Aralık 2021 Perşembe
Patlamış mısır nasıl patlıyor?
Patlamış mısırın hikayesi beş bin yıl evveline, Amerika kıtasına kadar uzanıyor. Amerika yerlileri gıda için kullanılacak mısır ile içi daha sulu olan patlayabilir mısırların arasındaki farkı biliyorlardı.
Kolomb kıtaya ayak bastığında yerlilerin mısır kültürünü gördü, ama asıl ilgi 1510'lu yıllarda Güney Amerika'da terör estiren Hernanda Cortes'in Aztek'lerin dini ayinlerde ipe dizilmiş patlamış mısırları yediklerini görmesi ile başladı. Üstelik yerliler mısırı bir çeşit şişe geçirerek, tekrar tekrar ısıtarak veya kızgın kuma gömerek değişik şekillerde patlatarak yiyorlardı.
Amerika kıtasının keşfinden sonra Avrupa'ya getirilen ürünlerin içinde en ünlüleri patlamış mısır ve tütündü. Birincisine çok fazla yağ ve tuz ilave etmezseniz, kesinlikle ikincisinden daha sağlıklıdır. Ancak tüm mısır taneleri patlamaz. Patlayan mısırın gizemini yaratan iki faktör vardır: Mısır tanesinin içinin çok güzel bir ısı geçiş özelliği ve müthiş bir mekanik mukavemete, yani sağlamlığa sahip kabuğu.
Mısıra dikkatli bakıldığında, etrafında kalın ve su geçirmez bir kabuk olduğu görülür. Bunun altında iki tabaka daha vardır. Tanenin bu iç kısımlarındaki moleküllerin sıralanış biçimi, normal mısır tanelerine göre daha düzenlidir. Bu sayede ısı normal tanelere oranla neredeyse iki misli hızla içine yayılabilir.
Kalın kabuk ısıtıldığında, tanenin içi de süratle ısınır ve içindeki su, basınçlı bir su buharı oluşturur. Isınma süresince gittikçe artan bu basınç, sonunda kalın kabuğun adeta infilak ederek yırtılmasına yol açar. Tane ilk boyutundan yaklaşık 30 misli büyür, içi dışına gelir, yani tanenin içindeki yumuşak kısım dışarı çıkarak yenilebilir kısmı oluşturur. Bu özelliği tabiatta başka hiçbir şeyde göremezsiniz. Belki biraz ekmeğin oluşumunu buna benzetebiliriz.
Bir mısır tanesinin ideal bir şekilde patlayabilmesi için, içinde en az yüzde 14 oranında su olması gerekir. Bunun altındaki oranlarda yine patlar ama kısmen açılır, istenen sonuç alınamaz. Mısırın içerisindeki su oranını artırmak için, kapalı bir ortamda üzerine su serpiştirilmesi ve beklemeye bırakılmasının faydalı olacağı söylenir ama bu işlem mısırın içindeki su oranını en fazla yüzde 1 artırır. Bir mısırı iğneyle delerseniz, bir fırında veya güneş altında bekletirseniz, 150 derecenin altında ısıtırsanız, yukarıda bahsedilen suyun buharlaşması, basınç ve infilakın hiçbiri gerçekleşmez.
8 Aralık 2021 Çarşamba
7 Aralık 2021 Salı
6 Aralık 2021 Pazartesi
Minos Medeniyeti
Girit Adası'nda M.Ö. 3000 - M.Ö. 1450 yılları arasında kurulan Minos Medeniyeti, Avrupa' da ortaya çıkan ilk medeniyettir (Aynı zamanda herhangi bir nehrin taşma sahasında kurulmayan ilk medeniyettir). Minoslulardan geriye büyük saraylar, güzel çömlekler , altın ve bronz işlemeler kaldı. Minos, Yunan efsanelerinde kayıp ve bereketli bir toprak parçası olarak geçmektedir.
Minoslular , dağlarla kaplı adalarında, yaygın bir biçimde zeytin, buğday ve asma yetiştirdiler. Dağ otlaklarında koyun sürüleri besleyip, balıkçılık yaptılar. Elde edilen ürünleri Mısır, Suriye ve Kıbrıs 'a ihraç ettiler. M.Ö. 2000' de bu ticaretin yarattığı zenginlik, şehirlerin ve limanların gelişmesine olanak sağladı. Buralarda Knossos, Mallia, Phaistos ve Zakros gibi görkemli saraylar inşa edilmişti. Bunlardan en büyüğü olan Knossos, 1900 yılında ingiliz arkeolog Arthur Evans tarafından keşfedildi (Daha önce Minos Medeniyeti hakkında hemen hemen hiçbir şey bilinmiyordu).
Minoslular çeşitli Yunan efsanelerinde önemli bir yere sahiptir. Bu efsanelerin arasında Giritli yarı-insan, yarı-boğa canavar Minotor oldukça önemli bir yer tutar (Boga, Minosluların kutsal hayvanıdır). Minoslular aynı zamanda hece sistemlerine dayanan ve "Lineer A" adıyla bilinen bir yazı sistemi geliştirmişlerdir. Bu yazı sisteminin deşifre edilmesi için halen çalışmalar yürütülmektedir.
M.Ö. 1700 civarında, Minos saraylarının çoğu yangınlarda harap oldu. Bu yangınların bir savaş ya da deprem sonucunda ortaya çıkmış olması mümkündür. Saraylar daha sonra Minosluların çömlekçilik sanatı ve yüksek kaliteli freskleri ile yeniden inşa edildi . Bugün Santorini olarak bilinen Thera Adası' nda M.Ö. 1500 yılında yaşanan büyük bir volkanik patlama, Minos saraylarını ve kasabalarını harap eden bir tsunami dalgasına neden oldu. Gemilerinin önemli bir bölümü tsunami sırasında hasar gördü. Buna rağmen daha sonra durumlarını toparladılar ve Girit felaketten sonra da uzun yıllar boyunca zenginliğini muhafaza etti. Yaklaşık olarak M.Ö. 1450 yılında Mikenler Ege bölgesinde kontrolü sağlayınca, Minos Medeniyeti son bulmuş oldu.
-
Fırtınanın Savurduğu Bir Halkın Mücadelesi AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ'NİN KURULUŞU (1783) AMERİKA'DA KOLONİLERİN KURULMASI Amerik...
-
PROTESTANLIĞIN DOĞUŞU Reform; kelime anlamıyla; «bir şeyin aslını bozmadan onda yapılan değişiklikler» şeklinde tarif edilirse de ıstılahi...
-
Şu altı şey zararlıdır: 1- Amirlerin sefih olması. 2- Kan dökülmesi. 3- Hükmün satılması. 4- Akrabadan uzak...