22 Ağustos 2022 Pazartesi

GÖK-TÜRK DEVLETİNİN İKİYE AYRILMASI VE DOĞU GÖK-TÜRK DEVLETİ - 4

 T'u-li'nin Çin'de Kağan Olması


Tardu'nun Yang su, Tou-Ianin Kao Kung tarafından mağlup edilmesinden sonra Çin'e sığınmış olan T'u-li'nin prestiji arttı. Artık bir anlamda meydan ona kaldığı için çinliler tarafından kağan ilân edildi. Kağan ilân edildikten sonra Çince fikri sağlam güvenilir anlamına gelen Türkçe "I-li-tou Ch'i-min Kağan" şeklinde kaydedilen unvanı aldı. Bundan sonra T'u-li ölümüne kadar kaynaklarda Ch'i - min Kağan adıyla zikredilecektir. Daha sonra Çin'de T'ang hanedanının kurucularından Li Shih-min adındaki "min" adıyla benzerlik gösterdiği için değiştirilerek kaynaklara Ch'i-jen Kağan ismiyle yazılmıştır.



Bu arada kargaşaya sürüklenmiş Gök-Türk devletinden bazı boylar gidip Çin'deki Ch'i-min Kagan'a bağlanmıştı. Bunların katılmasıyla Ch'i-min'e bağlı olanların sayısı on bine ulaştı. Ch'i-min Kagani gözetmekle memur olan çinli Ch'ang Sun-sheng, bu yeni sığınanları emniyetli bir şekilde yerleştirdi. Gök - Türkler, Çin'e gelmekten memnun olmuşlardı. Bu hadiseler vuku bulurken, Ch'ang Sun-shengin tahrikiyle, Tou-lan'a bağlı boylar büyük bir İsyana kalkıştılar. Kan yağmur suyu gibi aktı. Bunu fırsat bilen Çinlilerin teslim olma teklifi, yine de Tou-lan tarafından reddedildi.


Kendisine yaptığı yardımlardan dolayı Çin imparatoruna minnettar olan Ch'i - min Kağan, Çin sarayında yapılan bir nişancılık müsabakasında da bunu gösterdi. Mükemmel nişancılardan on iki kişi seçilmiş, kendi aralarında ikiye ayrılmışlardı. Ch'ang Sun-sheng'la aynı guruba düşmeyen Ch'i-min Kağan, onunla aynı guruba girmek için imparatordan izin istemişti.


Ch'i-min Kagan'a katılanların sayısı on bini geçince çinliler, onları kontrol etme endişesi taşımaya başladılar. İmparator Wen, Ch'ang Sun-shengin emrine elli bin kişi vererek, Gök-Türklerin ikâmet etmesi için Ta-Ii kalesini yaptırdı. Shotı eyaletinde inşa edilen bu kaleye Ch'i-mİn ve ona bağlı olanlar yerleştirildi. Bu arada Ch'i-mİn'e daha önce sunulmuş olan An-i prenses öldü. Evlilik yoluyla akrabalık ilişkisini kesmek istemeyen çİnliler, hemen I-ch'eng prensesi gelin olarak ona sundular. Prensesi götürme vazifesini yine Ch'ang Sun-cheng icra etti. Sürekli Ch'i min'in yanında kalan ve onu kontrol altında tutan bu casus elçi, yine GÖk-Türkler hakkında raporlar hazırlayıp, imparatora sunmaya devam ediyordu. Bu raporların birinde Ch'i-min'e bağlı olanların sayısının hızla arttığını, kalenin içinde olmalarına rağmen, halen Tou-lan tarafına gidebileceklerini, sükûnet içinde ikâmet edemeyeceklerini, bu sebepten Wu-yüan'e nakledilmelerinin gerektiğini, bu suretle Sarı nehrin tabii sınır olacağını Hsia ve Sheng eyaletleri arasında doğudan bauya nehrin geldiğini, kuzeyden güneye ise dört yüz li uzunluğunda bir kanalın kazılarak, etrafı çevrelenen alana Gök-Türklerin yerleştirilmelerini, bölgede kendi sevdikleri meslekleri olan hayvancılıkla uğraştırılmalarını tavsiye etti. İmparator, onun bu raporunu da uygun bularak kabul etti.



Ch'i-min için bu faaliyetler yapılırken, Sui imparatoru, Tou-lan ve Tardu'ya karşı bir harekat daha başlattı. Bu çatışmalarda az sayıda Gök-Türk askeri mağlup edilmiş olmasına rağmen, kuzey sınırlarında Çinliler daha büyük savunma hazırlıkları almaya devam ediyorlardı. Piyade ve süvarilerden oluşan Çin orduları Heng-an'da mevzilendi. Tou-lan yüz bin süvariden mürekkep kuvvetiyle hızla gelip, bu orduya saldırdı. Çinli kumandanlardan Han Hung, büyük bir yenilgiye uğradı. Chao Chung-ch'ing ise kendisine bağlı kuvvetlerle bir kaç bin Gök-Türk askerlerini öldürdü . Han Hung, önce kuşatılmış ve ordusunun yarısı öldürüldükten sonra yine de kurtulmuştu. Bundan sonra Han Hung görevinden alındı. 607 yılında kuzeye doğru teftişe çıkan Çin imparatoru Yang, bu savaştan arta kalan kemikleri görmüş, çok üzülmüş ve burada bir Budist tapınağı yapılmasını emretmişti.

Bütün bunlar olurken diğer kumandanlardan Yang Su'yu Ling, Han Seng-shuo'ya da Ch'ing eyaletine savunma için gitme vazifesi verildi. Shih Wan-sui de Yen eyaletinde mevzilendi. Büyük general Weİ Yao-pien, Ho eyaletine çıktı. Tou-lan Kagan'a saldırmak üzere hazırlanan bu Çİn kumandanları daha sınırlarından çıkmadan Tou-lan, kendi emrindekiler tarafından öldürüldü (599 yılı sonu 600 başı). Toulanin bu şekilde ortadan kaldırılmasından sonra Tardu, Pu-chia (Bilge?) unvanını alarak, kendini bütün Gök-Türk devletinin kağanı ilân etti. Tardu'nun bu teşebbüsü de ülkedeki karışıklığı önleyemedi ve daha da artırdı. Ch'ang Sun-sheng, yeni bir raporla Ch'i-min'in Gök-Türk ülkesine geri gönderilmesini, Gök-Türk ülkesinde boyların dağınık bir halde olduklarını, Ch'i-min'in oraya gitmesi halinde bütün boyların gelip, ona bağlanacağını bildirdi, imparatorun İzin vermesiyle Ch'i-min kuzeye Gök-Türk ülkesine gitti ve çok sayıda Türk boyu ona itaat etti.



Ahmet Taşağıl'ın Göktürkler adlı kitabından alıntılanmıştır.

Şanlı Urfa

 


19 Ağustos 2022 Cuma

İSKİT ADI VE İSKİTLERİN YAYILDIĞI COĞRAFYA

 Ön-Asya'da İskitler



İskitler Çin Seddi'nden Tuna nehrine kadar yayılmalarının yanında, Ön-Asya'ya da yönelmiştir. İskitlerin Ön-Asya'ya yönelmelerinin sebebi Kimmerleri takip eden düşüncesidir.


Kimmerleri yurtlarından çıkaran İskitler, bunların ardından, Kafkaslar'ı doğudan dolaşarak, Hazar Denizi kıyısını takiben Der-bent-Demir Kapı geçitleri üzerinden Azerbaycan'a ve daha güneye (Herodotos IV: 12), daha genel bir deyimle Ön-Asya'ya dalgalar halinde akmaya başlarlar. Urartu Kralı II. Rusa'nın Kimmerler'le olduğu gibi, akıllıca bir siyaset izleyerek, bunlarla anlaşma yaptığı görülür. İskit akınları Asur sınırlarına yönelir (Tarhan 1983: 113). Kimmerleri kovalayarak gelen İskitler Medlerin egemenliğine son verirler. Bütün Küçük Asya'ya yayılırlar ve burada 28 yıl hüküm sürerler (Herodotos IV: 1).


İskitlerin çok istekli bir şekilde güneyde bulunan ülkelere gittikleri birçok tarihi hakikatten anlaşılmaktadır. Akamenit döneminden sonra bunların bir kısmını, günümüze kadar adları Arachosia ve Drangiana olarak söylenen yerlerde buluyoruz. Keza onlar, Anadolu'nun içlerine kadar da yayılmış ve orada hâkimiyetlerinin izini bırakmıştır. Aynı İskitler muhtemelen de Akamenit dönemi öncesinde Fırat ve Dicle dolaylarında hüküm sürmüş ve dillerine ait ipuçları bırakmıştır (Mordtmann 1877: 49-50). MÖ 4. yüzyılın başlarında dahi Doğu Anadolu'da hâkim olduklarını bize Ksenophon bildirmektedir. Ksenophon, Onbinler'in dört plethron genişliğindeki Harpasos nehrine kadar ilerleyerek, buradan da İskitlerin memleketine girdiklerini ve bir ovada dört günde 20 parasang gittiklerini (Ksenophon IV, 7: 18) belirtmektedir.


İskitler yalnız Anadolu'da kalmayarak, daha güneye ilerlemiştir. Mısır üzerine yönelerek, Suriye'ye girdikleri sırada Mısır Kralı Psammatikos karşılarına çıkmış, armağanlar vermiş ve daha ileri yürümekten onları alıkoymuştur. Sonra onların bir kısmı dönmüş (Herodotos I: 105), fakat bazıları orada kalmayı tercih etmiştir. Bundan dolayı eski Tevrat'taki Beth-Sean, daha sonra Skythepolis olarak anılmaktadır (Kretschmer 1921: 940).


İskitler Ön-Asya'ya yayılmaları esnasında Filistin'e kadar ilerlemelerine rağmen, onların asıl izleri Anadolu'nun doğu kesiminde bulunmaktadır. Artık yazılı kaynakların yanında son kazılarda çıkarılmış olan arkeolojik malzemeler de bu görüşü her geçen gün daha da kuvvetlendirmektedir.


İlhami Durmuş'un İskitler adlı kitabından alıntılanmıştır.

Fırat Nehri / Birecik / Şanlı Urfa

 


Göbekli Tepe / Şanlı Urfa

 


Siyahkaya Barajı / Silopi / Şırnak